CUMHURİYET 20 Birinciteşrin 1938 Ilk Belçika Kralı 1 nci LeopolcTun hayatı Bugünkü Belçika hanedanınm ilk reisi benzerine ender tesadüf olunan şayanı hayret bir şahsiyetti Belçika Kralı Üçüncü Leopold, teşri nievvelin 12 inci günü Parisi ziyaret ett ve babası müteveffa Alber namına dikilen abidenin açılış merasimini yaptı. Fransada çok sevilen Uçüncü Leopold, doğrudan doğruya neslinden gelmediği halde ilk Belçika Kralı Birinci Leopold'un adını aldığı gibi, devrinin en harikulâde insanlanndan biri olan bu hükümdara, birçok cihetlerden benzerlik te arzeder. Bu günkü Belçika Hanedanınm ilk reisi ve Belçikalılann ilk kralı olan Birinci Leopold, hakikaten şayanı hayret bir sima idi. Alman Prensi, Rus Generali, îngiltere tacmın varisi, Yunan Kralı, Belçika Kralı, Fransa Kralınm damadı, Kraliçe Viktoryanın kocası, bir Kral ve bir împaratoriçe babası, Belçikan.n kurtarıcısı, büyük dıplomat, müteaddıd lisanlara âşina, büyük bir nebatat âlimi, değerli bir musikişinas, harikulâde oir fızaya sahib, hür fikirli, ölümüne kadar gencliğini ve dincliğ\ni muhafaza etmış bir adam olarak tarihe intikal eden Leopold de Saxe Cobourg, milletler tarihinin karışık bir devrinde yüksek maceralarla başlıyan hayatını, asude günler içinde nihayete erdırmiş, en insaflı hükümdar ve en namuslu insan olarak tanınmış bir şahsiyettir. Leopold, 16 kânunuevvel 1790 senesinde, Prens François'mn sekizinci çocuğu olarak dünyaya geldi. Gençliği macerasız geçen Prens, sağlam bir asker terbiyesi alarak on dört yaşına eriştiği zaman Birinci Napoleon'un adı Avrupa sınırlarını kaplamış, bütün dünya sadece harb için yaşar olmuştu. Leopold on sekiz yaşına geldiği zaman, Rusya Çarı Aleksandr'm yaverı idi. 1808 de Erfurt mülâkatma iştirak etmış, nazarı dikkatıne çarptığı Napoleon ile görüşmüş, Jozefın tarafından yemeğe davet edilmiş, hatta împaratorun hizmetine girmek üzere Rus ordusundan ıstifa etmisti. Fakat, Fransa seferinde, yani 1813 de onu gene Rus ordusuna iltıhak et.ruş ve Napoleon Elbe adasında iken, müttefik ordularla birlikte Parise girmiş buluyo ruz. 1816 da Londraya gidip yerle^en ve îngiliz tâbiiyetine geçen Prens Leopold, orada, cemıyet hayahnda muvaffakıyetten muvaffakıyete kosmıya başlamış'ı. Yedi lisan konuşuyor, her çıkan romanı okuyor, gençliği ve yakışıklılığı ile bütün nazarları kendi üzerine çekiyordu. Bir gece. müsameresinde Jupiter rolü yapan Leopold, Dördüncü Jorj'un kızı ve îngiltere tahtınm varisi olan Prenses Şdrlot'un hoşuna gitmişti. Ancak, Prenses, babasının emrile, Felemenk Veliahdine varmak mecburiyetindeydi. Son dakikada babasının saraymdan kaçh, çoktan beri kocasile ayn yaşıyan annesinin yanma sığınd' ve iki sene sonra Prens Leopold ile nisanlandı. Fakat, izdivaçlanndan bir sene sonra, Prenses Şarlot ölü bir çocuk doğurmuş, birkaç saat içinde de kendisi hayata gözlerini yummuştu. Prens Leopold, genc karısmın ölümünden duyduğu delice teessürü ancak inzivada avunabileceğini düşünerek, Kendal dukalığını almış olmasma ve emrine büyük bir irad tahsis edilmiş bulurmasına rağmen îngiltereden uzaklaştı. 