CUMHURÎYET 11 Şufîal 1938 Sahn aldığın mal verdığın paranın karşılığı olsun Yugoslavyanm son maçı Bugün Şişli ile Taksim stadında yapılacak Bir haftadanberi şehrimizde misafir bulunan Yugoslav takımı bugün üçüncü \e son maçını Taksim stadyomunda Şişliye karşı oynıyacaktır. Perayı 31 yenen, Galatasarayla 0 0 berabere kalan Yu goslavların bugün Şişliye karşı ne netice alacakları merak edilmektedir. Misafirlerin dediklerine bakılacak olursa en iyi dereceyi bu son maçta almak niyetindedirler. Şişlililere gelince, onlar da takviyeli bir §ekilde çıkarak Yugoslav takımına îstanbulda bir mağlubiyet acısı tattırmak emelindedirler. Bu maksadla Şişlililerin Galatasaraylı Lutfi vc Güneşli İbrahimi takımlarında oynatacaklan söylenmektedir. Yugoslavya Şi§li maçı, bayramm birinci günü yapdacak yegâne futbol müsabakası olduğu için büyük bir rağbet göreceğini tahmın ediyoruz. Antrenör kursuna dair Yazan: NÜZHET Martm birinde Ankarada açılacağmı haber aldığımız antrenör kursu Futbol Federasyonumuzun şimdiye kadar aldığı kararların en isabetlisidir. Türk futbolünün âtisi için en verimlisi de gene budur. Herhangî bir marifeti, üstadından öğrenmek, bileninin yanında bir müddet çıraklık ettikten sonra üstad olmak hayatta umumî bir kaide olduğu halde; jimnastik ve terbiyei bedeniye gibi dersleri de gene muallimlerden öğrenmemize rağmen her nedense henüz spor işlerinde bu noktaya lâyık olduğu ehemmiyet verilmemekte idi. Bu husus yalnız bizde değil, bütün dünyada bu şekilde ihmal edilmekteydi. Buna bir sebeb, belki de lüzum hissedilmeyişi idi. Halbuki son senelerde bazı sporlar bir spectacle temaşa haline gelmis bulunuyorlar. Meselâ ve bilhassa futbol etrafına sırasına göre 80 100 bin kişi toplıyabilen bir temaşadır. Seyirci ve meraklısı bu kadar bol bir sporun temaşa bakımmdan mevkiini muhafaza edebilmesi için gün günden daha inceleşmesi ve güzelleşmesi şarttır. Aksi takdirde oyuna karşı beslenen alâka yavaş yava? söner. Bundan başka oyunun înceliklerini; teknik icablarını ve tâbiyelerini öğrenmek daha doğrusu kolay kavnyabilmek için de antrenör ihtiyacı vardır. Velhâsıl antrenör futbol âleminde bir süs değil, bilâkis mübrem bir ihtiyacı karşılıyan bir şahsiyettir. Futbol Federasyonumuz açacağı antrenör kursunu idare etmek üzere Avusturyadan bir mütehassıs celbetmektedir. Bizce gelecek adamm Ingiliz, Alman ve yahud Avusturyalı oluşu ikinci derecede bir meseledir, Elverir ki işinin adamı olsun. Niçin lngiltereden değil de Avusturyadan gibi bir sual de varid olamaz. Takdir edilmek lâzımdır ki mütehassıs antrenörler, yani antrenör yetiştirecek kabiliyette işinin ehli Ingiliz antreaörler çok pahalıdırlar. Hatta zannederim ki futbol mevsimi olmak itibarile Ingilterede bunlann hepsi de şimdi angajedirler. Bu vadide lâfı uzatmadan Avusturyad^a celbolunan mütehassısm işinin ehli olduğunu, aksi sabit oluncıya kadar kabul edelim. Bu mütehassıstan ne şekilde ve ne surette istifade etmeliyiz? Bu suale cevab verebilmek için federasyonun noktai nazarını incelemek lâzımdır. Futbol Federasyonu antrenör kursunu açmakla iki gayeye hizmet etmek istiyor: A Yerli antrenör yetiştirerek futbolü memleketin her tarafına usul ve nizam dairesinde yaymak. B Türk futbolüne bir sistem ve muayyen bir tarz vermek. Bunlardan birinci gaye hakkında izahları zaid görüyoruz. Bu öyle