CUMHURIYET 19 Mayıs 1938 Çirkin kız Bir saattenberi beklediğim arkadaşm artık gelmiyeceğine kanaat getirmiş tim. İki gün evvel büyük bir keyifle çizdiğimiz programı yalnız başıma tatbik etmek tatsız olacağı için, semtin arkasmda uzanan ve bu anda pek ka labalık olduğunu tahmin ettiğim me sire yerine gitmek kararile kahveden çıktım. Mesire yeri tahmin ettiğim gibi kalabalıktı. Kadmlı erkekli gruplar. ağaclar al tmda, çimenler üzerine oturmuş çekirdek yiyor, tatlı tatlı konuşuyorlardı. Çocukların bir kısmı kâğıd helvacıla rın, eğlencelikçilerin etrafında dört dönüyor, bir kısmı da voleybol oynu yor, uçurtması olanlarsa uçurtma uçuruyorlardı. Daha uzaklarda, birbirlerine sokulmuş, fısıldaşan çiftler görü nüyordu. Bütün halk havanın ve mevsimin güzelliğile sarhoştu; bu anda Çinde ve İspanyada kanlı muharebeler cereyan ettiğinden bihaber. pazarını iyi geçirmeğe bakıyordu. Bu tasasız kalabalığın neş'esi bana da sirayet etti. Zaten ka labalık içinde yalnızlığı tenhadaki yalmzlığa daima tercih ettiğim için, beni saatlerce beklettiği halde gelmiyen arkadaşı unutmuş, çocukların havada takla atan renkli ucurtmalarını bayağı alâkalanarak seyredivordum. Çocuklan uçurtmalarile ve uçurtmaları rüzgârla başbaşa bırakarak, vamacm yukarılarma doğru açıldım. Grup lar gittikçe seyrekleşiyor ve yalnız olduklarını sanan çiftler göze çarpı yordu. Sağda, bir taşm üzerinde yalnız başına oturmuş, bir genc kız gözüme ilisince durdum. Acaba bu genc kız niçin yalnızdı? Sevgilisi yokduysa arkadaşı da mı yoktu? Nasıl bir kız olduğunu anlamak için, sezdirmeden o tarafa doğru yürüyüp yüzünü yakmdan görünce, yalnızlığmm ve düşünceli durmasımn sebebini öğrendim. Cirkin bir kızdı ve giyinişinden fakir olduğu anlaşılıyor du. Ah kimbilir. o da bu anda bir erkekle beraber olmayı ve kendisine ilânı aşk edilmesini nekadar isterdi! Ve belki de bugüne kadar hiçbir erkek başmı çevirip kendisine arzu ile bakmamıştı!. Düşkünlere, çirkinlere ve bedbaht lara karşı içimde merhameti aşan bir muhabbet beslediğim için bu zavallı kızı memnun etmeği düşündüm. Gidip kendisine güzel olduğundan, hoşuma gittiğinden bahsetseydim. ne kaybe derdim? Hiç. Bilâkis zavallı kızın yü zünü güldikür, bedbahtlığını bugün için olsun unuttururdum. Bu maksadla ve tereddüdsüz, genc kıza yaklaştım: Yalnızlık canmızı sıkmıyor mu? tster misiniz beraber gezelim, bakın ben de yalnızım. Genc kız, yabancı bir erkeğin muhatabı olabileceğini hiç aklma getirmediği için olacak, bana hayretle baktı. Ben hiç oralı olmıyarak devam ettim: Beraber gezebilir miyiz? Mademki ikimiz de yalnızız.. Muhakkak ki kulaklarına inanamı vordu. İniltive benzer. halsiz, kırık bir = ^== Cahid Sıdkı Tararcı sesle: Benimle gezmekten zevk almıya 1 caksınız ki dedi. Niçin? Niçin olacak.. Benim gibi çirkin bir kızı ne yapacaksımz? Ben sizi sık maktan başka ne yapabilirim? Genc kızı, sözlerime inandırmak için, sesime bütün samimiyetimi koyarak: A! dedim. Siz