20 Birinciteşrin 1938 CUMIIUEIYET Romanya kraîı, Bek'le uzum bir mülâkat yaptı Slovakya Başvekilile Rütenya Dahiliye Nazırı da Münih'e giderek von Ribbentrop'la görüştüler IBastarafı 1 tnct sahtîede) Tramvay şirketi dün elektriksiz kaldı tBastaraft 1 inct tahUe&e] Millî hekimliğimizin yedinci kongresi [Başmakaleden devami Kudüsün içindede askerî harekata başlandı Şehrin eski mahallelerinde muharebe oluyor. Halkın evlerinden çıkmaması tebliğ edildi \Baştarafı 1 tnct tahveae\ Slovak nazırlart Münihe eittiler Prag 19 (a.a.) Slovak ve Rüten nazırlan pazartesi günii burada Hariciye Nazırı Şvalkovski ile Macar Çekoslovak Komorn müzakerelerinden sonraki vaziyet hakkmda fikir teatisinde •bulunmuşlardır. Nazırlardan Tisso, Durkaski ve Tiayinski bugün Münih'e hareket etrmşler dir. Münih mülâkatı Münih 19 (a.a.) Slovakya Başvekili Tisso Maarif Nazırı Durazanski ile Rütenya Dahiliye Nazırı Bachinski buraya gelmişler ve Alman Hariciye Nazırı von Ribbentrop tarafmdan kabul olun muşlardır. Mülâkat bilhassa Macar Çek ih tilâfı etrafında cereyan etmiştir. Münih 19 (a.a.) D. N. B. ajansı tebliğ ediyor: Alman Hariciye Nazırı von Ribben trop bugün Münih'te Führerbau'da Slo vak Başvekili Tisso'yu ve müteakıben de Rütenya nazırı Bachinski'yi kabul et miştir. Öğrendiğimize göre Prag hükumetinin talebi üzerine yapılmakta olan bu müzakereler Almanya ye İlalya tarafından girişilen teşebbüsün Çekoslovakyadaki Macarlar meselesinin süratle hallini intac edeceği ümidini vermektedir. emri göndermiştir. Fakat Tramvay kumpanyası, dün de borcunu vermediğinden Elektrik müdürlüğü, Tramvay şirketine Macar hududu üzerinde Çeklerin aid bütün binaların elektrik cereyanmı tedbirleri kesmiştir. Budapeşte 19 (a.a.) Macar AjanTramvay şirketinin merkezi, Beyoğ sı bildiriyor: Hudud bölgesinden gelen en son ha lunda Tünel başmdaki Metro hanının berlere göre, Çek askerî makamları Ba dördüncü ve beşinci katlarını işgal etmeklassagyarmat yakıninde hududu kapa tedir. Buralarm cereyanı kesildiği gibi mışlardır. Balassagyarmat'tan görüldüğü Galatadaki hareket dairesinin, Akfaray, ne nazaran, Çekler halkı korkutmak Şişli ve Beşiktaş depolannm, bütün büyük maksadile yollar üzerinde tanklar dolaş istasyonlarda bulunan planton kulübeleritırmaktadırlar. Slovak ve Macar neferle nin cereyanları kesilmiştir. İstanbul Elekre, bir isyandan korkulduğu için, mühim trik müdürlüğü, halkın tramvaysız kalmamat verilmemektedir. ması için yalnız tramvaylara aid cereyan daha muvaffak bir şekilde idame edecektir. Mevcudu inkâr edersek kabil değil madumu ihraz edemeyiz. İşte VII nci Tıb kongremiz: Mevcudu inkâr etmekliğimiz şöyle dursun bizim onunla daıma ve göğsümüzü gere gere iftihar edeceğimiz yüksek kıymetli bir var!