a Yeni İcitabİar—d' bir bakış: “Yayla dumanı,, 1918 den sonra, Türkiyede şiir W“Ylnlnrmn. dört muhtelif fikir l.ı"'!linin hâkim olduğu kanaa - ıl"de!im: ir tarafta, modern san'atı bul- için, eskiyi, çürümüş olan ce- iğden süratle atmaya müsait | Sörünen bir grup var. Bu tarafın san'atı tamamen Üüi Modernizmi vezin ve ka Ve değişikliği ile izah etmezler. nunla beraber muhafazakâr da | değila irler, Khnuş(ukhn zaman şöyle di- | 'Otlar: San'atkâr, herkesin hari- | Sinde olan ve hiç bir beşeri pro- | Pağanda ile mukayyet — bulunmu- | Yan insandır. Şahsiyetini doğru - An doğruya kendisi imal eder. O- TU saran şeniyete gelince, bu ge- Tistir. Bu şeniyeti, bir murabbam Tt dıl'ı içinden seyredemeyiz. kinci zümreye göre, içtimat ha- Yatımız bütün hâdiselerin fevkin- edir, Şiirde içtimat idealler, içti- İ Mmünasebet mücadeleler Bihver olmalıdır. —Statukoyu di- Yorlar, edebiyatta muhafaza et- Mekten bir netice alamayız. Her- ©n evvel, hâdiseleri ve sür'at- leçen zamanın büyük devir ve h"eke!ini nazarı dikkate almağa ve h g Mecburuz, Vezin denilen şey yok- | * Sadece ritmin mimarisi ir, Fdebiyatta âmali erbaa değil, Tüsellesatı küreviye hâkim — ola- dr. Üçüncü bir taraf... Bütün bu i diaları ve didinmeleri yersiz bu- ür. Her hangi bir fırsatla hasim- Arını siyasi cezalara bile çarpa- fak kadar cesaretli gözüken bu ML4? Söyle ko mak ist Mı &'nnlarımızm anladıl:larr mâna- BE sür'ikür tmiydil ” fakat blîe. 1923 den sonra değişen, ve var- gün, kat'iyyen istikrar bulan ani memleket te!ü Si mevzu lâzımdır. Bu taraf, aynı zamanda siyasf “&reyanı da kollar!. Diğer cihetten dördüncü bir #tup daha farkeder gibiyiz: Çüncü zümreye karşı sol değil, JAğ vaziyette bulunuyorlar, Ara- Atında belirsiz bile olsa, bir fasıl ! ]’“î!nın mevcudiyeti görülüyor. at, mevzularında daha - santi- Mantal hareket ediyorlar. Ve n Tip bir adamdan daha ziyade Ülhporyer bir insanın meziyetle - Ni taşımaya mütemayildirler. lııdllğum (Yayla Dumanı; Türki- * matbaası; elli kuruş) ve intiba- Arinı kısaca enlatmak — istedi- ?' Ömer Bedrettin Bey, bu teşek ö Mensuptur. Müellifi herhalde tanıyacaksı- İB: “Yıldızların altmda,, şarkısı, t _du neşredilen birinci kitabı- d':"nı“içiik bir parçasıdır. “Yayla anı,, ikinci kitabı oluyor. akikati söylemek lâzım gelir - * bu kitapta ikinci bir irtifa'la iHlaşmadım, Fakat, hükümleri- y bir vehmin tesiri altmda ve - aç tceğimizi de ilâve ederim, de müthiş bir kayıtsızlık al- n"— ölen Keats, ancak 1850 den Wı.;;. Shakspear'le yanyana gel - i ?aylı dumanında, Ömer Bed- n _BC>'in, bir çok eski yazıla- öndüğünü farkeder gibi ol- B birinci kita- k *"k' bu yazılar üstüne çekmek * hatır. " *-'»'ar::m:! d * Fedailerimizi z yi bir mevzu üs- * harekete getirmiş kilerinin getir | Bugün, yeni bir şiir kitabnı o- | Fakat, kendi eserlerimiz için böy- le bir hareket ne dereceye kadar doğrudur? Bunu da