kendinizi çirkin mi sanıyorsunuz? Değil miyim? Her sabah avnanın söylediği, üvey annemin yüzüme vurduğu, bütün mahallenin tekrar ettiği bir hakikati siz nasıl oluyor da görmüyorsunuz? Yoksa benimle alay mı ediyorstmuz? Şüphelerini yatıstırmak için: Ne münasebet? dedim. Hiç kimse ile alay etmiş bir adam değilim. Hele sizinle alay etmek aklıma gelmez. O halde? Rica ederim, vanlış anlıvorsumız. hele kendinizi hiç tanımıvorsunuz. Si ze kötü bir telkin yapmış olacaklar. Cirkin olduğunuzu nereden cıkanyorsu nuz? Güzellik dive mutlak bir sev yoktur; bu, insandan insana, memleketten memlekete ve zamandan zamana değişir. Sizin güzel dediğiniz şeye. ben. pekâlâ çirkin diyebilirim. Siz kendi nize haksızhk edivorsunuz. sizinkisi vehimden başka bir şev de?ildir. Gönül kimi severse güzel odur. Ben sizi görür görmez hosuma gittiniz, demek ki be nim için güzelsiniz. Genc kız, beni, gittikçe artan ve art tıkça sevince inkılâb eden bir hayretle dinlivordu. Cirkin olmadığına, kendisinin de erkeklerin hoşuna gidebileceğine tamamile kanaat getirdiği gözleri nin taze ve canlı parıltısmdan belliydi. Artık benden çekinmiyordu, beraber gezmok teklifimi aşikâr bir sevincle kabul etti. ağaclar arasmda ve çimen ler üzerinde vanyana yürürken, ben. yanımda sahiden ffüzel bir kız varmış gibi kompliman üstüne kompliman vağdırıvordum; o ise. sahiden güzel bir kızrms gibi. nazlanıvor. kırıtıvor. ancak SÜzel bir kıza varaşan cilveler vapıvordu. Ben. bile bile. o. farkmda olmadan, ovnadığımız rolü büvük muvaffakiyetle dpvim ettirivorduk. Etrafın tenhalığmdan cesaret alarak koluma girmiş, bana sokuldukca sokulnvordu. Rolümün en nazik yerir.de oldu?ırau anladım. Saadetini tamamla mak icin, gözlerimi yumarak ve sevgi'imi sözümün örn'ine getirerek çirkin kızı kucakladım. Kollarmı sıkı sıkı bovnuma dolamış, kalın dudaklarını bir türlü dndaklarımdan avırmak istemi vordu. Neden sonra sefaat ederek beni azad etti. Onun mestolması, beni de fakat bir başka bakımdan mestet misti. Akşam karanlığı basıyordu. Döndük. O, evine giderken. uzaktan elile se îâmlar ve öpücükler gönderiyordu; bense, aynasmm, üvey annesinin ve rrahallesinin beni yalancı cıkaracagını düşünerek ürperivor, yarjtığıma yavaş vavas nadim olma&a ba^lıvordnm. = ^f I Fransada yerleşen ecnebi muhacirler Yeni bir kanunla bir çok kayıdlara tâbi tutuluyor Fransaya sığınmış muhtelif milletlere mensub muhacirler hakkmda bir müddettenberi devam eden ve blr nevi ecnebi aleyhtarhğı gibi telâkki edilebilecek olan istiskal nihayet, Fransız hükumetinin, Fransada oturan ecnebileri bir takım kayıdlara ve şartlara tabi tutan yeni bir kanun neşretmesile neticelendi. Fransaya sığır.an yabancılar meselesi, bırkaç senedenberi hükumetin ehemmiyetle nazarı dikkatte bulundurduğu millî bir gaile halini p.lmış, bu iş halledilmedikçe Fransız vahdetinin, daimî ve gitgide büyüyen bir tehl'ke karşısında bulunduğu kanaati hasıl olmuştu. Muhtelif memleketlerden