7 Şubat 1938 CUMHURİYET Mekteblerde dmplin meselesi jşpanyada harb gene şiddetlendi ihtilâici kuvvetler yeni bir taarruza başladı Teruel mıntakasında hücuma geçen kıt'alar, hükumet kuvvetlerinin cephesini yardılar, 16 kasaba, birçok esir ve külliyetli malzeme aldılar IBaştarafı 1 inci sahıfecLe] nazarı dikkatinizi Barcelona'nın Dahiliye Vekâleti nin mühim tamimi Hissî sebeblerle bir memur başka yere nakledilemiyecek Ankara 6 (Telefonla) Dahiliye Vekâleti, bazı idare âmirlerinin memurhr hakkında maddî deliller göstermeden hissî sebeblerle hareket ettiklerini, lüzumsuz yere bazı memurlann yerlerinin tebdilini istediklerini görerek bütün vilâyetlere bir tamim göndermiştir. Bütün âmir ve memurlarımızı alâka dar eden bu tamimde şunlar yazılıdır: «Âmirliğin birinci vasfı, madunun bütün kabiliyetlerinden istifade etmek, noksanlannı ikmal ederek onu yetiştir mek ve memleket için faydalı birer un sur haline getirmektir. Her memurun bazı noksan tarafları olabilir. Bu noksanlan izale etmek, onu iyi memur vasıflarile teçhiz eylemek icab ederken onu mevcud noksanile diğer bir yere atmak, hem yurdun bir evlâdını körletmek ve hem de bu noksanı yurdun diğer bir köşesine nakletmek olur. Bu, hatayı tashih değil, zararı teşmildir. Bizim ana vasfımız yurdun her ferdinden mutlaka istifadedir. İHEM Terbiye sistemimizin ıslahı bir zarurettir Yazan: Dr. HİKMET ERTEZ NALINA MIHINA Gözler niye Almanyaya dikildi ? 1 de iki talebe, biri Mersinde, diğeri Tarsus Kolejinde hocalarını vurdular. Bu, bizde disiplinsizliğin mürebbiye tecavüz hissinin bir psikoz : Psychose haline geldiğini gösteriyor. Bugün birçok hocaların hararetle taraftar oldukları dayağı bir kenara bırakalım. Fakat meselâ izinsiz, yarım azad olan günlerde talebeyi akşama kadar mektebde bekletmek, yazı cezası gibi usulleri, hatta bunlann yanında mükâfatlandırma usuîlerini de ihya edebiliriz. Mükâfatlandırma usulü ço cuk çalışmasında güzel bir maddî teşvik vasıtası olur. Biz hekimler bu usulü yedi yaşına kadar olan çocukların terbiyesinde bıle çok faydalı görürüz. Yukarıda saydığım ceza usullerine gelince bunlar da çocuğu yalnız bir takım zevklerinden mahrum eden şeylerdir ve dayaktan herhalde çok ehven ve çocuğun isyan hislerıni dayak kadar kamçılamadığı içm herhalde daha insanî ve ddha müessirdir. Yedı yaşından başladığına göre 15 ya şsna kadar olan çocuklara bu usullerin tatbıki çok iyi neticeler verebılır. Çocukta manevî tesirlerle kendi ken dını idare edebilecek bir kabılıyet yara tabilmek, ona vazife ve vicdan murakabe hissini aşılıyabilmek için çok kere onun sevki tabiilerine karşı mücadele etmek icab eder. Bu mücadele yalnız sözle başarılamaz. Ufaktefek müeyyideleri de olmak lâzımdır. Çocuğun işlediği hatalar aile ve muhit tarafından iyi bir kontrola tâbi tutulamıyan egoist temayüllerinden doğar. Tahsilin ilk merhalelerinde çocuğa şuurlu bir idrak ve takdir duygusundan ziyade hâkim olan bu egoist te mayüllerdir. Bu