ık karşısındayız, ve buna her yıl daha iyi yetişmelerine olanca dikkat, gayret ve fedakârlıklarımızı sarfettiğimiz yeni elemanlar katılmaktadır. Millî Türk hekimliği hürmete lâyık bir kıymetle mevcud olmakla beraber memleketin sağlık ihtiyaclan tamamen karşılanabiliyor mu? O bahis baskadır. Keyfiyetine lâyık olduğu kıymeti verdiğimiz hekimliğimiz kemiyet itibarile henüz noksandır, ve epeyce noksandır. Sağlık ihtiyaclan şu ve bu tedbirle bugünden yarına hallolunuverecek meselelerden değildir. Bunun için hekimden eczacıya ve küçük sıhhiye memurlanndan ebelere kadar bir sürü elemana ihtiyac vardır ki her birinin yetişmesi ve bu yetişmeler tevali ederek nihayet bütün memlekete bütün ihtiyacın karşılanabilmesi için herşeyden önce zaman lâzımdır. Bir hekimin tam olarak yetişebilmesi için yalnız yüksek tahsil devresinde altı yedi senelik zaman geçmek iktıza ediyor. Bu müşkülâta rağmen devlet muhtac olduğumuz sağlık koruyucu elemanların mümkün olduğu kadar kısa bir zamanda çoğalabilmeleri için elinden gelebilecek fedakârlıklann azamî derecelerini ihtiyar etmektedir. Yürekleri bu ihtiyacın mübremiyeti önünde herkesten fazla burkulan vatandaşlanmızın başmda kongreye iştirak edebilen ve edemiyen bütün Türk hekimlerinin bulunduğunda şüphe yoktur. Çünkü onlar tedavi olunacak memleket derdinin hakikatini hepimizden daha iyi bilirler. Sözlerimize nihayet vermeden VII nci Millî Tıb kongremiz münasebetile münevver ve vatansever hekimlerimizi bir de Atatürk rejiminin en kuvvetli unsurları olarak selâmlıyalım. Dediğimiz gibi Tıbbiyeli ocağı zaten inkılâb kaynağı bir müessesedir. Şu basit sebebden dolayı galiba: Hayat ilmile hakikate en fazla nüfuz etmek imkânmı onlar buluyorlardı. Her hakikî münevver kendisi için ve mileti için mutlaka en iyi rejimi istiyecektir. Hekimlerimiz ve Tıbbiyelilerimiz Abdülhamid devrinde belki şöylece ileri ve insanî bir idare isteğile müteharriktiler. Fakat onlar memleketin hakikî kurtuluşundan doğan cumhuriyet rejiminde kendi ideallerinin tahakkukunu gördüler. Her hekim vatandaş kendisini yalnız âmme sağlığının değil, ayni zamanda vicdan ve iz'an borcu olarak yeni rejimin de koruyucusu bilir. İşte Ankarada VII nci Tıb kongresini kuran millî Türk hekimleri bu kırat ve kıymette vatandaşlardır. Kendilerine millî, insanî ve vatanî vazifelerinde sonsuz muvaffakiyetler dileriz. Mıntakavî Rütenya Başvekili de Peşte'ye gitti Bratislava 19 (a.a.) Rütenya Başvekili Brodi bugün öğleden sonra otomobille Macar hududunu geçerek Budapeşte'ye gelmiştir. Orada Macar devlet adamlarile görüşecektir. Bu temasın bir malumat edinme mahiyetinde olacağ; söylenmektedir. Memel meselesi de görüşülüyor t Berlin 19 (a.a.) Berlindeki Al man ve Polonya mehafili, iki memleket arasında Memel meselesinin görüşül mekte olduğunu tekzib eylemektedir. Bununla beraber Alman gazeteleri bu meseleye karşı alâka gösteriyor ve Berliner Nachtansgabe dıyor ki: «Bizzat Memel zulme karşı kendini müdafaa etmektedir. Memel parlamentosu cuma günü toplandığı vakit Litvanya hükumetinin siyasetini şiddetle protesto edecektir.» Çek Haricive Nazırı izahat verdi Prag 19 (a.a.) Şvalkovski, daimî parlamento encümeni ve müttehid parti lerin şeflerinin önünde Almanyaya yaptığı seyahat hakkmda izahat vermiştir. Bu içtima hakkmda harice hiçbir haber sız Times Macarları müdafaa ediyor mamıştır. Londra 19 (a.a.) Times gazetesi, İngiltere hükumetinin tamamile etnograKarpatlaraltı Rusyasından fik ideale istinad eden Macar mutalebakaçanlar Varşova 19 (a.a.) Gazeteler, tını kabul edeceğini ve iki tarafın bu nokKarpatlaraltı Rusyasından gelen bir ta