CUMHURİYET 19 Mart 1938 Inkılâb [Türk Tarih Kurumu Belleteninin son çıkan nüshasında intişar eden, profesör Bayan Âfetle, Hüsrev Sami Kızddoğanın miihim birer yazısını aynen iktibas ediyoruz.] Türk Tarih Kurumu Asbaşk \am Profesör Bayan Afeie Türk Tarih Kurumunun 1 nisan 1937 tarihli ikinci sayıh Belleteninde (Atatürkü dinlerken) başlığı altmda yazdı ğınız kıymetli ve samimî yazıyı okudum. Harbiye mektebinden erkânıharb yüz başısı olarak çıkan Mustafa Kemalin Şamdaki menfasında geçen askerî bir macerayı anlattıktan sonra kısaca (VAT A N ve H Ü R R Î Y E T ) cemiyetinin Atatiirk tarafından nerede ve nasıl kurulduğunu hikâye ediyorsunuz. Bu yazılar şimdiye kadar meçhul kalan tarihî bir hakikati aydınlattı. Bu itibarla Türk tarihine yeni bir hazine kazandırdığınızdan dolayı sizi candan tebrik ederim. Yazmızın sonunda «Evrensel ve tarihiğ işi 1908 inkılâbının esasını Şamda Dr. Mustafanın evinde aramak lâzım dır» cümlesile bitiriyorsunuz. Mustafa Kemalin bu büyük eserini memlekete nasıl yaydığını ve 1908 in kılâbına ne suretle müessir olduğunu her safhasında yaşamış bir adam sıfatile ben de söyliyeceğım. Bayan Afet, bu mes'ud fırsatı bana verdiğinizden dolayı size teşekkür ederim. Tarihinden Yazan: Hüsrev Sami Iki Yaprak Yazan: Profesör Afet ederim ki size zerre kadar mes'uliyet te « rettüb ettirmem. Hasan Bey yüksek namusile Türkiye* de inkılâb olmasını istiyen ve onu yapa « cakları yetiştihîieği ve onların yetiştirilmesini istiyen ve bununla uğraşan bir adamdı. Mustafa Kemal onun Selânik Askerî Rüştiyesi talebesi olduğu gündenberi dikkat nazarını celbetmiş olan bir çocdk olduğu için bütün tavsiyeler^ o günün kanun, nizam ve ahlâk kaide * erinden üstün olan inkılâbcılık düşüncesile hareket ediyordu. Onun içindir ki Mustafa Kemale şu tavsiyede bulundu: Vaziyet hakikaten dediğiniz gibi fena ve tehlikelidir. Şu dakika hatırıma gelen çareyi size söyliyeyim: Müşiriyet makamına bir istida ile müracaat ediniz, hastahğmızdan bahsederek tebdilhavd talebinde bulununuz. Fakat sadece erkânıharbiye yüzbaşısı Mustafa Kemal dı ye imzalayınız. Ben bu istidayı heyetî sıhhiyeye havale ettirir, sıhhiye reisi İs kender Paşayı, aynca görerek lâzım gelen vesayada bulunurum. Pek söz vere mem amma, umarım ki muvaffak olursunuz. Vatan ve Hürriyet ittihad ve Terakki runda aylarca sürmüş olan hicranını dinlendirdi. Mukaddes iabanca için ısrar etti. Nihayet paşanm yanına ötürüldü. Paşanm salonunda ayakta vuku bulan bu mülâkat topu topu bir kaç dakika süren üç beş kelimenin teatisinden baret kalmıştı. Mustafa Kemal sordu: Paşam, ben size Suriyeden mek :ub yazdım, inkılâbdan, ihtilâlden bahsettim. Memlekette inkılâb yapabilir bir adam olduğumu anlattım. Siz de bana: :<Her ne suret ve vasıta ile olursa olsun >uraya geliniz, ben elimden geleni yaparım» diye cevab verdiniz. Şimdi halinizde bir ihtiraz, bir tereddüd görüyorum. Anak ben bir defa gelmiş bulundum, şimdi ne yapacağım? Uzaktan şöhreti işitilen bu paşanın ce•abı şu olmuştu: Ben hiçbir şey yapamam. Yalnız ıenin yapacaklannı hüsnü telâkki etmekle iktifa ederim. Ancak benim de senden bir ricam var: Beni yakma! Mustafa Kemal, yakılmaktan