temayüller bilhassa ilk zamanlarda mekteb tarafından da esaslı bir kontrola tâbi tutulmazsa artık çocuğun benliğinde iyice temelleniyor. Bir müddet sonra tuttuğu yolun kusurlu olduğunu anlasa bile artık iyice teessüs etmiş itiyad larından vazgeçemiyor. Nitekim bir toksikoman da kullandığı zehirin zarannı görmeğe başladığı zaman yaptığı işin bir çılgınlık olduğunu kendisi de anlar. Fakat buna rağmen ne söylenirse söylensin o zehjri kullanmaktan vazgeçemez. Bu itibarla daha başlangıcda çocuklarımızda müeyyideli bir ahlâk kontrolu tesis etmek zaruridir. Ancak bu şartlar dahilinde yapılan ahlâkî telkinler çocukta müessir olabilir ve tahsilin ileri merhalelerine ge lindiği zaman kendi kendini idareye muktedir hür ve vazifeşinas bir gencliğin yetişmiş olduğu görülür. Ancak böyle bir gencliğin yetişebilmesi için yalnız bugünkü ceza sisteminin hududunu genişletmek kâfi bir tedbir teşkil etmez. Bu tedbir daha büyük bir memleket meselesinin ancak bir tek halkasıdır. $imdi ben gene talebelik hayatımıza aid müşahedelerimize dayanarak bu meseleyi tahlil etmek istiyorum. Bana öyle geliyor ki bizi için için kemiren bir derd müfettişlerin, hatta muallimlerin bile gözünden ka çıyor. Belki bakanlar göremiyor, belki bu derd mahirane gizleniyor. Hakkımız da sık sık tekrar edilen bir hüküm vardır: Genclik çalışmıyor.. Evet bugünkü genclik çalışmıyor, fakat niçin? Şimdi tahsil hayatımızın ilk senelerini düşünüyorum. O zaman kemiyetçe çok azdık. Fakat keyfiyetçe bugünkilerden daha iyiydik. Bunun delili programla rn daha yüklü olması değildir. O zaman randıman nisbeti yüzde itibarile bugün kiinden fazlaydı. Niçin keyfiyetçe daha yüksektik. Ders materyali bugünkünden daha mı boldu. Daha iyi mekteb binala rında mı okuyorduk. Hayır! O halde niçin daha çok çalışıyorduk. Çünkü bu günkü kadar maddileşmemiştik. Çünkü menfaat düşüncelerimizin yanında yük sek manevî duyguların da bir yeri vardı. Ve hatta bu duygular menfaat düşüncemizin de üstündeydi. Toprak ve ulus duygusu bizim için büyük bir gönül heyecanı, sürükleyici ve yaratıcı bir iç kuvvetiydi. Bu gönül heyecanı ve iç kuvveti bizi müşterek bir hedef üzerinde topla nııştı. Bugün müşterek duygulanmız za yıflamıştır. Eğer insanî duygularımızdan henüz teessür ve izzetinefis gibi şeyler kalmışsa bunlan da yüzde yüz manevî kabul etmemek lâzımdır. Kontrolsuz kalan sevki tabiilerimiz mâniaya uğradıkça bizde bir negativizm beliriyor. kuvvetlerin Teruel cephesinde diişman cephesini yarmış olduklanm beyan et melctedir. Frankist kuvvetler, Dalfambra mıntakasında 10 kilometro ilerlemişlerdir. Hükumetçiler, ağır zayiata uğramış lardır. Taarruz cephesinın tulü 30 kılometredir. 