CUMHURİYET 20 Birinciteşrin 1938 KUçük hikâye Derdli bir adam Nakleden: Faik Bercmen karşı kaldırımı bulduk. Tam bu sırada kaldırımm kenarında bir otomobil durdu. O anda yapacak başka şeyim olmadığı için direksiyondakı adamın kim olduğunu göreyim, dedim. Bizzat Azmıyi bu işle meşgul gördüğüm zaman hayret etmedim dersem yalan sÖylemiş olurum. Hele, hele, demek işler yolunda gidiyor... Madeni işletecek beş bin lirayı buldun galiba, bu ne lüks bu yahu... diye seslendim. Azıninin şikâyetamiz mutad sesi cevab verdi: Aman azizim, sorma, hiçbir şey ytpamadım. Başıma gelenleri bir bil sen.... Öyle sıkıntı çektim ki... Hâiâ da biteceğe benzemiyor bu derdler Amma altmdaki bu hususî ara ba.... Hususî araba, hususî araba... Ne olacak sanki, o da bana sıkıntı verdi merak etme, hiç memnun değilim... Evvelâ ders almak lâzım geldi, hem de para ile... Bedava öğretecek değillerdi ya... Elbet para da isterler... Tabiî, tabiî, ben de biliyorum bedava olmıyacağmı amma... Aldıkları para lüzumundan fazla... Hem sanki bii tün masrafı ders parasile mi bitiyor zannediyorsun monşer, guya taksitle aldık... Peşinen dörtte birinj ödemek lâzım geldi... Hani bunun garaj kirası... Benzin parası, tamir masrafı... Müthiş bir ye kun dostum hiç sorma.... Demek pahalı? Pahalı da söz mü ya!... Bu zınltıyı aldığımdanberi evden kafamın etini yiyorlar. Otomobili olunca insan şehirde oturmamah imiş... Otomobil tadını daha iyi duyabilmek için muhakkak banliyöde şöyle bahçeli bir köşk edinmeli, hem havadan, hem otomobilden istifade etmeli imiş... Neler de neler.... Alacağız çaresiz... Gelirsiniz inşallah değil mi? Yakm bir yerde olacak. Şöyle Yeşilköy taraf lannda, yakıncacık... Senin geçirdiğin ömür ve hayatı şöyle bir tasavvur ediyor da ne gıpta ediyorum doğrusu... Bahtiyarsın vesselâm... Corumda feci bir kaza oldu Çorum (Husu sî) Şehrimizde bir zabıtai belediye memurunun ölümile neticelenen feci bir kaza ol mttştur. Zabıtai be ledive memurla rmdan Necib, va zifesi basına ge lirken, Çorumdan Merzifona gitmekte olan bir yük Şoför Emin oğlu kamj'onuna tesa Ali düf etmiş ve kamyondaki vüklerin çok fazla olduŞunu görerek şoföre dur emrin: vermistir. Şoför Merzifonlu Emin oğlu Ali, haddinden fazla vük almak suretile işledigi kabahati örtmek icin süratle kaçmak istemis ve bu esnada memuru da kamyon tekerleklerinin altına alarak ez mistir. Zavallı memur derhal ölmüştür. Soför yakalanarak mahkemeye veriîmiş, altı saat içinde muhakemesi bit mis, ancak Merzifondan sabıkasmm sorulması icin karar baska güne kalmıştır. RADVO Greta Garbo Amerikaya döndü Isveçli yıldız, Stokovski ile geçirdiği aşk macerasmm bitip bitmediği hakkında sorulan suallere hiç bir cevab vermedi akşamki program J İSTANBUL: 18,30 dans musikisi (plâk) 19 spor musahabeleri, Eşref Şefik 19,30 orta Anadolu saati: Ali Koç Gürses ve Hayrl Kara mete 19,55 borsa haberleri 20 Belma ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkoları 20,40 ajans haberleri 20,47 Ömer Rıza Doğrul tarafmdan arabca söylev 21 saat ayarı, orkestra 21,30 Rifat ve arkada^ları tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları 22,10 hava raporu 22,13 mandolin orkestrası: Muallim. Mıhalidis ve arkadaşları tarafmdan 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 saat ayarı, Istiklâl marşı, son. Geçenlerde bir gün Azmi ile aramızda şöyle bir muhavere geçti. Parasızhktan dem vuran arkadaşım: Işler, insanı ümidsizliğe düşürecek kadar bozuk gidiyor... Ah, nerede o, «iş iştir, herşeyden evvel çalışmak lâzımdır» diye bildiğimiz bahtiyar günler... Hep hayal oldu Işsizlikten hasta gibiyim adeta.... Yok canım... Hiç de hastaya benzer bir tarafm yok... Turp gibisin ma şallah... Rengin bir genc kız teni kadar taze.... Rengime ne bakıyorsun sen, içime sor bir de bak, neler diyor.... O kadar derinliklere nüfuz edecek kuvvetli nazara maalesef malik deği lim... Diyor ki: «Azmi; işlerin yoluna girmesi yahud da bir tek fakat verimÜ bir iş yapabilmen için sana tam beş bin Hra lâzım.» Halbuki bende beş lira bilc yok.... Azmi ile yolda karşılaşmış, beraberce Gülhane parkına dalarak havuz kenarındaki kanapelerden birine ilişmiştik. în sanlardan bahtiyar görünen ördekler havuz içinde bir aşağı bir yukarı cevelânda, hayatm didinme ve hayhuyundan azade dolaşıp duruyorlardı. Azminh he men hemen hayatında ilk defa olmak üzere bugün yapılacak acele bir işi yoktu. Benim ise hiçbir zaman istical etırek âdetim olmadığı için çene çalmakta beis görmüyordum. Buna sebeb biraz da tecessüsümdü. Saşmıştım. Her vakit «linde not defteri, ya bir kahveye ve yahud telefonu bulunan herhangi bir dükkâna dalıp telefon etmek, tramvaya binmisken yarı yolda fırlayıp bir otobüse at layıp işini bitirmek isticalini gÖsteren ve yaz kış şapkası elinde mütemadiyen terliyen kaf asını •kurulamağa çalışan Azminin bugün meşgul bulunmaması hayretimi mucib olmuştu doğrusu. Acele işi hiç bitmiyen ve bu yüzden taksi sahiblerine hadsiz hesabsız para kazandırdığını bildığım bu adamın hâlâ ne diye bir otomobıle sahıb olmamasının sebebini kendı kendıme sorardım. Bazı masum adamların itiyad edindikleri gıbi o da daima fakır ve zaruretten dem vurur; fakat hakikatte epeyce dünya lığa sahib olduğunu bilirim. Nezaket ve terbiyem sözünü kesmeden sonuna kadar anlattıklarını dinliyecek kadar ycrinde olduğundan, o da bundan bil'istifade i«tediğı gibi içini döktü, bir hayli işlerden, parasızlıktan şikâyet etti, durdu. Biraz daha öteden beriden, hoşbeşten sonra: Tekrar görüşürüz inşallah, temenr.isile ayrıldı, gitti. Ben de bu temennisine mukabele ettim; fakat bir daha karşılaşacağımız; doerusu ya hiç ummuyordum. Buna imkân var mı? 5u dünya ucu bucağı bu lunmıyan bir engindir; herkes kendı kalyonuna binmiş; kimisinin gemisini yır mi, kimisininkini elli, bazısınınkini de beş esir kürekçi çekiyor. Vakıâ bu enginin üzerlerinde kalyonlarla çarpı şan torpitolar eksik degil; fakat bu hayhuy, bu hercümerç içinde hiç kiımenin diğerine bakmağa, dikkat etmeğe ne hali ve ne de vakti müsaid!. Hele İstanbul gibi kalabalık bir yerde... Birbirine rasgelmenin imkânını siz varın tahmın edin!.. Yedi ay sonra idi. Bir kânunuevvel günü kellemi koltuğumun altma almış, kemali