Fransaya iltica etmiş muhtelif milletlere mensub in sanların sayısı, en az üç milyon olarak tahmin ediliyordu ve bu üç milyon nüfus, kısmen, Fransızlarm memnuniyetle kar şıladıkları çahşkan, işgüç sahibi kimselerden, kısmen de, kendi gelen nev'inden, işsiz ve sefil muhaciılerden mürekkebdi. Fransanın, son çıkan kanunla baskı altına almak istedıği de esasen bu sonuncu sınıf mültecilerdir. Fransa, Büyük Harbden çıktıktan sonra, cephelerde 1 milyon 600 bin ölü, hayat yolu üzerinde de 2 milyon malul ve işe yaramaz Fransız bıraktığını gör müş, bunlarm iş, ekonomi, ticaret, sana yi ve ziraat sahalannda boş kalan yerlerini doldurmak için ancak muhacir kabulü çaresini bulmuştu. Muhtelif memleketlerle yapılan muahedeler, Fransanın çalışacak kollardan mahrunn iş sahalarmı doldurmağa yetecek kadar muhacir işçi temin etti. Bugün dahi, Fransız kö'ylerinde ve şehirlerinde, tarlalarda, maden o caklarında, fabrikalarda iyi verimlerle çalışan bu ecnebi rencber ve işçi muha cirler, misafiri oldukları o memîeketin memnuniyetle ahkoyduğu insanlardır. Fransanın şikâyeti, muhtelif sebeblerle kendi memleketini terke mecbur olup oraya sığınan ve ekserisi siyasi kaçak olan mültecilerdir. Bunlar meyamnda, Fransayı ikinci vatan ittihaz edip oroya tamamile yerleşen Ruslarm sayısı 80,000 tahmin edıliyor. Harbi Umumiden sonra, kısmen doğrudan doğruya Rusyadan, kısmen, bir müd* det memleketimizde, Yugoslavyada ve diğer bazı memleketlerde oturduktan sonra Fransaya hicret eden bu Ruslar, orada, harb sonrası siyasî mültecilerinin nü vesini teşkil etmışlerdir. Fransızlar, fabrika amelesi, Kafkas bebekleri yapan oyuncakçı, lokanta garsonu, balalaykacı, metrdotel, oda hizmetçisi prens ve pren seslerden ibaret olan bu Rus mültecilerini Fransız muharrirlrrine roman mevzuları vermekten başka faydalan olmamakla beraber, gene istiskale lâyık görmemişlerdir. Bunlardan sonra, Parisin etrafında, kiiçük şehirlerin civarında yaşıyan Ermeni muhacirler vardır. Gerek mülteci Ruslar, gerek Ermeni muhacirler, Fransada ikamete başladıklan ilk günlerdenberi tedricen Fransız hayatına temessül etmişler, kız alıp vermişler, Fransayı ve Fransız kültürünü hemen tamamen benimse mişlerdir. Bunların hayatı, ekseriyet iti barile fakir ve zaruret içinde geçmekle beraber, mevcudiyetleri herhangi bir tehlike arzedecek mahı>ette değildir. Nihayet, sayı itibarile Rus ve Ermeni muhacirlerden az olan Siryanî, Geldanî, İlalyan ve İspanyol muhacirler geliyor. Son zamanlarda, bunlara. Sarlılarla Alman Yahudileri de iltihak etmiş ve Fransanm istemiyerek misafirperverlik gösterdiği kendi gelen neviden muhacir mik tarı, Rus ve Ermeni haric olmak üzere, 1938 de 80,000 i Alman olarak 300,000 nüfusa çıkmıştır. Fransa, vahim bir muhacir istilâsma maruz kaldığını görerek, bu işe bir nihayet vermek lüzumunu duymuştur. Son zamanlarda, Fransızlar, memle ketlerine lüzumundan fazla dolan yabancıların, hergün sebebiyet verdikleri türlü