2 Mavıs Fransayı en çok korkutan bir mesele: Nüfus azlığı Bütün memleketlerin, hududlarını müdafaa endişesine düştükleri şu günlerde. nüfus meselesi büyük bir ehemmiyet almış bulunuyor. Avrupa memleketleıi içinde, nüfus azlığından en fazla şikâyet eden Fransa, doğum ve ölüm nisbet'eri arasmda gitgide artan tehlikeli farkın, yarınm muhtemel düşmanları eline veriıen en kuvvetli silâh olduğunu görerek büyük bir endişeye kapılıyor. Bir Fransız gazetesi, Fransanin hayatî davalarınin en başında ele almması Iâzım geldiğini söylediği bu mesele etrafında, neşrettiği bir yazıda nüfus azlığının Fransayı nasıl bir uçuruma götürmek istidadı gösterdiğını etrafile izah etmiştir. Beynelmilel siyasi münasebetlerin çok gergin olduğu şu günlerde ayrı bir ehemmiyet arzeden bu yazının şayanı dikkat kısımlarını alıyoruz: Makale sahibi, 1876 senesinde azami haddine yükselen Fransadaki doğum nisbetinin 1,022,000 olduğunu, 1930 da, bu rakamın 750,000 e düştüğünü, 1937 de 616,000 nisbetine kadar inmek >bretile 61 sene zarfında 400,000 den fazla bir sukut gösterdiğini yazdıktan sonra şöyle devam ediyor: İşte bugün elimizde mevcud rakamlar bunlardır. Şimdı, bu rakamların nasil bir tehlıkeye işaret ettiğini izah ederek, bu tehlikeyi önliyecek tedbirleri araştırmağa çalışalım. Fransada, Ondokuzuncu asra kadar kalabalık aile ekseriyeti teşkil ediyor, az çocuklu aile ekalliyette kalıyor, hatta istısna olarak mevcud bulunuyordu. Bunun iki sebebi vardı. Dınî hükümlere k<>rşı gösterilen hürmetkârlık ve halk tabakalarının cehaîeti. Bereketi tenasüle mâni olmağa kimi cesaret edemiyor, kimı de bunu yapmasını bilmiyordu. Doğum azhğı, bir yandan dinî akidenin gevşemesi, bir yandan da köy ahalisinin şehirlere akm etmeğe baslaması üzerine kendini göstermiştir. Fransada, 1851 senesinde 3 köylüye muabil I şehirli vardı. Bugün, şehirli köylüden daha fazladır. Son 70 sene zarfında evlenenlerin nisbeti azalmış değildir. Fransızlar, bugün de, dünkü kadar evleniyorlar. Aaile ınefhumu zâfa uğramakla beraber yuva fıkri ayni kuvveti muhafaza ediyor. Hatta, Yirminci asır başındaki evlilik nisbeti, geçen asırdan da fazladır. Lâkin, buna rağmen, maarifin artması ve daha rahat yaşamak endisesinin her kafada yer alması neticesınde, çocuk doğurmamak için tatbik edilen çareler, sarî bir şekil almaktadır. Bursada yetiştirilen Merinos sürüleri Fotoğrafla Atatürk gören bu kıymetli eserin mevcudu tükenmek üzeredir. Bir Fransız muharririne göre, doğum azlığı Miktar itibarile Merinos kuzularını artırmak için Ebedî Şefin ekserisi hiçbir yerde intişar etmemiş yüzlerbu şekilde devam ederse, Fransanm nüfusu müsabakalar tertib ve köylüye ikramiyeler veriliyor ce tarihî fotoğrafından mürekkeb büyük albüm. elli sene sonra 12 milyona düşecektir Memleketin her tarafında lâyık olduğu emsalsiz rağbeti Bursa ovalarında yetiştirilen Merinos sürulerinden biri