korkan Mustafa Kemal faaliyette Rıhtıma çıkar çıkmaz Ahmed Tevfikten eski arkadaşlanndan §air ve hatib Ömer Naciyi sordu. Akşam kendisini görmesini söyledi. Ömer Naci, diyebilirim ki, Mustafa Kemaldeki gizli kudret ve dehayı ilk keşfeden bir yârıvefakân idi. Yüksek bir halk hatibi olan Ömer Naci, Mustafa Kemalden sonra ordu ve memleket içinde pek çok sevilen bir zattı. O gece Naci ile buluştular. Üçüncü ordu mıntakasında da ( V A T A N ve H Ü R R İ Y E T ) cemiyetinin teşkiline karar verdiler. Ertesi gün Naci Lembet'teki topçu kışlasına geldi. Bana Mustafa Kemalin geldiğini söyliyerek bu akşam Selânik Kars meb'usu Hüsrev Kızıldoğan Şamda Dr. Mustafanın evinde Ata Askerî Rüştiyesi muallimlerinden Bursatürkün kurduğu « V A T A N ve H Ü R Hakkı Bahanın evine mühim bir meseR İ Y E T » cemiyeti o havalide intişara lenin müzakeresi için gideceğiz, dedi. Hiç başlamıştı. Ancak bu büyük eseri bütün unutmam o taşkın ve ateşin ruhlu Naci memlekete yaymak, teşkilâtlandırmak lâfevkalâde bir heyecan içinde sarsıhyor, zımdı. Artık onun muazzam deha kuv hiçbir yerde oturamıyor, gecenin hululüveti taşacak yeni sahalar arıyordu. Sulnü sabırsızhkla bekliyordu. Naciye bu tanın zulüm ve istibdadma karşı memlemühim içtimaın mevzuunu sordukça açık ket ve milleti kurtarmak zamanının gelsöylemiyor, yalnız (ümidlerimizin ta diğine kat'iyetle inanmıştı. Bu inanış, bu hakkuk) etmek üzere olduğunu söyle ateşin ülkü, bütün mevcudiyetini sarmışmekle iktifa ediyordu. Akşam olmuştu. tı. Muayyen saatte Hakkı Bahanın Kule Şam ve Suriye onun düşündüğü geniş kahvelerine giden yol üzerindeki evine ihtilâl ve inkılâb hareketlerine üssülharecaranlıkta girdik. Hakkı Baha yeni ev ke olamazdı. Kendisine en müsaid muhit enmiş bulunuyordu. Güzel döşenmiş bir yabancı unsurlarm iftirak şurişleri içinde gelin odasında toplanmıştık: Mustafa kaynaşan (Makedonya) idi. Hem de Kemal, Ömer Naci, Hakkı Baha, Musorada mekteb hayatındanberi sevdiği, itiafa Necib (2) ve ben. Kahveler içildıkmad ettiği yüzlerce fedakâr zabit arkaen, Hakkı Baha ile bazı lâtifeler yapıldaşlan da vardı. Bunlar şurişçi unsur dıktan sonra Mustafa Kemal oturduğu flarla Makedonyanm yeşil ve zengin ovakoltuktan doğrularak ağır ve vakur bir larında, ormanlı ve karlı dağlannda maksada ile «Arkadaşlar, dedi. Bu gece buadsız çarpışıyorlardı. Orada yakın tehrada sizleri toplamaktan maksadım şu îikeyi anlamış olan Türk kütlesi daha udur: Memleketin yaşadığı vahim anlan /anık, daha olgundu. Hemen karann size söylemeğe lüzum görmiyorum. Bu[verdi: Makedonyaya geçmek... nu cümleniz müdriksiniz. Bu badbaht Fakat Mustafa Kemal Şamda hür ve memlekete karşı mühim vazifelerimiz varpserbest değildi. Oraya sürülmüş, her da dır. Onu kurtarmak yegâne hedefimiz kika nezaret ve tecessüs altmda bulunu dir. Bugün Makedonyayı ve tekmil yordu. Bu şartlar içinde büyük emelin Rumeli kıt'asını vatan camiasından ayırlnasıl tahakkuk ettirecekti? İşte bu kör mak istiyorlar. Memlekete ecnebi nüfuz İdüğümü çözmek lâzımdı. ve hakimiyeti kısmen ve filen girmiştir Mustafa Kemal için bu hayatta müş Padisah zevk ve saltanatma düşkün, her kül ve gayrimümkün yoktur. Bir kere zilleti