16 kasaba ile düşmanın 40 kadar mevzii işgal edilmiştir. Harb malzemesi ganaimi çok mühimdir. Yüzlerce esir aldık. Madrid'in verdiği malumat Madrid 6 Zalamea mıntakasında Estremadura cephesinde taarruza geçen Frankist kuvvetler, dün şiddetli bir mukavemete rağmen Cerro Miron'u işgal etmişlerdir. Hükumetçiler de taarruz hareketini teyid ediyorlar Barcelona 6 Teruel'den şimal cephesinde asiler, cumhuriyetçilerin Siugra mmtakasma hulul ve nüfuz etmelerine mâni olmak için Panerudo mıntakasında bir taarruz hareketi yapmışlardır. Asilerin bir gün devam eden çetin bir muharebeden sonra işgal etmiş olduklan Panerudo, Mont Alban'in cenubu şar kisinde kâindir. Barselon 6 (A.A.) Millî Müdafaa Bakanlığı bildiriyor: Diişman şiddetli bir mücadeleden sonra Pancrndoyu işgale muvaffak ol muştur. Teruel'in Miela bölgesinde, cumhu riyetçiler 104 rakımlı sahili işgal etmiş lerdir. Andalozya cephesinde diişman tayyareleri mühım faaliyet göstermişler dir. İki düşman tayyaresi düşürdük. Bizden de bir tayyare diiştü. Frankistler, ağır zayiat vererek, Sirnra Aleorçonu işgale muvaffak olmuşlardır. Bombardıman edilen kasabalar Barselon 6 (A.A.) Barselon radyosu bildiriyor: Düşman tayyareleri, dün Tarragone'yi bombardıman ederek iki kişinin ölmesine sebeb olmuşlardır. Birkaç yaralı vardır. Maddî hasar mühim dir. îngiliz gemisini, Franco tayyareleri batırmamış Burgos 6 Havas Ajansı muhabirinden: Akdenizde vukua gelen hâdiseler yüzünden ecnebi memleketlerde ve bilhassa Ingiltere ve Fransada hasıl olan heyecan dolayısile resmî mehafil ile sıkı müna sebetlerde bulunmakta olan Frankist Ispanyanın yüksek ricalinden biri Havas Ajansı muhabirine şu beyanatta bulun muştur: « Frankist Ispanyanın, pek ziyade teessüf ve teessürle karşılamakta olduğu bu elemli hâdiseler karsısında, hakikî vaziyetin ne olduğunu size bildirebilecek vazivette bulunuyorum. Hükumetimiz, bir anket açmıştır. Bu anket, hiç şüphesiz bir tavzihte bulun mamıza medar olacaktır. Bundan baska Aleira adındaki îngiliz vapurunun sahilden millerce açıkta tayyarelerimiz tarafından bombardıman edilmiş olduğu hakkında teminat vermekte olması hususuna celbederim. Daha şimdiden söyliyebilirim ki bu vapur, liman methalinde yani askerî bir hedef teşkil eden bir noktada batmıştır. Maamafih tahkikatımızın neticesî ne olacağı hakkında evveîden bir hüküm vermeksizin temin edebıliriz ki şayed harb kanununa muhalif bir hareket irtikâb edilmişse bunu herhalde kızıllar yapmıştır. Beynelmilel vaziyeti bozmakta yegâne menfaati olanlar, düşmanlanmızdır, cünkü bundan ancak onlar istifade edebilirler. Sözüme hitam verirken hükumetimin icab eden bütün malumatı cemettikten sonra Frankist zimamdarlann mümeyyiz Bundan maada bazı âmirler şefkat vevasfını teşkil eden bitaraflık ve vuzuhla ya diğer insanî hisler sebebıle bu gibi mebütün dünyaya bildirmeğe şitab edeceği murlar hakkında sicil istenildiği zaman ni söylemek isterim.» iyi sicil vermekten de çekinmiyorlar. Ingiltere kabinesi korsanlık Eğer bir memur memleketin bir köşeişini görüstü sinde zararlı ise bu zarar yerinde tüketilLondra 6 Reuter'in öğrendiğine meli, diğer bir köşeye nakledilmemelidir. göre nazırlar heyeti toplantısmda AlOrduda tatbik edilen