IBajtaraft 1 tnei sahtfede] gol yaptirmamak için ellerinden geldiği kadar çalışarak, koşarak, yorularak se yircilere cidden güzel ve heyecanlı da kikalar yaşattılar. Kalecilere gelince iyi oynamakta, güzel kurtarışlar, tehlikeli plonjonlar yapmakta adeta birbirlerile müsabaka ettiler. Bilhassa Sacidin umulmadık anlarda yaptığı bir çok kurtanşları gören seyirciler stadyomdan çıkarlarken; Galatasaray kalecisi geçen hafta da bugünkünün yarısı kadar oynasaydı tayyare kupasım Beşiktaş değil, Galatasaray kazanırdı; diyorlardı. Oyunun birinci devresi ekseriyetle sarı kırmızılılarm hakimiyeti altmda geçti. Bu devrede hücum hattında bilhassa Bülendle Necdet temayüz ederek Yugos lav kalesine açıktan inişler yaptılar. Fakat ortaladıklan toplardan üç orta muhacim, bir türlü istifade edemedi. Buna mukabil misafir takım muhacimleri, sarı kırmızı muavin hattında Turanla Celâlin aksamalan yüzünden seyrek olmakla beraber kolaylıkla ve çok tehlikeli akınlarla mukabelede bulundular. Bu akmlar sırasında da san kırmızı müdafaasının dört oyuncusu Musa, Salim, Adnan ve Sacid mükemmel birer oyun çıkardılar. Bu devrede Galatasaray faik oynamasına rağmen, Yugoslavya kalesi bir; fak&t Galatasaray kalesi iki defa çok mühim tehlikeli vaziyetlere düştü. Sacidle Spasiç bunlan meharetli kurtanşlarla savuşrurdular. Birinci devre 00 beraberlikle bitti GalatasarayYugoslavya maçı j zaffer, Hayati, Seref. Birinci devrede Yavuzlulann gayretli bir oyununa rağmen Fenerliler iki gol yapmrşlardır. İkinci devrede Yavuz takımı düzgün bir oyun çıkarmıştır. Bu devre iki taraf da gol yapamamıs. ve maç 2 0 Fener lehine bitmiştir. CUMHURÎTET 7 Subat 1938 BERLITZ HUSUSÎ VE UMUMÎ DERSLER ^NBUL 373 ISTtKL&L CAD ANKARA SAYLAVLAR CAD FRANSIZCA ÎNGLİZCA . ALMANCA v. s. Barutgücü sahasmda Dün Bakırköy Barutgücü lahasmda haftalık mutad futbol maçlan yapılmıştır. Bunlarda Barutgücü B takımı 5 0 Barutgücü A takımı da 5 1 Yıldızsporun A ve B takımlarım yenmiştir. Istanbul Defterdarlığından: Heybeliadada yapılan kır koşusu Dünkii maçtan güzel bir enstantane Yugoslavyanm Istanbul konsolosu oldu;u halde Taksim abidesine giderek bir elenk koymuşlar ve defteri imzalamış ardır. müsabakasında 6 2 Anadolu galib gelmiştir. îlk devre 2 1 Anadolu lehine bitmişti. tkinci devrede çok hâktm bir oyun çıkaran Anadolular 4 gol daha yapmışlardır. Beyoğlu Halkevinin tertîb ettiği kır koşularının üçüncüsü dün Heybeliadada yapılmıştır. Istanbulda birçok kulüblerimiz bu hareketlere seyirci kalırken tz mit Akyeşil kulübü yanşa ijtirak etmiştir. Akyeşil takımı kendisi için çok yabancı olan ve oldukça karışık bir yolda birincilik alacak kadar muvaffakiyet gÖstermiş olması tebrike şayandır. Galatasaraylı Ibrahim, yanşın en çetin bir yerinde ayağma basıldığı için bir müddet koşuyu terketaiş ve pek gerilerden tekrar devam etmek suretile sarfettiği gayretten sonra ikinci olmuştur. Birinciliği Izmit Akyeşilden Galib 21.17 dakikada kazanmıştır. Galatasaraydan Ibrahim ikinci, Ga latasaraydan Sokrat üçüncü olmuştur. Izmit takımı 11 puvanla birinci, Galatasaray 16 puvanla ikinci, Kasımpaşa 34 puvanla üçüncü olmus.lardır. Kadıköyünde Ibrahimağa mahallesinde Koruluk mevkiinde Koşuyolu. Seyidahrnedderesi ve Mütevelliçeşmesi yolu arasmda 63840 metre murabbamdaki tarla yılda kırk yedi lira seksen sekiz kuruş kira mukabilinde üç yıl müddetle ve açık arttırma usulile