irtikâb edecek menfur bir şahsi karar verdikten sonra o şey mutlaka ve yettir. Millet zulüm ve istibdad altında ibehemehal olmalıdır ve olur. mahvoluyor. Hürriyet olmıyan bir memMakedonyaya geçmek için izin almak lekette ölüm ve izmihlâl vardır. Her teveya mazeret dermiyan etmek zarurî bi rakkinin ve kurtulusun anası hürriyettir. mecburiyetti. Fakat Mustafa Kemalı Tarih bugün biz evlâdlanna bazı büyük kim ve ne cesaretle izin verebilirdi? En vazifeler tahmil ediyor. Ben Suriyed meşru mazeretleri bile kabul edilemezdi bir cemiyet kurdum. Istıbdadla mücade Bu vaziyet karşısında Mustafa Kema leye başladık. Buraya da bu cemiyetin kendisine has olan karannı verdi: îzin esasını kurmağa geldim. Şimdilik gizli almadan gitmek. Bu hareket firar etmek çalısmak ve teşkilâtı taazzuv ettirmek za demekti. Ruhunun bu ilk isyan ateşil ruridir. Sizden fedakârlıklar bekliyorum Akdeniz kıyısına indi. Oradan ilk vapur Kahhar bir istiHdada karşı ancak ihtilâ la Akdenizin dalgalı enginlerine açıldı. ile cevab vermek ve köhneleşmiş olan çü rük idareyi yıkmak, milleti hâkim kılmak Selânikte heyecan Mustafa Kemalin Yunanistandan yaz hulâsa vatanı kurtarmak için sizi vazife dığı bir telgraf arkadaşları arasında he ye davet ediyorum.» Oda içinde derin bir sükut hasıl ol men şayi olmuştu. Bu telgraf kendi sınıl arkadaşlanndan erkânıharb yüzbaşıs muştu. Lâmbanın solgun ziyaları içind Selânikli Ahmed Tevfiğe (1) hitabe: Mustafa Kemalin mehib sesinin akisle ri hâlâ dalgalanıyordu. Ömer Naci aya yazılmıştı. Bir gün Mustafa Kemal Selânik rıh | a kalkarak, Mustafa Kemalin hitabesi ne karşı o tatlı şivesile: «Mustafa Kema! tımma yanaşan bir vapurdan çıktı. De arkandayız, seni takib edeceğiz, ölümler rin mavi gözlerinin içinde ihtilâlin şim şekleri çakıyordu. Rıhtımda kendisin cellâdlar, işkenceler bile bizi bu azmi bekliyen Tevfiğin ellerini hararetle sıkt mizden çevirmiyecektir. Hürriyet veril mez, o ancak alınır. Zulüm ve istibdad Kendisinin olan bu güzel memlekete a yak basar basmaz duyduğu tatlı heye altmda inliyen bu masum ve bicare milleti kurtaracağız, yaşasın hürriyet ve ihti can içinde yolculuğun bütün zahmetle lâl!» sözlerile derin sükutu ihîâl etmisti rini, meşakkatlerini unutmuştu. İskele Mustafa Necib, inkılâbın o fedakâ den, yıllarca çocukluğunun aziz ve ateş hatıralarını taşıyan sokaklardan geçere evlâdı, gizli hıçkırıklarla yanımda göz evine doğru gitti. O gün çok sevdiği an yaslannı zaptetmeğe çrlısıyordu. Musta fa Kemal tekrar söze başladı: «Arkadaş nesinin sefkat ve hasretle tutuşan huzu Mustafa Kemal Selânîkte Harb Akademisinden çıkar çıkmaz beinci orduya sürülmüş olan erkânıharb olağası Mustafa Kemali bir aralık Selâlikte görüyoruz. Bu, usulü dairesinde ilar!» dedi. «Gerçi bizden evvel birçok inli bir geliş değil, istibdad devrinin tateşebbüsler yapılmıştır. Fakat onlar mu assud ve takayyüdünden sıynlarak bir vaffak olamadılar. Çünkü teşkilâtsız işe açıştı. İzah edelim: başladılar. Biz kuracağmvz teşkilâtla bir Mustafa Kemal, beşinci ordunun Yafa gün mutlaka ve behemehal muvaffak o mıntakasında piyade stajı yapıyordu. Falacağız. Vatanı milleti kurtaracağız.» kat ruhu, inkılâb