7 Şubat 1938 CUJUIIT.İYET Adlî musahabe Atina mek ubları Avukatlık kanunu lâyihası münasebetile Yazan: A. HAYDAR ÖZKENT Ulus gazetesi, son günlerde büyük medise gönderilen avukatlık kanunu lâyihasının esbabı mucibe mazbatasını neşretti. Uzak yakm bütün devletlerin meslek kanunları tetkik ve mukayese edilcrek ve adlî, millî ihtiyaçlarımız gözö nünde tutularak hazırlanan lâyihanm mucib sebeblerini okurken insan, geniş bir kültürün ve derin bir görüşün tesiri altmda, kendisini ilim ve belâgatin renk ve çiçeklerine kaptınp koyuveriyor. Bir taraftan ilme, mantıka ve tarihe daya rarak muhakemeye hitab eden, ikna eden ve diğer taraftan büyük bir tertib ve vuzuh ile tezi canlı ve lâtif çiçeklerle süsliyen, muhayyileyi ve kalbi kendisine çeken, nakleden, resmeden, heyecana getiren böyle bir etüdün şimdiye kadar resmî pek az ağızdan çıkmış olduğunu söylersek hiç de mubalâğa etmiş olmayız. Eşine meslek «debiyatmda simdıye kadar iki yerde rasgeliyoruz. Birisi Roma împaratorluğunun sonlarına doğru llirya valisi Callicratus'a gönderilen Justin kanunnamesindedir ki şöyle deniliyordu. Kendini bil Sokrat'ı, Sokrat'm «Kendini bil» sözünü ve bu söz yüzünden feci ölümünü hepimiz biliriz. Fakat koca filozofun mahkumiyetinin sebebini aramak aklımıza gelmez. Eski Yunan tarihini tetkik edince görüyoruz ki Sokrat'm sözü hakikatte çok ehemmiyetlidir. Çünkü Sokrat'a kadar filozoflar felsefeden ziyade bugün (kosmogoni) denilen ilimle iştigal ederlerdi. Dünyanın aslı nedir? Su mu? Ateş mi? Hava mı? Toprak mı? Yoksa bunlardan bir terkib mi? Bu gibi faydasız sualler sorarlar, fakat bu suallere kendileri de cevab ver mekten âciz kalırlardı. En nihayet şu neticeye vardılar ki: «Her hakikatte bir hata ve her hatada bir hakikat vardır.» Sokrat: «Bu münakasalar boştur. Ma demki herşeye nizam veren insanm aklıdır, o halde evvel emirde kendimizi bilelim» dedi. Çiçeron'un tabiri veçhile felsefeyi gökten yere indirdi. Sokrat iddiasını ispat için bugün kıyas ve tarif dediğimiz iki vasıtaya müracaat etti. Yani kıyas yolile bildiklerinden meçhulleri aradı. Çıkardığı neticeyi de tarif ederdi. Sokrat tarife çok kıymet verirdi. Zira nasıl bir kimse adı ile tanılırsa, hâdise de ancak tarifle anlaşılabilir. Sokrat'm en ziyade arzusu iyi ile kötüyü ayırmaktı. Bu bahiste muhakemesini o kadar ileri yürüttü ki mes'uliyet mefhumunu bile inkâr etti. Sokrat'a göre «iyilik veya kötülük yoktur. Yalnız bilgi veya bilgisizlik vardır. Bilgisi olan adam iyi, cahil olan kötü olur. Binaenaleyh kötü adama ceza vermekten ziyade onu okutmalı» dedi. Adananın 5 senelik imar PENCERESiNDEN projesi tatbik ediliyor Şark Layontaine'leri Belediye ve Hususî Idare elele vererek Çukurovayı şenlendirmek için bir çok. işler yapacaklar erbiye meselesi günün mevzuları sırasma girdi. Bende de bu mevzua taalluk eden birkaç eser okumak ihtiyacı başgösterdi. İhtisas ve intisab için değil. bir nebze tenevvür için!.. Dün de bu ihtiyacın ibramile üstadlardan birinin eserini