tada itilâf edeceklerini ümid etmekte bukım firarilerin birkaç gündenberi Olini lunduğunu istihbaratına atfen yazmaktayans mmtakasında hududu geçmiş ve Leh dır. Bu gazete, ilâve ediyor: arazisinde hükumet memurları tarafından kabul edilmiş olduklarını haber vermek «İngiltere hükumetinin siyasî ve sev tedirler. kulceyş mahiyetteki mülâhazalara istinad eden mutalebatı karşısındaki hattı hareketi Slovak hükumeti mümessil büsbütün baskadır. gönderivor Bratislava 19 (a.a.) Slovak hü kumeti erkânından Durkansky, Polonya Eski îngiliz muharibleri Algeneral konsolosunu kabul etmiştir. Slo manyaya davet edildi vakya Başvekili Tisso, Slovak popülist Berlin 19 (a.a.) Alman sabık mu partisinin mümessillerile görüştükten son haribleri reisi. Britiş Lejiyon azasmı 29 ra Münih'e gitmeğe, parti sekreteri Si birinciteşrinden 7 ikinciteşrine kadar dor'u Varşovaya ve Slavak gazetesi mu Almanyayı z:yaret etmeğe davet etmişharrirlerinden Maç'ı da Zagrebe gön tir. Kendileri Almanyada sabık Alman muhariblerinin misafirleri olacaklardır. dermeğe karar vermiştir. lan kesmemiştir. Tramvay kumpanyası, borcunun bir kısmını olsun verip de cerePrag 19 (a.a.) Bratislavadan Çe yanı bıraktıracağına masraf ederek 14 tateka ajansına bildiriliyor: ne radyum lâmbası almış ve depolan oDün öğleden sonra toplanan Slovak nunla tenvir etmiştir. hükumeti erkânı, Macar murahhas heye Tramvay kumıpanyasınm Elektrik idatıle yapılacak müzakerelere bundan sonra resine olan borcunu vermekte taallül etIktısad Nazırı Povel Teplanski'nin iştirak mesinin hikmet ve sebebi anlaşılamamaketmesine karar vermiştir. Nazır Ferdi tadır. Kumpanya, geçen seneye nisbetle nand Durkanzki, dün öğleden sonra Başgünde 400 500 lira fazla hasılat yaptığı vekil namına Slovakyadaki Macar gruphalde, varidatının azaldıgını, masariBni Iarınm mümessilleri Esterhazi, Jaros ve koruyamıyacak bir hale düştüğünü iddia •Holoto'yu kabul etmiştir. etmektedir. Bu iddianm aslı olmadığı Mümessilîer, nazıra Macar halkınm Nafıa Vekâletince tahkik edilmiştir. taleb ve şikâyetlerini bildirerek bunlann Tramvay şirketinin maksadı, bu pa sebeblerinin izale edilmesini istemişlerdir. rayı her nedense vermemek ve ileride Durkanski, Macar ekalliyetinin işlerile Tramvay kumpanyası hükumetçe satın meşgul olmak üzere yakmda Slovakyada alındığı zaman alacağından mahsub ettirhususî bir sekreterlik ihdas edileceğini hemektir. Fakat, îstanbul Eelektrik müdüryete bildirmiştir. lüğü bu teklifi kabul etmemiştir. Bunun Macar mümessilleri bu vâdi, Slovak üzerine Tramvay şirketi, Üsküdar Kahükumetinin diğer ekalliyet gruplarile de dıköy tramvaylarında kendisinin alacağı dürüst bir şekilde teşriki mesai etmek arolduğunu ileri sürerek elektrik borcunun zusunda bulunduğuna bir delil addettik bununla mahsub edilmesini istemiştir. lerini beyan efcmişlerdir. Halbuki İstanbul Elektrik müdürlüğü Meb'us Esterhazi, alâkadar Macar Nafıa Vekâletine, Üsküdar Kadıköy mahfillerinde müsaid bir hava vücude getramvayları ise Belediyeye aiddir. Bittabi tirmek üzere akşam Budapeşteye hareket bu teklif de kabul edilmemiştir. etmiştir. Tramvay kumpanyası, son defa, emlâk Bek'in Kalemi Mahsus Müdürü ve