idealinin yüksek illıamBu hitabeden sonra teşkilât işi görü arile doluydu. Şamda, bir gece, tüccar üldü. Nihayette Atatürk bana bakarak: reya doktor Mustafanın evinde kurduğu sHüsrev, tabancanı çıkar, bu masanın :<Hürriyet ve Vatan Cemiyeti» teşkilâtızerine koy, karanmızı yeminle teyid Makedonyaya yaymağı düşünüyordelim.» dedi. Taşıdığım brovnik taban du. Kafasını ve kalbini saran bu düşünce asmı masanın üzerine koydum. Hepimiz le o, bir gün Yafayı terkederek Mısıra llerimizi bu tabancanm üzerine k ilünciye kadar bu mukaddes dr "\ kaçtı. Hedefi Selânikti. Buraya girebilmenin yolunu hazırlıyordu, Mısırda çok unda çalışacağımıza and içtik. Bu tarihî manzara cidden muhteşem durmadı. Akdenizin dalgah ve fırtınalı e ulvî idi. Atatürkün yüksek huzurunda ir mevsiminde bir vapura binerek Piregece Türkün kurtuluş tarihi doğmuştu. e çıktı. Oradan Atinaya gitti. Burada Bu suretle 1908 inkılâbınl yapan Vatan /aziyeti ve Selâniğe girebilmek esbabını e Hürriyet cemiyetinin o gece Selânikte etkik ettikten sonra karannı verdi ve Seânikte erkânıharb yüzbaşı Ahmed Tevde temel taşlan konulmuştu. iğe şu üç kelimeli telgrafı çekti: 1908 inkılâbı «Parti bateau grec». Ve bir gün Pire Yazımın başmda söylediğim gibi meçul kalan bu tarihî hakikati millî tarihe imanından Selâniğe kalkan Yunan banartık vermelidir. Bu sırn bilen hayatta dıralı bir vapura binerek doğduğu diyara ncak üç kişi kalmıştır: Atatürk, Hakkı ollandı. Arkadaşı Ahmed Tevfik, vapurun ismi yazılı olmıyan bu müphem îaha ve ben. Mustafa Kemali zalim idare tekrar elgrafı aldığı tarihten itibaren hergün Şam a iade etti. Selânikte kalan arkadaş >ir kayığa binerek Selânik limanına gian Mustafa Kemalin kendilerine tevdi en Yunan vapurlarını birer birer ziyarel /e emanet ettiği büyük eseri genişlettiler. diyor ve her defasında aradığını bulav'atan ve Hürriyet cemiyeti vatanın her madan, dönüyordu. Nihayet Mustafa emalin bindiği vapur Selânik önünde köşesine dal budak saldı. Memleketin en demirledi. Ahmed Tevfik, hüviyetini kıymetli, en fedakâr evlâdlarını sinesine aldı. Bazı küçük gruplar da buna iltihak izlemek için arkasma bir muşamba giytti, nihayet bu teşekkül az zamanda ta miş olduğu halde, bir sandalla vapura r azzuv ederek kahramanlarile 1908 tem anaçtı. Biraz sonra iki arkadaş, ayni muzunda zalim sultanın karşısma dikildi. andalla gümrüğün nhtımına çıkmış buunuyorlardı. Hükumet faaliyette Mustafa Kemal burada üç sorgudan 1907 martmda bir hâdise cereyan etti. Sultanın hafiyeleri bu gizli teşekkülii $ez eçecektı: Gümrük memurları, polis mediler. Cemiyetin faal azasından iki kişi murları, askerî inzıbat memurları... Tıpek şüpheli görüldüğünden hükumetce kı kaçan bir nefer gibi gelen bir erkânıakiblerine başlandı (3). Bunlardan bi harb zabiti için bu sorgulara cevab vermek müskül, belki de imkânsızdı. Fakat isi Omer Naci, diğeri de bendim. Naci o sıralarda Selânikte intişar eden bir arkadaşı Selânik merkez kumandan (Çocuk Bahçesi) gazetesinde Filozof muavini mümtaz yüzbaşı Cemil (şimdi Rıza Tevfikle çetin bir kalem münaka Tekirdağ saylavı, sabık Dahiliye Vekilı emil Uybadm) onun imdadına yetişiasına girmişti. Bu edebî