bir ihtiyacdır ki mutlak ve behemehal başarılması icab etmektedir. Yani, futbolümüzü bugünkü ilerlemez, ve gerilemezse de olduğu yerde sayar vaziyetten kurtarmak için yegâne çare hiç şüphesiz ki oyunu mevcud nizam ve kaidelere, teknik ve taktik icablara göre memleketin her yamaçı kazanmak için bütün gayretlerini sarfederek oynıyacaklan şüphesiz ve kimlerin kazanacaklannı kestirmek ise im kânsızdır. Taksim stadyomunda yapılacak olan bu haftaki millî küme maçlarında evvelâ Beşiktaşla Galatasaray, sonra da Gü neşle Fenerbahçe oynıyacaklardır. JUNİOR Bayram günlerinde futbol maçları Bugün: Yugoslav Şişll ABBAS Yelek cebi fenerleri, s&hıb olan için bir kıymettir. Küçöklüğüne rağmen çok işe yarar Galata, Voyvoda caddesi No. 30 Millî küme maçları pazar günü yapılacak Bayramın üçüncü pazar günü, milli iime karşılaşmalanna başlanacaktır. Gesene olduğu gibi; tstanbuldan dört fe Ankara ile İzmirden ikişer takımın |tiraklerile ve ikişer defa karşılaşmalarile atac edilecek bu maçlann bu sene de püyük bir rağbet göreceğini tahmin edi ruz. îstanbul namına îştirak etmekte olan pjüneş, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Gala tasaray takımları bu sene Ankara vc Izrmrden, yeni teşekküllerle müsabaka yapacaklardır. Filhakika Ankaradan geçen senenin Genclerbirliği ve Ankaragücü takımlan yerine Muhafızgücü ile Harbiyegücü, Izmirden de Oçokla Doğanspor yerlerine başka bir Uçokla Alsancak takımlan seçılmiş bulunmaktadırlar. İstanbulun malum dört takımı, bazısı bıraz zayıflamış bazısı da biraz daha kuvvetli bir hale gelmiş olmakla beraber umumî vaziyetlerini değiştirmemişlerdir. Buna mukabil Ankarada Muhafız ve Harbiyegücleri geçen senenin liderlerini mağlub ederek başa geçecek derecede muvaffakiyet ve kuvvet göstermişlerdir. Eu değişiklikten, Ankara futbolünün bu sene daha kuvvetli teşekküllerle temsil edilmekte olduğu, manası çıkmaktadır. İzmir takımlarına gelince; Uçokla Dogansporun, geçen sene millî küme umumî tasnifinde sona kalışları spor mehafilin de çok fena karşılandı ve birleşik kulübler birbirlerinden ayrıldılar. Fakat eski isimlerini almadılar. Meselâ eskiden me§hur K. S. K., Altay gibi takımlar Ya manlar, Alsancak gibi isimler aldı. Bu defa eski Altınorduyu ve Altayı andıran Uçokla Alsancak millî kümeye ayrılmış bulunmaktadırlar. İzmir muhabiri arka daşımız ora futbol mehafilinin kanaat lerine tercüman olarak bu takımlann îzmirî bihakkin temsil edemiyecek vazi yette bulunduklannı bildirmişti. Üç şehrin takımlarını geçen seneye nîsbetle ve umumî bir şekilde gözden geçi rirsek Ankaranın daha kuvvetli, Istan bulun eskisi gibi, Izmirin de daha zayıf bir halde bulunduklannı kabul etmek icab eder. Millî kümenin ilk hafta karşılaşma larında mahallî takımlar birbirlerile mü sabaka yapacaklardır. Bu suretle Ankarada Muhafızgücü Harbiyegücü, îzmirde Üçok Alsancak, şehrimizde de Güneş Fenerbahçe, Beşiktaş Galatasaray maçları vardır. Bütün takımlann bu ilk k nma yaymaktan başka birşey olamaz. Bunu temin için de mütehassıs antrenörden başka yol yoktur. Antrenör kursunda bir müddet ders gördükten sonra muhtelif mıntakalara yayılacak yerli antrenörler zannedilme melidir ki 6 ay zarfında Türk futbolüne başka bir çeşni katacaklardır. Çünkü her şeyden evvel kabul edilmek zarureti vardır ki atılan adım o kadar yenidir ki bu itibarla