DUYDUNUZMU Bir imtiyaz Galatasaraya Fenerbahçe arasındaki hususî maç dün Taksim stadında yapıl mıştır. Günün bahar bayramı ve havanm oldukça güzel oluşu sahaya bir hayli seyırci toplamıştı. Bu maçın hakemliğini Şazi Tezcan yapacaktı. Fakat Şazi Tezcan son dakikada Galatasarayla Fene? bahçe arasında yapilacak maçı idare etmekten sarfınazr ettiği için hakem tedariMeselâ, ısırıp koparma, vurup delme kile meşgul olunmuş, bu yüzden takımlar gibi vazifeler görecek uzuvlardan mah mutad saatte sahaya çıkamamıştır. Saha" rum olan bu ufacık hayvanlar, bacakla n:n kenarına bir masa konmuş, üstüne de r:nı, kuyruklarını bir insafsız düşmanın maçın galıbıne verılecek kupa yerleştırildişine kaptırdılar mıydı, derhal şöyle bir mışti. silkiniyorlar. Böceği, koydunsa bul. baTakımlar dokuz temmuzda dünkü macak veya kuyruk, vücudden ayrılıp düs çın revanşını yapacak ve her iki maçta en manın dişleri arasında kalmış, sahibi bir fazla puvan alana kupa hediye edilecek sıçrayısta kavbolmuştur. Müdafaa vasıtası işte bu. Istediği anda, vücudünün istediği tarafını silkip atabılmek. Asıl garibi, atılan bu uzvun yerıne, bir yenisinin çıkması. Tıraşçılardan yaka silkenleri imrendiecek bir imtiyaz. Onyediyi on geçe evvelâ Fenerbahçeıler, bılâhare Galtasaraylılar sahaya çıktı. Galatasaray Salâhaddinden, Fener bahçe, Hüsameddın, Yaşar, Lebib, Rejiiden mahrumdu. Hakem Nuri Bosutun idaresindeki oyunda takımlar sahada şu şekilde yer almıştır: Galatasaray: Osman, Faruk, Adnan, Musa, Yusuf, Celâl, Necdet, Buduri, Nıno, Murad, Sarafım. Fenerbahçe: Nuri, Saim, Muzaffer, Haldun, Angelidis, Reşad, Semih, Basri, Naci, Esad, Fikret. Oyuna Galatasarayın akınile başlan dı. İlk dakikada Ninonun çektiği şüt Fener kalesinin üst direğini yalayarak avuta itti. Biraz sonra top Fikretin ayağile jalatasaray kalesine kadar sürüldüyse de Nacinin çok kısa mesafeden çektiği süt kaleci Osman'n avcunda kayboldu. Oyun mütevazin bir şekilde devam eder<en Galatasaraylılar Fenerbahçe önle rinde bir ceza vuruşu kazandılar. Meh med Celâlin ortaladığı topa Galatasaraylılar kafa vurmak istedılerse de kalecinın müdahalesile muvaffak olamadılar ve op avuta gitti. Oyunun on beşinci dakikasında Galaasaraylılar bir korner kazandılar. Kor erden gelen topu Galatasaraylılar Fener alesine sokmağa muvaffak oldularsa da • a e Galatasaray aleyhine favul cezası •km erdiği için gol sayılmadı. On sekizinci dakikada Mehmed Celâlden pas alan Buduri topu Ninoya geçirdi. Hafif bir lüdahale ile Fener beklerini atlatan Nio Galatasarayın birinci golünü kazan dırmağa muvaffak oldu. Bir gol kazanan Galatasaraylılar hasımlarından daha ü'sün bir oyun tutturarak Fener kalesini azyika başladılar. Biraz sonra oyun krar mütevazin bir şekil aldı. Yirmi dokuzuncu dakikada Galata araydan Mehmed Celâl oyundan çıktı, rerine Bedii girdi. Fenerbahçe de Halduu çıkarmış, Fethiyi almıştı. Otuz ikinci dakikada Fenerliler bir orner kazandılar. Kornerden gelen top )ir müddet kale önlerinde dolaşırken Nacinin ayağile Galatasaray ağlanna taMİdı. Her iki takım 11 berabere vazi ette oyuna devam ederlerken birinci evre sona erdi. İkinci devre İkinci devreye