Bursa, (Hususî muhabirimizden) Mernlekette artık «Merinos yetişir mi, yetışmez mi?» şeklinde bir dava kalmamıştır. Çünkü: köylü bu cms koyunun kendisine yerli koyundan çok daha fazla menfaat temin ettiğini anlamış ve görmüş bulunduğundan, her sene Me. rinoslaştınlan koyunların sayısı bir evvelki seneye nispet edılemiyecek derecede artmaktadır. Meselâ: geçen seneye kadar bütün Türkiyede mevcud 50,000 Merinos koyun ve kuzusuna, bu sene alman 30,000 kuzu ilâve edilmiştir ki: bu rakam Merinoslaşma davasma karşı köylümüzün gösterdiği filî alâkayı ispata kâfi olduğu gibi, bir sene evvelki çahşmaya nazaran, bu senekı çalışma. nm yüksek randımanmı göstermek itibarile de şayanı dikkattir. İlk yıllarda alınan Merinos kuzulan köylü tarafından ekseriya satılmakta idi. Bu hal, bu cins koyunun sür'atle üretilmesıni jnıçleştiriyordu. Fakat sonralan Mermosun dığer koyundan gerek etı, gerek yünü ve gerek her kıymeti itibarıle faik olduğunu anlayan köylümü zün büyük bir şevk ve gayretle bu işe sarılması, bilhassa dişi kuzulan hiç satmaması. Merinos ırkmın sür'atle artmasına âmil olmuştur. Hatta Zıraat Vekâletı evvelki vazıyet üzerine bütçesine 50 bin liralık bir tahsisat koyarak halkın satmak istediği kuzulan almağa başlamıştı. Fakat şayanı hayrettir ki: Bu pa. ra ıle satın ahnab>lecek olan binlerce kuzu verine köylülerden ancak 100 kadan almabilmiştır. Çünkü: köylü: Artık Merinos satmam! cevabını vermekte ve onun kendisi için yerli koyundan pek daha faydah bir gelir kaynağı olduğuna inanmış bulunmaktadır. Kdylünün bu işe dört elle sarılması son senelerin mahsulüdür. İlk zamanlarda pek o kadar rağbet görmiyen Merinosçuluk devlet n muhtelif şekillerde yaptığı teşvik ve irşad hareketlerile memlekette kökleşmeye ve inkişafa başlamıştır. Meselâ: her sene muhtelif ikramiyeli, mükâfatlı müsabakalar tertib edilmektedır. Kesim, ağır, sürü mükâfatları gıb ... Aynca hükumet Merinos yü. nü için müstahsile prim vermeyi taahhüd etmiş bulunmaktadır. Bu seneki kesim müsabakasmda 70 kişive mükâfat dağıtılmıştı. Son günlerde de Bursa Merinos yetiştirme müfettisl'ğinin nezareti altında «ağıl ve sürü» müsabakaları yapılmıştır. Bunlardan en usulünün tatbikını tavsiye edenler de vardır. Her ne olursa oîsun, ister Alman/ada olduğu gibi, evlenecek çiftlere ikraz suretile, ister çocuklu ailelere ikramıy» tahsisi veya ailenin kaiabalısına göre vergilerinin tenzili suretile, herhançi bir nüfus siyasetinin müstacelen tatbikı zaıuridir. Beka bulmak istiyen milletle daha müreffeh yaşamak istiyen ferd arasında, sayısı beşikten daha fazla olan mezarlann feci manzarası bulunmamalıdır. Kız, bütün vücudünün bir an sarsıldığını hissedıyor: Affedersiniz Ferid Bey, sizi ra hatsız ettim. Estağfurullah... Sesimi tanıyabildıniz mi? Hayır. Tahmin etmiştım zaten... Ben, Nevin. Nevin mi? Evet. Hangi Nevin? Kız, birdenbire duraklıyor. Mora.an dudaklarının