tecrübe devresini geçirinciye kadar mühim verimler beklemek hata olur. Hem esasen bu iş 6 ay, yahud da bir sene işi değildir. Ve bunun yanında yürümesi icab eden bazı başka şeyler de vardır. Meselâ antrenörlerin dağıldıkları mıntakalarda saha, malzeme, eleman ve teşvik meselesi de çok mühimdir. Süphesiz ki bunlan temin yolunda antrenörlerin şahısları büyük bir rol oynıyacaktır. Genclere iyi örnek olacak ve onları etrafma toplıyabilecek kabiliyette elemanlar muhakkaktır ki gittikleri mıntakalarda (başka memleketlerde görülmedik bir şekilde) valilerden, askerî ümeradan ve belediyelerden azamî teshilât ve muavenet görebileceklerdir. Bu itibarla bunlann atesli gencler arasından seçilmelerini çok mühim telâkki etmekteyiz. B Türk futbolünü bir sistem içine almak ve ona hususî bir tarz vermek me selesi de gene bir çarktan çıkmış antrenörlerin başarabilecekleri bir iştir. Futbolümüzün noksanlanndan biri de vaktile, yani 8 sene evveline kadar azçok kendine mahsus bir sistemi olan Türk futbolünün son senelerde büsbütün gelişigüzel bir tarza tahavvül etmiş olması dır. O vakitler millî veya temsilî takımlarımızda beş, altı as oyuncu bulundurabilirken bugün bunlann bir veya en fazla ikiye düşmesi Türk temsilî takı mmda hiçbir hususiyet bırakmamış dense yeridir. Gelecek antrenörün ibihakkm işinin ehli olduğu tahakkuk ettiği takdirde futbolcülerimize en uygun bir sistemi kabul ettireceği şüphesizdir. Oyuncularımızı ve maçlarımızı birkaç ay takib neticesi bize en uygun tarz ve sistemi tesbit ettikten sonra antrenör kursunda yetişeceklere bu sistemi asılıyabilmek meselesi epeyce mühimdir. Esasen bu kursa deyam edecek elemanlar meselesi de başlıbaşına ve bizce en ehemmiyetli bir meseledir. Bu unsurların antrenörün göstereceği tarz ve sistemi kavrayıp muvaffakiyetle başarabilmeleri son derece titizlikle seçilme lerini icab ettirmektedir. Ve ancak bu sayede Türk futbolüne bir hususiyet ver mek kabil olacaktır. Türk futbolüne hangi sistem en uy gundur? Bugün iş bu kerteye gelmiş, yani federasyon bu işe bu derece ehemmiyet vermiş bukınurken bunun üzerinde mütalea yürütmek doğru olmaz. Esasen gelecek antrenörün tetkik neticeleri belli olmadan böyle bir münakaşa kapısı açmak faydalı değildir. İhtisasa gösterdiği hürmetle memleket futbolüne candan ilgili olduğunu muhtelif vesilelerle izhar etmiş bulunan Futbol Federasyonunun kat'i kararı almadan bu ince iş üzerinde lâyık olduğu ehemmiyetle duracağını kuvvetle tahmin ettiğimiz için bugün bu münakaşadan kaçmmaktayız. El birliği ve hüsnü niyetle bu iş kolay hallolunur. Bugün için memleket sporile ve fut bolile alâkadarlara düşen birinci vazife martta açılacak antrenör kursunun mu vaffakiyeti icin ellerinden gelen maddî, manevî yardımı diri^ etmemeleridir. Saat 15 ISMAIL ÖMER IŞÇEN Cumartesi Taksim stadyomunda: Galatasaray B Topkapı B 15 Kırklareli P. T. T. Direktörlüğündn: 9.30 11.15 13 15 Şeref stadyomunda: Karagümrük Beylerbeyi Galata Gencler Ortaköy Anadoluhisar Davudpaşa Fener Yümaz Kasımpaşa Pazar Taksim stadyomunda: Beşiktaş Galatasaray 13 Güneş Fenerbahçe 15 Kadıköy stadyomunda: Altınordu Hilâl 15 Şeref stadyomunda: Kasımpaşa B Davudpaşa B Beşiktaş B Beykoz B A.HLsar B F. Yılmaz B İ. Spor B Suleymaniye B 9.30 11.15 13 15 1 Xırklareli Dereköy nahiyesi Kurudere Devlet Ormanmdan kesilmek ve Çorluya teslim edilmek şartile idarî ve fennî şartnamesindeki evsafı havi 8 metro tulünde 2190 aded meşe cinsinden telefon direği kapalı zarf usulile eksiltmiye konulmuştur. 