1825 senesinde, Yunanistan kendısine bir Kral anyordu. Müzakeratı idare eden îngiltere, bu münhal tahtı, Kendal dükası Prens Leopold'a teklif etli. Bu teklif, bizzat Yunan makamatından resmen yapılmış olma«ına rağmen, Prens, Türkiye Başpehli vanı kim olacak ? Başpehlivanlık müsabakaları cumartesi ve pazar günleri yapılacak Eminönü Halkevi tarafından tertib edilen Türkiye profesyonel güreşi şampiyonası önümüzdeki cumartesi ve pazar günleri Taksim stadyomunda yapılacaktır. Parti tarafından bu şekilde müsabakalar tertibi hakkı doğrudan doğruya Eminönü Halkevine verümiş olduğundan, müsabakalar tam bir cid diyet içinde yapılabilecektir. Profesyonel güreşler için tanzim edilen yeni nizamname de tasdik edilmiş.tir. Bu seneki müsabakalar, yeni nizamname dahilinde yapılacak, bu suretle profesyonel müsabakalar da bir intizama girmiş olacaktır. Güreş, nizamnamesinde. pehlivanlanmızı teşvik bakımmdan çok esaslı ve b:lhassa pehlivanlarm lehine olarak birçok maddeler vardır. Bunlardan bırisi şimdiye kadar mağlubiyetin üç saniyede ilân edilmesi mutad iken yeni nizam namede iki omzun bir anda yere gel miş olmasile mağlubiyetm hakem tarafından ilân edilmesi esası kabul edil miştir. Nizamnamede bundan başka idarî ve gene pehlivanlarımızın lehine olarak vazedümiş birçok maddeler vardır. Türkiye başpehlivanlığı müsabakası bu sene yeni hakemler tarafından idare edilecektir. Müsabakalar için 500 lira ikramiye konulmuştur. Şimdiye kadar müsabakaya, Tekirdağlı Hüseyin, Ba baeskili îbrahim, Manisalı Halil, Kara Ali müracaat etmiştir. Diğer bazı pehlivanlar da müsabakalara gireceklerini bildirmişlerdir. Mülâyim Pehlivan da bu müsabakalara girmek için müracaat etmişse de, kendisinden Türk tebaası olduğuna dair vesika istenmiştir. Müsabakalar, Tür kiye başpehlivanlığı müsabakası olduğu için Türk tebaası olan pehlıvanlara mahsus bulunmaktadır. Mülâyim Pehlivan, Türk tebaası olduğuna dair vesika ibraz edebilirse, müsabakalara alı nacaktır. Amerikadaki casusluk muhakemesi Hastalık, ölüm ve pislik getiren fareler FARE ZEHlRl İlk Belçika Kralı Birinci Leopold red cevabı vermek suretile herkesi hayrette bırakmışh. Bunda da hakhydı. Zira, devletlerin bu hususta mutabık olmadıklarını öğrendikten başka, bizzat Yunanistanda bir hoşnudsuzluk sezer gibi olmuştu. Prens Leopold'un verdiği cevabı reddi çok ciddî surette tenkid edenlerd^n Baron Stein şü hükmü yürütür: «Bu kadar kararsız ve renksiz bir adam, faal i.ayata kat'iyyen girerriez.» Lâkin Leopold hakkındaki bu hükmünde Baron Stein son derece yanılıyordu. O sırada Dördüncü Jorj ağır surette hasta yattığı için, red cevabmın îngiltere tahtına göz diktiği neticesi olduğunu söyliyenler de onun kadar yanılıyorlaıdı. Çünkü Prens Leopold çok dürüst bir adamdı ve bunu da az bir zaman sonra ispat etti. Dördüncü Jorj'un 1830 senesinde vefatı üzerine îngiltere tahtı, önce ka'deşine, sonra da genc Kraliçe Viktoryaya geçmişti. Fransada Krallık ikinci de{a olarak devrilmiş ve bu ihtilâl Belçikada akisler yapmıştı. Devlet, liberal bir hükümdar anyordu. îktidar mevkiinde bulunan muvakkat hükumet, Belçika tahtına çıkacak kralm intihabı müzakeratına memur ettiği bir murahhası Parise göndermişti. Bu tahta namzed olan dört prensten en ciddisi Prens Leopoid idi. Fakat, onun Saxe Cobourg hanedanına mensubiyeti Fransayı itiraza sevketmiş, Prens Leopold Belçikaya ayak bastığı takdirde harb tehlıkesile karşılaşmak ihtimali mevzuu bahsolmuş, bu vazıyet üzerine Belçika tahtma Nemours dükası seçilmişti. Ancak, bu intihab, Belçika tahtı etrafında başlıyan mücadeleyi durdurrnamış, Avrupa dıplomasisinin