11 Şubat 1938 CUMHURİYET Uzun hikâye FAYDAU BİLG5LERİ însanlar yaşadığı muhite göre şekil alıyorlar Sıcak iklimlerde yaşıyan koyunlar dan bir kısmını alıp daha soğuk mmtakalara götürmüşler, orada koyunların tüylerimn birkaç nesil sonra ecdadlarının tuylerıne nısbeten pek çok daha uzunlaşmıya başladığı görülmüştür. İn sanların da bu şekıl değişmelere tâbi olduklarım bir Amerıkan gazetesi yazmaktadır. Afrikaya gidip yerleşen Av rupalılarm derileri yavaş yavaş esmerleşiyor, Avrupaya getirilip yerleştirilen |tnerakh şeyle rj Bahama adasındaki hazineler Amerikadaki Bahama adalanna vaktile korsanlarm birçok kıymettar eşya götürüp gömdükleri hakkında ortada birçok rivayetler dönüp dolaşmakta idL Son zamanlarda Ingilizler ve Amerikalılar bu rivayetlerin içinde hakikate yakın ban şayialar mevcud olduğunu gö CİNLİNİI^rYELPAZESİ 4 [Ceçen haflalar çıkan kısımların hulâsası: ŞangYu genc yaşmda Çinden çıkmış, Avmpaua giimış, Pariste bir Fransız kadtnı ile evlenmis bir Çinlidir. Karısı ölmüştür. Pariste biıuuk bir antika mağazasmm sahibidir. Bir de deli • kanlılık çağına girmek üzere bulunan FuJi isminde oğlu vardır. ŞangYu çocuğile birlikle uzun zamandır aıjrı kaldtğı valanmı ziyaret elmek, hem de mağazasma hazı antika esua toplamak üzert Çin Japon muharebesi başlamadan cvvel Pekine geliyor. Orada bir villâ tutuyor, Çin dilini iyi bilmiuen ve Çin an'anelerine vâkıf olmıuan FuJi yavaş yavaş memleketin âdetlerine alışmıua başhuor.] Ram, bir gün hiç belli etmeden köpek etı pişirmiş ve küçük beğe kuzu diye ıkram etmiş, onu kemali afiyetle yedir dikten sonra hakikati itiraf etmişti. FuJi evvelâ kızar gibi göründıi. Fakat çok meharetle yapılmış salçalı köpek etini o kadar kuzu etine benzetmişti ki neticede hoşuna gittiğini itiraf etmekten çekin medi. ŞangYu bir hafta sonra oğluna: Eh, dedi, çok şiıkür artık yerleş tk. Biraz da şehri ev aramak için değil, rahat rahat gb'rmek için gezelim.. Burada neler vardır, neler.. Hem de bu suretle mağazamız için eşya satın almak fırsatını da elde etmiş oluruz. Bu sabah lutfen bize gösterir misiniz? Huang tatlı bir tebessümle: Hay hay, diye cevab verdi, buyurun, yelpazenin bulunduğu salona ge çelim! Huang misafirlerini her tarafı birçok camekânlarla dolu küçük bir salona soklu ve camekânlardan binnin önünde durarak kapağını açtı. Rafların üzerinde küçük büyük birçok kıymettar eşya ve mücevher duruyordu. Orta yerde san ipekliden yapılmış bir yelpaze tıpkı bir tavus kuşunun kuyruğu gibi panl parıl parlıyordu. Çünkü üzerinde son derece meharetle ve dıkkatle yapılmış resimler \ardı. Bunu vücude getiren artist muhakkak ki senelerce çalışmış, ruhundan kopup gelen bir arzu ve hevesle uzun za man uğraşmı§tı. FuJi kendini zaptedemiyerek: Aman babacığım, ne güzel yelpaze! diye haykırdu Huang manalı manalı gülerek sordu: Ya.. Hoşunuza gitti demek? Sonra ilâve etti: Evet hakikaten fevkalâde bir şeydir. Onu ben vaktile kadir ve kıymetin den kat'iyyen haberdar olmıyan bir ayak satıcısından aldım. ŞangYu, satın alma teklifinî Huang'a nasıl bildireceğini henüz kat'î surette tayin etmemiş olduğu için şu beylik cüm leyi savurmaktan başka birşey yapamadı: Hakikaten fena değil! Huang kıymettar malı hakkındaki mütaleayı