2 Muhammen bedeli 16425 lira muvakkat teminat 1231 lira 88 kuruş olup eksiltmesi 1/3/1938 salı günü saat 11 de Kırklarelinde P. T. T. Müdürlüğünde yapılacaktır. 3 İsteklilerin muvakkat teminat makbıvu veya banka mektubu, Ticaret Odası vesikasmdan başka müteahhidlik vesikası ve teklif mektubunu muhtevi kapalı zarflarını o gün saat 11 e kadar Komisyona verceklerdir. 4 Fennî ve idarî şartnameler Kırklareli P. T. T. Müdürlüğünden parasız verilir. (810) Pazartesi Şeref stadyomunda t Ortaköy Fener Yümaz 9.30 Beylerbeyi Doğanspor 11.15 Davudpaşa Galata Gencler 13 A.Hisar Kasımpaşa 15 Grip, Baş ve Diş Ağrıları, Nevralji, Artritîzm, romatizma LMİNA 1 Mıntaka değiştirme Şehirler arasındaki futbolcu münakalesinin önüne geçilecek Ankara 10 (Telefonla) Ankara kulüblerinin futbol takımlannda tanın mı§, beğenilmiş ve kendini göstermiş bazı oyunculann, bir takım îstanbul ve İzmir kulübleri tarafından adeta angaje edildikleri hakkında bir şayia dolaşıyor. Bu arada, Gencler Birliğinin ve Ankara muhtelit takımmın santrhah Hasanın da Beşiktaş kulübüne geçmek üzere olduğu, Ankara Gücünden diğer bir oyuncunun da îzmir Alsancak takımına nakledeceği söylenmektedir. Hasanın, evvelki gün sehrimize gelmiş olan Besjktaşlı Hüsnü ile birlikte îstanbula hareket etmesi de, zaman zaman tazelenen bu şayiamn yeniden kuvvetlenmesıne sebeb oldu. Mevcud nizamnameye göre, lik maçlarını bitirdikten sonra, herhangi bir oyuncunun mıntaka değiştirmesi ve yeni girdiği kulübün takımına derhal dahil olarak millî küme maçlarına iştirak etmesi mümkündür. Gene haber verildiğine göre, şehirler arasındaki spor muvazenîsini bozacak olan bu gibi nakillere mâni ol mak için Federasyonca tedbirler alın maktadır. Bu cümleden olmak üzere mıntaka değiştirenlerin millî küme maçlannda oynamasına mâni olacak bir karar da ittihaz edilecektir. Sıhhat ve İçtimaî Muavenet Vekilliğinden: Almanyada (Bayer) fabrikası tarafından yapılmakta olan cLopion amp. 0.01 Gr., LUMİNAL compr. 0,1 Gr., PLASMOCHİNE simp. compr. 0,02 ve TRİPHAL amp. 0,001 Gr.» adlarındaki müstahzarlara aid 11/98, 7/49, 8/83 ve 7/100 sayılı ruhsatnamelerin zıyaa uğradığına dair mezkur fabrika ve killeri tarafından gazetelerle yapılan ilân üzerine kendilerine yeniden 9/85, 9/86, 9/87 ve 9/88 sayıh ruhsatnameler verildiği cihetle zayi olduğu anlaşılan 11/98, 7/49, 8/83 ve 7/100 numaralı ruhsatnamelerin hükmü kalmamış olduğu ilân olunur. ViROZA Antivirüsle tedavi Kan çıbanları, el ve ayak parmakl arının arasındaki kaşıntılar. dolama, meme iltihabı ve çatlaklar, yanıklar, tıraş yaraları, ergenikler, koltuk altı çıbanları. Tedavisini en erken ve en emin bir surette temin eder. Şark Ispençiyarı İ aboratuvarı îstanbul Darphane ve Damga Matbaası Müdürlüğünden: lile, 1 Sınaî işleri için yerli malı 30.000 kilo külçe kurşun kapalı zarf usu2 520 kilo kalay açık eksiltme ile, satm almacaktır. 3 Tahminen 4,5 5 ton hurda çelik ile müstamel iki tonluk bir kamyon pazarlıkla satılacaktır. 4 Kursunun muhammen bedeli dokuz bin, muvakkat teminatı 675 liradır. Eksiltmesi 28 şubat 938 pazartesi saat 14 tedir. 5 Kalayın muhammen bedeli 884 ve muvakkat teminatı 66 liradır. Eksiltmesi 1 mart 938 sah saat 14 tedir. 