başlandığı vakit Galasaraydan Murad yerini Süleymana bıas rakmıstı. Oyuna başlama düdüğü çalındı. Ortadan top Sarafime geçti. Sarafim topu biraz sürdükten sonra Ninoya geçirdi. önü bos olan Nino sıkı bir şütle sol zavi" eden Galatasarayın ikinci golünü atmamuvaffak oldu. İkinci devrenin ilk saivelerinde bir gol daha kazanarak galib tır. Öazı deniz böceklerile, karada yaşayan böceklerden bazısının birtak'm imtiyazları varmış. Her hayvana, düs manına karşı kendisini mudafaa etmesi içın, vücudüne göre bir takım müdafa vasıtaları veren tabiat, sümükliıböce nev'ınden kara hayvanlarına ve yengeç gıbi bazı deniz mahluklarına da, kendilerinden büyüklere karşı koyabilmeler: için bir takım vasıtalar vermiş. CUMHURÎYET 2 Mayıs 1939 Tehdid mektubu Galatasaray Fenerbahçeyi yendi: 4 1 Ortaya gelen topu uzaklaştırmağa mu vaffak olan Fenerliler bu tehlikeyi atlattılar. Biraz sonra sağdan Galatasaray kalesine inen Fenerliler Esadm biraz geç kalması yüzünden muhakkak bir gol kaçırdılar. Otuz beşinci dakikada Murad tekrar oyundan çıktı ve yerine Bedii girdi. Otuz sekizinci dakikada Galatasaray, Bodurinin ayağile dördüncü golünü de atmağa muvaffak oldu. Bu golden sonra Fener takımı büsbütün gevşemişti. Galatasaray dört gol atmasına rağmen daha fazla gol çıkarmak için gayretini arnrmış ve cidden güzel bir oyun tutturmuştu. Top Fener kalesinin önlerinde dolaşırken oyun 4 1 Galatasarayın galibiyetile sona erdi. Dünkü maçta Galatasarav takımı haklı bir galibiyet kzanmıştır. Oyuna güzel bir şekilde başlıyan Galatasaray takımı oyun tarzını hiç bozmadan bilâkis vakit vakit hakimiyet tesis ederek maçı bitirdi. Tirede bir Museviden 500 lirajstediler Tire (Hususî) Bundan iki sene 'kadar evvel İzmirde serseri bir genc.n «bir numaralı Yahudi düşmanı» imzasile zengin bir Museviye tehdid mektubu gönderdiği malumdur. Ayni şekilde bir hâdise, Tirede geçmıştir. Vak'ayı, üç kişi tertib etmişler ve Tire zenginlerinden Biberoğlu nammdaki Musevi ta cire bir mektub yazarak; Bize beş yüz lira getir ve bunu kimseye haber verme. Aksi takdirde kendini yok farzet. Demişler ve «Havuzlu kahve» denilen yeri randevu mahalli olarak göstermişlerdir. Tire polisi derhal tedbir almış, komiser, kadın, iki pol.s de amele kıyafetine girerek beklemişlerdir. Fakat kendisine mektub yazılan tüccar, bizzat gelmekten korkarak yerine kardeşini göndermiş, o da randevu saatinden biraz önce gelmiştir. O sırada, vak'ayı tertib edenlerden ancak birisi gelmiş bu lunuyor ve o da gelen zatm, tehdid et tikleri tüccann kardeşi olduğunu bilmiyormuş.. Maamaf'h, polis memurları, bu gencin, mektub gönderenlerden birisi olduğunu anlıyarak harekete geçmişler, Dur, kımıldama! Emrini vermişlerdir. O ise, hemen fi« rara başlamış ve tabancasını çekerek komisere ateş etmek istemiştir. Fakat bir hüsnü tesadüf eşeri olarak kurşunlar patlamamış, buna mukabil komiserin sıktığı bir kurşun, vak'a kahramammn parmağım parçalamış, yakalanmasma sebebiyet vermiştir. İki arkadaşı da aranmaktadır. Maçtan heyecanh bir an Mecburî seyahat Hamburg mahkemesinde bir dava görülüyor. Oldukça garıb bırşey Bir delikanlı, parasız seyahat için çare ararken tir