kiraya verilecektir. îsteklilerin ve tedive çeraitini öğrenmek istiyenlerin 10/2/938 persembe ^ünü saat on dörtte yüzde yedi buçuk pey akçelerile Millî Emlâk Müdürlüğünde toplanan Komisyona gelmeleri. «M.» (483) SiHiRLi GÖZ Pudra renklerinde inkılâb yaptı. Galatasaray, Belgrada davet edildi Galatasaray kulübü de dün oyundan sonra Yugoslavya futbolculan şerefine geceleyin Tokatliyanda bir ziyafet vermiştir. Ziyafette şehrimiz Yugoslavya kon solosile iki takımın oyuncuları bulunmuştur. Kulüb reisile misafir kafile baskanı arasmda samimî nutuklar sö'ylenmıştir. Şehrimizde bulunmakta olan Dahilie Vekili Şükrü Kaya da bu ziyafette lUİunmuş ve sporcularla hasbıhal etmiştir. # Yugoslavya kulübü, kuruluşunun 25 inci senei devriyesi münasebetile, Galatasaray takımını 11, 12, 13 haziranda Belgrada davet etmiş ve bu davet kabul •lunmuştur. Feneryılmaz: 2 Altınordu: 1 Dün Seref stadında da ikinci küme lik maçlanna devam edilmiştir. İlk karşılaşma Feneryılmaz ve Alünordu takımlan arasında yapıldı. Baştan sona kadar mütevazin bir cereyan takib eden bu maç 2 1 Fener Yılmazın galibiyetile neticelenmiştir. İkinci maç Kasımpaşa Beylerbeyi arasındaydı. Kasımpaşa üstün bir oyundan sonra maçı 2 1 kazanmıştır. Hilâl Doğanspor arasmda yapılacak üçüncü maça Doğanspor gelmediğinden Hilâl hükmen galib addedilmiştir. İkinci küme B takımlan maçinda da tkinci 'devre tkîncî devrenin ilk çeyrek saatî Galatasarayldann bu defa tesirli bir hakimiyeti altında geçti. Yedinci dakikada Bedi Necdetten aldığî yerinde bir pasla Yugoslavya kalesine dalarken Spasiç çok alkışlanan bir kurtarış daha yaparak takımını gol yemekten kurtardı. Be? dakika »onra Necdet de anî bir fırlayışla içeri girerken rakibleri hatalı bir şekilde bu teşebbüsünün önüne geçtiler. Fakat hakem her nedense bu muhakkak penaltıyı vermedi. îkinci devrenin ikincî çeyrek saati o yunun en heyecanlı safhalarını gösterdi. Yugoslavyahlar Galatasaraylıların taz yikinden kurtularak yavaş yavaş hakimiyeti ele aldılar. Bu müddet zarfında Galatasaray kalesi iki muhakkak gol tehlikesi savuşturdu. Bunların birini Sacid, Yugoslavyalı sol için ayağına adeta uçarak kapaklanmak suretile atlattı, ikincisini de boş kalan kalesini korumak için koşmuş bulunan Salimin yerinde bir kafa vuruşu bertaraf etti. Galatasaraylılar atlattıklan bu çok mühim iki tehlikeden sonra Bülendle Bedıin yerlerini değiştirdiler ve onlar da Yugoslavya kalesinde, savuşturdukları tehlıkeler kadar ehemmiyetli, iki muhakkak gol vaziyeti ihdas ettiler. Fakat kaleci Spasiç Bülendle Süleymanın ayak lanna plonjon yapmak suretile bunların gol olmetiarma mümaneat etti. Maçın son çeyrek saati ekseriyetle Yugoslavya takımının Galatasaray ka lesini tazyik etmesile geçti. Fakat Sacid, Adnan, Salim ve Musa yerinde müda halelerle rakib akınlarının netice verme sine mâni oldular. Son dakikalara doğru sağ açık Necdetin bomba gibi şütünü zor yakalıyan Yugoslav kalecisi bu şütün zorile yere yuvarlandıysa da topu bırakmadı. Bundan sonra maç, 00 beraberlikle nihayet buldu. Yugoslavya takımmda başta kalec olmak üzere iki müdafi, merkez muavini sağ açık ve iki iç oyuncu temayüz ettiler Galatasaraydan da başta kaleci Sacid olmak üzere iki müdafi, sağ muavin ve iki açık çok güzel oynadılar. Basketbol turnuvası Beyoglu Halkevi Spor Başkanlığın dan: Evimizin tertîb ettigi basketbol turnuvasının fikstür kur'ası