6 Çelik ve kamyonun pazarlıkla arttırılmasma 2 mart 938 çarşamba günü saat 14 te başlanacaktır. 7 Kurşuna aid teklif mektublan eksiltme saatinden bir saat evvel Müdiriyetimizdeki Komisyona verilecek ve eksiltme ve arttırmalar bu komisyonda yapılacaktır. 8 İstekliler şartnameleri almak ve satılacak eşyayı görmek "için 19 şubat 938 tanhinden itibaren hergün saat 14 16 da İdareye müracaat ec\&. bilirler. (809) Pera takımı Ankaraya gtdiyor Bayramda iki maç yapmak üzere şehrimize gelmekte olan îstanbul Pera takımı bu cumartesi günü Denıir Çankaya ve pazartesi günü de Ankara Güneşle karşılaşacakt;r. Milli küme fikstürü Futbol Federasyonu millî takım fikstürünü tabettirdi, bugünlerde alâkadar lara ve kulüblere gönderecektir. Malum olduğu üzere millî küme maçlanna bu pazar günü üç şehrimizde de başlanacak, Ankarada Harbiye Muhafız Gücü, îstanbulda Güneş Fener ve GalatasarayBeşiktaş, îzmirde de Uçokla Alsancak karşılaşacaktır. den bir parçanm yere düstüğü muhak kaktı. Bacakları buz gibi olmuştu. Kalbi, arkasına doğru çekiliyor, sırtına yapışı yor, kanı boşalıyordu sanki. Acaba yanlış mı işitmişti? Ayni hakaretli hitab bir kere daha işitildi. Çıldırdm mı Paolo? Hayır. Sade senın mahiyetini yüzüne vuruyorum. Ayni hakaret, îsabella'nın yüzüne üçüncü defa olarak çarpıldı ve Paolo: Haydi şimdi defol! diye haykırdı, yoksa kapı dışarı atarım! Paolo! Paolo! İsabella, bir an içinde vaziyeti anla mıştı. İlikleri, işlediği günahı haykırıyor gibiydiler. Yüzü, sanki bir avuç kül haline gelmiş, harab olmuştu. Boşalmıyan bir tek damarı, gevşemiyen bir tek mafsalı, buz kesilen cildinin altında tkremiyen bir tek adalesi yoktu. Kırılıp dökülmüş, mahvolmuş bir vücud halindeydi. Fakat bir an geldi ki, varlığınm en derin köşesmden, kurtarıcı bir kuvvet fışkırdı ve bu kuvvet, onun kalbini yerine getirdi, adalslerine can, yüzüne renk, sesine hararet verdi. Bu kuvvet, sinirlerden, adaleler den ve kandan daha büyük olan, yala nm yenilmez kuvTeti idi. Kendisini yıkan GENERAL^ELECTRIC RADYOLARI Dünyanın en büyük fabrikaları mamulâtıdır Satış yeri: Beyoğlu İstiklal caddesi No. 28 erkeğin karşısında, ezildikten sonra tek niyorsun? Bu alçakça iftirayı bana nasıl rar canlanan, daha kuvvetli lâmiselerle atıyorsun? yeniden dirilen bir canavar gibi dikildi. îftira değil, hakikat. Sen delisin ve alçaksın. B u anî delilik nereden geldi sana? Bu kabalığa sebeb nedir? Beni tahkir Bu şüpheyi uyandıran sen kendiıw ediyorsun, koğuyorsun. İyi amma, bunun sin. Senin o ahlâksızca zevk düşkünlü ^ sebebini sormıyacak mıyım zannediyor ğünden nasıl da şüphelenmedim! Her şesun? Sen çok şuursuz bir adamsın, acı ye muktedir olduğunu bana söyliyen kenrım sana! din değil misin? Keşke senin kafanı o za* Bütün tavırlarmda derin bir nefret e man ezseydim, alçaklığına ve felâketim^ dası görülüyor, sözlerinde ayni nefret o o zaman nihayet verseydim! kunuyordu. İsabella'nın gözlerinde sabit bir bakıj Paolo, sükunet bulmuş gibi, sesini yük peyda olmuştu. Şimdi, söyliyeceği yala* seltmeden ayni şeyi tekrarladı: nn ağırlığını hissetmeğe başlıyor, bu a t Mahiyetini söyledim. Senin tıyne damm nazarında beraet etmek mecbu ^ tinde olan kadınlardan hiç birisi hayasız riyeti nefsine giran getiriyordu. Istıraba va lıkta senin kâbına varamaz. İzahat ver hiddete kapılarak bu