büyük heyecanı devam etmış, nıhayet bütün muhalefetlere rağmen Leopold galebe çalarak, Belçika Kralhğını almıştır. Birinci Leopold'un dürüstlüğüne en büyük misal, Belçika tahtına çıkar çıkmaz, îngiltere hanedanı azası sıfatiîe almakta olduğu tahsisattan feragat etmesıdir. Kral Birinci Leopold, 1832 senesinde, Louis Phılippe'in kızı Prenses Louise le evlendi. Leopold o tarihte kırkm geçmişti, Prenses ise henüz yirmi ya;ındaydı. Esasen gelirleri zayıf olan Louise, istemiyerek evlendirilmiş olmanın yesine inzimam eden 48 ihtilâlinin sarsmtılanna, ebeveyninin sürgününe ve babasınm ölümü acısına tahammül edemiyerek 11 teşrinievvel 1828 de, 38 yaşında oluuğu halde ölmüş, Leopold'u, ölüm acısiyle ir kere daha karşılaştırmıştı. O tarihten sonra, Leopold, bütün hayatını, bütün faaliyetini Belçikanın refa ile öldürünüz Macun ve buğday şeklinde olup büyük ve küçük her nevi fareleri sıçanlan derhal öldürür. Tesiri kat'idir. Fareler kokmaz. Buğday nevilerini serpmelidir. Macun olanlannı yağlı bir ekmeğe ve her hangi bir gıdaya sürerek farelerin bulunduğu yerlere koymalıdır. Kutusu 10, büjöik 25, ikisi bir arada 30 kuruştur. İstanbul Telefon Müdürlüğünden: 15/10/938 tarihine musadif cumartesi günü saat 11 de ihalesi yapılamıyan 3973 lira muhammen bedelli îstanbul Sofya telefon devresi rödresörü 15/11/938 salı günü saat 14 te pazarlık suretile mubayaa edilecektir. îlk teminat 298 liradır. Şartnameleri hergürt Levazım Âmirliğimizde görülebilir. İsteklilerin mezkur gün ve saatte ilk teminatlarile müracaatleri. (7698)" Nevyorkta muhakemesine başlandığmı yazdığımız ve bütün dünyada büyük alâka uyandıran casusluk hâdisesinin kahramanları yukarıdan aşağıya ve soldan sağa doğru: «Europa» vapuru manikürcüsü Johanna Hofmann, hastabakıcı Kaete Busch, tayyare mühendisi von Hermann, Amerika Hava Nezareti sabık memurlarından Erich Glasen, casusluk hâdisesini Güreş millî takımma terfi meydana çıkaran detektiflerden Leon Tur müsabakaları tehir edildi ron, bazı itiraflarda bulunan Amerika orAnkara 19 (a.a.) T. S. K. Güreş fe dusu eski zabit vekillerinden Rumrich, derasyonu 1938 senesi Türkiye Greko casusların Berline firar eden reisi îgnatz Romen güreş birinc.lerinin millî takıma riebl ve kadın maznunlardan Senta de terfı müsabaklarının şimdihk tehir edildiğini ve tarihinin ayrıca ilân edileceğı Wanger. ni bildirmektedir. hına vermiş, başka birşey düşünmez olmuştu. 1848 de, Fransa ihtilâlinin akiserile Belçikada da Cumhuriyet lehinde hareket belirdiği zaman, Kral Leopold: « Eğer memleketimin siyasî inkişafına ve milletimin saadetine ben mâni teşkil ediyorsam, işte tacım, alınız, onu size ade ediyorum.» Demek suretile yüksek bir asalet göstermiş ve bu hareketi, ona Belçikahların büyük bir muhabbetle sarılmasını temin etmiştir. Birinci Leopold'un oğlu müstakbel Kral İkinci Leopold, 1853 de Avusturya Arşidüşesi Mari ile, kızı Prenses Şarot 1857 de, Meksika İmparatoru Makimilyen'le evlenmişlerdi. İkinci oğlu, bu ;ünkü Romanya hanedanına intisab etti ve yeğeni de Kraliça Viktorya ile evlendi. Meksika împaratoju olan damadı Maksimilyen'in felâketini ve kızı Şarlotun, cinnet getirmek suretile ölümünü görmemek mazhariyetine ermiş, 1865 senesinde onlardan evvel ölmüştür. cuları birer birer gözde geçirelim. Hacı Hüsameddinin ölmesi, kimin işine yarar, ne için öldürmüş olabilir?. Nasıî