gözden geçiriyordum. İki mefhumu birbirine yaklastırdıktan sonra bunların aralarında uygunluk bulunup bulunmadığını sezdiren hüküm melekesi hakkındaki tahliller sırasında Fransız moralistlerinden meşhur Pierre Nicole'ün söyle bir sözüne rastladım: «Lafontaine'ın ahlâkî manzumeleri hüküm mümareseleri için bitmez tükenmez bir definedir!». Bu söz, ne yalan söyliyeyim, içime bir sızı verdı. Neden Lafontaıne'i bütün terbiye âlemine ve âlimlerine tavsiye eden Nicole gibi bizde de biri çıkıp da Kelile Dimne'yi ileri sürmüyor ve bu eserin ihtiva ettiği ahlâkî hikâyelerden istifade olunmak yolunu açmıyor. Malum olduğu üzere bu eserin Sanskrit dılile yazıldığı rivayet olunur. Fakat Türklerin kitaba asırlarca evvel kıymet verdıkleri muhakkaktır. Dokuzuncu asırda İbni Mukaffa tarafmdan arabcaya cevrilen KelileDimne'nin Gaznevilerden Behramsahm emrile ve Ebülmeali Nasrullahın kalemile farisiye tercüme olundu. Sonra Sultan Baykara'nın beylerinden Emir Süheylî, eseri telhis ettirerek Hüseyin vaiz Kâsifi'ye yeni bir nüsha yazdırdı. Malatyalı Gazi Ahmed, Gülşehirli Hoca Mes'ud da ayni eser üze* rinde işlemişler ve Hindin bu büyük be« diasını Türk âlemine tanıttırmışlardı. T yısile o zamana kadar mahkemeye ayak atmaları yasak olan şüpheli bir sürü iş adamları, bir saka, bir sabıkalı, bir eski at seyisi mahkeme salonlarında gorüldüler. Baro zillet mevkiıne düştü. Onun yerine serbesthkten istifade ederek mahkemeleri istilâ etmiş olan ve adalet mihrabına saygısızlıkta bulunan yan resmî avukat cifesi halef oldu. Napolyon bir zaman dayattı. Adliye Nazırının baroyu kurmak için hazırladığı ilk kararnameyi şu meşhur derkenarla geri gönderdi: «Kararname manasızdır. Avukatlara karşı hiçbir lutamak veı'u hiçbir hareket imkâm bırakmıuor. Onlar ihanetlere ve cinaıjellere sebeb olan bir takım fesadcılardır. Belimde kıhç laşıdığ'm müddeiçe hiçbir zaman böyle bir kararnameue imza koymıyacasım. Hükumete dil uzatan bir avukalın dilini kesmek isterim.» Fakat adaletin büyük silindiri onu da pestile çevirdi. Barolar kuruldu. Adalet çarhı avukatların elinde gene işlemeğe başladı. «Davalartn $üpheli noktalarım halle • Rus ihtilâli müdafaa müessesesini ihden, müdafaadaki kuvvethri sayesinde mal etmek istediği halde acı tecrübelerle gerek ceza ve gerek hukuk dacalarında karşılaşmış, Sovyet rejimi dahi bugün çı'gnenmî? hakları koruuan, kaybolmuş bir devlet müessesesi şeklinde zapt ve raphaklara deslek olan avukatların gördük ta tâbi barolan kurmağa mecbur olmuş leri ış, kavgaua gitmek vc yaralar'almak tur.. suretile habalarmı ve valanlarını kurtarDevlet idaresi ne şekiî alırsa alsın hak Her yenilik derhal kabul olunmadığı mak için yapabiltcekleri hizmetten daha ve adaletin sesi işitildiği her yerde avu cihetle Sokrat'm bu iddiası da Yunan az faydalı değildir. Imparatorluğumuz kata ihtiyac vardır. Bu lüzumu Türk adefkârını karıştırdı. Çok kimseyi kendine için savaş yapanlartn, yalnız zırh gömlek liyesi bakınız nasıl ifade