bir daha işitmek istiyormuş gibi FuJi'ye dönerek: Genc adam, dedi, hakikaten çok ınce bir zevk sahıbısiniz! Biraz durdu. Sorrra yüzürm ŞangjYwya çevirerek ince dudaklannın üstünde müstehzi bir tebessümle: ^ Ziyaretinizden çok mernfıun ol dum, dedi, eski genclik ve seyahat hatı ralarımı yadetmeğe vesıle vermiş oldu ğunuzdan dolayı size son derece minnettanm. Bu tesekkürümün bir nişanesi ol mak üzere de yelpazevi size yadigâr olarak takdim ediyorum! Baba oğul, adeta kulaklanna inanamıyorlardı. Bu sözleri rüyada mı duyuyorlardı, yoksa hakikaten mi işitiyorlardı. Şaşkm şaşkm teşekkür ettiler. Aradan bir müddet geçtikten sonra da müsaade alıp dışan çıktılar. Sokakta hâlâ hayret içinde birbirlerinin yüzüne bakıyorlardı. FuJi kıymettar yelpazenin içinde bulunduğu küçük sandığı son derece dik kat ve ihtimamla taşıyordu. Eve döndükleri zaman dolablardan birinin içine koydular ve tekrar gezmeğe çıktılar. Genc çocuk neticeden çok memnundu: Babacığım, diyordu, eğer bütün tedarik edeceğimiz eşyayı böyle bedavadan alacak olursak işimiz iştir. Bu hususta hiç para sarfetmemize lüzum kalmıyacak. ŞangYu biraz düşünceli ve dalgın: Evet oğlum, diye cevab veriyor du, Huang muhakkak kı çok nazik bir adam.. Eğer bu meselede gizli bir maksad ve emel takib etrmyorsa dünyada misli nadir bulunur bir şahsiyet! *** Ertesi gün FuJi babasile birlikte Pekinin vaktile Çin imparatorlarınm otur makta olduklan esrarlı saraylann bulunduğu mahallede uzun bir gezinti yapmış, fevkalâde yorgun olarak erkenden yatmıştı. Yatakta yarı uyanık, yan uykuda gündüz gördükleri bir sinema şeridi gibi gözlerinin önünden geçiyordu. Öğleden biraz sonra sokağa çıkmışlar, evvelâ Mogolların oturduklan kısımdan geçmişler, orada çatlaklannda yabani otlar bitmiş yüksek duvarlar delikanlının üzerinde müthiş bir tesir bırakmıştı. Ka lelerin kapılarında hâlâ eski harblerden yadigâr kalma kan lekeleri görünüyor, topraklardan leş kokulan sızıyoı gibiydi. Evlerin çoğu sık ağaçlı bahçelerin orta smda olduğu için fevkalâde esrarlı bir manzara arzediyordu. FuJi Bunlan düşünmekte iken bir denbire koridordan akseden hafif bir gürültü duydu. Yavaşça yatağmdan sıyrılc', akhna hiçbir korku getirmeden ayak larının ucuna basarak ara kapıyı geçti, babasının odasma girdi. El yordamile vatağı buldu. ŞangYu hayret ve heye can içinde uyandı: Baba, dedi, dur sesîni çıkarma. Koridorda bir güniltü var!. Biraz bekledıler. Olduklan yerde ne Zencilerin ise tenlerinin rengi gittikçe açılıyormuş. Şimdilık tatbikat sahasında bunları ispat etmek mümkün değilse de her halde bugünkü ilmî ve fennî esaslara uygun bir nazariye! Waterloo muharebesinin cereyan ettiği yer 1915 senesinin 18 inde Napolyonun kumandası altındaki Fransız askerle rile İngiliz ordusu arasında Waterloo zönünde tutarak adalarda kazılar yapmıya başlamışlar, yanlarmda birçok mütehassıslar da götürmüşlerdir. Şim * diye kadar ortaya bir şey çıkaramamışlarsa da pek yakın zamanda birçok hazineler elde edeceklerine dair olan ümidlerini hâlâ kaybetmemişlerdir. Plâtin ne zaman keşfolundu? Berlinde profesör Wilhelm Lepsins isminde bir âlim, madenlerin tarihi hakkında çok değerli malumatı havi bir kitab neşretmiştır. Bu kitabda okunduLondrada çocuk