öldürmüştür?... Nasıl öldürdüğünü araşhrmak istemez : İstriknin ile zehirlediği anlaşıldı. Böyle bir canavarlığı göze aldıktan sonra herkes bir parça istriknin bulabilir. Evet amma, içki kadehine nasıl attı, atabilecek bir yerde miydi, bunlara bakalım. Pekâlâ, öyle ise benden başlıyahm : Niçin öldüreyim?.. îş için, diyelim. Birbirimizi çekemiyorduk ta ondan diyelim. Nasıl öldürebilırim?... İstriknin, likör kadehinde ise biraz güç... îlkönce, onlann masasında değildim. Beraber oyun oynamadım. Ancak, arada bir yerimden kalktım, oyuncuların yanına sokuldum. Olsa olsa o zaman likör kadehine zehir atmış olabilirkn. Eğer konyak kadehinde ise, iş daha kolaylaşır. Herkes oyuna dalmışken, ben de istriknini kadehe attım, denilebilir. Güldiim : Öyle ise yandınız, dedim. Öldüren adamda ne aranırsa hepsi sizde var!. Sizinki de ondan eksik kalmaz!. Doğru!... Hacı Hüsameddini zehirlemek, benim için de çok kolaydı. Tıp BAYANLARA TAVSİYE: kullanınız. Bir kumaş fabrikasmda yangın çıktı Dün akşam Kuruçeşmede Nemli zadelerden kömür tüccarı Ahmedin boya e yün kumaş fabrikasmdan yangın çıkmış, etrafa sirayetine mahal verilmeden, Beyoğlu îtfaiye gurupu tarafından söndürülmüştür. Yapılan ilk tahkikatta fabrikanm, Hekimoğlu Raşid ile şeriki Lüi Hayim ve Harunun tahtı isticannda olduğu, muhtelif sigorta kumpanyalarına elli bin liraya sigortalı bulunduğu anlaşılmıştır. Yangının sebebi zuhuru henüz anlaşılamamışnr. Tahkikata devam edilmektedir. Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, kırıkhk ve bütün ağnlannızı derhal keser. icabında günde 3 kaşe alınabilir. NEVRALJİ N E Z L E BAŞ ve DİŞ AGRILARI Fransız kabinesinde tadilâtın aslı yok Paris 19 (a.a.) Salâhiyettar mahfillerden verilen malumata göre, kabinede değişiklik olacağma, meclisin dağılacağına ve kararnamelerin tanziminde teknikçilerden istifade edileceğine dair bazı gazeteler tarafından yürütülen ihtimaller müspet bir esasa istinad etmemektedir. h sizin gibi, ben de arada bir onlann masasına gidiyordum. Kâğıdlflrmı görmek için yanlanna sokuluyordum. Sonra da yanma oturduım, beraber oynadık!... Evet amma niçin öldürmüş olabilirim?... Ortada hiç bir sebeb yok!... Şimdi de Şükrü Paşa gülüyordu : Daha iyi ya, dedi. Böyle karışık işlerde öldüren adamın, bu işi yapmasına hiç bir sebeb yok gibi görünür; ilkönce böyle zannedilir. Hiç polis fılmi görmediniz mi, polis romanlannı sevmez misiniz?.. Ben, bayılmm!. Öldüren adam, en son akla gelir. İlk bakışta, sanki onun bu işten hiç bir kazancı yokmuş gibi görünür. Bir türlü üstüne konduramazsınız! Hem sonra, siz, Hacı Hüsameddini büsbütün tanımıyorum diyemezsiniz ki.. Teyzeniz tanıyormuş, burada sizi ona emanet etmişler... Kimbilir, işin içinde gizliden gizliye neler vardır, denilemez mi?.. İsteksiz isteksiz gülmeğe çalıştım. Şükrü Paşanın hakkı var. Böyle düşünen de bulunabilir... Canımın sıkıldığını belli etmek istemedim: Gelelim üçüncü oyuncuya, dedim. Cevad Sami... Her iki oyunda da oynadı. Onun için Hacı Hüsameddini, kolaylıkla zehirliyebilirdi. Neden, diyelim ! . Görünüşte bir sebeb yok amma vapurdakilerin çoğu, her nedense, bu adamdan pek o kadar hoşlanmıyor. Zaten onun gibi çok nâzik görünen insanlardan herşey umulur; böylelerinin elinden her kötülük gelir. O da, bu işi eğer kendisi yapmış ise, kimbilir, neden yapmıştır?.. İç yüzünde, bizim