emvali mevcud olduğunu, borcunu öPeşte'de demezse nihayet bunlann haczedebileceVarşova 19 (a.a.) Hariciye Na ğini söyliyerek bu emval ve emlâki karşızırı Bek'in kalemi mahsus müdürü Lu lık göstermiştir. Bu iddiaya da, her elekbienski, tayyare ile Budapeşteye gitmiş trik abonesinin emval ve emlâki olduğu, tir. fakat elektrik borcunu vermiyenlerin, niBudapeşte 19 (a.a.) Leh Hariciye zamnameye tevfikan, cereyanları kesildiNazırı Bek'in bu sabah buraya gelmiş o ği cevabı verilmiştir. İhtilâf, en sonunda lan kalemi mahsus müdürü Lübienski, Elektrik müdürlüğünün bir taraftan icraKont Ozak'inin 6 birinciteşrinde Varşo ya müracaat etmesi ve diğer taraftan vaya yapmış olduğu ziyareti iade için gel Tramvay kumpanyasınm muhtelif binalamiştir. Ziyareti Bek'in Romanya seya rına verdiği elektrik cereyanlarını kesme hatile ayni zamanda vukua gelmekte o sile neticelenmiştir. lan mumaileyh, Macar zimamdalarile Rüten safahatmı müzakere edecektir. Bu ne cür'et? Bursa (Hususî) Arabacı Hasan, gece saat 23,30 da Yenişehir panayırmdan Bursaya getirmek için aldığı iki kadın ve bir erkek yolcusile Bursaya doğru hareket etmiştir. Araba, Dimboz köyüne girdiği zaman atlarını biraz dinlendirmek için köy kahveleri önünde on dakika mola veren arabacı tekrar yola çıkmıştır. Fakat araba, daha köyden 500 metre ayrılmadan üç kişinin tecavüzüne uğramıştır. Bunlardan biri arabaya sokulmuş, kadınlardan Hidayeti zorla arabadan indirerek yolun kenarına kadar sürüklemiş, fakat daha ziyade sürükliyemiyeceğini anlaymca kadımn üzerini aramış, koynunda bulduğu 30 lirayı alıp arkadaşlarile birlikte savuş muştur. Jandarma derhal faaliyete geçmiş ve mütecavizlerin Dimboz köyünden Halid, Yusuf ve Ahmed oldukları anlaşılmış, her üçü de yakalanarak Adliyeye verilmişlerdir. kasında da mes'ud etmek için mes'ud olmağa çalış. Dilerim ki ıstırab ve gözyaşı sana uzak, saadet yoldaşm olsun...» Baban: Osman Müfid Doktor Nafiz mektublan gözden geçirdikten sonra genç kızın içli olduğu yazılan hikâyesini merak etti. Bu güzel kızın başına bağlı bir sır vardı. Ve bu sırrın savaş meydanlarında kül olmaması için defter kendisine gönderilmişti. Memlekette iyi bir yeri olan tüccar Osman Müfidin kızı olmadığma göre kimdi? Kimin nesi idi? Ne suretle bu adamm hayatına karışmış bulunuyordu? Bunu öğrenmek hiç şüphesiz hakkı değildi. Çünkü hastasını tedavi etmek için defter kanştırıp, kalbinin, ruhunun içyüzünü de öğrenmek icab etmezdi ki... Fakat öğrenmek, anlamak, herşeyi bilmek hırsı kızgın detnir gibi kafasma çarpıp sinirlerini ayaklandırıyor ve içinde tuhaf bir ses : «Defteri de oku, herşeyi anla, öğren. Bu sır ne olursa olsun sende kalacak olduktan sonra kaçınmağa nelüzum var?» diye rahatını kaçırıyordu. Annesi bir görüşte beğendiği ve haline çok acıdığı kızı fazla benimsemiş görünüyordu. Kendi de onu cana yakm bulmamış değildi. Has tasmı, bir büyük ağabey gibi koruyacağı Yeni müzakereler ve Macar ekalliyetinin talebleri Kudüs 19 (a.a.) İngiliz kıtaatı bu sabah eski şehre büyük bir mukavemet görmeksizin girmiştir. İngiliz kıtaatına karşı ancak birkaç bomba atılmıştır. ingiliz kuvvetleri bütün müslüman mahallelerini işgal etmiştir. Mabedlerin