terlediğini, titrediğini görüyoruz: ismimi de mi hatırlıyamadınız Ferid Bey? Nevin diyorum size, Nevin! Bu ses kulaklannıza o kadar mı yabancı gelivor ki? Birdenbire telefonun bakır yuvarlaklanndan bir i'^ultu vükseliyor: Ooo, Nevin Hanım! Affedersiniz sesinizi alamadım. Nasılsınız, neredesiniz? Avlardanberidir bir defa bile vüzünüzü görmek nasib olmadı. Haydi ben neyse, fakat ya anneniz? Sizin için sabahlara kadar ağlıyor. Günah değil mi, acımıvor musunuz annenize? Altı aydanberidir bir defa gelip onu ziyaret etmeiyi ağıl yapanlar üç derece üzerine aynlmışlardır. Birincilere yüzer lira, ikin. cilere ellişer, üçüncülere de yirm ibeşer lira mükâfat veılmiştir. Birinci mükâfatı alanlar: Yenişehir Çardak köyünden İbrahim Süzen, Akçalar köyünden Mehmed Sarı, Ayazma çiftliğinden Cemal Gökbayraktır. Bu müsabakadan başka aynca (sürü mükâfatı) müsabakası da yapılmıştır. Bu müsabaka neticesinde eskidenberi Merinosla iştıgal etmiş ve sürüsünü Merinos yetiştiriciliği bakımından en iyi hale sokmuş olanlardan üç kişiye yüzer, on kişiye ellişer ve yirmi kişiye 25 er İL ra mükâfat verilmiştir. Bunlardan maada devlet, Merinos yapağısı için köylüye prim vermektedir. Doğrudan doğruya Merinos fabrikasma yünlerini getirip satanlar fabrikadan birer fatura alarak bunları Merinos müfettişliğine ibraz ettiklerinde beher kilo yün başına 15 20 kuruş arasında kendilerine prim verilecekt:r. Fabrika ile Merinos müfettişliği bir anlaşma yapmış ve uzak mesafelerden meselâ; M. Kemalpaşa, Karacabey, Yenişehir gibi kazalardan doğrudan doğruya yetıştiricilerin fabrikaya yünlerini getirmekte güçlük çekecekleri ve masraf edecekleri, aynca işlerinden kalacaklan gözönünde tutularak Merinos fabrika. sımn bu kazalara yün almak üzere birer memur göndermesi karalaştırılmıştır. Saf Merinos yapağısının kilosu 115 kuruşa, yarımkan Merinos yapağısı ise 105 kuruşa almmaktadır. Bu fiatlar kıvırcıklara nazaran yüksektir. Kıvırcık yapağısının kilosu 40 ile 50 kuruş arasmda olduğuna göre arada bir misli fark bulun. duğu görülmektedir. Üstelik devletin verdiği primle Merinos yapağısının kilosu 140 150 kuruşa gelecektir ki; bunca teşvik ve fedakârlık karşısında artık Merinos yet ştirmiyecek bir müstahsilin kalmış olmasına elbette hayret edilecektir. Bir Merinos koyununun yün randımanı da yerli koyunun yününden fazla olduğu görülmektedir. Bir Merinos 2,5 ilâ 3 kilo yün verdiği halde bir kıvırcık koyun 1 ilâ 1,5 küo yün verebilmektedir. Su halde neresinden tutulursa tutulsun Merinos yerli koyuna nispetle bizim köy lümüz :çin çok kârlı ve memleket yünlü sanayii için de pek lüzumlu bir koyun. dur. Bugün bütün yurdda istıhsal edilen Merinos yününün buradaki Merinos fabrikası tarafından ancak bir haftada işlenip bittiğine bakılırsa, yeşil yurdumuzun geniş mer'alarmda daha yüzbinler ve hatta milvonlarca Mer nosun yetiştirilmesine ihtiyac var