münakaşa nihayor. Mustafa Kemalin seyahati tarzmyet mevzuundan çıktı, ve siyasî bir şekil aldı. Naci bir makalesinde (4) Rıza dan evvelce malumatı olan yüzbaşı CeTevfiğe karşı «beş asırlık bir tarihî şa mil, lâzım gelen tertibatı almış, Pireden nuşeref ebediyen topraklara gömülür bir zabit gelip ismi Mustafa Kemal olduken» gibi o devirde söylenmesine cevaz ğunu söyleyince serbest bırakılması için verilmiyen taşkın sözlerle vatanın içinde keledeki inzibat memurlarına talimat bulunduğu felâketi haykırarak ilân et vermisti. Yüzbaşı Cemilin bu tertibatınmişti. Bu yazılar o zaman Selânik muhi dan Ahmed Tevfik bile haberdar detinde büyük bir heyecan uyandırmıştı. Bu ğildi. lisan münakaşasına ben de uzaktan karışmışhm. Bir gün cemiyet arkadaşlarından Talât (paşa), Naci ile beni hususî davet ederek şö'yle bir teklifte bulundu: Bugün Umumî Müfettişlikten bir arkadaş bana sizin tevkifiniz için Müfettişlikle Mabeyn arasında sifreli telgraflar teati olunduğunu söyledi. Ben de bu şifreleri telgrafhanede gördüm. Cemiyetin henüz harekete geçecek kadar kuvvetli olmadığım takdir edersiniz Tevkifinizi daha bazı tevkifler de takib edebilir. Biz cemiyetin selâmeti namma ikinizin de memleketten ayrılmasmm muvafık olacağı fikrindeyiz. Hem de aynl manıza başka sebebler de vardır. Geçen de (Beşçınar) da müzakere ettiğimiz veçhile cemiyetin haricde bir neşriyat va sıtası da bulunmak Iâzımdır. Pariste ça lışan Prens Sabahaddin ve Ahmed Rıza oartilerile teması ancak siz yapabilirsiniz Hangisi bizim programa uyarsa onunl birleşiriz. Şayed bunları muvafık bul mazsanız evvelce konuştuğumuz gibi ce miyet nam ve hesabına, Avrupanın baş ka bir yerinde biz de aynca bir gazete çı karalım. Burada kalmakta îTar ederse niz cemiyetin mevcudiyeti tehlikeye dü «ecektir. Arkadaşlar hep bu fikirde, siz ne düşünüyorsunuz. Bu mesele hakkmd aynca bir içtima yaDalım mı? Mustafa Kemal muayene odasında Ertesi gün Mustafa Kemal, Selânik askerî hastanesinin muayene odasında, bir takım genc doktorlar arasında, mua ' yene edilmektedir. Ondan hastahğını soruyorlar, fakat o sarih bir cevab veremiyor. Yalnız arada sırada hastalığımın mahiyctini İskender Paşa hazretleri bilir diyor. îskender Paşa hakikaten Ha»an Beyden tavsiye almış, fakat bunu hastanedeki doktorlara söylemeği unutmu?tu. Nihayet paşa meseleyi hatırlıyor ve Mustafa Kemale bir raporla dört ay Selânikte tebdilhava kararı veriliyor. Bu rapor İstanbula gönderiliyor. Profesör Bayan Afet yazı yanyor bu paşaya kendisini yakmıyacağma dair söz verdi ve gecenin karanlığında, geldiği gibi evine döndü. O gece Mustafa Kemal sabaha kadar uyumadı. Ne yapacağım, işe nereden başhyacağını düsünerek sabahı buldu. Sabaha karşı onun verdiği karar Mustafa Kemal, annesile karşı karşıya Mustafa Kemal, Selâniğe çıkar ç;kmaz, Sanayi mektebi karşısındaki evine idiyor. Mustafa Kemal bu evde dünyaya gelmiştir. Ana oğul karşılaşınca annesi, çocuğunun basına bir felâket gelebilmek endışesi içinde soruyor: Ne cesaretle buraya gelebildin oğlum? Hem nasıl geldin? Devletin ve padısahımız efendimizin arzusuna mugayir bir is yapmış olmıyasın? Mustafa Kemal: Merak etme anne, diyor, müsterih