ediyor: düşman etti. O aralık hayatında para giyen ve kalkan ta$ıuanlardan ibarei oU «Bir memleketin adaletinden emin ol kazanmayı yegâne gaye bilen bir Yunan madığını iakdir ediııoruz. Bu ki avukatmak için $unlar lâzımdır: Içte ve dışta tacırınin oğlu babasmın işini bırakıp lcır da ııapıııorlar. Zira ıslırab çekenlerin hâkime karsı olan itimadın sarsılmaz bir Sokrat'm derslerini takibe başlamıştı. vmidini, hauatım ve çocuklarını müda halde yerleşmesi, adaletin suYal ve sade Tacir oğlunun hareketinden kuşkulandı. faa eden ve şanlı seslerinin kudreüne inalıkle temini, kanunlarm tam olarak tat Sokrat'ı gencliğin ahlâkını ifsad suçu ile • nan kürsünün bu üsiadlan dahi ayni jeyi bikı... Avukahn adli le$kilailaki rolü, bu mahkemeye verdi. Mahkeme Sokrat'ı yapıuorlar.» esaslann her birile yakmdan alâkalıdır. zehir içmeğe mahkum etti. İşte Sokrat'm îkincisi de, 1822 tarihli emimameye Hâkim ve müekkil, bütün hakikatleri o ölümüne sebeb bu adamdır. Sokrat öldü, Napolyonun Adliye Nazmnın yazdığı vun ağzından dinler. Valandaşların mem" fakat fikri yayıldı. Sokrat'm iddiasma başlangıçtadır ki o da şöyle diyordu: lekef. adaleti hakkındaki fikir ve kanaat bin bes yüz sene sonra Karlil'in yazıla «Haşmetmeab! Avukatlık mesleki o ka leri onun elile uoğurulur. Doğruluk ve nnda da tesadüf ediyoruz. Karlil İngiliz 6ar asildir, onu şerefle yapmak istiuen • nezaheti rehber edinmemiş bir avukahn Kralına yazdığı bir mektubda «Haşmetlere öyle fedakârlıklar yükletir, adlî ka mahkeme hakkındaki şüpheli bir sözü lu! Her kasabanızda bir hapisaneniz var rarları hazırhuan münakasalar esnasmda davacı üzerinde derin izler bırakır. Bu da niçin bir kütübhaneniz yok» diyordu. scrptiği bilgi ısıklarile devlete ö kadar iakdirde hâkimler kütlesi bile taarruzdan Viktor Hügo da bilâhare «Her mekteb faydahdır ki ha$mctmeabımzm hauırhah masun kalamaz. Böyle bir halin adliueue açılan yerde bir hapisane kapanır» dedi. iıazarlannı bu meslek üzerine çekmeği ve memlekete vereceği zarar her türlü Süphesiz Sokrat felsefenin merkezi ihmal edersem, en mühim vazifelerimden tahminlerin fevkindedir.» sıkletini «metafizik» ten kurtanp adama birinde kusur eimis olmaktan korkanm. tevcih eylemekle insaniyete çok hizmet Filhakika avukat, ferdin ve cemiyetin etmiştir. Sokrat'm «Kendini bil» sözüne «Bu meslek, korkak muhakemeleri bütün hukukî meselelerile uğraşır. Onu psikolojinin ve felsefenin anahtarı de haı/rele düşüren imtiyazlara maliktiT. Lâyalnız mahkemelerde hâkimle davacı amekle hata etmiş olmayız. hin tecrübe, bu imtiuazlann zarun oldurasına giren bir yardımcı olarak görenler, ğunu uzun zamandanberi hissettirmiştir. Her fikir bir histen doğar. Sokrat'm vazifelerinden yalnız bir kısmını gözö Baronun istiklâli, kendisi için olduğu haksız öldürülmesi de vak'aya şahid olan nünde tutanlardır. Davaya tekaddüm ekadar adalet için de kıijmetlidir. AdaEflâtun'da fena bir intıba bıraktı. Mu den birçok hallerde, mahkemeye düşmi letin verdiği karartarı