cesaretle Eminönü meydanından geçmeğe çabalıyordum: Vakıâ diyeceksiniz ki: Çivili geçidler varken bu kadar korku göstermek yersiz, biraz da mubalâğa.... Fakat biraz araştıracak olursak umduğumuzdan çok fazla miktarda yaya halkın kemali cesaret ve emniyetle çivili geçide daldığı zaman tamam da geçidin ortasmda canmı öbiir dünyaya gönderdieini görürüz. Hem benim geçtiğim o aksam ortalık her vakitkinden bir iki misîi daha kalabahktı. Çünkü hava bozuk, vaşmurla rüzgâr aralarında bir ittifak akc'ederek İstanbullulan kırıp geçirmeğe ?Tmetmişlerdi. Bu ittifak nekadar az sür=rse sürsün, zavallı beşeriyet, bu kısa r'üddet zarfında bile gözünü dört açmak, ^'hangi muhtemel bir tehlikeye bu ar da ceb'erinizin de ziyarete maruz kalr ısı cabadır tetikte bulunmak icab ' zı. Ya şemsiyelere ne buyurursucuz. "rsa elinizdekini selâmetle kullanmağa < oalar, yoksa önünüzde ve arkanızda, c ~nızda ve solunuzda şemsiyeli bulu r ^nların bir tarafmızı delmemelerine azamî dikkat edersiniz! Benim halimde bulunan birkaç bed bhtla beraber geçidin öbür tarafma gerîbilecek münasib bir anı kolluyordum. Ortalık biraz aralanır gibi olduğu bir sında geçide daldık. Tam ortasını bulmuşken şiddetle esen bir rüzgâr, şemsiyeleri tersine çevirmeğe ve başlarındaki şapkanın bu siddetli rüzgârla bir hamlede Yenicamii boylamasınm önüne geçmeğe uğra an orta yaşlı ve yaş'ılann bir hayli yüaklerini oynattıktan sonra hele şükür Yabancı merkezlerden (orta dalga) müntehab parçalar Operalar ve operetler 22,05 Roma grupu: Tristan ve İsold. 22,35 Paris (Eiffel): Sihirli flüt. Büyük konserler Breslav: Mozart'ın eserleri. Bukreş: FUârmonik orkestra kons«ri. 22,05 Hilversum II: Senfonik konser. 23,35 Doyçlandzender: Akşam musikisî. 24,05 Doyçlandzender: İngiliz musikisi. 19,25 Münih: Asrî musiki. 20.35 Paris (P. T. T.): Org musikisi. 22,05 ParLs (Eiffel): Piyano ve viyolonsel konseri. 22,55 Torino grupu: Vlyolonsel konseri. 24,10 Varşova: Paderevski'nin eserleri. 24,15 Brüksel I: Beethoven'in eserleri. 21,15 21,20 Haydarpaşa Adana treni Kütahyaya da uğrıyacak Kütahya (Hususi) Osmanlı împa ratorluğunun sakat bir kararı yüzünden Haydarpaşa Bağdad hattı Kütahyaya uğratılmamıştı. Gerilerde kalan Kütahya iktısaden de gerilemiş, kötürüm vaziyete düşmüştü. Alayontla Kütahya arasmdaki son aktarma şekli de maksada kâfi gelmiyordu. Son sevahatinde Kü tahvaya da uğnyan Nafıa Vekili Ali Çetinkaya, Alayont aktarması vaziyetini esaslı surette tetkik etmiş ve istas yon civannda genişçe bir kavis inşa edilerek Eskişehir Konya arasmda işliyen bütün katarlarm doğrudan dogruya Kütahyava ugraması keyfiyetinin teminini alâkadarlara emretmiştir. Bu emir üzerine derhal faaliyete geçilmiş, Kütahya hattmm ıslahına aid proje ve plânların hazırlanmasma başlanmıştır. Bugün işle alâkadar memurlar ve mütehassıslar Kütahyaya geldiler. Bu karar. halkı çok sevindirmiştir. Greta Garbo, Nevyork'ta etrafını kuşatan gazete muharrirleri arasında siyetin yerini tutamıyacaklannı anlayınca kendilerinden ayrılmak mecburiyetinde kalmıştır. John, hatta bu merhametsiz sevgili yüzündendir ki alkole dadanmış, o yüzden aktörlükteki meharet ve kud retini kaybetmiş, Greta ile son çevirdiği «Kraliçe Kristin» filminde başrolü oynamak üzere ancak ilâhî kadmın merhameti ve himayesi sayesınde angaje edilmişti. Heyhat, iş işten geçmişti. Vaktile bütün dünya kadınlarının takdir ve perestişini kazanmış sessiz «Anna Karenin», «Şehvet ve şeytan» filimlerinin jönprömiyesinden artık eser kalmamıştı. Biçare John sıkılmış bir limon haline gelmişti. Nitekim kendi de bu düşkünlüğünü an ladı, o kahır ve yeis hayatına mal oldu. Acaba, Greta bu vaziyetin hasıl olmasmda hakikaten kabahatli miydi? Zan netmiyoruz, çünkü John cidden çekilmez ve tahammül olunmaz asabî ve hırçın bir insandı. Georges Brent de Ruth Chatterton dan ve son karısı Kanadalı genc figürandan Greta için ayrıldı. Lâkin tsveçli yıldız ofıa da1iffiri5d'elfemedii"StoköTskiWr iki ay e^el Greta'nın kocası olmak şerefini kazanmış gibi görünüyordu. Anlaşılıyor ki bu tahminler de boşa çıkmış tır. Greta herşeyden evvel san'atın esiri dir. Beş ayhk bir istirahati bitirerek Nevyork'a «Kungshol» vapurile döndüğü vakit etrafını çeviren yüzlerce gazete muharririnin aşk ve izdivaç meseleleri etrafındaki suallerine ne müspet ne menfi hiçbir cevab vermedi: Dinlendim. Çalışmağa başlamak üzere Holivud'a gidiyorum. «Aşk basit birşey degildir!» ve «Madam Curie» filimlerini çevireceğim.. Size söyliyeceklerim bu kadar!. cevabını verdi. •^ Amerikamn 1938 senesi güzellik kraliçesi Claire James, Columbia şirketinin çevirmekte olduğu «Kızlar mektebi» filminde mühim bir rol deruhde etmiştir. Kordelâyı tanmmış rejisörlerden John Brahs idare etmektedir. Filmin diğer artistleri şunlardır: Ann Shirley, Nan Grey, Ralph Bellamy, Noah Beerry'nin oğlu, Doris Kenyon, Gloria Holden. Oda musikileri Nevyork'tan yazılıyor: Greta Garbo bundan dört beş ay evvel istirahat için memleketine gitmek üzere Amerikadan aynlmıştı. Bu dört beş ay içinde Isveçli yıldız hakkında sonu gelmiyen birçok dedikodular yapıldı. Dedikoduların ekserisi Avrupadan aksetti. Bilhassa ilâhî artistin artık filim çevir mekten vazgeçeceği, bestekâr ve orkestra efi Stakovski ile evlenerek kendisini aile hayatına hasredeceği söyleniyordu. Bu rivayetlerin arasında hakikat olan yegâne cihet «La Dame aux Camelias» kahra manınm bestekârla seviştiği idi. İtalya ve şimalî Afrikada birlikte yaptıkları seyahatler o maceranm gizlenecek tarafı kalmadığmı herkese ispat etmişti. Dünya gazeteleri tarafmdan yazılan yazılar ve baBelediye bütçesi sılan fotoğraflar her ikisi tarafmdan da Belediyenin 939 senesi bütçesinin îan tekzib değil ya, tevil edilemiyecek derezimi için hazırlıklara başlanmıştır. Bütcede sarihti. çenn tesbitine esas teşkil edecek malu Benim hayatıma mı gıpta ediyorEvlenme meselesine gelince, buna ne matın gönderilmesi hususunda Belediye sun? şubelerine emir verilmiştir. Bu malu reta, ne de Stokovski «evet!» cevabı Tabiî senin hayatına... Bilhassa mat toplandıktan sonra bütçenin ana vermiyorlardı. Anlaş:Lyordu ki böyle şu anda rahatcacık geçidden şu kaldırı hatları tanzim edilecektir. ebedî bir bağlanmaya her ikisi de karar ma geçmişsin... Gideceğin yeri tayinle vermemislerdi. Sinemadan çekilmek işi meşgulsün... Üstelik bir damla yağmuKongreye davet se, şimdiye kadar bircok defa söylenmiş, run bile üzerifte değmediği sığınak altınC. H. P. Eyüb İlçesi Defterdar semt fakat hiçbir sefer aslı çıkmamış olan bir dasın... Halbuki ben öyle mi? Yağmur, ocağı başkanlığından: Semt ocağımız senelik kongresi 21 iuru lâftan ibaretti. rüzgâr altında sür babam otomobili, benGreta Garbo her yeni filmini çevirip den, yağmurdan ve rüzgârdan evvel ko ılkteşrin 938 cuma günü saat 20 de ya bitirdikçe buna bcnzer dedikodular yaşan işlerin peşini kovala... Uğrıyacağın pılacağından bütün azamızıi) teşriflerini pılır, her yeni bir aşk macerası geçirdikçe muhtemel kazalar da caba... Yayaları dileriz. *** temcid pilâvı gibi ortaya sürülürdü. çiğnemiyeceğim diye çal korna, çevir baC. H P. Firuzağa semt ocagmdan: Isveçli yıldız, daima esrarengiz bir kaşını bir sağa, bir sola, bas küfrü... KorOcağımızın yıllık kongresi 26/10/938 salı kunc bir hayat vesselâm... Allaha ısmar günu saat 18,30 da Firuzağa Türkgücü so dın olarak gösterilmesine rağmen muhakladık dostum, gene görüşelim diyorum. kağı Beyoğlu 12 nci okulda yapılacagından kak ki onu yakından tanıyanlar için bir Villâya yerleşir, yerlesmez sana haber ocağımız kütügünde kayıdlı arkadaşların «sphinx» addedilmekten çok uzaktı. Mügelmeleri. teveffa John Gilbert'Ie, yakışıklı aktör veririm. Muhakkak beklerim gel... TekERTUĞRUL SADİ TEK eorges Brent'le yaşadığı sevda mace rar görüşürüz inşallah... Tiyatrosu ralannı herkesin önünde alenen itiraf etBirbirimizin elini sıktık, ayrılacagı sıTAKSÎMDE memekle beraber tekzib de etmemekterada şu son sözleri de ilâveden geri kal(Bu gece) dir. madı: Çamurda Zamabk Muhakkak ki zavallı John Gilbert bir Bilsen, senin gibi yaya yürümek Vodvil 3 perde . imkânını bulamadığıma nekadar üzülü Başperdesinde salon çok filimlerdeki partöneri bu üstad sanorkestrası, eğlenceler atkân şifa bulmaz bir aşkla sevmiş, kenvorum.... disile izdivac etmek için her yaptığı teklif reddedildikçe gidip bir başka kadınla Bu akşam sinemasında evlenmiş, bu suretle teselli bulmak iste 4.000.000 dolara mal olmuş mistir. İna Clair, Virginia Bruce, Greta Garhissî ve müessir bir film... bo uğrunda feda edilen son kurbanlardır. ünkü John hiçbir zaman Isveçli yıldızı unutamamıs, zevcelerinin asıl sevdisi sah Hafif Müzikler 19,20 20,05 21,40 22,05 22,05 22,35 22,40 Bçrlin: Muhtelif parçalar. Varşova: Hafıf Len musikisi. Beromünster: Radyo orkestrası. Brüksel I : : Hafıf Fransız musikisi. Vlyana: Müntehab havalar. Sottens: Karışık konser. Budapeşte: Opera orkestraiinın konseri. NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece sehrimizin muhtelif semtlerin deki nöbetçi eczaneler şunlardır: İstanbul ciheti: Eminönünde (Minasyan), Küçükpazarda (Necati Ahm«d), Kumkapıda (Belkis), A lemdarda (Esad), Bakırkoyde (Merkez), Fatihte (Üniverslte), Eyübde (Arlf Beser) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: İstiklâl caddeslnde (Kanzuk), Yenişehlrde (Baronakyan), Bostanbaşında (İtimad), Galata Mahmudiye caddesinde (İsmet), İstiklâl caddesinde (Taksim), Kurtuluşta (Necdet), Halıcıoglunda (Barbud). Kasımpaşada fVasıf), Besiktaşta (NaU Halid), Sarıyerde (Nuri) eczaneleri. Kadıköy Muvakkithane caddesinde (Saadet), Çesme caddeslnde (Osman Hulusl), Buyükadada (Halk), Heybellde (Tana?), Üsküdarda (Ömer Kenan) eczaneleri. Teşekkürler Teşekkür Hekımoğlu Alipaşa Şekercisi Mehmed Süleyman Engmin müessif ölümü dolayısile cenaze merasi minde bulunmak suretile gösterdikleri candan alâkaya ve uzakta bulunan dostlanmızın lutuflarma ayn ayrı teşek küre teessürümüz mâni olduğundan gazetenizle minnet ve şükranlarımızın iblâğını rica ederiz. Merhumun zevcesi: ZeHra Engin Kızı: Seher Uğurçok Torunları: Hasan Basri Uğurçok, . Mehmed Sabri Uğurçok r Mevlid SARAY Büyük mizansenli olan bu şaheseri 2000 Figuranm iştirakile Bir Milletin f GARDEN'inde «PIRAMID GECELERİ* istikiâli ^^^m^^^^m Bu aKşam Tepebaşı Ziyadar Piramid ve Sfenks dekoru arasmda Şimdiye kadar tanınmamiş en büyük macera... en büyük aşk macerası... Mevlid Eski Sadırazam merhum Müşir Cevad Paşanm biraderi merhum Ferik Şakir Paşanm eşi merhume Bayan Sare tsmetin ruhuna ithaf edümek üzere Teşrinievvelin 21 inci cuma günü öğle namazını müteak:b Eminönündeki Yeni Camide Mevlidi Nebevî kıraat ettirilecektir. Nöroşirürji bahisleri Bu ilk gala münasebetile nefis yemek : 150 kuurş. FRANCES DEE ve JOEL MACGREA 20 DANSöZDEN MUREKKEB büyük bir BALE HEYETi nın San'atkârane dehası inzımam ederek emsalsiz bir film vücade gelmiştir. GREGOR ve SWıNG CAZ ilâveten: Foks Jurnal son dünya haberleri Bu suvareyi baştan sonuna kadar canlandıracabtır Güzide operatörlerimizden Nöroşirürjiyen Dr. Cemil Şerif Baydur tarafmdan neşredilen bu kitab, memleketimiz tababetinde daha yeni yer tutmakta olan bu bahis hakkında çok mükemmel bir eserdir. Bütün meslek mensub lanna ve fab talebesine tasviye olunur. İkbal kütübhanesinde satılmaktadır. Bugün S A K A R Y A sinemasında VICTOR MAC LAGLEN, JUNE LANG, PETER LORRE SüMER ve TAKSiM Haleb Sancak tskeuderunda Jan B. Kürdl Cumhuriyet Gazetejinin tevzi yerîdir. 22 birinciteşrin cumartesi saat 17,5 da MATINE ViCDAN AZABI Cazib, hareketli ve çok zengin bir, program: taratından oynanmış Fransızca sözlü hissî ve müessir bir dram. ilâveten; PARAMUNT JURNAL son dünya haberleri Suvare saat 8,30 da her iki film birden M Y R N A L O Y ROBERT MONTGOMMERY tarafmdan oynanmış Fransızca sözlü eğlenceli bir komedi. Gökten düşen kadın Endülüs Geceleri Şayani hayret iılm, emsalsiz bir muvaffakiyet alkışlarile karşılanıyor. kazanıyor ve takdir SUMER sinemasında Ispanyolca nüsbası T A K S İ M sinemasında Almanca nüshası sinemalarında: IMPEKIO ARGENTINA'nın zaîeri meşhur KARMEN romanından alınmış Fransız Tiyatrosunda Güzel ve dehabâr Parisli piyanist MAGOA TAGLiAFERRO B U G Ü N Sinemasında nun GALA KONSERİ MELEK Günahkâr Kızlar ilâveten KONTES CHARLES BOYER ve GRETA GARBO Filminde görülmemiş mı*vaffakiyetler VALEVSKA kazanmaktadır. Paramount Jurnal. BİR ( Prison Sans Barreaux ) SAN'AT ve DEHA ABiDESi İPEK sinemasında