demektir. Musa Ataş Cumhuriyet gazetesile diğer mecmua ve gazetelerin Tekirdağı bayii. Tuhafiye ve elektrik levazımatı mağazası. Filko ve Elektrit radyolan acentası. diniz! Doğrusu Nevin Hanım, bu kadar... Kız derhal doktorun sözünü kesiyor: Bırakın şimdi Ferid Bey bunları. Sizi hemen görmek istiyorum. Bana bir randevu vermeniz için telefon ettim. Hay hay; ne zaman ve nerede isterseniz, söyîeyin, derhal geleyim... Zaten biz de bir fırsat kolluyorduk, sizinle konuşmak için. Hemen annenize bu akşam müjdeyi vereceğim. Kim bilir zavallı... Nevin, telefondan, heyecanla bağınyor: Hayır! Anneme hiç birşey soylemiyeceksiniz. Niçin? Onun, konuştugumuzu bile bilmesini istemiyorum. Fakat, zavallının ne tahammül edilmez ıstırablar içinde kıvrandığını... Ben ondan daha büyük ıstırablar içinde kıvrandım ve kıvranıyorum... Rica ederim, bana daha fazla annemden bahsetmeyin. Fakat, Nevin Hanım... Yeter, Ferid Bey! Muhavere bir an kesiliyor. Sonra gene Nevinin sesinı duyuyoruz: «Eğer nüfus azlığı ve ölüm fazlaLğı, son seneler zarfındaki nisbeti muhafaza edecek olursa, doğum, 1925 senesinda 275,000; 1965 te 200,000; 1985 te 127,000 rakamlarını bulacak ve ölüm fazlalığı, gene ayni tarihlerde 126,000; 229,000; 429,000 nisbetlerine yükse!Meselâ, Lot eyaleti, 1850 senesindenmek suretile, nüfus, 50 sene zarfında on beri, nüfusunun ^ 4 5 ini kaybetmektedir. iki milyon düşecektir. Ariege'de, doğum, 70 sene içinde, 6773 Fransa, daha şımdıden, dünyanın, ih ten 1624 e düşmüştür. Bazı Normanditiyarı en fazla olan memleketidir. Nüfu ya eyaletleri müstesna, bütün diğerleri sun %14 ünü 60 yaşında ve bu yaştan kısırlığm en acınacak haddine varm:stır. yukarı ihtiyarlar teşkil ediyor. Eğer do Bir senedenberi, Fransada evlenen dört ğum azlığının önüne geçilmiyecek oluısa cnilyon çiftin teşkil ettiği aileler kısmen Fransa, yakın bir atide, nüfusunun Tt30 u çocuksuz, kısmen de bir tek çocukludur. ihtiyarlardan ibaret bir memleket olacakÇocuk istemiyen ailelerin, cemiyetin tır. Fransız aılelerının çocuklularıle ço hangi sınıfına mensub olduklannı sarahatcuksuzlan arasında bir nısbet kuruiacak le tayin etmek ve bunlar için bir nisbet olursa, vasatî bir hesabla, her aileye a kurmak müsküldür. Ancak, bir iki müzamî bir çocuk düşer. lâhaza serdedilebilir. Meselâ köylülcri eMüdafaa sahasına taalluk eden her iş le alırsak, dağlıların veya yüksek yay'â te olduğu gibi, hatta her işte olduğundan halkının, ovalarda oturanlara nazaran daha fazla, nüfus meselesinde, yabancı daha bereketli tenasüle sahib olduklarını memleketlerie Fransa arasında bir mıı görürüz. Ş°Sirlerde yaşıyan amele, buna kayese yürütmemiz, aradaki farkın uza mukabil, daha az çocukludur. Se'oebi, metini göstermek için elzemdir.. kadının fabrikada çalışmak mecburiyetinİtalya, 1936 senesinden 1938 senesi de olması, ailenin daha rahat, daha serne kadar, doğum nisbetini