serbestçe münaka' maileyh de bu intıbaın tesirile «Cumhuyen ve düşmiyecek olan hukuk, ticaret, şa etmek imtiuazı avukallara ver'dmk olriyet» isimli kitabını yazdı. Eflâtun'un aile ve cemiyet meselelerinde fikir ve namasaudı, adalelin hataları sonuna kadar Cumhuriyetten maksadı insanlar üzerine sihat veren odur. Denebilir ki ferd ve cesüıecek, çoğalacak, hiçbir zaman tamir keyfî idare yerine kanunu hâkim kılmakmiyetin hayatında o kadar nâzım rol edilemiıjecek, daha doğrusunu söulemek tı. Koca filozof; senin ölümün, kıymetli oynıyan başka bir meslek adamı yoktur. lâztm gelirse, akddan doğruluktan ba$ka sözün gibi ebediyen unutulmıyacaktır. Avukatın bu rolü medeniyet ilerledikçe bir dauanağı olmıuan bu hauırlı otoritenin Ziya Emiroğlu artmaktadır. Kültür seviyesi yükselme yerini boş bir adalet taklidi almış ola miş milletlerde avukat yalnız hâkimin caktı.» bulunduğu yerde görülürken ilerlemiş Zaman ve mesafeyi de gözönünde tu milletlerde her ferdin, her ailenin, maddi tarak müdafaa müessesesinin adaleti da ve manevî şahısların avukata muhtac olğıtma işmdekı rolünü o kadar ilmî, canlı maları bundan ileri gelmektedir. \Baştarafı 1 ıncı sahifede] ve cazib şekilde anlatan böyle bir mazbaReng Pu Bnun şimaline ve batısma Cumhuriyet Adliyesine göre vatanı ta hazırladığından dolayı Cumhuriyet admüdafaa icin a^ker nekadar lâzımsa ada doğru ileri hareketine devam etmiş olan liyesi namına mümessiline ve erhânıhar leti müdafaa için avukat da o kadar lâ Japon kıtaatı kat'î bir muvaffakiyet kabiyesine teşekkürü borc biliriz. zanmışlardır. Çinlıler karmakarışık bir zımdır. Lâyiha, avukathğı âmme hizmeti göhalde geri çekilmekte ve ciddî bir mukaLâyiha, bazı ecnebi kardeslerinde olrer. bir müessese olarak hazırlamış, en vemet göstermemektedirler. duğu ve bizde de bazılarının istediği gidoğru yol olarak, müstakil barolar ve onDördüncü milli kongre ların hak ve imtiyazlarile devletin §id bi muhafazakârhktan, istirkabdan, biraz Hankeu 6 Kuomintangın dördündetli murakabesini yanyana koymuştur. da mesleğin yüksekliğini ve adalete yar cü millî kongresi 29 martta Vuçang'da Tarih ve tecrübeler de bunun böyle olma dımını anlamamazhktan gelen bir duygu toplanacaktır. Vaziyet yeni mümessil ile, elde kamçı, barolara hak vermekten gösterilmesine sı lâzım geldiğini göstermiştir. müsaid olmadığından, ziyade borc yükleten ve ezen bir deSir kongreye evvelki 1933 kongresinin deleBaro kurmamak, yahud kurulanlan men taşı gibi hazırlanmamıstır. Devletin geleri iştirak edecektir. (a.a.) ortadan kaldırmak istiyenler, bunun mümadaleti dağıtma işine basyardımı yapan kün olmadığını görmüşlerdir. müdafaa müessesesini hakikaten yükseltBüyük Petro, 1698 de çıktığı Avru mek, saliklerinin şerefini artırmak makpa seyahatinde Londraya uğradığı za sadile ve her satınndan fıskıran bir hüsman cübbeli, takma saçlı avukatları gö nü niyetle yazılmıştır. Terazinin bir keIBastarafı 1 ma sahıfede] rünce kim olduklarını sorar. «Bunlar a fesine