20 Ağustos 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10

20 Ağustos 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Kurultayın üçüncü günü (Üse tarafı 1 inci sayılada) Bütün azalar “uygun buldukla- rını,, bildirdiler. Bundan sonra Türk Dili Tet- kik Cemiyeti umumi kâtibi İbra- him Necmi Bey kürsüye gelerek, vilâyet Halkevlerinden Kurultaya gelen mümessillere teşekkür etti içinde C. H. F. sek yardım- ve Türk sının ları anlattı. gösterdiğ Cemiyet neşriyatından olup a- zaya dağıtılan eserlerden başka, baskıya verilmiş olan daha birçok eserler olduğunu söyledi. Ve bu arada umumi merkez heyeti aza- &mdan Besim Atalây Beyin “Ek- ler ve kökler,, isimli kitabmın da bulunduğunu anlattı. Bundan sonra Berlin Prusya akademisinden gelen tebrik telg- yafı okundu. Akademi reisi telg- pafta “Çok güzel işler yapan Ku- rultayımıza muvaffakiyetler dile- rim,, demektedir. Sonra Ahmet Cevap Bey tezine Hevam etmek Üüzere çağırıldı. jAhmet Cevat Bayin tezi, Türk Di İini, Hint — Avrupa dilleriyle karsılaştırmaktır. Ahmet Cevat Bey bir buçuk paat süren tezini bitirdikten son- | Pa Kâzım Paşa Hazretleri celseye bn dakika ara verdi.. İkinci celse, Türk Dili Tetkik Cemiyeti merkez bürosu azasın - Gan Doktor Saim Ali Beyin tezi - le başladı. Doktor Saim Bey “Eski dil mef- Kumu ve politik tebiyesi pblan tezini okudu. Türk dilinin üstünlüğünü, ec- mebi kitaplar, kamuslardan örnek- ler getirerek anlattı. Üüzerine Doktor Saim Ali Beyden sonra | Bemiyet umumi kâtibi İbrahim Necmi Bey kürsüye gelerek tali- matın bir maddesine, bazı arka- Adaşlara kurultayda biç bir kritik yapılmıyacağı manası verildiğini duyduğundan bahsederek — böyle bir şey düşünülmemiş olduğunu, her hangi bir leze karşı itiraz ve Benkit için açık bulun- duğunu söylemiştir. Bundan sonra başkan Közım Paşa Hazretleri toplantıya, bugün gene saat 14 te devam etmek üze- te nihayel vermişlerdir. * * * bul, 19 (A.A.) — Dünkü yı toplantısında söz a - r oğlu Ahmet Bey Türk « Rus dilleri arasındaki münasebet- lere dair olan tezini oku: söz. lerine tezinin mevzuu ve dil tet - olmtyan — yersiz anat karıştır- çeleri — takip fa Kemal Haz- tmişler ve Kı- Paşa Hazretle- 1i keserek de - öre Cafer : ersitedeki doçentlik vazifca hayet veril- miş ve dil çalışmalariyle alâkası kesilmiştir. e n Rıhtım şirketinin satın alınması Ankara, 19 (Hususi) — İstan- bul rıhtrm şirketinin satım alınması kati surette kararlaşmıştır. Satın alınma esasları tesbit edilmekte - dir. Nafın Vekâleti lüzum görür- n bazı hesaplarını tetkik Gayrımübadillerin paraları (Uat tarafı 1 inci sayıfada) Dün vilâyet, bu gibi evlerin tahliyesini — emretmiştir. Kat'i emir üzerinede buevler he- | men tahliye ettirilmişlerdir. Evlerden * bir — kısmındaki eşya üç gün zarfında nakledilmek üzere bir odaya doldurulmuş, nahtarları da polis tarafından alı- narak sahipleri evlerden çıkarıl- mışlardır. . Vali Muavini Ali Rıza Beye- fendiye müracaatta bulunarak bu husustaki mütalealarını — öğren- mek istedik: Muavin Bey bize ay- nen şunları söyledi: — Dün tahliye edilen evlerin adedi 9 dur, Muhtelit komisyonun bir kararına ve bunu teyit eyliyen kanuna göre bu emirlerin 19 A - Bustos tarihine kadar - tahliyeleri ile eski sahiplerine teslimi lâzım gelmektedir. Aksi halde muhtelit komisyon kendi emrinde bulunan bir parayı bu evlerin eski sahiple- rine evrmek mecburiyetindedir. Mübadillerden bir kısmı, evvel- ce tahliye hakkında — kendilerine yapılar tebligat üzerine mahke - meye müracaatla tehiri icra kara- | rı almışlardı. Biz de bu vaziyet | karşısında mahkemeye müracaat ederek mübadillerin talep etmek- te oldukları hakkın mahfuz oldu- ğunu bildirdik ve bu evlere ait o - lan parayı mahkeme emrine ola - rak bankaya tevdi ettik. Muha- keme neticesinde hak - sahipleri bunları alacaklardır. Nitekim ev- velce müracaatta bulunanlar da | bu husustaki haklarını tamamile almışlardır. . * Avusturyada neler olacak? (Üst tarafı 1 inci sayıfada) bin İngiliz lirası yardımda bulun- ması kararlaştığı söylenmektedir. Bu ayın sonunda, Avusturya - nın yeni başvekili Şuşnig'in de, Musoliniyi görmesi muhtemeldir. Diğer taraftan, Almanyanın yeni Avusturya elçisi Fon Pape- nin Avusturyada karşılaştığı va- ziyet hakkında yeni bir haber gel- miştir, | İngilizce “Deyli Herald,, gaze- tesi, Avusturya hükümetinin me- netmesine rağmen, Fon Papenin matbuat fotoğrafçılarını ve sine- macıları Alman sefarethanesine çağırarak, düzünelerce kendi fo- toğrafını çektirdiği haber alındı- ğını yazıyor. Viyana zabıtasında bulunan | 200 tane Nazi polisinin tevkif e- dildiği öğrenilmiştir. * Bu haber, bu hafta gizli tutulmuştur. : Ankarayı görmedin mi?, Cümhuriyet bayramında a - ğ stlacak sergi —i'narebetile »- ğ pılacak tenzilâtlı tarifelerder ! |H istifade ederek veni Devlet me ! | kezimizi mutlak gör: Hem zi ü yaret, hem ticarst! z Milli İktısat ve Tasarrufâ! Cemiyeti SARTASEILITIMAR TUBİN Dr. Hafız Cemâl Dahili hastalıklar 'ehassısı Cuma ve pazardan başka günlerde Eleden sonra sant 2j de — 6 ya kadar Istanbulda Divanyolunda (118) nw maralı hususi kabinesinde hastalarım kabul eder. Muayenahane vü ev. *e'> fomut 2230X. Yazlık ikametgâh telefonu Kandi'i 38 — Beylerbeyi 48.. |venecenerELAKECAKARA BAA KERNEREEEESEETEETEREE, Ismet Paşa söylüyor | Her parçası ayrı bir heyecanla okunacak mavcera; kıskançlık, kuvvet, aşk ve seyahat romanı ASLANLI HÜKÜMDAR SÜLEYMANIN OĞLU g; Süleyman, aslan avcısı Esseyit Abdül Fakiden ilk ve esas malü - raatr almıştı. Bir şey daha öğren- mek istiyordu: — Giderken, yanımıza neler almalıyız? — Büyük bir yekün tutar.., Size müşkülât çıkaracak, taşımaktan bıktıracak şeylerden birisi de bu- dur. İsterseniz, size bunları bir lis- te halinde hazırlar veririm. — Teşekkür ederim. — Ne zaman hareket etmek fikrindesiniz? — Mümkün olduğu kadar ça - buk.. Belki 3 gün içinde.. — Bir hafta kadar beklemiş ol- saydınız, beraber de gidebilirdik.. — Siz de mi gideceksiniz?.. — Ben