sandığa girip, vük fiatına furgonda gitmek aklına gelmiş. Viyanadan Hamburg'a gidecek. Nekadarcık yol. Iki gün sonra orada. Gider mi gider. Derhal sandığı tedarik etmiş. İçine girmiş. Üstünden kilidletmiş. Furgona yerleştirmişler ve tren, yola çıkmış. Gel gelelim, evdeki pazar ^arşıya uymamış. Aksilik bu ya. Trenin, Yarıyolda kazaya uğrıyacağı tutmuş. Oy'e bir kaza ki, tren tam sekiz gün yo^arda beklemeğe mecbur kalmış. Iki günlük erzakını yanına ahp sandığa sığınan bızim anaforcuyu, Hamburg'a vardığı zaman, açlıktan ve susuzluktan yarı ölü bir halde sandıktan çıkarmışlar. Şimdi, mahkeme huzurunda, anaforculuk hesabı vermekle meşgul. Acaba akhna gelir de, iki günlük yolu sekiz gün sürdürüp kendisini ö'lüm haline getiren şimendifer idaresini biimukabele dava eder mi dersiniz? Askerî liselerimizin spor bayramı Askerî liselerimizin bu seneki spor bayramma Kuleli, Bursa, Maltepe ve Deniz liseleri iştirak edecekler ve bir çok spor çalışmalarmı orijinal bir programla göstereceklerdır. 7 mayıs pazar günü Taksim stadyo munda yapilacak olan bu spor bayrammda, ayni zamanda dört lisemizden Harb okuluna ve donanmaya geçen tlebelerin en iyi derece alanlarına da mükâfat olarak altın ve gümüş saatler, kalemler ve kitablar verilecektir. Bu müstesna günün şerefine büyük hazırlıklar yapılmakta ve esaslı bir programla her lise kendi muhit.nde çalışmaktadır. Müzikli jimnastik, müzikli boks, mü zikli gülle jimnastiği gibi hep müzığin ahenginden istifade edilerek yapılmakta olan bu vücud hareketleri her halde pek enteresan olacaktır. Savurma topu, cirid, disk ve bomba g'bi atletizmin ana kısımlarını gene cazıb bir şekilde tatbik edeceklerdir. Serbest, Greko Romen ve bilhassa Japon güreşini bir anda ve bir arada görmek imkâmnı bulacak olanlar çok zevk ve hej^can duyacaklardır. Aletler üzerinde çalışmalar, cesaret ve çeviklik talimleri, manialı yarışlar bu heyecanımızı muhakkak daha üstün bir alâka ile ço ğaltacaktır. Bunu hendbol ve hökey gibi takım oyunları takib edecektir. Böyle kısa ve mahdud bir zamana rağmen askerî liselerimizdeki modern sporvm değerli bir krokisinı çizecek olan genclerimize şimdiden büyük başarılar dileriz. Bu bayrama bütün kumandanlar, İs tanbul Valisi. Polis müdürü ve Üniver site Rektör ve dekanlarile profesörleri ve bütün yüksek mekteb ve lise müdürleri, matbuat ve bölge spor erkânile kulübler davet ed.lmişlerdir. Eğede çekirge tehlikesi zail oldu İzmir (Hususî) Ege mıntakasmda / çekirgeye karşı açılan mücadeleden iyi neticeler alınmıştır. Tehlike zail olmuş ve çekirgeler, uçmağa vakit kalmadan bastırılmıştır. Maamafih, mücadele devamdadır. Galatasaray muhacimleri Fener kalesine inîyorlar f zmir Ticaret Odasînin tetkilc ettiği hususat İzmir (Hususî) Ticaret Vekâletin. den gelen bir emir üzerine Ticaret Odası, bu mıntakada şarabcılığm tesisi ve harice şarab sevkiyatının başanlmasile balıkçılığm daha randımanlı ve fennî esaslara bağlanması için neler yapmak lâzım geldiğini tetkike başlamıştır. Odanm esas mülâhazası şudur: Şarab âmillerine, hatta şarabhk üzüm müstahsillerine fazla kolaylık göstermek ve şarabhk üzümü yaş olarak istihsal edip kullanmak, şarab