hak ve imtiyazlar, öteki kefesine vermesini tavsiye edeceği ilâve olunmakvukatlardır. Hâkimlere yardım ederler» de teknik murakabe usulleri ve siddetli cevabmı almca der ki: «Bunlara ne lü müeyyedeler konmustur. Memleketin te tadır. Bahriye Nazırı vis Amiral Yamamozum var? İmparatcrluğumda iki hukuk miz evlâdları, kendilerini ilim ve namus to ile deniz isleri bürosu şefi Kontramiral adamı var. Memlekete döner dönmez imtihanı gecirmeğe sevkeden böyle bir İnouye ve erkânıharbiye erkânından bibirisini astıracağım. Ötekisi yetişir!» Bj lâvih?dan dolayı yalnız zevk ve gurur rinin iştirak etmis olduğu konferans, iki rınci Nikolanın şu sözü de meşhurdur: duyarlar. saat devam etmiştir. «Ben Çar oldukca, avukata lüzum yokAvukat HongKong 6 Basvekil ve Maliye tar. Bız onlarsız da pekâlâ yaşıyoruz.» Nazırı Dr. Kung ile tanınmış banger ve Hoyâar Özkent Fransız ihtilâli baroda gizli bir kurum ekonomist Ponen tayyare ile Hankeo*knkusu sezdiği için kapattı ve avukathğı buraya gelmistir. Bu SEHtR tSLFRl danbelli değildir. (a.a.) ziyaretin hedeserbest bıraktı. Robespiye bu karan al fi nıak için şöyle bağırmıştı: «Romahlann Otobüsle nakliyat işinin taRomanyada intihab levhaları, müsabakaları ve imtiyazları rihçesi tesbit ediliyor var mıydı? Verres'yi yıldırımla vurulmupropagandası Mülkiye müfettişleri, dün de otobüsşa çevirdiği zaman şehadetname almağa, Bükreş 6 (Hususî) Basvekil M. çülerin ifadelerini almağa devam etmişstaj gormeğe Ciceron mecbur olmuş muyKoga, intihab propagandasına başlamış lerdir. Müfettişler İstanbulda otobüsle du? Hem adalet ve tabiat kanunlarım, nakliyat işinin tarihçesini tesbit etmek ve söylediği nutukta yeni hükumetin si hem içtimaî nizama taalluk eden en ipti tedirler. Bu işe ne zaman başlanrmş. yasetini anlatarak dış politikada yeni daî bilgileri bozuyorsunuz.» Fakat sonra kimlere ofcobüs ruhsatiyesi verilmiş ve prensipler temin edildiği, iktısadî sahada ne oldu? Mahkemeleri akıl kabul etmez verilmemişse ayrı ayrı tahkik edile muvaffakiyetler kazanıldığını bildirmişbir cife kaplamıştı. Kötü şöhretleri dola cektir. tir. Güzel bir sayfiye yeri haline getirilecek olan Bürücckten bir manzara Adana (Hususî muhabirimizden) Vilâyet umumî meclisi, senenin ilk içtinıaını yapmıştır. Bu yılki bütçede, geçen senelere nisbeten mühim bir fazlalık göze çarpmaktadır. Bütçe geçen sene kabul edılen beş senelik mesai programı daire sinde taksim edilerek islere ona göre devam olunacaktır. Bundan maada, bu sene zarfında, mesai programı haricfnde on beş bin liralık bir ilkmekteb binası inşa edilecek, vilâyet her yıl bir, iki mekteb binası için tahsisat verecektir. Mevcud stadyoma on yedi bin lira sarfedilerek ıslah edilecek, yeni koşu yerine, bir po ligon, kazino ve hayvan sergi meydanı kurulacaktır. Çin kuvvetleri perişan bir halde çekiliyor dur. Otobüs seferleri yazın, şehrin esasen yan yarıya boşaldığı sıcak zaman larda plâj gidiş gelişlerıne de tahsis edilecektir. Karataş sahili, tabiî vaziyeti itibarile, eşine az tesadüf edilen gayet müsaid bir yerdir. Kenar sahası gayet geniş ve yumuşak kumlu olduğu gibi, yanıbaşında tatlı su membaı da vardır. Şımal ciheti baştan nihayete kadar on, on beş metro yüksekliğinde bir tepecikle k^ıpalı olduğundan, bazı seyyahlar, güneşli havalarda kışın ortasmda bile deniz banyosu yapmaktadırlar. 