senede takri bes yasamak arzusu beslemesi gibi şeyben 70,000 artırmıştır. lerdir. Küçük burjuva aileleri de, zahAlmanyadaki tezayüd üç sene zarfın metle elde ettikleri azçok konforlu hada 300,000 dir. yah bozmamak için çocuktan kaçıyor Eğer, Almanların doğum fazlahğile lar. Yüksek, müreffeh burjuvazide, çoFransanin azlığı arasındaki nispet bugün cuklarile öğünenler bugün henüz me\cud kü haddi muhafaza edecek olursa, bir olmakla beraber, yarın yok olmak temüddet sonra, Alman nüfusu Fransa mayülünü göstermektedir. Onlar da, bir nüfusunun bir mislini aşmış olacaktır. gün gelecek, istisna teşkil edecekleıdir ' İngilterede doğum 1935 senesinde Doğum tenakusu, her muhitte müşahede 120,000 kadar fazlalık göstermekle be edilıyor. raber, ölüm nisbeti hayli yüksektir. RusBunun çarelerine gelince, en başta, evya ise, 1926 dan 1937 ye kadar iki mil lenenlere ikrazatta bulunmayı görüycyonu bulduğu söylenen nüfus tenakusurum. Totaliter devletler, nüfus azlığının nun önüne geçmek için, kanunun müsaönüne bu şekilde geçebildiler. Bir A'nıTi ade ettiği ahvalde çocuk düşürme tedbirmütehassısımn yaptığı hesaba göre, bu lerini dahi yasak etmiştir. Japon nüfusu her sene bir milyon bir usulün ihdasından sonra kaydedilen 900 tezayüd kaydediyor. Bugün, Rusya ha bin doğumun 300 bini, bu ikraz sure^'e ric olmak üzere, bütün Avrupada, sene evlenmeye tesvik tarzının semeresid'r. de takriben 8 milyon çocuk doğduğu ha' Geri kalan 600,000 doğum, çocuk dü1 de, Asyada, Çinde ve Japonyada dünva şürme faillerinin şiddetle cezalandın ya gelen çocukların sayısı 1 7 mılyondur. ması, işsizlere is tedariki, ilâh.. gibi tedFransa, nüfus kıtlığınm tehdidine maruz birlerin neticesidir. Bu usulün yerine, çok çocuklu aiieledur. Asya memleketleri ise, fazla nüfus re, çocuk adedine göre ikramiye vermek tehlikesi karşısında bulunuyor. Büyük satış merkezleri ANKARADA Akba Kitabevi. İZMIRDE Esad, Küçük Salepçi hanında. SAMSUNDA Halk Kütübhanesi KONYADA Mustafa Naci, Yeni Kitabevi. ve İSTANBULDA Bütün büyük kütübhaneler Fotoğrafla Atatürk Birçok vilâyetlerde kalmamıştır. Buralardan vaki olacak talebler doğrudan doğruya matbaamıza yapılmalıdır. CUMHURİYET TABI MÜESSESELERİNDE titiz bir itina ile basılmış olan FOTOĞRAFLA ATATÜRK'ün Fiatı 125 kurustur. Güzel ambalâj içinde ve başka hiçbir zam istenmeksizin derhal irsal olunur. ibrahim Sövütmen KADIN SEVERSE ... Yazan: ESAD MAHMUD KARAKURD "*•*" 55Sendeliyerek, masaya doğru gidıyor. Papatyalann üzerine çiğ taneleri yağmış gibi, uzun siyah kirpiklerinin ucunda parlıyan küçük yaş damlaları, bir takım soluk, yuvarlak pırıltılar halinde yanaklarına düşüyor. O sırada, uzanarak, masanm üstünde duran telefon rehberini almıştır. Sahifelerini çeviriyor. Bir noktada duruyor. Sonra, kitabda bulduğu bir numaraya bakarak, telefonu açıyor. Şimdi, ellerinin titrediğini, yesil gözlerinin dumanlanarak küçüldüğünü