istihlâkini arttırmak için şimdiki inhisar rüsumunu in « • dirmek ve bu suretle ıhracatı da kolay laştırmak, şarabı takas mahsulleri ara ana almak lâzımdır. Balıkçıhğa gelince; her şeyden evvel balıkçılara modern av vasıtaları temin etmelidir. Bu ise, balıkçılar cemiyetine bir bankanm kredi açmasile tahakkuk edebilir. Yahut da yardımı hükumet yapmalıdır. Bundan başka, mutlaka balık konserve fabrikalan açmalıdır. Ba< lık, Eğe denızinin büyük bir servetidir. Bundan lâvıkile istifade için evvelce mütehassıslar tarafmdan tespit edilen e, sasları da gözönünde tutmak gerektir. kan İngiliz at ve kısraklara mahsus olup mesafesi 2400 metre olan bu koşuya 4 hayvan iştirak etmistir. Fahri Atlınm Andrebudini, ıkinci Salih Temelin Ceylânı, üçüncü gene Salih Temelin Mah muresi gelmiştir. Dördüncü handikap koşusu idi. 4 ve daha yukan yaştaki halis kan İngiliz at ve kısraklarına mahsus olup mesafesi 2400 metre olan bu koşuya 5 hayvan iştirak etmistir. Birinci Asım Çırpanm Dandisi, ikinci Ahmed Atmamn Özde • miri, üçüncü gene Asım Çırpanm Toprusu gelmiştir. cağım. Oradan da ayrılacağım. Kendiii isterse, îstanbulu bile bırakırız. Hep beraber başka bir yere gideriz. Başımızı dinleriz. Bize de, çocuklarımıza da yetişecek, sıkıntı çekmeden hepimizi geçindirecek kadar ufak tefeğim var. Öyleca yaşarız. Behice Hanım, sesînî çıkarmadı. Gözlerini iğmiş, düşünüyordu. Muhtar biraz daha kendi düşündüklerini saydı, döktü. Tasarladığı yaşayışın şöyle birdenbire herkesin gözünü alacak kadar süslü bir çerçevesini yaptı. O zaman Muallânm annesi: Demin de söyledim, dedi. Kendisile konuşursunuz, kendi aranızda karar verirsiniz, öyle daha iyi olur. Bir kere de siz söyleseniz... Ne de olsa sizin sözünüzden dışarı çıkamaz. Kadmcağız, kızmın onunla evlenmek istemediğini artık iyiden iyiye anlamıştı. Muhtar da Muallâdan yüz bulamaymca annesine gelmiş olacaktı. Yoksa, kendi aralannda anlaşmış olsalardı: Birbirimizi istiyoruz. Sizin de duanızı almaya geldik. Derlerdi. Onun için Behice Hanım da Muhtara ümid verecek bir söz söylemekten çekindi: fl Kale onünde heyecanh bîr an. Altın kaçakçılarının muhakemesine Bulgaristanda başlandı Sofva, (Hususî) Bulgaristan. İstanbul ve Fılıstın arasında altın ve para kaçakçılığı yapan bir Yahudi kumpanyasının Bulgar polisi tarafmdan birkaç ay önce meydana çıkarıldığı ve kaçakçı şebekesinden birkaç Yahudin n tevkif edildiği yazılmıştı. Burgaz mahkemesi. mevkuflardan Jak Asa ile Mendel ve Horştayn'ın muhakemesine başlamış ve bazı şahidlerin celbi için ik'nci muhakeme 30 mayısa talik edilmiştir. Mevkuf. lan beş avukat müdafaa etmektedir. Müddeiumumî 39 kilo külçe altınla 10 bin altın lira kaçırıldığını ve kaçakçıların üçer yıl hap'sle bir milyon leva ceza alınmasmı istemektedir. 85 kişi şahid olarak çağırılmıştır. Kaçakçılık. (Çar Ferdinand) vapuru kaptanı Abaciyef ve (Burgaz) vapuru kaptanı Filef ve Bulgar vapur acantası İvanof vasıtasile vapılmıştır. Mendel biraderlerden birisi İstanbulds, diğerı Filistinde kaçakçılık işlerini idare etmistir. İzmirde at yarışları İzmir 1 (a.a.) Bugün hususî muhasebenin ilkbahar at yanşları Buca alanında yapılmıştır. Birinci kermes tay deneme koşusu idi. 3 yaşmdaki yarım kan İngıliz erkek ve dişi taylara mahsus olup mesafesı 1000 metre olan h" ^oşuya 6 tay iştirak etmistir. Birinci Rıfat Kahyaoğlunun Yılmazı, ikinci Nihal Atlınm Tiği, üçüncü İrfan Enesin Tuncası gelm.