sistemin muvafmanyadaki vaziyet tetkik edilmemiş, mü fakiyetli neticeler verdiği görülmektedir. zakereler Akdenizdeki korsanlık mese Subaylar tayin olunurken komutanlara lesine inhisar etmiştir. sorulmaz ve komutanlar da gelen subayı Eden bugün mühim bir nutuk şu veya bu noksandan dolayı tebdil ettisöyliyecek rilmek talebinde bulunmaz. Onun nok Londra 6 (Hususî) Hariciye Na sanlarını izale eder, onu yetiştirir, yurd ve zırı Eden, Amerikan, Fransız ve Rusya meslek için yararlı eleman haline getirir. sefirlerile görüşmüştür. Mülâkatın Akde Eğer buna imkân bulunmazsa sicilli yanizde vuku bulan korsanlık hâdiselerile pılarak hakkında muamele tatbik edilir. alâkadar olduğu zannedilmektedir. YaEn sıkı inzibat, en çetin çalışma ve en rın Başvekil Mister Chamberlain'in riyaçok feragat ve fedakârlık istiyen askersetinde mühim bir heyeti vekile ieümaı yapılarak bu mesele hakkında bazı ka likte bile âmirlerin sicillerinde madun yetiştirmek, madun kullanmak ve maduna rarlar ahnacaktır. Franco hükumetinin teminatına rağ sicil vermek gibi notlar kullanılır. Vakıâ idare memurlannın yetiştiril men geçenlerde batırılan îngiliz gemilerinin ayni hükumete aid tayyareler tara mesinde cumhuriyetin başladığı metodlu fından taarruza uğramış olduğu kat'iyet tedris, talim ve terbiye, staj, kurs usullele tesbit edilmiştir. ri henüz bütün memurin şebekesi ferdleriHariciye Vekili Eden, yarm Avam ni ihata edecek bir şümul iktisab edemeKamarasında bir nutuk irad ederek bey mişse de az çok, bilhassa idare âmirleri nelmilel vaziyeti ve bilhassa son korsan en küçüğünden en büyüğüne kadar aylık hâdisesi hakkında beyanatta buluna ni ilim seviyesinde olduklan, meziyet ve caktır. Bu beyanata büyük bir ehemmi noksanlarda müşterek vasıflan haiz buyet atfedilmektedir. lunduklan nazarı itibara alınırsa idarede Zannedildiğine göre Eden, garbî Ak de ayni sistemin teessüsünü yurd için faydenizin Baleares adalarını ihata eden kıs dalı bir hareket olarak kabul etmek zarumına abluka vazedileceğini bildirecek ridir. tir. Dahiliyede bu esas sekiz senedenberi Baleares adalarının ablukast tatbik edilmektedir. Bu usul, hem memuLondra 6 Sunday Times gazetesi, run hassasiyetini ve hem de hal Akdenizin garb havzasında Fransız km menfaatini vikaye edecek esastır. îngiliz devriyelerinin takviyesi neticesi Sicil vukuatının zamanında tesbit edil nin Baleares adalarının tahtelbahirlere mesi, kıdem cetvellerinin her sene neşir karşı hakikî surette abluka edilmiş olacave tamim edilmesi ve memurlann yalnız ğını yazmaktadır. Bu adalann tamamen abluka edilme kıdem ve ehliyet nazan itibara alınarak si, korsanlığa nihayet vermek için en mü senede yalnız bir günde, cumhuriyet bayessir bir tedbir olacaktır. Fakat bir çok ramında terfi ettirilmeleri o salim usulün nazik hukuku düvel meselelerini ortaya tatbikini temin için kabul edilmiş başlıca esaslardır. atacaktır. (a.a.) IIIIIIIIIIMIIIIUI" .