zaten iki senede bir mu- hakkak giderim. — Çok iyi olurdu. — Kalabilir misiniz? — Biz kalacağımıza sizin biraz acele etmeniz daha iyi olmaz mı? — Çalışırım, AF K” (Bas ta radadırı — Bizim zaferimiz sadece as- keri bir zafer değildi. Yeni zihni- yetin eski zihniyete tefevvuku, mütefessih bir idareye karşı bü- tün bir milletin ihtilâli idi. — Yakım bir istikbalde bir ta- kım ıslahat daha yapmayı düşü- nüyor musunuz? — Hayır.... Fakat bu bazı hu- suslarda icap eden tedbirleri al- z * Tefrika No. 10 ',/:/ır/"' — İsabet edersiniz. Uzun bir : müddet arkadaşlık etmiş oluruz. || — Ben de çok isterim. L ReR ESSEYİT ABDÜL FAKİ'NİN SİHİRBAZLIĞI Fransız vapuru hareket etmek ı üzere idi. Süleyman, — Süveyşten tedarik edeceği şeyleri almak için biraz gecikmişti. Vapurun tam hareketi nında nefes nefese geldi: Blanş Allarti: — Nerde kaldın. Süleyman, de- di. Az kaldı vapurdan biz çıkıyor duk, — Biraz geciktim, Maalesef aradıklarımı da bulamadım. Sü- veyş belki çok yakm bir zamanda San Fransisko olacak ama, ne ça- re ki olamadan gelmişiz. Abdül Faki nerde? — Yukarda.. Silâhlarını temiz- liyor, — Ne oluyor bu adama.. Va- SevecEreSeCERERCERERELEREYEERES KA L AAA BA CU DN ayakkabıcıların haklı bir şikâyeti ı zama- (Baş tarafı 1 inci sayılamızdadır) de vergi vermemektedir. “Hükümet, dükkânları erken kapatıp mesai saatini azaltmak - a gel iyi cemişater Zise sabahile- yin altıda işe başlıyan kundura imalcileri gece saat dokuza, ona kadar çalışmaktaydılar. Böylelik - le, insanlıklarını kaybetmişlerdi. Sıhhatleri bozuluyordu. Hele bir yattıkları yerleri — görseydiniz. maktan da geri duracağız demek değildir. Fırkamızın esasları — ga- yet ileri bir zihniyetle vücude ge- tirilmiştir. — Onun için insanların ve eşyanın tekâmülünü temin ede cek vakayii hazırlamaktan geri durmamaktayız. Büyük Şef Gazi ve ben bütün kalbimizle Demok- ratız. Büyük Şefin sistemi terbi- yevi ve ihzari bir sistemdir. Asır- larca geri kalmış bir memleketi tarakki ve tekâmüle sevketmek meselesi karşısındayız. Siyaseti- mizin müstakbel esasları bu hu- susta elde edeceğimiz neticelere bağlıdır. Maamafih siyasetin pra- tik bir iş olduğunu anlayacak ka- dar kâfi tecrübelerimiz var, Ha- kikatı görünüşe feda edecek te- şebbüslerde bulunmak fikrinde " | değiliz! Niçin devletçiyiz?.... Onu da izah edeyim. Çünkü hali hazırda H| Türkiyenin içtimal ve iktisadi sa- hada tarakki ve tekâmül edebil- mesi çarelerini ancak o yolda bul- duk. — Rusya ile olan Mmünaşebatı- nız? — Bizim inkilâbrmızla Rus ih- Hâli aşağı yukarı âynı zamanda baş'adı. Müşterek bir gayeleri vardı. İkisi de müstebit bir idare- ye yabancılara karşı mücadele edivordu. Cumhuriyet için çalışı- yorlardı. Fakat her ikisi yekdiğe- rinden datma ayrı ve müstakil kalmışlardır. Fosz.r İle münasehatınız? — M. Heryonun ziyareti — bizi teshir etti, Fransa ile çok sıkı bir Yorganları, yastıkları, yatakları, kirden kahve rengi haline gelmiş- ti. Öyle ya: Vakit bulamıyorlar ki