bulunduğu yerler müstesnadır. Asilerden bir kısmı yeraltı dehlizlerinden kaçmağa muvaffak olmuştur. Kırk kişi tevkif edilmiştir. Bütün Filistinde şiddetli rıeyecan devam ediyor. Birçok suikasdler olmuştur. Birkaç ölü ve yaralı vardır. Halka verilen beyanname Arab komitesi, İngilizler tarafından aKudüs 19 (a.a.) Tayyare ile bu lman istisnaî tedbirleri protesto için, bütün sabah Kudüs halkına aşağıdaki mealde Filistinde umumî münakalât grevi ilân bir beyanname atılmıştır: etmiştir. «Bugün, eski şehrin surları dahiHnde polise yardım maksadile bazı askerî harekât yapılacaktır. Bu sebebden dolayı, surların haricinde, oturanların bugün evlerinden çıkmamalan rica olunur.» Mektebler de bugün kapatılmıştır. Öğle üzeri Kudüs şehri bomboş bir vaziyet Sofya 19 (a.a.) Emin membadan arzediyor ve sokaklarda yalnız askerî kıtöğrenildiğine göre, Bulgar kabinesinde alar ve askerî otomobiller dolaşıyordu. mühim tadilât yapılacaktır. Aralannda Dün vapılan tevkifat Dahiliye, Maliye ve Hariciye nazırlan Kudüs 19 (a.a.) Eski şehirde yapı da olmak üzere altı nazır değişecektir. lan taharriyat neticesinde 40 kadar Arab Harbiye nazırlığma Filibe kumandanı tevkif olunmuş ve otobüslerle Davud ka General Markofun ve şimdiki Harbiye lesine götürülmüştür. Bu Arablar, mu Nazırının da geçenlerde öldürülen Ge vakkaten bu kalede muhafaza edilecek neral Peef yerine Genel Kurmay riya tir. setine tayini beklenmektedir. Kudüs 19 (a.a.) İngiliz Fevkalâde komiserinin, Filistindeki İngiliz kıtaatı kumandanına Filistinde askerî bölge mandanhkları ihdası için salâihyet ver diği bildirilmektedir. Bu kumandanlar müdafaa ve emniyet için icab eden ted birleri alacaklardır. Şimdiye kadar bölge komiserlerinin deruhde ettikleri askerî vazifeler bundan böyîe kumandanlara geçecek ve komiserler yalnız tamamen sivil işlerden mes'ul olarak müşavir sıfatile kumandanlara bağlı bulunacaklardır. kumandanlıklar ediliyor ihdas İngiliz kıtaatı, Kudüsü zaptetti yeniden Bulgar kabinesinde mühim değişiklikler yapılıyor İngiltere kabinesinin müzakereleri Londra 19 (Hususî) Başvekil Çemberlayn bugün Londraya dönmüş ve Başvekâlet dairesinde Müstemlekât Nazırı Malkolm Makdonald'ı kabul ederek Filistin hâdiseleri hakkmda izahat almış, bilâhare Hariciye Nazırı Lord Halifaksla görüşmüştür. Bu temaslardan sonra kabine Başvekilin riyasetinde toplanarak beynelmilel siyasî vaziyet, îngiliz İtalyan müzakereleri, Filistin hâdiseleri ve millî müdafaa işleri hakkında müzakerelerde bulunmuştur. Salâhiyettar mehafilde temin edildiğine göre, Filistinin takskninden kat'î su rette sarfınazar edilmiştir. Hükumet bu hususta yeni bir hal sureti düşünmektedir. Bursada bir cinayet Bursa (Hususî) Burada Mollefenari denilen kestanelik bir mesirede bir gün evvel öldürüldüğü tahmin edilen bir cesed bulunmuştur. Adliye doktoru İzzetin yaptığı muayeneye nazaran bu nun yakından atılan bir silâhla öldürüldüğü anlaşılmıştır. Kurşun göğsünden girmiş, sırtından çıkmıştır. Ölü otopsi için hastaneye kaldırılmıştır. Ölünün cebınde 58 lira kadar para ile yanıbaşında hiç içilmemiş ve açılmamış bir şişe rakı, üzüm ve saire gibi mezeler bulunmuştur. Müddeiumumî muavini Edib