ı «Cumhuriyet» in 25 ikincikânun sa yısmda, terbiye meselesi üzerinde yaz d'ğınız başmakale muhitte büyük bir alâka ile karşılandı ve îstanbul gazetele rınde türlü türlü mütalealann serdıne vesile oldu. Bu mütalealar ister lehte, ister aleyhte olsunlar önemli millî bir terl ırbiye davası karsısında bulunduğumuzu gösterıyor. Oyle bir dava ki bütün ülkül lerimizin tahakkuku onun halline vabe abestedir. Binaenaleyh bu dava üzerinde eh hemmiyetle durmak, onu büyük bir ihtir ihtimamla incelemek temenniye şayandır. İşte ben böyle bir duygunun sevkile aşağıki sa tırları yazıyorum. Yeni rejimimizin teessüsündenberi her sahada olduğu gibi maarif sahasında da usulleribirçok işler yapılmıştır: Tedris us ' nin birleştirilerek pozitif ve lâik bir şekle „ nleş sokulması, bilgi materyahnin zenginleş okuma t'rilmesi, yeni harflerin kabulile oku ve yazmanın kolaylaştırılması, mekteb bigiene nalannın çoğaltılması ve yeni hygie ıSİ esaslarına göre ıslahı... Bunlann hep: birer muvaffakiyettir. Bu sayede okuya nnanda, larımızın sayısı, çok kısa bir zam ' gö'ğsümüzü gururla kabartacak bir seviyeye yükselmiştir. Fakat buna mukab il kısa bir zaman sonra da bizi memnun etmiyen bir hâdise ile karşılaşıyoruz: Bu da tahsil veriminin ^c nisbetinin gün geçtikçe azalması ve disiplinin gittikçe gevşemeğe yüztutmasıdır. Çocuklanmız yeni pedagoji prensiplerinin temin ettiği ma suniyet sayesinde gün geçtikçe ele avuca sığmaz bir hale geliyorlar. Keyfiyet derhal Maarif merkez teşkilâtımızm nazan dkkatini celbetmiş olmalı ki hemen sebebleri araştırılıyor ve bir takım tedbirler ahnıyor.. Bunlar daha ziyade şekle aid şeylerdi. Şimdiye kadar böyle birçok tedbırler alındı, birçokları da beğenilmiyerek şimdiye kadar defalarca değiştirildi. Buna rağmen randıman sukutunun önüne geçilemedi. Bana öyle geliyor ki daima neticeler üzerinde oynadıkça ve sebebler iyice araştırılmadıkça vaziyet bundan böyle de başka türlü olamıyacaktır. Tahsilimin on iki senesini Cumhuriyet mek teblerinde geçirdim. Randımanın yük seltilmesi için alınan tedbirlerin ve bu tedbirler üzerinde yapılan değişikliklerin çoğunu gördüm. Bu müşahede netice sinde şu kanaate vardım: Sınıflarm sa y;sını azaltıp çoğaltmakla, bir kısım dersleti tevhid ederek sonra tekrar ayırmakla, kitablan sık sık değiştirmekle, müfredat programlannı arasıra tadil etmekle sınıf irntihanlarını kaldırarak bakalorya usu lünü kabul etmekle, sonra bu sistemi de değiştirerek yerine sözlü, yazılı imtihan usulleri ve olgunluk imtihanları tesis etnıekle ve buna benzer tefemıata aid birçok değişiklikler yapmakla bizde hemen herşey yoluna giriverecek zannediliyor. Biz hep bu değişikliklerin tecrübe tahtası olduk. Bundan sonrakiler için ayni şeyi temenni etmem. Nasıl temenni edeyim ki bunlann hiçbiri randımanm sukutuna mâni olmak değil, fakat onu ayni seviyede tevkife bile medar olamadı ve tahsilin daha ilk merhalelerinde kendisini hissetti ırn derd için için büyüyerek nihayet geçen yıl Universitede