Ümer Bedret- tin Beye bırakmak isterim, Diğer taraftan, bu kitaptaki bü- yük “sadelik,, e işaret etmekten de kendimi alamıyacağım, (Sader lik, bir çok kitaplarımn esas mezi- yetlerinden birini teşkil etmiştir. Fakat, sadelik neyi kastediyoruz?. Bu iki yüzlü kılıcı kullanırken, bir kıl hattı üzerinde, bir canbazın tehlikeli — vaziyetile yürüdüğümüzü de unutmamalıyız. kelimesile Bu ince hat, “sadelik,, le “basit,, i | ayıran yoldur. Ve suhurları ara- sında, hiç bir yabancı manzara göstermedikleri halde, ikisindeki müthiş terkip, hiç bir vakit yan - yâna gelemiyecek kadar ayrıdır. Ömer Bedrettin Beyin hangi yol üzerinde yürüdüğünü, kitabr okuyacaklarımn zevkine bırakırım. Sadece, nostaljik bir memleket havasını konuşmak istiyen bu ya- zıların aksaklıkları neresindedir?. Çok kereler kelimelerin intihabm da bunu aradığımı itiraf ederim. Bulmakta, gene çok kereler mu- vaffak ta oldum. Bütün iş, bu ya - | zılarda, sadece “ilham perisinin nevazişine,, terkedilmiştir. bir tarafa bırakılmış, yahut hare- ketlerine, büyük bir emniyet al- bir Şuur tında nihayetsiz müsamaha gösterilmiştir! Bununla beraber bu kitapta sü- kün ve istirahati bulacaksınız. Mü ellifin hayatından memnun gö- züktüğünü kastetmiyorum, — Bilâ- kis, bir kır şairine yakışacak dere- cede, tabiatten vakit vakit elem duymak istemistir. Sadece, müel - kitabm konuşmak istediği his mevzuları- nı, kalm bir sis duvarile kapamış- tır kanaatindeyim. Ve bu, herşeyi, bu kitapta olacağından daha baş- ka türlü göstermiştir. Ne yapa- Irm? Bir çok kereler, gene biz ihanet etmek mecburiye- tinde kalıyoruz. Bununla beraber, Ömer Bedrettin B. in bu orta dedi ğim hassasiyeti tamir etmek iste- diğini de itiraf ederim. Bu orta hassasiyet, hariet âlemle yanyana gelirilerek, büyük hatâ, dilmek istenmiştir. 1850 de Cüm - huriyetçi olduktan sonra hayatın- da en büyük inkişafı gösteren Hü- goda bundan daha başka türlü bir lifin orta hassasiyeti, bu kendimize şey yapmamıştı. Hügo için demi - | yorum; fakat Ömer Bedrettin Bey bunda muvaffak olmuş mudur? Meselenin burada toplandığını ü- mit ederim!, Bütün yolların Romaya çıktık- ları muhakkaktır. Nitekim bu ki - tabın da Romaya giden bir yolu var, Bu yol üzerinde tehlikesiz ve müşkülâtsız herhangi bir seyaha - ti arzu edenlere, bu kitap, tavsiye | edilecek en iyi kitaptır. Kenan Hulüsi TT aayayae P0 z eeARFRYyy ççi NM yaı PN a yızasiİ |Madâm Dolfus Viyanada Riccione, 19 (A.A.) — Madam Dolfus ile çocukları Viyanaya ha- reket etmişler ve madam Mussoli- ni tarafından selâmlanmışlardır. KA Erzurum meb'usları Ankara, 19 (Hususi) — Erzu- rum mebusları Nafi Atuf, — Aziz, Asım Beyler gelecek hafta başm- da Sıvas yolu ile intihap daireleri- ne gideceklerdir. Aziz Bey ayni zamanda şarktaki spor işlerini de olabilir. | teftiş edecektir, tamir e- | Okuyucularımıza hastaneleri gezdirmek ve tanıtmak ihtiyacımı