türlü hâdiselerden, zabıta vukuatından başka, iş sahasını istilâ ettiklerini, içtimaî yardım teşkilâtından azamî istifadeye çahştıklannı, şehirlerin ve hatta hükumet merkezinin intizammı bozan hareketlere kalkıştıklarını ve bu suretle Fransız kütlesine maddeten ve manen zarar getirdiklerini görmüşlerdir. Hatta, bunlardan pek çoğunun, vaziyetlerindeki hususiyeti nazarı itibare almadan, memîeketin da hilî işlerine müdahaleye bile yeltendiklerinden acı acı şikâyet edenler olmuştur. Fransa, siyasî mültecıleri yüz binlerle kabul ettikten sonra bu sayıyı milyonlara çıkarmanın her veçhile imkânsız ve zararlı olacağını düşünerek, son kanunu kabul etmiştir. RADYO aksamki programj Yeni yetişen genc artist Viyanah F. Lauterbach Berlinde çevrilmekte olan «Mabadi var!» filminde baş kadın rolünü oynuyor Berlinden yazılıyor: Yeni ve eski dünyalar artist yetiştir mekte birbirile rekabet ediyorlar. Holi vud'da birçok yeni simalar peyda olmasma mukabil Almanya ve Fransa da tabiî boş durmuyor. Nitekim burada son günlerde genc bir Viyanah kız büyük muvaffakiyetler kazandı. «Mabadi var!» fılminin kahramanı Frauke Lauterbach.. Biz Ufa stadt'ın «Mabadi var!» a aid faaliyetlerle meşgul olan stüdyosundan iceri girdiğimiz zaman o, rejisörü Paul Martm'le gb'rüsüvordu. Kalabalığı gö rünce döndü. Kendisini tabiatıle can ve gönülden tebrik ettik. Gülerek: Filim eğer fazla muvaffak olduysa kerameti sade bana atfetmeyin!. dedi, Viktor Staal, Oskar Sima, Gustav Dissel gibi kuvvetli partönerler bu iste daha mühim birer unsur teskil ettiler. Mevzudan bahsetmemi istiyorsunuz.. Size şu kadar söyliyebilirim. Bu partönerlerimden birisi benim hayatımı çok müşkül bir safhaya sokuyor.. Ötekiler ise bana ellerini uzatıp yardım ediyorlar. Gayeme erişmekliğimi temin ediyorlar. «Mabadi var!» dar maada şımdiye kadar diğer iki filimde oynıyarak birdenbire Alman sinemacılığının kıymetli bir unsuru haline gelmiş olan Viyanah genc artist bundan yirmı sene evvel SarayBosnada doğmuştur. Babası orada mühendislikle hayatmı kazanıyordu. On iki yasında Viyanaya gelen Frauke bir dans mektebine girdi. Babası bu işe pek muvafakat etmemişti amma, annesinin ta vassutu onun böyle bir teşebbüsüne mümanaat etmesıne ımkân bırakmadı. Genc kız o vakte aid hatıratını ayak üstünde bize şöyle anlattı: Dans mektebinde hem ders alıyor, hem de bazı gösterilere iştirak ederek para kazanıyordum. Bir taraftan da fırsat buldukça musıki ile meşgul oluyordum. Hocam avnı zamanda bir tiyatroda di rcktördü. Beni sahneye çıkarmak istedi. Simdi beyaz perdenin kuvvetli artistle rinden olmasa namzed «Dün geceki kız» filminin kahramanı Gusti Huber'le Rose Stradner de benim sınıfımda ve samimî arkadasımdılar. Onlara da birer rol verildi. Fakat ben piyesin hepsini göremedim. Birinci perdedeki vazifem bittikten sonra vaktinde yatıp uyumak için eve gittim. Artist olarak tekâmülüme hizmet eden safha bundan sonra başladı. Graz, Os trau, Teplitz