ve yüzüne sarı kirli bir rengin perde perde yayılmakta olduğunu görüyoruz. Heyecanla bekliyor. İnce, lâciverd bir elbisenin kıvrımları altında, buruşturulmuş iki taflan yaprağı bükülüşile küçük kücük dalqacıklar yapan göğsü, heyecanla inip kalkıyor. Hâlâ cevab vermediler. Başını kaidırarak, sinirli bir çevirişle, pencereden dışarı bakıyor. Kararmağa başlıyan bir ufuk... Dumanlı, sisli bir denız... Ağacların üzerinde pırıldaşan beyaz, pembe, yeşil bahar çiçekleri... Birdenbire kulakîarına, boğuk, kanşık bir uğultu çarpıyor: Alo... Alo... Kimi istiyorsunuz? Doktor Ferid Beyle görüşmek istiyorum. Kimsiniz efendim? Bir hasta... Doktor çok meşgul şimdi, han>mefendi; bir saat sonra, lutfen telefon edin! Hayır, derhal konuşmam lâzmı İsminiz nedir efendim? İsmimi söylemeğe hacet yok. Kendisi beni tanır. Sadece, bir hanım konuşmak istiyor sizinle, deyin. O kadar. Bekleyiniz bir dakika. Ayak patırdıları... Sonra gene, b'rtakım karısık sesler. Bekl'voruz... Alo... Alo... Doktor Ferid! Sizi, yarın akşam, saat altı bu Bey; ben böyle arzu ediyorum. Yarın çukta, Büyükçamhcanın eteğinde bekli akşam, sizi, saat altı buçukta, Çeşmenin yeceğim. Hani, bir çeşme vardır, orada. önünde bekliyeceğim. O kadar. Nevin artık tek bir kelime söylemiyor. Büyükçamhcanın eteğinde mi bekYalnız sert bir sesle: liyecek=iniz? Çeşme mi var, dediniz? Allaha ısmarladık Ferid ,Bey, Evet. annem konuştugumuzu duymıyacak, u Aman Nevin Hanım, nereden aklınıza geldi bu yer? Ne yapacağız Çam nutmayın. Diyor ve onun cevab vermesine meylıcanın eteklerinde? dan bırakmadan, telefonu kapatıyor. Rice ederim, ben öyle istiyorum Hem, altı buçukta, öyle mi? Ertesi akşam... Evet. Soğuk, berbad bir hava... Yağmur Altı buçukta etraf karanyor. Sonra, hava da soğuk. Hem üşürüz, hem yağıyor. Gökyüzü siyah bulutlarla dolu. karanlıklar basar, dağlarda kalınz, kıBüyükçamhcanın eteklerindeyiz şimdi. Saat tam altı buçuk. Etraf, yavaş zım! Zaran yok Ferid Bey; siz hiç foa yavaş karanyor. Adeta bir kış gecesi yatınızda, karanlıklar bastığı zaman dağ başlamak üzeredir. Önümüzde küçük bir çeşme ve kocaman bir çınar ağacı var. larda almadınız mı? îyi ama yavnım, geceyanlan... Nevin, on dakikadanberidir, işte bu ko Olsun. Geceyanları dağlar ne gS caman çinar ağacının altında, Feridi bekzel, ne hicranlı olur. Yarın akşam sizinle liyor. Başmda lâciverd bir bere, üstündı elele tutar, dağlarm karanlıklarını seyre gayet şık siyah bir palto ve ayaklarında, kısa topuklu siyah iskarpinler. deriz Çamlıca eteklerinden... Vallahi, bir türlü anhvamıyorum Boğazın çıplak tepelerinden kopan babu arzunuzun manasmı. Mart avmda. şıboş rüzgârlar, ağaclann çeçiklenmis daî geceyanları, Çamlıca tepelerinde dolaş lannda korkunc sesler çıkardiktan sonra mak... Ya bir de hava bozarsa? yuvarlana yuvarlana denize doğru uçııp U r t a * var) Rica ederim, ısrar etmeyin Ferid gidiyorlar.