'Yazı sıcak ve sıkıntılı olan Çukurovada böyle bir sahilin ne bıiyük nimet olduğu ötedenberi takdir edilmişse de, bütçe müsaadesizliği ve bir Onaltıncı asırda Abdülvâsi lsâ lâkaBelediye ile hususî idare, yalnız başde yolunun bozukluğu yüzünden ihmal bile anılan Ali bin Salih Rumî, Envari larına başara'madıkları bazı faydalı ve edilmişti. Süheylî diye ellerde gezen farisî nüsha* lüzumlu tesisatı meydana getirmek üzere, Şimdiden, bir tek ağac bulunmıyan te dan son tercümeyi yaptı ve adını Hümaaralarında bir birlik teşkiline karar ver mişlerdir. Bu husustaki proje, hali içti peler sahil çamlarile ağadanacak ve da yunname koydu. O sırada meşhur tarih rr.ada bulunan vilâyet ve belediye mec ra sonra da bu çamların orta yerine ihti sahibi Lutfi Paşa Sadrıazamdı. Müteryaca elverişli, geniş teras ve gölgelikli bir cim, Kelile Dimne'nin türkçesini bir valislerinde büyük memnunıyetle karşılan orel yapılacak; tepenin eteğine soyun sıta bulup ona takdim etti ve birkaç gün mıs ve derhal faaliyete geçilmesi için ma yerleri sıralanacak; oradaki memba sonra âlim Sadrıazamdan şöyle bir icab eden tedbirleıin alınması takarrür ıslah edilerek, tepenin başına yerleştırile itabe uğradı: etmiştir. ctk olan depoya duş ve saire için su ve Işin gücün yok da herif, hayvanProjeye nazaran, her iki teşekkül se rilecektir. Bu suretle Karataş, yalnız hafkiz sene müddetle senevî otuzar bin lira ta sonlarında değil, belki her akşam yüz lar ağzından hikâye mi düzüyorsun. Ben dan 480 bin lira sarfile, bir otobüs servisi lerce kişiyi ferahlandıracak bir plâj ha böyle masallara bir pul vermem. tesis edip işletilmesini temin edecek; A lıne gelecektır. Fakat Kanunî Süleyman hem damadı, tinnanın sayfiyesi olan Bürücek yaylahem de veziri olan Lutfi Paşa gibi davTorosların zümrüd yeşilliğine gömül smda ve Karataş plâjında birer otel, karanmadı, Hümayunname sahıbıni mümüş Bürücek yaylasına yapılacak otel Tino ve sair tesisat vücude getirilecektir. kâfatlandırdı. Lafontaine işte bu maceise, kış sporlarına yol açacak ve orası iyi Birlik, bilhassa zîraî ve smaî vaziyeti radan asağı yukarı yüz yıl sonra bir türist yeri olacaktır. meşhur hikâyelerini yazdı. Asrımızın itibarile bir işçi yatağı olan Adanada 80 bin lira sarfedilerek yapılacak şepedagogları da onun masallannı mekihtiyacı tamamen karşılıyacak bir memInr otelmde, konser salonu ve ayrıca eğteblerde okunmağa lâyık görüyorlar. Ne leket hastanesi inşa ettirecek; şimdiki haslence yerleri de vücude getirilecektir. Eyazık ki Hümayunnameyi ele almak, butane binası, açılması Maarif Vekâletince sasen şimdiye kadar bu gibi tesisatın günün dıline uydurup