ve diğer küçük şehirlerde iki sene mütemadiyen çalıştım. Hertürlü role çıktım. Bazan çok az para kazanıyor, yarı aç yan tok yatıp kalkıyordum. Fakat azmime, gayretime kat'iyyen halel gelmıvordu. iki sene sonra birden terakki ettim. Viyanadaki «Kammerspiele» ile Prag'daki «Alman tiyatrosu» artistleri arasına dahıl oldum. ANKARA: 12,30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Türk musikisi ve halk şarkılan 13,15 dahilî ve haricî haberler 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 Türk musikLsi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşlaru 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 radyofonik temsil (gencler grupu) 21 konferans: (.Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan) 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajaiLS haberleri 22,15 yarmki program ve Lstıklâl marşı. ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 spor ve genclik bayramı: Hamid Onğünsu: Yüksek Öğretmen okulu direktörü 18,40 plâkla dans musikisi 19,15 spor musahabeleri: Eşref Şefik 19,55 borsa haberleri 20 Sadi Hoşses ve arkadaşlan tarafmdan Türk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza tarafmdan arabca söylev 21 Radife ve arkadaşlan tarafmdan Turk musikisi ve halk şarkıları, saat ayarı 21,45 orkestra 22,15 ajana haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23 son. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar Frauke Lauterbach 21,10 Bermünster: Çar Saltan efsanesl (Rlraski Korsakof'un). 21,50 Saarbrükken: Ivgeni Önlgin (Çay< kofski'nin). mekte olan askerî bir kordelâdaki genc kız rolünü oynamak için oraya gönderdi. Büyük konserler Sonra Romada «Hayır, diyemiyen a 21,05 Kolonya: Opera musikisi. dam» da vazife aldım.. Bugün «Mabadi 21.05 Layipzig: Dresden filârmonik or* kestrasının konseri. var!» en mühim meşgalemi teşkil ediyor.. 21,20 Londra: Mozart ve Bethofen'in Bir gün, belki Lilian Harvey, Lil Daeserleri. gover gibi milletlerarası şöhret kazanıp 21,35 Bruksel: HugoVolf'un şarkıları. 21,35 Strasburg: Haydn, Berlioz, Vag * ismi bütün dillerde dolaşacak olan güzel ner'm eserleri. ve narin kıza veda ederken sade bugünkü 22,20 Frankfurt: Mozart'ın vakfındaa faaliyetinde değil, diğer bütün çalışmakonser. larında bahtının açrk olmasını temenni 23.06 Varşova: Simanofski'nin eserleri. 24,05 Stuttgart: Milletlerarası musikl ettik. şenlikleri. Eleanor Povell'in keşfi 1,05 Stuttgart: Mozart ve Brahms'ın eserleri. Oda musikileri 20,20 Bufcreş: Göpfast (Trio G = dur), 20,35 Varşova: Piyano ve klârnet kon serl. Operetler 20,20 Münih: Fridrike (Lehar'ın). 