bu akşam saat 6 buçukta çekilecektir. Alâkadar kulüb murahhaslannın bulunmalan rica olu nur. Bu yeni ve sihrâmiz renkleri MECCANEN tecrübe edinis* On kadında dokuzu, Artıkt siri yaştnızdan fazla ihtiyarlamış sfösteren ve yüzünüzde «Plâtenlerine uymıyan bir kalar» halinde yapışan adi pudralan renkte pudra kullanır* bırakımz ve bir güzellik mütehaslar re yiizleri iün'î sısırun dediklerini okuytmgz. «cmakyaj gb'rmüş* bir şekil aldıkları gibi yaşlarmyüzünüzde plâkalar halindan fazla ihtiyarlamıç go de yapışan adi pudralara rünürler. Yeni icad edilen nihayet veriniz ve bugilnşayanı hayret «Chromoden Tokalon pudrasmm sihscope» makinesi, pudra râmiz renklerini tecrübe edirenklerinde bir inkılâb yapniz. Yüzünüzün bir tarafına tığı gibi sihirli bir göz, mevbir renk ve diğer tarafına cudiyetinden bile füphe eda baska bir renk bir pudra deceğiniz nisbette pudra sürünüz •« cildinize hangisi renkleri arasındaki ahengi daha uygun geldiğini görüifşa etmiştir ki bu, Tokalon müessesesi kimyagerlenüz. Bu yeni pudrayı kullarine birçok tabiî renkleri enarak cazib, sehhar ve adesaslı bir tarzda mezcetmek ta tabiî bir güzellik temin imkânını vermiştir. Artık ediniz. Posta, ambalâj vesair matarife karşılık olarak ts tanbul 622 posta kutusu adresine (T. C. 7) rumuzile 12 kuruşluk pul gönderdiğinizde size husutî modelde biı kutu pudra ile muhtelif renklerde nümunelik 4 uf ak paket pudra gönderilecektir. Mektubunuzda her vakit kullandığınız pudranın rengini de bildirmeği unutmayınız. Fenerbahçe: 3 A. Hisar: 0 Dün Fener stadında şild maçlanna deam edilmiştir. Fenerbahçe Anadolu ıisarı arasmda yapılan maçı Feridun ılıc idare etmiştir. Oyun Fenerlilerin hücumile başladı. Hisarlılar düzgün bir oyunla mukabele ettiklerinden müsabaka zevkli bir şekilde başlamıştı. Yirmi dakikalık mütekabil hücumlardan sonra Niyazi anî bir şütle takımına ilk golü kazandırdı. Otuz ikinci dakikada bir fırsattan istifade eden Ali Rıza da sıkı bir şütle ikinci golü yaptı ve devre bu suretle Fenerbahçe lehine bitti. ikinci devre Fenerbahçe, takımda ufak bir tebeddül yapmıştı. İlk dakikalarda Fenerliler Bülendin ayağile üçüncü gollerini de çıkardılar. Fakat oyunun bundan sonraki kısmmda Anadoluhisar ılar güzel bir tempo tutturdular. Bu suretle sonuna kadar muvaffakiyetli bir oyun idame ettiren Hisarhlar Fener hücum hattma fırsat vermediler ve oyun 3 0 Fenerbahçenin galibiyetile bitti. Çoban Mehmed gecesi Yarm akşam Sehzadebaşında Turan riyatrosu Türk güzel san'atlarile Türk sporunun birbirlerine yardım için buluşacaklan bir yer olacaktır. Istanbul Belediyesinin millî takım güresjçilerimizden Çoban Mehmede hediye ettigi arsaya bir ev yapılmasını temin için san'atkârlanmızm en kıymetlilerinden ve en sevilmijlerinden bir grup bir müsamere vermektedirler. Müsamerenin prograim çok zengin ve çeşidlidir re her tabaka halkımızı alâkalandıracak bir mahiyettedir. Hazım ile Vasfi, Cemal Nadirin yazdığı Amca Bey isimli bir komediyi oynıyacaklardır. Bayan Muzaffer Çağlayanın iştirakile verilecek musiki faslından sonra san'atkâr Naıidle Muammer de «yn bir komedi temsil edeceklerdir. Kır koşıibunıian bir enstantane Beylerbeyi Galata Gencler 3 2 galib gelmiştir. Birligine Fenerbahçe Yavuz takımı müsabakası Dün öğleden evvel de Fenerbarıçe fle Yavuz futbol takımı arasmda hususî bir maç yapılmışbr. Sarı lâciverdliler öğleden «onra yapacaklan maçı nazan dikkate alarak Sporcu olsun olmasın herkes tarafınbahriyelilere karşı ş.