balosuna giden küçük bir kavalye ile damı Bilmeceyi çözenler da büyük bir muharebe cereyan ettiğini ve bu muharebe neticesinde Napolyo nun mağlub olduğunu biliyorsunuz. îş te General Wellington'un bu muharebeFransız askerlerine taarruz ettiği yerde «Belle Alliance> isminde blr çiftlik vardı. Bu çıftliği geçen ay zarfında 100 bin frank mukabilinde bir Fransız satın almıştır. Fransızların orada bir müze vücude getireceği sövlenmektedir. ğuna göre, plâtin madeni ancak 1750 senesinde meydana çıkarılmıştır. İlk zamanlar onu başka bir madenle karışmış gümuş zannederlerdi. Sonra yapı lan uzun uzun tahliller neticesi başlıbaşına bir maden olduğu anlaşümıştır. Hayvanları tanıyalım! J Yaban eşekleri Son zamanlarda bazı şehirlerimizdeki hizmetlerine nihayet verildıği için gö zümüze pek nadir görünmeğe başlıyan ehlî eşeklerimıze pek benzıyen hem cinslerınden bir kısım yaban eşekleri cenubî Amerikada dağlarda hâlâ sürü Bılmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat kazananlann ismi her ayın ilk haftasmda neşrolunan büvük listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Bursa Orhangazi Mehmed Gül men. 2 Toros Osmanlı Bankası muhasebecisinin oğlu Kemal. 3 Maraş ilk okul 133 Hayrullah. 4 Kumkapı orta okul 617 Muzaffer. 5 İstanbul Gelenbevi orta okul Ali Rı^a. 6 Beyoğlu 22 nci ilk okul Ahmed Ünlü. 7 Kadirga Küçükavasofya caddesi 163 numarada Harika. 8 Karacabey ilk okul Ç«tln Bozkaya 9 Vize Bulaca mahallesi 6 numarada Şeret 10 Kasımpaşa orta okul 547 MOştak. 11 Eskişehir Millî Hakimiyet okulu Orhan Arpat. 12 Beyoğlu Zoğrafyon lisesi Emil Grigoryadi. 13 Sakarya Akçıkmaz Çardan kö yünden Ali oğlu Alâeddin. 14 Kumkapı orta okul 357 Seyfeddin Dikolcay. 15 Bayburt Cumhuriyet ük okul 106 Demirhan. 16 Kayseri Cumhuriyet ilk okul 179 Haluk. 17 Nevşehir ilk okul 421 Necat. 18 Siirt Gazi okul 38 Selma. Sınıfta bir inek Danhnarkadakl liselerden birindeki fizik hocası talebelerinden hiç mem nun değiLnjiş. Bir gün yanayakıla an lattığı bir bahse, karşısındaki sıralarda oturanlarm hiçbir ehemmiyet verme diklerini g3rünce, kızmışt Ne utanmaz, sıkılmaz şeylersinlz yahu, demiş, şu sözlerimi bir inek olsa sizden iyi anlar. Ertesi gün ilk derste sınıfta ne gorse beğenirsiniz. Kürsünün kenarma bağ . lanmış bir inek, memelerini ayaklarmın dibine kadar sarkıtmış böğürüp duru • Paristeki vekilimden bir telgraf aldım. Bana muşterılerin istedıkleri bazı şeyle ri tedarik etmemi bildiriyor. Bunlar arasında bronzdan, fıldişinden yapılma Buda heykellerüe Pekinde yalnız bir tek mevcudu olan bir yelpaze var.. Bu yelpaze buranın zenginlerinden ve eşrafından HuangHoŞi'nin elınde imiş. Bir Amerıkalı milyoner bunu her ne bahasına olursa olsun almak istedıği için paradan kaçınmamaklığımız lâzımmış!. Zannediyorum ki bu yelpazeye kolay kolay sahıb olamıyacağız. Adamakıllı çalışma mız icab edecek! *** Ertesi sabah baba ogul, erkenden dı sarı çıktılar ve doğru HuangHo'nun evine gittiler. ŞangYu o gün ceket ve pantalonunu bir tarafa atmış güzel işlemeli bir Çinli elbisesi giymişti. FuJi'ye: Kıyafetimi boşa değiştırmedım, diye izahat verdi, mutaassıb Çinliler yabancılardan pek hoşlanmadıkları kadar kendi vatandaşlannı ecnebi elbisesi için de görmeğe hiç tahammül