22,05 Roma: ÇinÇinLa (Nanzarto nun). Şarkı konserleri 21,20 Paris (Poste Parisien): Ivet Jil ber. 22,20 Britiş Naşyonel: Zilcher Kize kamp (bariton). NOBETCİ ECZANELER Bu gece şehrimlzin muhtelif semtlerin •< deki nöbet'Çi eczaneler: İstanbul ciheti: Eminönünde (Salih Necatl), Alemdarda (Esad), Kumkapıda (Asador), Küçükpa • « zarda (Yorgi), Şehzadebaşmda (Üniversl te), Fenerde (Hüsameddin), Karagümrük^ te (Kemal), Şehremininde (Nâzım), Aksarayda fŞerefi, Samatyada (Erofilos), Ba kuköyde (Hilâl), Eyübde (Arif Beşer) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Kurtuluşta (Necdet), İstiklâl caddesln • » de (Taksim), İstiklâl caddeslnde (Kan zuk), Yenişehirde (Baronakyan), Bostan başında (İtimad), Galata Mahmudiye caddesinde (İsmet), Kasımpaşada (Müeyyed">, Hasköyde (Nesim Aseo), Beşiktaşta (Nail Halid), Ortaköy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköyde Söğüdlüçeşmede (Osman Hulusi), Üsküdarda (Ahmediye), Büyükada da (Halk), Heybelide (Tanaş), Beykoz, Paşabahçe, A. Hisar eczaneleri. Eleanor Povell Bursada açılan muhtarlar kursu Sinema yıldızı Eleanor Povell'in step dansları meşhurdur. Geçen hafta Kübanın merkezi Havana'da bir dans göste risi yapmağa giden artist orada müthiş bir keşifte bulunmuştur. Sahneye çık mazdan evvel evvelce garaj olan bir yerde tecrübeler yapan Eleanor senelerdenberi yağ içmiş olan taban tahtalarının stepe fevkalâde elverisli olduğunu gör müs ve orada hemen stepli bir tango figürü icad etmiştir. Fakat bu tangoyu oySine san'atkârlığına, tanınmış ar namak icin her zaman garajlı taban tahtist Maria von Tasnady'nin tavassutile talan gibi senelerce yağ içmiş yeri nerede dahil oldum. Beni Budapeste'de çevril bulacak? r Bir iki satırla •jf Meşhur tenor, Tito Schipa ile Mireille Balin Romada «Ateş arazisi» is minde bir filim çevireceklerdir. Bu kordelâda Fransız komiği Max Dearly de mühim bir vazife deruhde edecektir. •^ Harry Baur, Louis Jouvet ve Marion Dorian «Volpone» isminde bir filim çevireceklerdir. •Jc Constance Bennett sinema artistliğinden çekilmeğe karar vermiştir. Artist bir «güzellik enstitüsü» açarak hayatiiu bu suretle kazanacakhr. jr «Yasasm üniversiteliler!» kordelâsını birlikte cevirmiş olan Robert Taylorla Mauren O'Sullivan yeni bir filim yapmağa başlıyacaklardır. Bu kordelânın adı «Ver ve al!» olacaktır. ^ Holivud'da «Tatil» namile bir fi lim çevrilmek üzere olduğunu evvelce yazmıştık. Bu kordelânın baş rollerini Katherıne Hepburn'la Cary Grand'la Bimvie Barnes ve E. E. Horton oynıya caklardır.. ^ Ermeni rejisör Rupen Mamulyan, Kolombiya şirketi namına «Masaşuset cinayeti» ismindeki kordelâyı idare et mek üzere mezkur kumpanya tarafmdan angaje edilmiştir. •jf Amerikada güzel bir genclik filmi yapılacaktır. Bu kordelânın adı «Altın delikanhlar» olacaktır. Bu kordelânın başrollerini oynaması lâzım gelen genc lerin ayni zamanda boksör olmaları ve güzel keman çalmaları icab etmektedir. •^ Sarışın artist Jean Arthur, yeni filimler çevirecektir. O artistin başrolü oynaması için yeni bir piyesin filme çekilmesi hakkı satın ahrmıştır. Bu kordelâyı rejisör Frank Capra idare edecektir. Bursa (Hususî) Beş hafta evvel vilâyet merkezindeki Köy büro sunda açılan muhtarlar kursu bitmiştir. Buraya devam eden 84 muhtara vilâyet Köy bürosu