ol! Benim buraya gelmekliğim lâzımdı onun için geldim. Padisahımız efendimizin ne olduğunu da şimdi değil, fakat yakın zamanda sana göstereceğim. Maamafih vaziyet hic emniyetbah' değildir. Mustafa Kemalin ortada gö rünmesi istibdadın gözcülerini derhal harekete getirebilirdi. Bunu düşünebikn Mustafa Kemal, bir müddet evinden dışarı çıkmadı, kendi arzusile evinde mahpus kaldı. Bu müddet zarfında kimse onun Selânikte bulunduğundan haberdar değildi. Mustafa Kemal bu ihtiyarî mevkufiyeti zarfında maksadı uğruna faali yete koyuldu. İlk teşebbüs Biz bu garib teklife karşı evvelâ red cevabı verdik. Bu gece düsünerek kat' cevabımızı varın verebileceğimizi söyli verek avrıldık. O gece Naci ile birlikt bu teklifi uzun n"dıva tetkik ve müna Mustafa Kemalin Selânikte ilk teşeb büsü orada o devrin şöhretli bir paşasile mülâkat oldu. Mustafa Kemal daha Şamda iken bu paşa ile muhabere etmiş ti. Onu kendisine bir vatanperver ve ihti lâlci olarak tanıtmışlardı. Mustafa Ke[Arkast Sa. 9 sütun 6 da] mal, onun şahsında bir inkılâb arkadas (1) Ahmed Tevük Hürrlyetin Ilânmdan bulacağı kanaatile bir gece vakti, onun evvel ölmüştür. Cemiyetin eski ve kıymetl evine gıtti. Kapıyı açan adama ismin. azasmdandı. (2) Mustafa Necib piyade mülâzimi id vererek paşaya haber gönderdi. Derha Balkan Harbinde Babıâü baskınında şe kabul edileceğini zannetti. Mustafa Ke hid düsmüştür. mal : «Pasa hazretleri bir yere gitmek (3) Omer Naclnin ta.kibine kanun zabit mecburiyetindedirler, kendilerile şimdi lerinden yüzbaşı İbrahim, benim takibimı de suvari mülâzimi Ali memur edilmişler görüşemiyecekler» cevabile karşılaştı. Fa di. Her ikisi de 1908 ihtilâlinde telef olmuş kat yüksek maksadı uğrunda yola çıkmı lardır. olan Mustafa Kemal böyle bir mania ö (4) O sıralarda Midilll adasmın Fransı nünde geri dönemezdi. Kabul olunmal donanması tarafından işgalini telmihen. Ortalık ağanyor... Mustafa Kemal Mustafa Kema], artık saklanmağa ve fecrin ilk aydınlığile beraber karannı hüviyetini gizlemeğe lüzum görmeden gavermiştir: Üniformasını giyerek ordu erkânıharbıye daıresınin kapısı önüne geli yesi uğrunda çalışabilecektir. Derhal he yor ve burada bir adamın gelmesine inti koyuluyor ve arkadaşlanndan hatib Özar ediyor. Beklediği adam erkânıharbiye mer Naciyi, topçu zabitlerinden Hüsrevi, miralayı Hasan Beydi. Çok geçmeden sınıf arkadaşı ve o tarihte Selânik AskeHasan Bey kılıcını şakırdatarak geldi, rî Rüştiyesi tarih ve edebiyat muallimî makamına gireceği sırada... Mustafa Ke Hakkı Bahayı buluyor, bunlarm delâletimal kendisini önledi ve: le Selânik Muallim mektebi müdürü ho Beni tanımadınız mı? dedi. ca Mahir ve Selânik Askerî Rüştiyesi Filhakika tanımamıştı. Mustafa Ke müdürü Bursalı Tahirle tanışıyor. Bunlar malin yüzüne dikkatle baktığı halde bir Mustafa Kemalin hazırladığı inkılâba türlü hatırasmı aydınlatamıyordu. Makedonyada ilk girenlerdir. Tanıyamadım çocuğum! Selâniğin Çınarlı mahallesinde Mustafa Kemal kendisini tanıttı: bir ev Ben Selânik Askerî Rüştiyesinde Ev sahibi Hakkı Baha yeni evlenmisokurken siz birçok defalar bize mümeytir. Mustafa Kemal, arkadaslarile burada yizliğe gelmiştiniz. Mektebi