edemezler. Binaenaleyh Huang'ın üzerinde iyi bir tesir yapmak gayesile bu şekle girdim. Maamafih bbyle millî elbise ile gezmek şahsan da hoşuma gitmiyor değıl! Ziyaretçiler gayet mükellef döşenmiş biı salonda birkaç dakika bekledıkten sonra Huang'ın içeriye gırdiğini gördüler. Huang evinin eşyalarmdan daha kıymettar bir elbise içindeydi. Sapsarı yüzü ilk bakışta hasta olduğuna hükmettiriyordu. Çenesinin altında ancak beş on kıldan mürekkeb bir sakalcık sallanıyordu. Tavr., hareketi, konuşması çok nazikti. FuJi bilhassa ellerinin ve tırnaklarının pek zarif olduğuna dıkkat etmişti. Uzun müddet Parise ve Pekine dair görüştüler. Zengin ihtiyann sade nazık değil, ayni zamanda pek malumatlı bir insan olduğu da anlaşılıyordu. FuJi'nin çince bilmedığini öğrenince mükâlemeyi fransızcaya dökmüş ve konuşmalan bu dille devam etmişti. Nıhayet ŞangYu, ziyaretinin maksadmı ortaya çıkarmak zamanının gelmiş olduğuna kanaat hasıl ederek: Sizde, dedi, gayet kıymettar bir yelpaze olduğunu haber aldım. Bunu ler halinde yaşamakta, serbest ve hür gezip dolaşmaktadırlar. Bunlann ekserisinin derisi sivahlı bevazlı çızgilidir. Şu resmini gördiığünüz Kugas denilen cinsin ise fazla avlanmaları yüzündenbir asırdanberi nesilleri tükenmiştir. Hamione ismini taşıyan Asya eşekleri ise, öyle hızlı koşarlar ki, orta bir süratle yürüyen otomobili muhakkak ge çerler. Bizde ötedenberi Mısır ve Mer zifon eşekleri meşhurdur. fes bile almadan put gibi duruyorlardı. Bir el içeriden anahtarla kilidlenmiş bulunan kapıyı açmıya çahşıyordu. ŞangYu gürültü etmeden yatağmdan aşağı indi. Başucundaki mumu yakıp çekmecedeki tabancasını alarak ilerledi. Kapıyı hızla açarak: Eller yukarı, yoksa yakarım! diye haykırdı. Bu söze cevab veren olmadı. Yalnız uzaktan meharetle atılan bir hançer kapıya saplandı. Bıçağm sapına sanlı olan bir kâğıd yere düştü. FuJi: Babacığım, diye sordu, yaralan dın mı? ŞangYu kâğıdı almak için eğilerek cevab verdi: Hayır evlâdım! Sonra çince yazılmış olan pusulayı yüksek sesle okudu: «Eğer söyledikleri mızi yapmıyacak olursanız, başınıza bir felâket gelmesi muhakkaktır. Biz, Hu ang'ın yelpazesini istiyoruz. Tekrar geleceğiz, onu sandığile birlikte bahçedeki kuş kafesinin yanına bırakmazsanız, vay halinize!» Arkası gelecek defa YAZISIZ HİKAYE yor. Hemen koşup meseleyi direktöra haber vermiş, direktör de manzarayı görünce dayanamamış, gülmüş. Gülmüf amma, sonra birden kendini toplıyarak bu işi yapanlara mükemmel bir ceza vermiş. Meğer, talebeler gazete kâğıd • larmdan yaptıkları bir paravan arka • smda cereyan eden gülünc macerayı se\Tediyorlarmış! Şubat bulmacası Yukarıdaki şeklin münasib yerlerini boyadığmız zaman meydana bir hayvan resmı çıkacaktır. Bu işi dikkatle yaparak parçayı kesip adresinizle birlikte bize gönderiniz. Bu bilmeceyi doğru halledenlerden, birinciye 5, ikinciye 2 lira takdim olunacak ve 3 üncüye de münasib bir hediye verilecektir. Diğer yüz kişi de ay» rıca muhtelif mükâfatlar kazanacak lardır. Cevablarm şubat sonuna kadar Cumhuriyet Çocuk Sahifesi» adresine yollanması lâzımdır. Geç kalanlar hediye alamazlar. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin re« simleri de sıraları geldiği vakit sahife • mize basılır.