çocuklara okutmak kabul edilmiş bulunan sanayi mektebıne noksanlığına rağmen birçok seyyahların hiçbirimizin hatınna gelmiyor. Halbuki tahsis edilecektir. kış uğrağı olan şehrimizir. bundan sonra mana ve mevzu itibarile Kelile Dimne Adanada mevcudiyeti şiddetle hisso bu vadide daha ileri bir yer halini alacaLafontaine'in masallarından beş on unan mesken buhramnın izalesi için, sıh ğı şüphesizdir. kat daha cazibdir. hî, bahçeli evler inşası da proje meya İnşasma baslanan Seyhan sulama kanındadır. Adananın en mühim derdlerin nalları faaliyeti devam etmektedir. Ana M. TURHAN TAN den birini teskil eden ev inşaatı teşebbü kanal demiryolunun şimalindeki bağlarsüne, yakında şehrimizde bir ajanlık a dan geçtiği için, istimlâk işine oralardan çacağı haber alınan Emlâk Bankası da başlanmıştır. Şehrin şimalinde yapılacak iştirak ederek, ev sahibi olmak istiyen büyük baraj, o kısma ayrıca bir güzellik lere yardımda bulunacaktır. verecektir. Belediye, barajm yakınında, Karataş plâjı tesisatı artık tahakkuk şehre hâkim bir tepe olan Düberlersekisi etmiş bir mesele olduğuna göre, vilâye mevkiinde bir çam korusu yetiştirmek için timiz idarei hususiyesinin, Ziya Paşanın icab eden tedbirleri almış, ağaçlar dikilvaliliği zamanındanberi bir türlü ikmal m;ştir. Ayni yerde bir de kır kazinosu yaedilememiş olan Karataş şosesini yaptı p'.lacak, birkaç sene sonra oralann manCumartesi akşamı Hasköyde ev yıkıracağı tabiidir. Bürücek yaylasına şi zarası büsbütün değişecektir. cılığı yapan Kemal, civardaki meyhanemendifer ve otomobil münakalesi mevcudŞekib Beriker ye giderek rakı içmiş, sarhoş olduktaö sonra meyhaneden cıkarak helvacı dük< kânına uğrayıp bir parça helva aldıktaıi sonra Mahmudun kahvesine giderek yemek yemeğe başlamıştır. Fakat Kemal kahvede helvasmdan bir lokma aldıktan sonra iskambil oynamakta olan bir adamın başına durup dururken yıımruk vurunca kahveci Mahmud işe müdahale etmiştir. Bir sarhosluk 35 lira cezaya mahkum olan suçlu, rakıya tövbe etti Japonya, notalara cevab vermeğe lüzum görmüyor Kemal bu müdahaleye canı sıkıldığından kahvenin camlannı kırmış, kendisini karakola götürmek istiyen bekçi ile kahvecive tekme atmağa davranmıştır. Dün cürmü meshud mahkemesine sevkedilen maznun her şeyi inkâr etmiştir. Dinlenen şahidlerden Osman da de miştir ki: « Bay hâkim!. Bu adam iddia olunan şeylerin hepsini yaptı. Hatta: «Ben Hasköydeki bütün rakıları icsem gene sarhos olmam» diyerek kendisini meth bile etti.» Yapılan muhakeme sonunda Kemal 35 lira para cezasına mahkum oldu. Reis suçlu Kemale: « Oğlum 35 lira para cezasına mahkum oldun. Parayı verirsen bu ceza ile kurtulacaksın, vermezsen hapse gireceksin» dedi ve ilâve etti: « Sakın bir rakılarını içmeğe Suclu bir daha Nevyork Amerikanın Westinghouse şehrindeki muazzam elektrik ğa yemin ederek fabrikası mahir iki kadın elinin temasile derhal faaliyete başlamaktadır. dışan çıktı. daha Hasköyün bütün kalkma!» ağzma alkol koymamamahkeme salonundar*