Erzen Önal tahkikata başlamış ve cesedin Rizeli Receb oğlu Osman olduğu anlaşılmıştır. Kimin öldürdüğü ve niçin öldürüldüğü henüz tesbit edilememiştir. y Ressam Sava İvanof'un sergisi YUNUS NAD1 Domuz kurşunile öldürmüşler Bursa (Hususî) Kozbudaklar kö yünden Süleyman oğlu 30 yaşlarmda İsmail, ailesi ve çocuklarile gece evinde uyurken kendilerine misafir süsü veren iki meçhul şahıs kapıyı çalmış ve Sü leymanı çağırmışlardır. Süleyman ka pıya çıkar çıkmaz domuzlara atılan kurşunla onu beyninden vurarak öldürmüşlerdir. Müddeiumumî muavini Ferid ve sorgu hâkimi İhsan tahkikat yapmış lar, neticede bunlann Güneybudaklar köyünden Mehmed ve eniştesi Hüseyin olduğunu tesbit ederek tevkif ettiril mişlerdir. na karar verdikten sonra aralannda bilinmemiş birşey bırakmamak için nefti kaph defterin yapraklarını çevirmeğe başladı : Sergide teşhir olunan eserlerden biri Uzun zamandanberi Türkiyede çalışmış olan Bulgar ressamı Sava îvanofun bir kaç ay evvel Ankarada açtığı sergi çok rağbet görmüş ve tablolarmdan mühim bir kısmı satın alınmıştı. San'atkâr yeniden bir çok tablolar hazırlamış ve dün Beyoğlu Halkevi salonlarmda yeni bir sergi açmıştır. Sava tvanof, san'at kabüiyeti kadar Türkiyeye dair intıbalarmın tesbitinde de çok muvaffak olmuştur. Sergi ay nihayetine kadar açık bulunacaktır. köyde Emıne adlı son derece güzel bir kız tanımıştım. Kulübesi köyün bir ucunda idi. Kargılardan yapılmış alçak çitin köyden ayırdığı bu yuvada Emine bir başma yaşıyordu. Babası savaştan dönmiyen, anası ince hastalıktan eriyip giden kimsesiz bir kızcağ.zdı o... Kır menekselerini andıran lâciverd gözleri, altın gibi parlak acık renkli saçlan, can': göğsü, ince beli ve kınalı parmaklarile cidden cana yakm birşeydi. Talebem olmanııştı. Bazı akşamlar, sürünün dönüş saatlerinde, ona rastlardım. Çünkü henüz çocuk denecek yaşta olan bu küçük kız, köyün çobanı idi. Onu sürü arkasına takarak niçin çoban yapmışlardı? Köyün dışma salmak, dağ, tepe hayvanlarla dolaştırmak için sebeb neydi? Bunu öğrenmek istediğim zaman kimsesızliğlnden ve hayvanlara fazla düşkünlüğünden bahsetmişlerdi. Çocukluğu pürüzsüz geçmişti. Günün birinde serpildiğini, göz kamaştıran, gönül çeken bir genç kız haline geldiğini önce köy delikanlıîarı farkettiler. İleride belki muhtar, bu çekik gözlü, ateş gibi canlı kızı kendine gelin edinecekti; ara ya Kaplanlar'm Rıdvan girmemiş olsaydı... Kıza gönül veren delikanlılar içinde, Hüseyin en tutkunu görünüyordu. Emineyi başka köyden olan kötü ruhlu eşraf cğluna kaptırmamak için köy muhtarı ile uzun boylu konuşmuştu. Fakat o kadar fakirdi ki, ileriye sürdüğü aşkı hesaba bile katılmadı. Büyük bir ümidsizliğe ve kıskançlığa düşen delikanlının bir gün köyü terkettiğini öğrendik. Çünkü diğer köyden el uzatan zengin çocuğuna söz kesılmişti. Bir sabah köy müdhiş bir dedikodu ile çalkandı. Emine kulübesinde yoktu. Arkasından dört yana adamlar çıkarıldı. Kuyulara fenerler sarkıtıldı. Çoban köpekleri ormana salındı. Hüseyin aylardan beri köyü terketmemiş olsaydı, onunla birlik olup kaçtı diyeceklerdi amma, böyle birşeyi akıllarına bile getirmediler. Bir gün biri Emine için kötü yola saptı diye köyde bir dedikodu çıkardı ve artık Emine köylünün dilinde düşkün bir kadın olarak lânetle anılmaya başladı. Bir bahar sabahı idi. Tarlalarda başaklann, bahçelerde boy veren fidanların üstleri çi damlaları ile pırıl pırıl yanıyordu. Gece henüz çekilmekte ve güneş ateş renkli elbisesini ufkun mavi paravanı arkasında yavaş yavaş giymekte idi. (Arkast var) *>* Tefr»ka : 4 ATEŞTEN DAMLA Yazan: MÜKERREM KÂMİL SU Metnlekeüe müdafaa hazırlıkîarı başladı. Yer yer teşkilât yapılıyor. Düşmana ilk kurşun Ayvalıktan atıldı. Izmire, muhteşem bir misafir gibi elini kolunu sallıyarak serbetçe giren işgal ordusu, bu işin umduğu şekilde başarılamıyacağını Bahkesir sınırlarında anladı. Artık düşmana kolaylık gösteren, aldığı notalardan ürken, zora gelince, işi, Mondros müta rekesinin bir şartı imiş gibi ileri süren Saltanat ordusu felce uğratnıştır. Artık Türkün kendi bünyesinden aldığı kudretle ileri atılmak saati çalmış bulunuyor. Ok yaydan fırladı bir kere. Geri dönülemez. Bu şerefli mücadeleye atılmak, bana nihavetsiz bir sevinc veriyor. Serab, bu harbdir, belli olmaz. Belki bir gün vurulur, ya bir dağ yamacmda, ya geniş ovaların bir köşesinde düşer kalı rım. Benim için hiç üzülme. Ölürsem varife başında can vereceğim için gurur dufacağım. Sen de şehid kızı olacağın için • akıbeti metanetle karşılıyacaksm. Vau tan müdafaasında bir damla kanımm bulunması, boş ve tesellisiz ötnür geçirenlerin hayatına karşı bana bir üstünlük verecek. Defterde okuduğun içîi hayatının tarihçesine rağmen kalbinde bana verdiğin yer sarsılmıyacak değil mi çocuğum? İnan ki pek samimi bir baba yüreği çarpıyor göğsümde. Hayattan korkma yavrucuğum. Sen Çapa darültnuallimatının en zeki, en iyi yetışmiş hocalarından biri olarak çıkacaksm. Bir gün kurtuluşu muhakkak olan bu yurdda senin de bir kürsün, senin de varlıklannı sana bağlıyan tale belerin oîacak. Onlara ışık olacaksm. Onlara iyiyi, güzeli, doğruyu öğretecek, onları Türk milletinin yüksek vasıflarile hayata hazırlıyacaksın. Belki de ölmem. Kim bilir, bilinmez ki... O takdirde saadet yıllannı başbaşa saymağa başlarız. Fakat gel yavrum seni bir kere daha kucakhvayım. Beni zaman zaman düşün Serab. Ölürsem ruhumun sükununa dua et. Ve beni topraklann ar OSMAN MÜFİDİN DEFTERİ , «Bir gün doğru olarak kim olduğunu ve aramızdaki bağlılığın nereden geldiğini öğrenmen için sana herşeyi apaçık yazmıya karar vermiş bulunuyorum. Şüphesiz bu defter büyüdüğün, hayat hakkmda icab eden bilgileri edindiğin zaman eline geçecek. Edebiyat kitablan: «roman, mevzuunu hayattan alır.» der. Ehlinin eline geçince cidden içli ve büyük bir roman olabilecek hayatmı ben sana bütün açıklığı ile yazacağım. Bu satırlarda bahıtsız ananı, büyük ruhlu babanı ve yaşamanın mânasını senin sevgili başında bulmağa çahşan gülmemiş bir erkeğin ömür kırıntısmı öğrenmiş olacaksın. Daha henüz genç sayılırım. Hayale kapılarak geçen gecelerim bir gün yıllan yarattı. Sana yazarken, seninle derin bir ihtiyaç içinde konuşmağa başlarken herşeyden önce samimî olmak istiyorum. Mazini gözünde canlandırmak için bazı dekorları ve hâtıralan da tesbit etmeğe kalkışırsam hoşgör yavrum. İlk defa hoca olarak tayin edildiğim