patlak verdi, gazeteler bu meseleden haftalarca bahsetti ler. Kimisi kabahati devamsızlıkta buldu, kimisi de sebeb kitabsızlıktır diyordu. Halbuki asıl sebeb ne birisinde ne diğerinde değildi. Bu sebeb daha derinler deydi. Bizse hâdisenin kışnnda dolaşıyorduk.. ütün dünyanm gözleri Almanyada. Son değişiklikler den ne çıkacak? Hitlerin, Alman ordusunu da doğrudan doğruya kendi eline alması, sadece bir iç siyaset işi mi, yoksa bir dış politika hareketi mi? Askerî tebeddüllerden başka Tokyo, Roma ve Viyanadaki Alman elçilerinin değişmesi ve dış siyasa ile uğraşacak bir «gizli konsey> kurulması, işin içinde yalnız dahilî politika olmadığını göste* riyor. Almanyayı idare eden sivillerin bir harb sergüzeştine atılmak istedikleri ve Mareşal Blomberg'le diğer ihtiyatkâr ordu erkânmm, Alman ordusu büyük bir harbe henüz hazır olmadığı için, bunun önüne geçmeğe çalıştıkları söyleniyordu. Fakat bunlar şuradan buradan sızan ve tahkikma imkân olmıyan şayialardır ki, tabiatile doğru veva yanlış olduklarını zaman ve hâdiseler ispat eder. Nitekim, geçen sene, gene bu tarihlerde Almanyanm 1937 mavısında Cekoslovakyaya taarruz edeceği iddia edildiği zaman, yazdığımız bir yazıda, Alman ordusunun henüz büyük ve uzun sürecek bir harbe hazır olmadığını, binaenaleyh 1937 mavısında bir harbe girişenıiyeceğini sövlemiştik. O zaman, Almanyanm, harbetmek istediğine kani olan bir arkadaşımız, o halde Nazi Almanvasmm hikmeti vücudü ne, demisti. Sanki Hitler Almanvasının hikmeti vücudü, mutlaka, 1937 mayısmda harbetmek imiş gibi. Alman ordusu, bugün de, hâlâ. veni bir Umumî Harbe hazır değildir. Fakat. bunu ancak meslekten vetişme, harb ve darb görmüş Mareşal Blomberg gibi, askerler takdir edebilirler. Yoksa, büvük resmi geçidlerin tantana va alâyişine kapılan siviller değil. Bunu söylemekle Hitler'in ve diğer arkadaşlarının, mutlaka harb istediklerini ve her ne olursa olsun, Avrupayı, hatta bütün dünyayı kana bovayacak bir sergüzeste atılmağa kat'î karar verdiklerini söylemek istemivoruz. Çünkü, yarmm harbi o kadar kanlı, o kadar müthis olacaktır ki, cephe gerilerine öyle ölüm ve harabî sacacaktır ki, mücbir bir sebeb olmadıkça, hiçbir devlet adamı, milletini böyle bir haileye sürükliyemez. Kaldı ki Almanya, mutlaka. müteaddid cepheli bir dünya harbi şeklini alacak olan yeni bir harb için daha hazır da değildir. Hitler, şimdive kadar bütün istediklerini harbsiz temin etmek siyaset ve kiyasetini göstermiştir. Onun için, gene ayni yolda yürümek dururken bütün. eserini, bir harb tehlikesine maruz bırakmak gibi, bir hata islemesine pek ihtimal verilemez. Bu itibarla, Hitler'in Alman ordusunu kendi eline almasmın, daha zivade, bir iç siyasa işi oldusuna hükmetmek yanlış olmaz, gibi geliyor. Hitler'in ve Nazi partisinin orduyu büsbütün kendi ellerine almak istemeleri de pek tabiidir. Çünkü, ordu, partiye muhalif bir cephe alırsa bugünkü vaziyetin devamına imkân kalmaz. 