bilmediğimiz kimbilir neler olabilir? Geriye kalıyor, Sadeddin Necmi... Hacı Hüsameddini, bu adamm zehirlemiş olması, hem akla yakm görünüyor, hem de pek kolay... Öyle ya, o mahud likörden içirmek için adamcağızm üstüne az mı düştü?.. Oyun oynarken de yanıbaşında oturuyordu. Hiç kimseye belli etmeden bir parça istriknini cebinden çıkarmış, kadehin ıçine atmış olabilir... Zaten elleri hiç boş durmuyordu. îkide birde fişleri sayıyor, kâğıdları karıştırıyordu. Neden, yaptı, derseniz, işte orası belli değil... Şimdilik ortada hiç bir sebeb yok!. Bedriye Satvet, kocasını zehirlemiş olamaz. Oyuncuların masasına yaklaşmak şöyle dursun, yerinden bile kımıldamadı. Çıkıp giderken de hep kapınm önünde durmuş, oradan konuşuyordu. Hem neden zehirlesin?... Karı koca pek iyi geçiniyorlarmış, öyle görünüyor. Sonra kocası da, nesi var, nesi yok hepsini ona vermiş, artık adamcağızı neden öldürsün?. i UTÜN AGRILARI DiNDiRiR Feriha Fitnat, nişanlısı ile beraber salona gelince doğru dayısmın yanına gitti. Hattâ bir arahk, kolunu onun boynuna doladı, öyle konuştu. O sırada, içki kadehine istriknin atmış olabilir. Sonra bu kız, dün gecedenberi birdenbire pek başkalaştı. Bu değişiklik, yalnız üzüntüden mi; yalnız dayısmın mateminden mi?..* Sakın vicdan azabı gibi, yakalanmak korkusu gibi birşey olmasın?.., Herhalde Ferihamn derdini hiç kimseye belli etmeden, için için kendi kendini yemesi büsbütün boşuna değil; dün geceki facia ile bunun mutlaka bir ilişiği var... Fakat... Feriha Fitnat, çıkıp giderken, dayısı: «Boynum tutuldu...» diye söyleniryordu. îstriknin, yıldınm gibi, hemen o saniyede öldürmezmiş... Eğer boynunun tutulması zehirlenmenin ilk izleri ise, kitabın yazdığı gibi bu izler de zehirlendikten epey sonra ortaya çıkıyorsa, demek ki Hacı Hüsameddin, daha onlar salona gelmeden zehirlenmiştir; şöyle on beş yirmi dakika kadar evvel... Feriha geldiği zaman da boynu tutulmaya başladı; bu da işte istrikninin ilk izleri... Böyle olunca Feriha da, nişanlısı Haşmet te bütün şüphelerden sıyrıltnış oluyorlar; Hacı Hüsameddin zehirlendiği zaman onlar yanında yok tu da ondan..« (.Arkast var) Tefrika No.19 •;• • Nakleden: %" KEMAL RAG1B Beni görür görmez: Yeni bir haber var mı?.. Diye sordu. Bedriye Satvele, Haş metle, sonra dı Feriha Fıtnatla konuştuklarımı an'attım. Sıra deftere geldı. Nasıl b.raktım, sonra geldıŞim zaman nasıl buldum, bunu da söyledim: Pek merak ediyorum, dedim. Kim karı«t'rdı acaba?.. Yüzüne bakışımdan, ne demek istediğimı ar'adı: İnan olsun, dedi, ben elimi bile sürmedim. Sizden aynldım. V'apurun komiserini buldum. Beraber ambarları dolaşhk. Diyebilirim ki, geminin içinde görmediğimiz hiç kimse kalmadı. Yalnız üç kadın var, onları da deniz tutmuş, kama ralanndan dışarıya çıkamıyorlarmış, Gördüklerimizin arasında Adnana benzer hiç kimse yok. Onun kadar esmer birkaç kişi bulduk. Hiçbirisi gözlük takmıyor. Hiçbırinin saçlan, onun saçına benzemiyor. Kimisi daha zayıf, kimisi daha şişman... Kimisi daha genc, kimisi daha yaşlı... Şükrü Paşa, polis romanlannı çok okumuş olacak : Bir adamın, bir başka adamı öldürmüş olup olmadığı aranırken üç şey sorulur, diyordu. Birincisi neden öldürdü?... İkincisi, nasıl öldürdü?... Üçüncüsü de öldürebilecek bir vaziyette miydi, öldürmesine imkân var mıydı?... Bunlara bakılır. Öyle ise, dedim, biz de bütün yol