erkeği, bütün öteki mek neye yarar? erkekler kadar dar zihniyetli, mahdud Söyliyeceksin. Ben oyle istiyorum. kafalı görüyordu. Yaptığını sen pekâlâ bilirsin. Hiçbir şey söylemeden, başı eğik, di Kendimi ölçüsüz bir teslimiyetle vana doğru bir iki adım attı, oraya kapan* sana verdim. Kusururn odur. dı, yüzünü ellerile örttü. Paolo, onun sol Evet, ölçüsüz... Oyle ölçüsüzsün gun ensesini, geniş omuzlarmı, be ki, evinde bile bir âşıkın var. Yakinin o lini, kalçalarını ve yukaıı doğru kallan bir erkeği, kendi kızkardeşinin gözleri kan etekliğinin altından ince bacaklarını önünde baştan çıkardın. görüyordu. Üzerine atılmak, onu hırpaîsabella yerinde hopladı ve nefretle lamak için duyduğu müthiş arzuyu yenehaykırdı: rek sordu: Ah, alçak! Benden nasıl şüphele(Arkasi var) NÜZHET ABBAS aydınlığından karaaşan gözlerile, odanın gölgeli kısmmdaki divanında yatan Paolo'yu iyice seçemiyor, uyumuş olması ihtimalini düşünüyordu. Vualetini ve şapkasım alelâcele çıkardı, ona doğru ilerledi ve birdenbire, âşıkının sabit bakışlarile karşılaşarak hafif bir çığlık kopardı: Ah, Paolo! Beni korkutmak mı istiyorsun? Onun, gene cevab vermediğini görünce ilâve etti: Hayır, hayır! Korktuğumu bilir sin. Öyle bakma bana! Paolo hâlâ birşey söylemiyordu. tsabella, asabî bir gülüşle, devam etti: Niçin böyle yapıyorsun? Bana böyle bakmanı istemiyorum, biliyorsun. Bakma Paolo! tsabella'nm gülüşü bir hıçkınk haline gelmeğe başlıyordu. Olduğu yerden geriîedi, fakat Paolo gene ayağa kalkma mıştı. Yalnız, odanm dört duvan ara smda, bir fahişeyi kovan erkeğin ağzın dan çıkan, çirkin, ağır bir hitab çınladı. Sonra, bir sükut oldu. îsabella'nın sesi işitildi: Ne dedin? Henüz mağlub olmuş değildi; fakat, ayakta kalmasına rağmen, mevcudiyetin Gabriele d'Annunzio Yazan: 36 Tercüme eden: Cemil Fikret Hizmetçi kadın çıktı. Vana yalnız kaImca, kinini, nefretini, bir kere daha bütün şiddetile duydu. İsabella bir kere daha galib gelmiş, Paolo'yu, yalanlarile, işvelerile bir kere daha aldatmışti. Vakit geçiyor, onun, tehlikeyi atlattığı gitgide daha kat'î olarak anlaşılıyordu. Vana'nın yüzü sonsuz bir nefretle kınştı. Gözlerini etrafında dolaştırdı. O odada, eskiden kalma bir hançer bulunduğunu hatırlıyordu. Onu aradı, buldu ve göğsünde sakhyarak odasına çekildi. acımamak için aynaya bakmadı. Han çeri eline aldı, sivri ucunu tırnağına dokundurarak muayene etti, sonra lâmbayı sö'ndürdü, yatağına uzandı. Ve herşey sükuta gömüldü. *** Paolo Tarsis, Vana ile görüştükten biraz sonra sokağa çıkmıştı. Istırabını ve öfkesini yenmek için bütün kuvvetini sarfediyordu. isabella ile buluştuklan yere gitmekte önce tereddüd göstermiş, sonra, bu tereddüdü atarak yürümüştü. Şimdi, onu bekliyordu. Miğferinin aralığından bir silâh ucu girİsabella, vualetinin arkasından hafifçe nıesinden korkan bir muharib gibi, kafasına, cebin bir fikrin sokulmasından en seçilen güzel ağzını açtığı zaman ilk sözü dışe ediyordu. Kendisine karşı bir merha şu oldu: met duyduğu yoktu; Luvella'dan başka Aynî, Aynî, ben geldim. Uyuyor kimseye de acımıyordu. Onu görmeği bir muydun? an istedi, fakat bu arzusunu yendi. Yı Palolo ayağa kalkmamış, onu karşılakandı, tarandı; beyaz esvablarından en nıamış, sabırsızlıkla ellerile yüzündeki güzelini seçti. Gencliğini görüp kendine J peçeyi kaldırmamıştı. Isabella, dışannın