1923 te Münih'te Hitler ve Ludendorff bir hükumet darbesi yapmak istedikleri zaman karşılarında orduyu bulmuşlar ve muvaffak olamamışlardı. Hitler, bunu acı bir tecrübe ile pek iyi bildiği için, orduya hâkim olmak istemesini tabiî görmek lâzım gelir. Bu mütalealara rağmen, Almanyadaki yeni hareketin hakikî manasım, bize zaman gösterecektir. Onun için bütün dünyanm gözleri gene Almanyaya dikilmiştir. Bükreşte büyük bir suiistimal Tayyare fabrikaları Hükumet partisi büyük müdiirü tevkif edildi • ekseriyetie kazandı Bükreş 6 (Hususî) Tayyare fabrikaları umumî müdürü Korp büyük bir suiistimal cürmünden dolayı tevkif edil miştir. Bu haber Bükreşte heyecan uyandırmıştır. Her zaman olduğu gibi bundan sonra da bu sicillerde işe yaramazlığı sarahaten tesbit edilmiyen bir memur değiştirilmiyecektir. îşe yaramazlığı tesbit olunan memur, ikinci bir sicil almak üzere diğer bir âmir maiyetine verilecektir. ikinci sicil de ayni şekilde ehliyetsizliğini tesbit ederse kanun hükümlerine tevfikan mec burî tekaüde sevkolunacaktır.» Dahiliye Vekâleti, bütün bu esaslann Belgrad 6 (Hususî) Âyan intiha gözönünde tutulmasını istemiş, bu tamibında hükumet partisi 17, muhalifler 6 me aykırı taleblerin is'af olunmıyacağını azalık kazanmıslardır. Dö'rt yerde netice bildirmiştir. henüz belli değildir. Yugoslavyada âyan intihabatı Belgrad 6 Sabahleyin memleketin Londra 6 Dahiliyenin parlamento Macar Naibi hükumetinin her tarafında âyan intihabatı başlamış müteşarı Glofferey Lloyd dün akşam tır. Avala Ajansı, Stoyadinoviç'in hükuLehistan seyahati met fırka«ımn büyük bir ekseriyet kaza Birmingham'da söylediği nutukta, halen memleketin muhtelif yerlerinde 26 Cracoviç 6 Macar Naibi hükumeti nacaeını tahmin etmektedir. Amiral Horthy, Mareşal Pilsudsky'nin milyon gaz maskesi depo edilmiş olduYüksek faşist meclisinin mezarına bir çelenk kovduktan sonra ğunu bunun 9 milyonunun Londra bölruznamesi Cracovie başpiskoposu tarafından kabul gesinde bulunduğunu ve bu işe mahsus edilmiş ve sonra Beck ile birlikte şehri Roma 6 3 martta toplanacak olan fabrikalann haftada 650 bin maske yapziyaret etmiştir. yüksek faşizm konseyi ruznamesinde mıya devam ettiklerini bildirmiştir. Matbuat mümessilleri tarafından şe aşağıdaki meseleler vardır: Paristeki Alman aleyhtarı refine tertib edilmiş olan bir kabul res1 Enternasyonal vaziyet hakkında mini müteakib Amiral, şu beyanatta ranor. sergi bulunmuştur: 2 Parti ve genclik teşkilâtı hak Berlin 6 Berliner Post gazetesi Pa« Polonyanın istiklâline kavuşmuş kında rapor. risteki Alman aleyhtarı sergiden tekrar olduğu anda Macaristan, uğramış oldu3 Malî ve ekonomik vaziyet hak bahsederek, Fransız hükumetinin, Al ğu haksızhklara, felâketlere rağmen, kında rapor. manyanın isteği üzerine, sergiden Al kendisini Polonyaya daimî surette bağ4 Dahilî vaziyetle nüfus siyaseti manya için hakaret addettiği şeyleri lıyan menfaatleri unutmamıştır. hakkında rapor. Macaristanm istikbalde de her zaman 5 Bir faşist korporasyon meclisi ku kaldırmakta tereddüd etmemiş olduğuolduğu gibi hareket edeceğine kat'î su rulması etrafındaki ihzarî faaliyet hak nu memnuniyetle müşahede ve tesbit *ette kani bulunmaktayım.