öyle bir kadro yap dan »evilen bir RÜreKİye yardım için terAnadolu: 6 Ortaköy: 2 mışlardı: Necdet Faruk, Muzaffer Enis, tib edilen bu mÜ9«m«Teye halkımızm iBu müsabakadan evvel Anadolu ve cab eden rağbeti göstereceklerini ümid Ortaköy takımlan arasmda yapılan şild Necdet, Vahid K. Fikret, Saban, Muediyorur. Her kitabhanede bulunmatı lâzım gelen bir «eri M. Tttrkan Tanın eserleri: Kuruş 100 Timurlenk 100 Kadın Aveısı 100 Akından Akına 150 Hurrem Sultan 150 Viyana Dönüjü 75 Cem Sultan 25 Tarihte Türkler için söylenen sözler 75 Tarihî Musahabeler Dünkii kır koşusnna iştirak eden atletler sa, ben de mes'ud olurdum. Bu akşam şarkı söyledim, yarın dansederdim. Bir Iran minyatürü gibi güzel olurdum. Bu sabah gelen balo esvabım da öyle nefis birşey ki! Sizi hasedden çatlatmak için, robumu biraz tarif edeyim mi? Ablam bana karşı hiç bu kadar ciddî davranmamıştı...» Bu çocukça düşüncelerin üzerine, birdenbire, kalın bir ıstırab yükü devriliyor, herşeyi eziyor, parçahyor, mahvediyordu. Bu, onun içinde, bir fenalık etmek arzusu doğuruyor, bu nevmidane arzu, başdöndürücü, korkunc hayallerle kanşıyordu. «Hayır, hayır, diyordu, susamıyacağım! Ne olursa olsun, ona herşeyi anlatacağım; bu alçakhğı haber alması lâzımdır. Fakat ya onlan öldürürse?» Böyle düşünüyor, sonra, dalgın ve şaşkın gözlerini arkadaşlarına çeviriyor, onları güldürüyor, hayrete düşürüyordu. Simonetta Cesi, isim günü münasebetile o günü, arkadaşlanna çay veriyordu. Mevsim marttı. Parlak ve güzel bir ikindi üstü idi. Novella, bir aşk faciası anlatıyordu: Facia, Fondi'de olmuş, dedi. KaVıramanı, yirmi yaşmda vahşi bir çoban. Kız da yirmi bir. Ismi Driade de Sarro. Çok güzel bir kızmış. Çoban, kızı kaçırmağa ilk defa teşebbüs ettikten sonra, Driade bir rövolver tedarik etmiş, meşe ağaclarına nişan almağa başlamış. Çoban, kızın peşinde mütemadiyen dolaşıyor, tehdid ediyormuş. Büyücülere başvurmuş, onlardan ilâclar yaptırmış, hiç biri i?e yaramamif. Aşk illetinden bir türlü kurtulamıyormuş. Nihayet, ümid sizlik ve yeis onu intikam almağa sevketmiş. Geçen akşam, Driade, on bir yaşındaki kız kardeşi, on üç yaşında bir kuzeni ve ihtiyar halasile, Fondi'den birkaç mil ötede, kendi tarlalanndaki kulübede uyuyormuş. Geç vakit, erkek kardeşi, atlı olarak gelmiş, fakat, tam kulübeye yaklaşacağı zarnan, orada bir gölge görmüş. Çobanı tanımış. Çoban, delikanlıya, iki el silâh atmış, tutturamamış. Yalnız, yanmdaki köpeği vurmuş. Driade'nin kardeşi, derhal atını sürmüş, dörtnala uzaklaşmış. İki mil ötede, akrabalarından birinin kulübesi varmış, onlara haber^ver miş. Fakat, delikanlı oraya gidinciye kadar, çoban, karanlıkta, kulübeye şöyle seslenmiş: Nümune istiyenlerin çokluğu karşısında gönderme işinin birkaç gün geri kalmasının mazur görülmesini muhterem müşterilerimizden rica ederiz. Abideye çelenk kondu Yugoslavya takımı idarecilerile fut bolculan dün öğleden evvel başlannda M. M. Vekâletinden: M. M. V. înşaat Şubesinde çahsmak üzere 300 lira ücretli bir mühendis, 200 lira ücretli iki mimar almacaktır. İsteklılerin Ankarada M. M. V. înşaat Şubesine müracaatleri. «725» (647) cize görmüş gibi: Yeni ay doğuyor, diye haykırdı. Bakın, solda. Nerede? Nerede? Yeşilimsi gökte, hilâl, kırık bir bilezik gibi, hayal meyal seçilıyordu. O esnada Simonetta'nın