ştir. İkinci ilk kurşun koşusu: Üç yaşındaki yerli yarım kan Arab ve halis kan Arab erkek ve dişi taylara mahsus olup 1200 metre mesafesi olan bu koşuya üç tay iştLrak etmistir. Hamid Özs rkintinin Gazeli birinci, Fevzi Lutfmin Güzeli ikinci gelmiştir. Üçüncüsü Buca koşusu idi. Dört ve daha yukarı yaştaki yarım da konuşursunuz. Ondan sonra, isterseniz bana da danışırsmız. Ben de düşündüklerimi söylerim. Muallâ ile şöylece biraz konuştuk. Daha doğrusu, düşündüklerimi, kapalıca kendisine de anlattım. İyi işte... Ne dedi?.. Ben boş bulundum. Sizin dediğiniz gibi burada konuşmuş olsaydık, daha iyi olacaktı. Daha kolay anlaşırdık. Fakat ben şirkette söyledim. O da benden böyle bir söz beklemediği için nekadar olsa birdenbire şaşırdı: «Bu şirkete girerken, oradaki şeflerden birisile evlenmeyi düşünmedim. Onun için gelmedim» dedi. Kendini bilen bir kız da başka türlü söyliyemez, sanınm. Onun için, şimdi kendisine anlatmak istiyorum ki, onunla hayatı bölü?mek istiyen, çahştığı şirketin şefidir dıye çekinmesin; bana bu gözle bakmasın. Dışarıdan onu görmüş, beğenmiş bir adam olamaz mı?.. Öyle düşünsün. Zaten ben de, onun bu üzüntülerini gidermek için, kendi yaşayışımı baştanbaşa değiştireceğim. Yalmz, bugünkü refikamdan ayrılmakla kalmıyacağım. Şirketteki bütün hesablarımı temizliyeceğim. Isl?rimi, belki büsbütün başkalanna bıraka Galatasarayın yaptığı gollerden biri vaziyete giren Galatasarayaılar gayrete gelmişti. Biraz sonra Fenerliler bir korner kazandılarsa da istifade etmeğe muvaf fak olamadılar. Sekizinci dakikada Bedii oyundan çıktı, Celâl tekrar girdi. Dokuzuncu dakikada Galatasaraylılar bir korner kazandı, Necdetin ayaeile ortaya gelen top Süleymanın ayağile Fe~ başa değiştireceğim. Nelerde yanıldım, nerede aldandımsa, bana acı çektiren ne olduysa onlann başka türlüsünü arayıp bulacağım. Eskiden kalabalık içinde rrh yaşıyordum, bana ağır gelen böyle gürültülü bir yaşayış mıydı; öyleyse şimdi bir yana çekilip sessiz yaşamanın yolunu tutacağım. Görünüşü pek süslü, gösterisi herkesin gözünü alan, gece gündüz, konuyu omşuyu toplayıp onlann ortasında yalnız kendini değil, beni de unutan bir kadından canım yandı. Şimdi, derli toplu, kendi haünde bir eş, bir arkadas bulacağım. Nitekim buldum da... Hem öyle uzaktan görüp beğenmekle değil; yıllardanberi, her gün göre göre, konuşa konuşa onun bütün değerini, üstünlüklerini anlayıp öğrendikten sonra... Behice Hanım, gözlerinde derin bir üzüntü, bu sözlerin sonu neye varacak, onu bekliyordu. Muhtar, onun hiç ses çıkarmadığını görünce: Demin söylediğim gibi, o genc kızı bulmak, aradıgım şefkate, aile sıcaklığına da kavuşmak demektir. Onun bana hayat arkadaşı olduğu gün, sizin gibi faziletli bir kadın da annemiz olacak. Hem bir eş, hem bir ana, hem de bir yuva bulmuş olacağım. ner ağlanna takıldı. 