bitirdikten toplanmağa karar veriyor. Hakkı Bahasonra îstanbula, Kuleli îdadisine gireceknın evine gidıliyor. Hakkı Baha, arka tim. Siz buna mâni oldunuz ve «Manastırda daha iyi yetişirsin» diyerek beni sma giymiş olduğu süslü bir Japon pija Manastır idadisine gönderdiniz. Şimdi masile kendilerini karşılıyor. Hakkı Baha o zaman musikiye meraklıydı, flüt çahatırladınız mı? lardı. Bu evin tarihî bir kıymeti ve manaMustafa Kemalin bu kısa izahatı Hası vardır. Çünkü Mustafa Kemalin Şamsan Beyin hatırasmı aydınlatmağa kâf; da tesis ettiği ihtilâl komitesinin Make gelmişti. Mustafa Kemal devam etti. donya teşkilâtı bu evde kurulmuştur. Tahmin ve teşhisiniz doğru çıklı, Mustafa Kemal ve arkadaşları bir maBen hakikaten dediğiniz gibi daha iy sa etrafında toplanıyorlar. Mustafa Keyetiştim. Fakat şimdi bir felâketle karşr laşmış bulunuyorum. Sizi namuslu biı mal cebinden bir kartvizit çıkarıyor. Buadam olarak tanıdığım için bugünkü va nun üzerinde yazılı üç beş maddeyi arkaziyetimin felâketli cihetini de size anlat daşlarına okuyor, arkadaşlar Mustaîa Kemalin tasavvur ve teklifini aynen kabul maktan çekinmiyeceğim. Miralay Hasan Bey, Mustafa Kema ediyorlar. lin halini anlamış olacak ki ona: Şimdi hafif bir merasim îşi kalmıştı: Büroma buyurunuz, orada görüşe Komiteye sadakat yemini! lim, dedi. Mustafa Kemal, bu yeminin silâh ü Hasan Beyin mesai odasında Mustafa zerine yapılmasını teklif etti; çünkü, in Kemal ona vaziyeti, nasıl kaçtığını, nas:l kılâbın yürüyebilmesi için icabmda mügayrikanunî bir surette geldiğini, nihayet racaat edilecek vasıta gene silâhtı. Silâh maksadı ne olduğunu, hiçbir noktayı sak sözü üzerine pijamah edebiyat hocası celamaksızın tesrih etti. bini yoklarken Mustafa Kemal topçu zaMustafa Kemali dikkat ve sükunetle biti Hüsreve dönerek «silâhın var m:?>> dinliyen Hasan Bey: dedi. Hüsrev «var efendim» cevabile ta Çocuğum, dedi, sen herşeyi yıktık bancasını çıkardı. Mustafa Kemal tatan, altüst ettikten sonra buraya geîmiş bancayı aldı ve masanın üstüne koydu. bulunuyorsun, ben şimdi sana ne ya^abi Arkadaşlar, dedi, inkılâb için bu lirim ? silâh üzerine yemin ediyoruz, unurmayıMustafa Kemalin cevabı: nız ki burada birbirimize verdiğimiz söz Ne yapacağınızı ben değil, siz tak inkılâb sözüdür; ve onun olması için ıcadir edeceksiniz. Görüyorsunuz ki ben mü bında, silâh kullanmaktan da çekinmi letime faydalı olabilecek bir hale gelmi? yeceğiz! bulunuyorum. Siz bu fikirde değilsenız Arkadaşlar, birer birer bu silâhı al p ve bu azmimde bana yardım etmezsenız öptüler ve onun üzerine yemin ettiler. Bu hayatım tehlikeye girer. O vakit ben de başka çare düşünmek mecburiyetinde ka merasim bittikten sonra Mustafa Kemal lırım. Kendi basıma düsünüp bulacağm topcu Hüsreve dönerek: «Al silâhmı, debu çare beni belki muvaffak edebilir, fa di, bu silâh mukaddes bir silâhtır; onu kat edemezse o vakit ben, bu yetişmiş a iyi sakla! Bir gün bana verirsin!» ve hldam, hiç olurum. Beni hiç olmaktan kur hakika öyle olmuştu. tarmak şu dakikada sizin ellerinizdedır. ÂFET Türk Tarih Kurumu Asbaskanı Size söz veririm beyefendi, öyle hareket Mustafa Kemal çalısmak için zaman kazanmtştır