yıkansınlar... Şimdi, halleri iyi- leşmiştir. Dükkân yedide kapanı- yor. Herkesinki de ayni saatte ka- pandığı için, dükkânlar arasında rekabet yapılamıyor. Ancak, hü - kümet bütçesinin de, ayakkabıcı- ların da en büyük düşmanı bu ka- çak imalâthanelerdir. Hükümet, bunlarla mücadele etmenin yolu - na bakmalıdır. İçki kaçakçılarile, tütün kaçakçılarile, kokaincilerle eroincilerle nasıl mücadele edili - yorsa bunlarla da ayni yol takip edilmelidir. “Yoksa, erken kapanmaktan fayda hâsıl olmıyacaktır. Çünkü, gizli imalâthanelerin, çerden çöp- ten malzemeyle yaptıkları kundu- ralar, bittabi pek ucuz fiyatla piya saya sürülüyor. Ahali, bunları u - cuzdur diye alıyorsa da, hileli ol - duklarını anlayınca hileyi yapan - lar zarar görmüyor. Çünkü, bun- lar, yaptıkları metalarr kâh — şu semtteki, kâh öbür semtteki pi - yasaya satarlar... Hulâsa, hem vergi, hem hakiki esnafı himaye, hem de ihtikârla mücadele için bu kaçakçılıkla müradele lâzımdır. Hamiş; Esnaf ve işci arasında bu nevi- den şikâyeti olanlar için gazete- | mizin sütunları daima açıktır!.. | İ ittihat ve teşriki mesai arzu edi « yoruz. Siyasi sahada sulh ve em- niyetten başka istediğimiz yok!.. | purda aslan mı gördü acabü Blanş Allarti güldü: — Belki de.. Blanş Allarti Süleymanın deki paketlerden bir kısmın! ve beraberce yürüdüler.. Artık gidiyorlardı. Kî' ne zaman döneceklerdi? ”. iç Ü man; oğlu Murada üç ay döneceklerini söylemişti lf“" onu kandırmak içindi. Sa " ra" bu sözüne inanmış mıyd!” yır.. Esseyit Abdül Faki gört ; dürüst bir adama benziyordt, zü sohpeti yerinde, iş bilir. naz bir adamdı. Zeki oldufi gözlerinden okumak kabildi: hireden beri, geçen günler da acayip hikâyeler anlâ” onlara iyi vakit geçirtmişti: Süleyman, Kahireden &! dan evvel, onun hakkında mat toplamak istemiş, fakat ğı cevapları birbirini nak” mahiyette bulmuştu. y Alaykhinde teittileleri, * kilerden fazla idi. Buna (f yolculuğa beraber çıkm bir mahzür Ket ne de olsa, dört kuvvet sav'; Dörde karşı bir, ne ynp:bîh h Hele geçen günler içinde dül Faki, kendisire karşı e& | sizlik bslenecek ufak bir haf te bile bulunmamıştı. t Süleymanla Blanş Allarti. dül Fakinin yanına ge!d:ld'" man O, hakikaten silâhlarım! mizlemekle meşguldü. İkisi de yanına, yere çö Süleyman: — Kolay gelsin, hazırlığ? çabuk başlamışsın, dedi. Abdül Faki: — Fırsat ve zaman bul?i silâhlarımı temizlemeyi kef âdet edinmişimdir, dedi. —Şimdi kaç günde Sev yiz? ',J — Allah kısmet ederse, * on günde.. — Ciddeden Sevakin kâf — Kayıkla üç gün sürer” Süleyman birdenbire, döndü, Ortalıkta Yavuzu $? mişti: — Yavuz nerde Blunı7dd — Hergülle beraber V baş tarafına gittiler, 4 — Ne var orada? — Hergül vapurun & kaldırabileceğini Yavuz K& 4 mıyacağını iddia etti. T gittiler. görmedi. Hİ pdill Süleyman güldü ve A kiye başmı çevirerek: | — Yavuz için hiç bir $©? lemediniz, Abdül Faki. A? seyahate tahammül edebilir | Abdül Faki bir an düf ten sonra: İ (Devati |

Bu sayıdan diğer sayfalar: