20 Birincitesrin 1938 CÜMHITRÎYET IRK HIFZISSIHHASI Iktısadî hareketler Yeni Türk İtalyan anlaşması Yeni Türk İtalyan ticaret anlaşmasının piyasadaki tesirleri çok müsaid oldu. Yeni ticaret anlaşmasımn iki memleket arasındaki ticarî müansebatı geniş mik yasta inkişafa sevkedeceği muhakkak görülmektedir. Evvelce haricî ticaret istatistiklerimizde başlıca mevkii işgal eden İtalya, bugün daha geri hanelerde yer almakla beraber iki memleket için de bu ticaretin bir e bemmiyeti vardır. Şunu da ilâve edelim ki İtalya, 936 senesinde aktif olup da geçen sene ticarî muamelemizin azaldığı memleketler arasında bulunmaktadır. Ancak 1936 senesile 1937 senesi arasında ihracatımız bakımmdan bir mukayese yaparsak İtalyaya ihracatımızın geçen yıl yüzde 67 bir fazlalık gösterdiğini görürüz. Bir taraftan da İtalya mubayaatımızın arttığı memleketler arasında daha mühim bir mevki almış bulunmaktadır, geçen sene İtalyadan olan ithalâtımızın artışı yüzde 206 dır. Fakat derhal şunu da ilâve edelim ki 936 senesi, îtalya ile ticareti mizin bilhassa ithalât kısmının mütalea sında normal bir mikyas olamaz. Nite kim 936 yılına nazaran geçen seneki ithalâtın böylece bariz yükselişi karşısında bir de 935 senesile bir mukayese yaparsak o zaman geçen seneki ithalât fazlasının 935 e nazaran ancak yüzde 7 bir fark arzettiğini görürüz. îtalyaya 935 senesinde ihracatımız 9,493,000 lira kıymetinde iken 936 da 4,343,000 liraya düşmüş, geçen sene ise 7,266,000 liraya yükselmiştir. İthalât vaziyetimiz ise 935 te 5,229,000, 936 da 2,026,000 ve geçen sene 6,085,000 liralıktı. Şu rakamlardan sonra İtalyanın ihracat bakımmdan yüzde 7,1 ile üçüncü ve ithalât bakımmdan da yüzde 5,3 ile beşinci safta bulunduğunu kaydedebili Kısırlaştırmanın rolü Yazan : Prof. Dr. FAHREDDİN KER1M Ankarada toplanan yedinci Tıb kongresi Ojenik mevzuu üzerinde salâhiyet tar arkadaşlanmızın raporlarmı ehemmi yetle müzakere ve münakaşa etti. Geçen kurultayda bu temayı ortaya koyanlar arasmda bulunduğum ve yıllardanberi akıl hıfzıssıhhası cemiyetinde üzerinde çalıştığım bir mevzu iken bu defaki Avrupa dönüşünde geçirdiğim rahatsızhk beni kon gre mesaisine iştirakten mahrum ettiği için evvelki sene bu sütunlarda bir seri halinde incelediğim tema hakkmdaki yeni düşüncelerimi gene Cumhuriyet sahifelerinde tesbiti faydalı buldum. Bu yıl ağustosunda Münihte toplanan Avrupa milletleri akıl hıfzıssıhhası kon gresinin birinci müzakere mevzuunu gene ailede sinir sağlamlığı ve netice olarak sitirili7asyon işleri teşkil ediyordu. Malum olduğu üzere Alman nasyonal sosyalist hükumeti 14.7.33 tarihinde neşrettiği bir kanunla nesli irsî hastalıklarm tesirinden korumak için, ilmî ve tıbbî usullerle tehlikeli soy hast?ı olanların cerrahî vasıtalarla kısıraştırılmasını kararîaştırmış ve o gündenberi de tatbikma geçılmiştir. Bugüne kadar yapılan ilmî araştırmalar netıcesınde soya geçen hastalıklaf arasında kanunun kısırlaştırma istediği şunlardır: 1 Anadan doğma aptalhk, 2 Erken bunama (Şizofremi), 3 Devrî delilik (Zirküler), 4 İrsî sar'a, 5 İrsî kore yani raks hastalığı, 6 irsî körlük, 7 İrsî sağırlık, 8 irsî va him beden sui şekilleri, 9 Vahim al kolizm, 10 Cürmü itiyad edenler. Bu kanunun tatbikı için irsiyet mahkemeleri vücude getirilmiştir. Burada hâkimin yanmda irsiyetten anlıyan hekim bulunyor. Fakat kanun herkesten fazla sinir ve ruh hekimlerine ağır mes'uliyet yüklemektedir. Ruh hekimliği bu kanuna kadar adlî sahada vesayet, hacir ve diğer ekspertizm işlerile meşgul olurdu. Fakat bu kanunla mes'uliyeti aile hayatında mühim bir yer almış bulunuyor. Koyacağı teshis yukandaki hastalıklardan biri olursa hükumet halkın menfaati namma hastayı kısırlaştıracak ve evlenmesine mâni olacaktır. Binaenaleyh bu noktadan memleketin ve halkın menfaati namma ruh he kimlerinin teşhisi koyarken çok dikkatli davranmalarını ve acele etmemelerini salâhiyettar üstadlar muhtelif neşriyat ve konferanslarında işaret etmişler, hekimler için Erbbiologie kurslan açmışlardır. Gerek Almanyada, gerekse dünyanm ihtiyarî olarak kısırlaştırılma tatbik edilen memleketlerinde siterilizasyon yani kısırlaştıçmaya esbabı mucibe olarak zikredi len noktalar şunlardır: însan cemiyeti mustanbdir, ıstırabını doğuran amiller arasında iradeleri dışında dünyaya gelen mecnun ve yan akıllı bedbahtlar mühim yer tutmaktadır. Bunlarm yekunu her yıl daha artıyor. Bu yüzden bimarhaneler gittikçe dolmakta dır. Hapisanelerde mücrimlerin sayısı çoğalmakta, gerek mecnun ve gerekse mahkumlar devlet bütçesine çok ağır bir yük teşkil etmektedirler. Cemiyet bu unsurlannın çalışmaması yüzünden uğradığı ziyandan başka ayrıca ruhî teşevvüşleri dolayısile yaptıkları hasarat ve tahribat da hesab edilmiştir. Bimarhane ve hapisane sakinlerinden başka dışarıda başıboş gezen serseriler ve yan akıllılarla antisosyal adı verilen cemiyet düşmanlannm husule getirdikleri zararlar da hesaba katıhnca cemiyetin ıstırabı elim bir şekilde tezahür etmektedir. İhsaiyat bürolan bunlan ayn ayn hesab etmiş, müspet zararların meselâ Fransa için senede 2,00 milyon franktan fazla olduğunu tesbit etmiştir. Almanyada da milyonlarca mark git mektedir. Yalnız Bavyera mıntakasında altı büyük timarhane vardır. Bir büyük timarhanesinin yıllık bütçesi 3 milyon markı tecavüz etmektedir. Bu suretle sağlam vatandaşm vergi yükü çoğalmakta ve bu çoğalma yüzünden sağlamlar sıkıntı çekmekte, ailelerini ra hatça geçindirememektedir. Bundan başka zihnen geri ve aptal çocuklar yükü de caba! Bunlar için de ayn mektebler aç mak, müesseseler vücude getirmek zarureti var; psikopat adı verilen ve zihnen bir kusurları olmadığı halde seciye ve irade zâfı gösteren cemiyet düşmanlannın cü rümler doğurmak ve umumî huzuru ihlâl etmek suretile yapıkları zarar ise sayısızdır. Geçen temmuzda muhterem Adliye Vekilimizin memleketteki mahkumlardan 10,000 ini katiller teşkil ettiği hakkmdaki kıymetli izahatınm üzerinden henüz pek az zaman geçtiği için içtirmî heyette anormallerin doğurduğu bedbahtlıkların öl çüsüzlüğü kolayca anlaşılır. Malum bir hakikattir ki, ruhî hayatın umumî faaliyeti içtimaî faaliyetin esas şartlannı hazırlar. İçtimaî hasılatm normal bir seyirde tekâmülü ancak düzenli çalışma ile mümkündür. Bu çalışma da ancak ruh selâmetile temin edılebilir. Binaenaleyh kısırlaştırma kanununu yapanlar içtimaî müdafaa ve cemiyetin selâmetini öne sürüyorlar. Diyorlar ki; bir memlekette salgın hastalık çıktığı zaman diğerlerini korumak için devlet nasıl aşı yaparsa kısırlaştırma da içtimaî bir aşıdır, cemiyetin selâmeri namına tatbik edilir. Almanya bunu cezrî bir şekilde evvelâ timarhanede bulunan hastalara yapıyor. Meselâ bu sene ziyaret ettiğim büyük Eglfing hastanesinde 1934 tenberi 500 kadın. 600 erkek sitirilize edilmiş, Petsdam hastanesinde 1248 vak'adan 919 una, Lanesberg hastanesinde 1329 dan 183 üne tatbik edilmiş!. Diğer daha bir çok istatistik var. Nakilden sarfmazar ediyorum. îsviçrede Waadt kantonunda, İsveçte, Danimarka, Finlandiya ve Estenlandda, şimalî Amerikanın bir kısım yerlerinde de tatbik edilmektedir. Bu iş için Almanyanın Münih şehrinde 1920 denberi kurulmuş olan Prof. Rudin'in genialogie irsî araştırmalar enstitüsünde ikizler ve yüklüler üzerinde çok esaslı tedaviler ve araştırmalar yapılmaktadır. Fakat salâhiyettar otoriteler arasında kısırlaştırmaya muarız olanlar da var. Gelecek yazunda onlann fikirlerini ve kendi düşüncelerimi yazarım. riz. îtalya ile akdettiğkniz yeni ticaret ve klering anlaşmalarının metni henüz res men malum değildir. Yalnız, son itilâf larda, İtalyanm senede 238 milyon liretlik kontenjan hissesi ayırmağı kabul et mesi gibi bariz bir vasıf bulunduğunu biliyoruz. Bu kontenjanın en mühim hisselerinin 60 milyon liret olarak pamuk ihracatımıza, 25 milyon buğdaya, 15 milyon kroma, 10 milyon zeytinyağına ayrıldığı da anlaşmanm bilinen taraflandır. Fakat hiç şüphe edilmiyen bir cihet de yeni anlaşmanın itki memleket menf aatlerine bundan evvelkinden daha uygun bir şekilde olduğudur. Herhalde son anlaşma, 936 senesinde olduğu gibi, müşterek ticarette bir gerilemeyi bir daha mümkün kılmı yacak bir mana ve mahiyet taşımaktadır. F. G. Fahrddin Krim Gökav Alabalık üretme istasyonu kurulacak Bursa (Hususî) Uludağ derelerinde yetişen ve dünyanm en tatlı, en nadide bir balık cinsi olan alabalıklar için bir üretme istasyonu tesisine karar verilmiştir. Küçük, pembe benekli vücudlerile soğuk sularda yaşıyan alabalık ancak erbab avcılar tarafmdan Uludağda tutulur ve küçük sepetlere konarak yüksek hatla satılır. Alabalıkların bazı uzuvlannda, şeker hastalığına karşı kullanılan ilâcm mebzulen bulunduğu da anlaşıldığmdan. kıymetleri daha çok artmış bulunmaktadır. Kurulacak istasyon bir taraftan alabalık avcılığını yoluna koyacağı gibi, diğer taraftan da bu nadide ve nazlı balığın üretilmesini temin edecektir. Ortamekteb ve lise muallimleri arasında nakil ve tayinler Ortamekteb ve liselerde yeniden ya pılan nakil ve tayinlere aid liste, Maarıf Vekâleti tarafmdan tasdik edilerek dün Maarif müdürlüğüne gönderilmiştir. Listeyi aynen yazıyoruz: Çatalca orta mekteb müdürü ve tarih. coğrafya muallimi Adıl Zeren Cağaloğlu ortamek tebi tarih, coğrafya muallimliğine. İs tanbul erkek muallim mektebi pedagoji muallimi Münir Rasid Vefa lisesi mü dür muavınligine, lise mezunlarından M. Hilmi Kasımpaşa ortamektebi yar dımcı türkçe muallimliğine. ehliyatna melilerden Sefkati Bera İstanbul erkek muallim mektebi yardımcı fransızca muallimliğine, lise mezunlarından Ha tıce Vecrhe Esgin İstanbul kız ortamektebi yardımcı türkce muallimliğine, ehliyetnamelilerden M. Cemal Erim Haydarpaşa lisesi fransızca yardımcı muallimliğine nakil ve tayin edilmışlerdir. ı Mısırda Nahas Paşaya karşı yapılan suiksad \ Romanyada silâhlanmaya hız veriliyor Bükreş (Hususî) Harbiye Nazırı General Görgi Arjeşanu ile General Alexandr Glads'm istifalarile, yerleri ne General Çuperka ve General Yaku biç'in tayinleri, Rumen ordusunun tam manasile kuvvetlendirilmesi ve modern silâhlarla teçh:zi ve millî müdafaaya elzem olan ham maddelerin vakit ve zamanile temin ve tedariki için yapılmıştır. Yeni generaller Rumen ordusunun en muktedir ve nüfuzlu erkânmdandır. Harbiye Nazırı olan General Çuperka üçncü ordu kumandanı idi. General Yakobiç ise, ıkinci ordu kumandanı ve erkânıharbiye riyaseti eski muavini idi. Sıvas abideleri üzerinde tetkikler Sıvas (Hususî) Sıvas abideleri üzerinde tetkıkat yapmak üzere Maarif Vekâleti tarafmdan gönderilmiş olan mimar Sedad Çetintaş, Şifahiye medresesinde mimarî hafriyat yaptırmıştır. Takriben 400 metrelik bir sahaya inhisar eden hafriyatı çok kıymetli neticeler vermiştir. Gelecek sene gene hafriyata devam. edilecektir. Geçenlerde Mısırda Vafd partisine karşı harekette bulunan nümayişçiler polis memurları arasında vukua gelen bir musademede Vafd fırkası lideri Nahas ve Mukdim Paşalarm yaralandığını yazmıştık. Yukandaki şayani dikkat resim bu harekette polisin İskenderiyede Zağlul Paşa meyda.nında nümayişçileri dağıttığı esnada alınmıştur. Görünen heykel Zağlul Paşamn heykelidir. ak ve vazife mefhumu beşer dimağında tekevvün ve bu iki muvazi temele istinad eden içtimaî nizam teessüs ettikten sonra cürümle ceza da karşı karşıya gelmiş. bir takım işlerin suç sayılmıyarak cezalandınlması usulü kabul edilmiştir. Fakat suç var ki kanun çerçevesine girmez, ancak vicdan mahkemesi tarafmdan faili cezalandırılabilir. Halbuki kanunun tarif ve tesbit ettiği suçlar silsilesine girmiyen, yahud sokulamıyan bu suçlar içinde pek ağır ve hatta ölüm cezasına lâyık görülecek kadar sefil olanlan da mevcuddur. Beşerî haklar ve vazifeler, gene beşerî nizam bakımmdan bunlann da önüne geçilmek icab eder. Fikrimi bir misalle izah edeyim: Dünevimde ve penceremin önünde oturuyordum. Yanyana sıralanan basık duvarlı ve başka başka evlere bağlı üç bahçeden sonra soluk renkli geniş bir hazan yaprağı gibi sürünen boş arsaya dalgın dalgınbakıyordum. Arsada uzunca bir iple kazığa bağlan13 üncü ilk mekteb ve talebesinden bir gnıp mış gene bir keçi otluyordu. Dört beş ço> pu, 5 Bulaşık yıkama grupu, 6 Te«Türküm, doğruyum, çalışkanım...» cuk da bazan hayvana sokularak, bazan Beyoğlu onüçüncü ilkmektebin terte mizlik grupu, 7 Çamaşır yıkama ve uzaklaşarak oynaşıyorlardı. Yavrulann : miz ve aydınhk methalinde ilerliyoruz.. ütüleme grupu.» en büyüğü beş yaşında yoktu ve o keçid( Yaz aylarının tenbel ve rahat günlerine Bulaşığı kendileri mi yıkarlar? den masum göriinüyorlardı. veda eden küçükler, ilkteşrin sabahının Tabiî, bulşık parçaları iki kısma Bir aralık nasıl oldu büjnem, çocuk taze kanlanna verdiği hareket ve kaynaş bölünmüştür. Büyük parçalar, kazan, lardan biri ipek dolaştı, keçi de huylanı ma havası içinde sabah yasasını hep bir karavanalar. Küçük parçalar, kaplar, çasağa sola doğru koştu ve bu karışık hare*| ağızdan okuyorlar. tal, kaşık, bıçak ve bardaklar. Büyük ket sırasında o düşen çocuğun boynu ipe « .parçaları fazla vakit almalan yüzünden dolandı. Hayvan şimdi geri geri gittiği «Yasam büyüklerimi, saymak, küçük hademeler yıkarlar, küçük parçaları her için, tam ortadan halkalanıp çocuğun boylerimi korumaktır.» sınıftan aynlan birer çocuk üzerine al nunu sıkan ip geriliyor, eski devirlerin 13 üncü ilkmekteb «13» rakamının şe mıştır. Yemekten kalkar kalkmaz, bu cellâd kemendi biçimine girerek minimini ametinden korkanlar için sarsılmaz bir grup, içinde sıcak su bulunan bir kabın yavruyu boğulmak tehlikesine düşürüyoremniyet ve huzur garantisi halinde Fm başma geçerler, iki kişi evvelâ bardakları du. dıklının en hâkim, en aydınhk bir yerine yıkar, bir kişi çalkalar, iki kişi de kuru Öbür çocuklar, felâketî kavrıyama oturtulmuş.. !ar. Diğer parçalar da ayni şekilde ayni makla beraber, keçinin aldığı tavırdaı Mektebin methaline ayak basar bas ellerden geçer...» arkadaşlarmın bağıra bağıra debelenme maz binanın mazbut ve aydınhk hende Yemekhaneyi geziyoruz; yüzlerce ço sinden, ipin gerginleşmesinden telâşa düşsesile karşılaşıyorsunuz. 618 talebenin ta cuklu bir aileye benziyen bu mekteb mun müşlerdi, şuraya buraya koşuyorlardı. ze nefeslerile dolup boşalan uzun koridor tazam bir saat gibi sasmadan işliyor. Ye Benim de yüreğim ağzıma gelmiş gibiydi, heyecandan adeta titriyordum. Arada lar ve ışık içinde yüzen dershaneler insano üç bahçe olmasa yapılacak iş basitti. da geriye dönmek... ve tekrar mektebe Fakat benim için aşılması imkânsız görü alfabeden başlamak arzusunu uyandırı nen sıra sıra duvarlar elimi kolumu bağlıyor.. yordu, beni ıstırablı bir aciz içinde kıvranBu mektebi gezerken bir karatahta, dırıyordu. Sokağı dolaşıp arkadan arsaya tebeşir ve silgiden başka hiç birşeyi olmıulaşmak ise boş bir zahmet olacak ve yan 16 sene evvelki, benim zavallıh ilk çünkü çocuk biraz sonra boğulacaktı. mektebimi düşünüyorum.. îşte bu sırada arsaya bitişik olan Bu mektebde neler yok ki!.. Kütüb ka bir bahçede bir adam göründü, içime hane, müze, her türlü oyuncak, gazete, bir ferahlık geldi. Onun hemen duvan atmecmua, geniş oyun bahçesi ve bir de hyacağını, boğulmak üzere bulunan çoculüks sinema salonu.. ğu kurtaracağını muhakkak sayıyordum. 13 üncü ilkmektebin en büyük husuHalbuki bu adam, kollarmı göğsüne kasiyeti cemiyeti mektebe getirmiş olmasıvuşturdu, kayıdsız kayıdsız sahneyi seyre dır. Burada her çocuk Akankakuvanın koyuldu. dünyada en mürtefi yanardağ olduğunu, Bu durumda bana pencereyi açmak, hanİtalyanlann bir senede yarım milyon artçeremin bütün kuvvetile o herife bağırmak tığını, Kristof Kolomb'un Amerikayı keş Mektebin içinde günlük faaliyetten bir düştü. Fakat bir çocuğun boğulmasını eğfettiğini öğrenmekle beraber; bugünkü intıba: Yemekhanenin temizliği lence sayan uzak kocnşu, büyük bir heyepiyasada bir kilo soğamn kaç kuruş oldu mek servisini yapan grup durmadan tevcanla ve hayli ağır kelimelerle yaptığım ğunu, İstanbula odun ve kömürün nere ziatla meşgul, bardaklara su doldurulu ihtara da kulak asmadı, istifini bozmadı, lerden geldiğini, ekmek fiatlarının ucuz yor, masalara ekmek dağıtıhyor. Bir ta çocuğun yardımına koşmadı. lamasınm ne demek olduğunu biliyorlar. rafta susayan bir çocuk: Hemen ilâve edeyim ki çocuk ölmemişÇünkü mektebin tedris sistemi bunu icab Oğretmenim! Benim masaya su tir, aşağı caddeden geçen bir yurddaş taettiriyor. Hesab dersinde uzun münaka gönderin. rafmdan kurtarılmıştır. Lâkin hâdisenin şalarla halledilen küçük zarb, taksim ve Diğer tarafta fazla tuzlu yemek seven facia halini almaması o kayıdsız adamın cem meseleleri, ders haricinde mektebe a bir çocuk: işlediği suçu mazur göstermez,, göstere lınacak ve müştereken yenilecek olan Oğretmenim! Yumurtada hiç tuz mez. O, hiç şüphe yok ki, mücrimdir. Ne yağ, pirinc, tuz ilâh.. gibi maddelerin yok! diyor. yazık ki kendisini cezalandıracak bir kaciddî hesablarıdır. Yani karatahtada halSofra servisini yapan grup her smıftan ledüen bir mesele bir saat sonra komşu dört kız olmak üzere yirmi kişiden mü nun bizde değil, bütün yeryüzünde yokbakkaldan mektebe 500 gram sabun alı rekkeb. Onlar da beyaz önlükleri, baş tur. Gerçi vicdan var. Fakat vicdanı tabiat nırken amelî surette tekrar edilmiş olu larında tertemiz başlıklarile masalann ainsanların kalıbına sokmaz. O hassas mirasında mekik dokuyorlar. Yaşları on üçü yor. zan, terbiye ile ve telkinle bizim benliği*** geçmiyen bu müstakbel ev kadmlannı mizde yer alır. Şu halde cezasız suçlar üBeyoğlu 13 üncü ilkmekteb üç sene gördükçe aynanın karşısında iki saat tu zerine çocuklarımızm dikkatini çekmek evvel açıldı. İstanbulun her ilkmektebin valet yaptıktan sonra terziden terziye, mürebbiler için mühim bir vazife oluyor.* de olduğu gibi, burası da çocuk velile sinemadan sinemaya dolaşan fakat doğru İlk mekteb hocalarımız, münasebet düşrine başvurarak, bir himaye heyeti kur dürüst bir yumurta pişirmesini beceremitükçe, bu vazifeyi de yerine getirirlerse du. Parasız yemek yemeğe muhtac vazi yen bayanları düşünüyorum. cezasız suçlann azalmasına ve gitgide oryette bulunan çocuklar tesbit edildi; Dünyada eşi üç tane olan bu mektebin tadan kalkmasına hizmet etmiş olurlar. bunlara bir örnek tabak, bardak, çatal, faaliyet halinde bulunan gruplarınm adeM. TURHAN TAN kaşık, peçete satın alındı. Derhal bir di 25 şi buluyor. kazan mektebde pişirme işine hazırlandıGazeteciler grupunun faaliyeti, bizim İlk hamlede mektebin fakir çocuklannı bazı ciddî gazetelerimizdeki faaliyetin Bursada hayvan sergisi doyurma manasını taşıyan bu faaliyet, aynidir. Onlar da başka gazetelerden müBursa (Hususî) Atıcılarda bir (ehlîj yemekhanede intizam ve temizlik, sofra him havadisleri makaslıyorlar. Amma şu hayvanlar panayırı) açılrmştır. Bu pa lardaki tertib ve güzellik, yemeklerdeki farkla: Makasladıklarını neşretmek şek nayıra birçok güzel yetiştirilmiş hay 1 sadelik ve talebe tertibindeki muvaffaki 'inde değil; sadece «mühim neşriyat dos van ıştirak ettirilmiştir. Mükemmel birj bayvancılık mıntakası olan Bursa vef yet yüzünden bütün çocukların dikkat na yalarında hıfzetmek» suretile. havalisinden bu panayıra 200 den fazlai zarlarını üzerine çekti. Geçim bakımm 13 üncü ilkmekteb her bakımdan bü muhtelif cins havvan getirilerek teşhirj dan iyi vaziyette oldukları için mektebe yük bir intizam ve mükemmeliyet ifade edilmiş bulunmaktadır. yemek getiren iyi halli ailelerin çocukla ediyor. Her talebenin kendine mahsus rı gördüler ki; biraz ötelerinde yemek bir fişi var. Tek bir kartondan ibaret osütununda şunlar var: «Tekbaşına teneyiyen arkadaşları kendi yemeklerinden hiç !an bu fişe talebenin iyi ve fena hareket keden bir otomobil yaptı, fakir bir arka de aşağı birşey yemiyorlar; sofralannda leri yazıhyor. Bana tath bir lisanla izahat daşına üç tane onar kuruşluk defter aldı,| ki tertib ve itizam da o nicsbette iştihayı veren müdürün masası üzerinde büyük bir alışveriş işlerinde beceriklidir.» artıracak şekildedir. Bu çocuklar anne ve yığın halinde duran fişlerden birini alıp *** babalarını getirerek fakir talebeye çıkan tetkik ediyorum: Modern yapısını ve en yeni metodlara yemeği gösterdiler, kendi arzu ve ısrarlaDördüncü smıftan «A. M.» fotoğra göre tanzim edilmiş olan teşkilâtını gezif rile bu temiz sofraya dahil oldular. fından anlaşıldığına göre taşkın zekâsı gördükten sonra, tatlı bir yorgunluk ve" Mektebin geniş ve temiz yemekhanesi gözlerinde keskin bir ışık halinde... Ha sonsuz bir emniyet içinde ayrıldığım ni geziyoruz. çalışkan müdür Rüştü Dik fifçe gülümsüyor. Kartonun arkasını mektebin mes'ud ve talihli çocuklanr anlatıyor: çeviriyorum, cezalar sütununda şunlar ya adeta kıskanıyor, 15 sene evvelki mistil « Mektebin kız çocukları kendile zılı: «Bir defa musluk kırdı; bir kız ar medresenin karanlığile bu mektebin ay rine beyaz patiskadan birer önlükle baş kadaşınm saçmı yoldu, iki defa cam kır dınlığı arasmdaki engin farkı Büyük A lık diktiler ve işin taksimatına şöyle baş dı!.» tanın lâyemut ifadesinde buluyorumi ladılar: 1 Alışveriş grupu, 2 YeBir başka talebenin fişi; Ceza sütunu «Kültürümüzü muasır medeniyet seviye mek listesini hazırlama grupu, 3 Sofra bomboş, zaten fotoğrafından anlaşıldı sinin üstüne çıkaracağız.» servisi grupu, 4 Yemek pişirme gru ğına göre sakin ve rahat tabiatli, Savab Baki Süha büzei bir irfan müessesemiz PENCERESiNDEN 13üncü ilkmektebin eşi Cezasız suçlar dünyada yalnız 3 tane var KÖŞE Yedi grupa ayrılan talebe abş verişten çamaşır di yıkamıya kadar her işi kendi görüyor Î