duyduk, Çünkü biz, halkın besle- diği nin halk tarafından bilinmesi lâ- zım geldiği kanaatindeyiz. ... müesseselerin ehemmiyeti- Cerrahpaşa hastanesinin önün- deyim, Büyük kapıdan içeriye gir dim, Başhekimin odasmı evvelce bildiğim için doğruca yukarıya | çıktım. Başhekim Rüştü Bey, her- zamanki gibi gene meşgul... Oda- sına girip çıkanları saymak için defter tutmak lâzım. Fakat hay- ret, o, hepsine cevap vermek, hep- sile meşgul olmak imkânını — bu- luyor. B bürünün evrakını havale nin derdini dinlerken, ö - ediyor. Diğer taraftan da memurlara e- mirler veriyor... İçeriye girerek kendimi tıktan sonra, oturdum tanrt- İşte başhekimin başucunda bir lâvha! (Vazife saatine —hürmet | edelim!) İçimden eyvah diyorum. Halbuki benim şimdi başhekimi | epeyce meşgul etmem İâzım.. #i 8 B — Ben HABER'i çok severim. “HABER,, Herakşam okurum. | olduğuna göre, hergün zamanın - yoruz... Gene bir fasıla... Gelenler var... — Görüyorsunuz ya çok — meş- gulüm. Size bir memur vereyim. | Evvelâ müesseseyi gezin.. ... | Hastane memurlarından Nuri | Beyle beraber koğuşları dolaşryo- | ruz.. Ayak tedavisine gelenlerin ka- labalıklarıma rağmen, hastanenin bütün salonları pırıl, pırıl.. Burası temizliğin modeli sanki... Müessese bir arı kovanı gibi.. Mütemadi faaliyet var, Fakat kat iyyen gürültü yok. — Burası memurların odası, iş- te hastanenin kütüphanesi, bu gördüğünüz yer profesörlerin oda sı.. Simdi koğuşlara geliyoruz.. Doktorlar pansıman yapmakla meşgul.. beyim, kurbanın olayım beyim. Bittim., Yavaş.. Oh! — Canrım delikanlı adam, böy- le bağırır mr hiç.. Ne var - sanki, işte bitti... ... Nuri ey hiç yorulmuyor. sormadan, o hep anlatıyor: | —— Simdi hariciye kovuşuna gelivoruz. Bugün ameliyat yok | galiba.. Ben da, yani akşam üzerej çıktığı için | çok iyi.. En son haberleri alabili- | Nuri Bey bana izahat veriyor: | Bir hasta yalvarıyor: — Aman | Haa ıstanbul hastahanelerini ziyaret Rüştü Bey) Geçmiş ol- başhekimi Bir odaya girdik: sun hemşerim, nasılsın? — İnşallah yakımda memleke - time gideceğim artık.. Dahiliye kovuşunun bulundu- ğu paviyona geçtik. Burada 80 yaşından 14 yaşına kadar hasta var. Kimi karnından, kimi baca - ğından, kimi belinden dertli.. Her biri de Anadolunun bir köşesin- den gelmişler. Asabiyeden geçiyoruz, kovuşuna.. Burada bir senedir ya- tan hastalar var. Hemşirehanım bir hasta kadının vizite kâğıtları- nnı bize gösterirken: — Kâğıtlar bile sarardı dim, tam bir sene oluyor... dedi. Hastanenin balkonuna çıktık hastaneye verem efen- — Karşıdaki evler bir kasyet veriyor, diyorum. Nuri Bey cevap verdi: — Gazi Hazretleri | ziyaret ettikleri vakit bu balkona çıkmışlardı. Bilhassa bu noktayı işaret ettiler ve buraların istimlâk edilerek yeni pavyon yapılmasını tavsiye buyurdular.. Yakında bu- ralar tamamen değişecektir. Geçtik. Bulaşık hastalıklar ser- inin kapısma bakıyoruz. Nuri | Bey: Çünkü, HABER, akşam gazetesi | — Pek sokulmaya gelmez. di- yor. Artık yeni yapılan pavyona gi- riyoruz. Burada herşey modern bir şekilde, talebenin ders salonu çok mükemmel... İdare kısmına dönüyoruz. Nu - Bey: — Eczaneyi de görmek ister misiniz? diyor. bilhassa Eczanedeyiz. Eczacılar faali - yette.. Başeczacı üç yüzden fazla reçete yaparız. Saat 7 den 10 a kadar mütemadi- yen çalışırız, diyor... slüe *6 Gene başhekimin odasındayız.. | Bey bir taraftan bana c vap veriyor. Diğer taraftan yeni yapılacak pavyonlar hakkında mühendis beyin dir yor... izahatını — Hastanenin, şimdilik 300 ya- tağı var. Her sene 5,000 kişi ge- çer bu yataklardan... Ölenler yüz- de 7 — 8 nisbetindedir. Hastanemizde her şubenin bir | mütahassısı, Üniversiteden de ay- rıca Üç ordinaryus vardır. Burada doktorlardan gayri 105 müstah- dem çalışır... Ben sordukça Rüştü Bey vam ediyor: — Hastanenin masrafı belediyeden alınır. Elektrik ketinden alınacak para ile pavvon yapılacaktır. Alâkadarlar, Tarla meşguldürler. yalnız şir- plân- Kıvmetli hekime sordum: — Kaç senedir burada hekim- hastaneyi , Bey: — Günde | de- Cerrahpaşada üç saat Yirmi beş yıldanberi binlerce hastanın hayatını kurtaran bu müesseseye her yıl beş bin hasta gelir —7 TT Cerrahpaşa hastahanesinin hariçten görünüşü (köşede müessesenin değerili | lik yapyorsunuz T D D Salim bendeni bahsetmia Al- lah aşkına.. Maamafih bana ait | başka bir sual daha sormamak şar tile size cevap vereceğim: 15 sene | dir burada hekimlik yapıyorum, — Hastanenin bugünkü vazi - yeti şüphesiz tam ihtiyaca — teka- bül etmemekle beraber, Sıhhat Vekâleti mütemadiyen çalışıyor. Vekâletin verdiği direktif dahilin de Cerrahpaşa ve Haseki hastane- | leri için model arıyorlar... — Beyefendi, son sual! Burada bulunduğunuz müddetçe başmız - dan geçen en enteresan bir vak'a.. Ve burası.. : Gene benden bahsediyor- sunuz, Efendim biz hergün vak'a- lar içindeyiz. Size hangi birini an- | latayım... Benim herşeyim burasıdır. Ö- | Tlümden, dirimden, hastamdan her len herşeyden burada zevk du yarım, Burası, ne diyeyim size, e- vimden daha çok kıymetli bir yer.. üÜğe o Saat 12.. Ben geleli üç saat ol- muş.. Başhekimden müsaade istiye- rek ayrıldım. Dönerken şöyle dü- | şünüyordum: — Siz hakikaten buranın baba- sısmız, Rüştü Bey.. Sert bakışlı, tok sözlü, fakat iyi kalpli, vazife- sini bilen bir baba.. Sabır, taham- mül, feragat bü kadar olur.. Bu çok hayırlı müesseseden dö- nerken, onu şükranla, minnetle yat etmek bir vazifedir... | ! S. Rıza ZÜY agayyyoyaİRygaygerÜNFR D ıyy gaÜİ rgyyarti y | K BÜ Ş . n ÜlAK el GĞBMZ & a Slkesle Kadınlar, muhtelif memleketlerde spor sahasında rekorlar kırmağa mü« vaffak oluyorlar. | Kadımn #porculardan Bavama is « mindeki Avusturyalı kız, cirit atma- dâa 42,33 metre ile Avusturyada yeni bir vekor karmıştır. Resimde cirit a « tarken görülüyo