> eylemektedir. kında rapor. 26 milyon gaz maskesi Şimdi saym Cumhuriyet Başmuharnrinin ortaya attığı disiplin meselesine geçiyorum: Biz ilkmekteb sıralarında okurken terbiye esasları başkaydı. Derece derece mükâfatlandırma ve cezalandırma usulleri vardı. Şimdi o zamanki mükâfatlandırma usulü kalkmıştır. Vazifesini yayan bir insanı mükâfatlandırmak mana sızdır diyorlar! Sanki ortada kılıkırk yararcasına bir vazife hissı varmış gibi!.. Ceza usulleri de tahdid edilmiştir. Taz yikle kurulan disiplinden hayır gelmez diyorlar. Böyle bir terbiye çocuğun iz zetinefsini öldürür. Haysiyetini kırar, oiic benliğini ve istiklâlini kaybettirir di na yorlar.. Çok güzel! Fakat mahallî şartlarımıza ve millî ihtiyaclanmıza uygun olmadığı için yabancı memleketlerden ithal olunan bir lüks metaı olmak karakterini daima muhafaza eden yeni terbiye prensipleri, tehdide değil, gönüllerin isteğine dayanan bir disiplin fikrini bugüne kadar yaratabilmiş midir. Yaratmışsa eserleri nerededir: Mürebbisine küfre den, hocasının evine bomba koyan, bı çaklamak için rehberinin yolunu bekli yenler mi? Makul bir disiplinin müdafaasını yapanları kışla zihniyetile itham ediyorlar. Fakat onlann müdafaa ettiği de disiplinsizlik değil midir? Geçen yaz Adanada bulunuyordum. Beş altı gür^ için Ankarada işlenen çok feci bir cinayet iBaş tarafı 1 İnci sahifede) miş, karısı Kezbanın üç gündenberi kaybolduğunu, öldürülmüş bulunmasından korktuğunu söylemiş, zabıta tahkikahnı işkâl etmek istemiştir. İlk araşhrmalar hiçbir netice vermemişse de, Alinin bazı hareketleri ve metresi Ayşenin bir gece katilin evine giderek kalması, bütün şüphelerin Ali ile Ayşe üzerinde toplanmasına sebeb olmuştur. Filhakika ertesi sa bah Alinin Yanıklar sokağmdaki 11 numaralı evine, daha doğrusu bir odasına giderek anî bir araştırma yapan polisler, şüphelerini takviye edici deliller bulmuş lardır. Bir sandığm içi aranırken ölü Kezbanın elbiseleri meydana çıkarılmış, sandık çekilerek altı kazılınca da zavallı gene kadınm vücudü parçalanmış halde toprak içinde bulunmuştur. Ali, Kezbanı öldürenlerin kimler olduğunu bildiğini inkâr ederken Ayşe, hakikati itiraf etmiş, katilin Kezbanı telle boğduğunu, kendisinin yardım ettiğini söylemistir. Kıskanclık, paraya tama ve aynca Aysenin tahriki bu cinayetin işlenmesine sebeb olmuştur. Kezbanın cesedinde otopsi yapılmış, tahkikat ev^elki akşam ikmal edilerek katilin suç ortağı Ayşe tevkif olunmuştur. Doktor Hikmet Ertez Amerikanın Pasifikte ileri mevzii Honoloulou 6 Washington'un salâhiyettar bir membaından bildirildiğine göre, Amerika Bahriye Nezareti, Guan adasma 15 tayyareden mürekkeb bir filo gönderecektir. Şu halde bu ada, Amerikanm Pasifikteki ileri mevzii olacaktır.