sesi gene îşî tildi: Kırlangıclar gene geçiyor, dikkat edin! Vana da, pencereden sarkıp onlarla beraber baktı. Bu kırlangıclar, onlara, denizlerin öte tarafındaki diyarlardan müjde getiren, heyecanlı bir neşe, yeni bir yaşama arzusu getiren habercilerdi. Fakat, Vana için, bu kuşlar, bir yara içine daldırılmiş, birdenbire yerlerinde oynatılan birer oktan farksızdı. Onlar, denizlerin ötesindeki diyarlardan değil, Mantoue bataklıklarmdan geliyorlardı. Hiçbir hazin nağme, Vana'nın yüreğini, kırîangıcların kesik kesik ötüşleri kadaf derinden kanştıramazdı. Şimdi, arkadaşları, ondan bir şarkî söylemesini rica etmeğe başlamıslardı. Vana, diyorlardı, gitmeden erve* bize birşey oku, ne olursun? Bir tek şarkı, çok degil! (Arkasi vaf) Gabriele d'Anntmzio Yazan: 32 Tercume eden: Cemil Fikret Aldo ve Paolo, bayılan Vana'yı kolIarına alıp kaldırdılar. Dumanların ortasmda taştan taşa sekerek, uzaklaşmağa başladılar. İsabella yanlannda yürüyor, arada sırada: Vana! Vana! Diye sesleniyor, o sırada dökülmeğe başlıyan yağmur tanelerinden, onun yüzünü muhafaza etmeğe çalışıyordu. Onun bu seslenişleri, etrafm manzarasındaki dehşeti her adımda artırıyordu. îsabella, kızkardeşinin uzun kirpiklerinin tekrar kımıldıyacağı anı, büyük bir he yecanla bekliyordu. Üçüncü kitab Vana, arkadaşının, kendisi için hazırladığı çay masasının başında, bodur bir koltukta oturuyordu. Çiçek kokularile dolu bir salonda idiler. Fakat, Vana'nın ruhu, kin, eza ve ıstırab kaynağı halin de idi. Gözle görülür, elle tutulur bir kat'iyet karşısında bulunuyordu. Kendi kendine, mütemadiyen «Demek ki doğru. Artık şüphe yok. Bunun böyle olduğu muhakkak» dıye düşünüyor ve felâ ketle karşılaşan bir kimsenin, ilk anda: «Hayır, doğru değil. Rüya görmüşsün. Kendine gel» diyen bir ses işitmeği ümid edışi gibi, gizli bir ümide kapılıyordu. Bu kat'iyetten kurtulmak istiyor, yanmdaki şen arkadaşlarile, hayatın neşeli taraflarile meşgul olmağa çalışıyordu. Bir yu dum çay içiyor, gülümsüyordu. Arkadaşlanna benzediğini, akh fikri Ortensia Serristori'nin vereceği büyük baloda olduğunu tahayyül ediyordu. «Ne mesud insanlar, diye düşünüyordu. Mes'ud olmak ne kadar kolay! Şu içimdeki derdi çıkarıp atabilsem. Başım ağndığı zamanki gibi bir hap alıp bu derdden kurtulmak, bu kâbustan sıyrılmak kabil ol Kapıyı, daha evvel, dışandan çivilediği için, çıkmak kabil değilmiş. Çerden çöpten yapılmış kulübe, bir an içinde tutuşmuş; çoban, bir şarkı tutturmuş; zavallıcıklar, ale\lerin ortasmda cayır cayır yanarken, o da hem şarkı söylüyor, hem dansediyormöş. Şafak sökerken, imdada koşanlar, ölülerin yalnız kemiklerini bulmuşlar. Ço banı da oracıkta gebertmişler. Kızlar, bu vahşi aşk hikâyesini dinlerken, kasırga yaklaştığı sırada ürpermeğe başlıyan bir gül fidanı gibi raşeler içinde kalmışlardı. Vana, yüzü ölü gibi sararmış olduğu halde ayağa kalktı: Burada boğucu bir hava var, de di. Simonetta, bir pencere açar mısın? Açılan pencereden içerive beyaz leylâkların kokusu doldu. üzerine pembe bulutlar serpilmiş masmavi bir sema görünüyordu. Simonetta: Kırlangıclar gelmiş! dıye haykırdı. Nerede? Nerede? Ufak bir sürü geçti. Kızlar, kalblerinde bir bahar çırpmh Driade, uyan! Ben geldim. Beni yaktın, ben de seni yakıyorum. Sonra, sile pencereye koştular. Rutubetli Te ılık kulübeyi, dört köşesinden tutuşturmuş. bir hava vardı. İçlerinden birisi, bir mu