şefi Rıdvan tarafmdan köy işlerinin çevrilmesi etrafında en yeni ve faydalı bilgiler verilmiştir. Gönderdiğim resim, muhtarları Vali Şefik Soyerle birlikte Parti binasmın önünde göstermektedir. Baş rollerde : Baş rollerde : FRED Mc MURRAY FRANCES DRAKE JEftNE PARKER BRiAN DON Ayrıca : Başvekilimiz Ce'âl Bayar ile Hariciye Vekilimiz T. R. Aras'ın Belgrad ve Sofyayı ziyaretleri ve 19 MAYIS Türkçe Sözlü Film 1 S A H T E Şoför 2 Teksas Fcdaileri Bugün matinelerde İPEK sinemasında 2 büyük tilin birden SARAY sinemasında MYRNA LOr ve ROBERT MONTGOMERY tarahndan fransızca sözlü 2 büyük ve güzel filmden mürekkeb müntahab bir program : Bugün MATiNELERDEN itibaren ViCTOR FRANCEN SESSUE HAYAKAWA Gökten Düşen Kadın NAMUS LEKESİ Yeni ve güzel bir komedi Suvarede 8,30 dan itibaren 2 film birden tarafından senenin en büyük ve dramatik filmi. Dik otur doğru konuş İC M. G. M. şirketi «Marie Antoi nette» filmini çevirmeğe başlamazdan evvel bu kordelâdaki 152 muhtelif rol için 1000 artistin resmini ve 500 tecrübe filmini tetkikten geçirmiştir. ^ Robert Montgomery, yakında başrolünü oynıyacağı bir filmin rejisini de bizzat kendi idare edecektir. TAT Şisman komik Oliver Hardy'nin arkadaşı zayıf komik Stan Laurel vaktile Londra müzikhollerinden birinde Şarloyu takliden bazı numaralar yapmaktaydı. Onu sinemacılığa intisab ettiren de bizzat meshur kamiktir. •+T Myrna Loy yeni filminde genc bir tayvareci kadın rolünü oynamaktadır. + William Povvell'in sinemadan çekilerek tiyatro artistliğine başlıyacağı hakkında uzun zamandır bazı şayıalar deveran etmekteydi. William bu rivayetleri kat'î surette tekzib etmiştir. ^ Nelson Eddy'le birlikte «Balalayka» filmini çevirmek üzere Holivud'a gitmis olan Avusturyalı artist Ilona Massey, Eleanor Povvell ve Jeannette Mac Donald'la sıkı fıkı dost olmuştur. Bütün bos zamanlarını onlarla birlikte geçir mektedir. Jc İrlandalı artist Mauren O Sullivan çalıştığı sinema şirketine müracaat ede rek senede ancak dört ay Amerikada kalmak ve diğer zamanları memleketinde geçirmek şartile kabul edilmezse Holivudda çalışmaktan vazgeçeceğini beyan etmiştir. •İC Luise Reiner «Gönül oyuncağı» ismindeki filmini bitirmis ve tatil müddetini gecirmek üzere Holivud'dan Niyork'a gitmiştir HALKEVLERİNDE Konferans konser Kadıköy Halkevinden: 20 mayıs 938 cuma akşamı saat 21 de Evimiz salonunda Bayan Sıdıka Atasağun (Türk kadınmın aile ve cemiyetteki vazifesi) isimli bir konferans verecektir. Konferanstan sonra (Mandolin konseri)« Herkes gelebilir. *** Şehremini Halkevinden: 21/5/1938 cumartesi günü saat 20,30 da Evimizde öğretmen Kemal Sun tarafından 1877 de İstanbuldan orta Asyaya bir müracaat adlı bir konferans verilece>ktir. Davetiyeler Ev sekreterliğindedir. SON AYLARIN EN BÜYÜK ALÂKA UYANDIRAN ESERÎ ÜÇ ADAM Atatürk Mussolini Ruzvelt Muharriri asrın üç büyük adamını çok yakından tanımış olan Amerikanın eski Ankara sefiri G. Shernll'dir. HER KİTABCIDA ARAYINIZ J