31 mağlub vaziyete giren Fener takımı Fıkreti sol içe alarak çalışmağa başladı. Fakat kendilerine nazaran bir günlük istirahat avantajı olan Galatasaraya karşı üstün bir oyun tutturmaâa muvaffak olamıyorlardı. Oyun karşılıklı hücumlarla geçerken Galatasaray bir korner daha kazandı. Dedi; en sonunda başını kaldırdı. Gözlerini Behice Hanıma dikti. Muallânın annesi, biraz düşünür glbi durdu. Sonra: Yanılmıyorsam, dedi, Muallâ için söylüyorsunuz, değil mi?.. Onun için sizi rahatsız ettim. Vallahi, bilmem ki oğlum, bizim zamanımızda bu isler ana baba arasında konuşulur, öyle söz kesilirdi. Onun kın sizin de doğrudan doğruya gelip bana söylemenize teşekkür ederim. Fakat sımdi dünya değişti. Kızlar, artık analarının dizleri dibinde yaşamıyor. Hele haydt arkadaşlarını hep kendileri bulup seçiyorlar. Bu, sizin kızmız için değil hanımefendi. Muallâ Hanım, büsbütün başka türlü yaratılmış, başka türlü yetıştırilmiş. Sizin dileğinize uymadan hiç birşey yapmıyacağını biliyorum. Yüzüme karşı kızımı öğüyorsunuz. Ne de olsa analık, benim de koltuklarım kabanyor. Fakat, ilkönce kendisiıe konuşunuz, daha iyi... Şirkette konuşm?.yı istemiyorsanız, bir gün buraya gelirsiniz. Burada konuşursunuz. Muallâ, artık çocuk değil. Yirmi iki yaşına geld:. Kendisi için bulacağı eşi, herkesten iyi düşünür. Bunu da böylece kendi aranız Tefrifa No. 40 DUNYA BOYLEDiR İŞTE... Muhtar, devam etti: Bu adamın işte şusu var, busu var, derler. Benim yaşayışımı, pek çokları ıçin gözalıcı bulurlar. Halbuki içyüzü h:ç de böyle değildir. Ben bir zavalhyım, hanımefendi! . Kendimi bildim bile'ı, aile saadeti nedir, ılık bir yuva nasıl olur, bunu tatmadım; nekadar aradımsa bıılamadım. Evliyim. Karım da, tıpkı yaşayışımızın dışarıdan görünüşü gibi, başkaları için gözalıcı bir kadn olabilir. Kendine göre birçok güzellikleri, bircok iyiükleri de yok değildir. Fakat yıllardanberi beraber yaşıyoruz. Bir türlü anlasamadık, bir türlü birbirimize ısınamadik. Geçirdiğimiz hayat ikimiz için de dayanılacak gibi değil; onun için de, benim icın de... Elbet, bu böylece sürüp gıdemıyecek, günün birinde ayrılacağız. Günün birinde bile değil de, artık akşama, sabaha demek daha doğru olur. Bırbin\p anlasamıyan, fakat hiç olmazsa arJasamadıklarını anlamış, hiç olmazsa bunda birleşmiş, ilerisini gören iki insan gibi, gürültüsüz, sessiz aynlacağız. O da, daha gencdir. Kendine göre yeni bir yuva kurabilir. Benim de yıllardanberi aradığım aile sıcaklığına kavuşmamm zamanı gelmiştir. İkımizin de istediğimiz bu... Çocuğumuz olmadan, büsbütün yıpranmadan bu yanlış yoldan geriye dönmek... Biz, kendi aramızda da böyle düşündiik, herkes de duvdu; hele son günlerde tatsız birtakım hâdiseler de oldu; onun için artık vaz geçilemez de... Dediğim gibi, akşama, sabaha hepsi olup bitecek, hepsi düzelecek; ayrılmak ikimiz için de bir kurtuluş yolu olacak. Muallânın annesi, hiç ses çıkarmadan bunları dinliyor, içinde gittikçe artan carpıntıyı belli etmemek için, kendini pek güc tutuyordu. Muhtar da sıkılıyordu. Böylesi onun başına da ilk geliyordu: İşte, dedi, bunda nsonra ben de kendi yaşayışıma bir düzen vereceğim. Bir kere ağzım yandı. Bir kere aldandım. Onun için bütün hayatımı baştan ^ (Arkası var)