CUMHURİYET 7 Ikincikânun 1938 Küçük hikâye Senebaşı hediyesi! Kaynanam: Gramofon mu, dedi, hele kutu gramofonu.. Artık çocuk oyuncağı oldu. Şu radyoyu sabah akşam zırlatıp duruyorsunuz, hâlâ gürültüden bıkmadınız mı? Kanm da ondan daha lüzumlu şeylere ihtiyacımız olduğu mütaleasını ileri sürdü. Ben fikrimi müdafaa ettim: Yazın öteyeberiye gidiyoruz. Kalabalıktan hoşlanmadığıtnız için gazinoda filân oturmuyoruz. Bir köşede pinekleyip duruyoruz.. Meselâ bir temmuz günü şehirde herkes çayır çayır yanarken, Adada çaroların altında serin serin dans etmek hoş birşey değil mi ? Hoş amma evlâdım.. Onun yerine sana iki gömlek, iki kravat, Huriyeye de bir entarilik kumaş getirsem.bence daha muvafıktır!. Karım da entarilik kumaş sozünü duyunca büsbütün annesinin tarafını tuttu. Ben maglub ve perişan sahadan çekilmek mecburiyetinde kaldım.. *** Cuma akşamı, kaynanam elinde kocaman bir paketle göriindü. Fakat: Çocuklar, dedi, geceyarısından evvel hediyelere el sürmek yok.. Elbise dolabına kilidleyip anahtan cebime alacagım!.. Ben de onlara hayret edecekleri birşey hazırlamıştım. Bir gün evvel Huriye evde yokken getirip misafir odasmdaki kanapenin altına saklamıştım. Karım da öteberi almıştı. Onun da yemek odasına esrarh tavırlarla girip çıktığının farkında idim. Gülüp, eglenerek yedik içtik, biraz da altmışaltı oynadık. Nihayet on ikiye yaklaştığını görünce her birimiz hediyelerimizi sakladığımız odalara koştuk. Bir iki dakika sonra üç taraftan üç gramofon sesi birden yükselmez mi? Eh Allahım kimde can kalır?.. Şaşkm ve telâşlı tekrar yemek odasında buluştuğumuz zaman üçümüz de birbirimize ayni suali sorduk: • Sen de mi gramofon aldın? Ben karımı sevindirmek istemiştim. Karımla kaynanam bana yârenlik yapmak hevesine düşmüşler.. Kaynanam: Sizi gömlek, kravat, entarilik kumaş diye mahsus aldatmıştım amma, şimdi mubarek üçleşince kıymeti kalmadı!.. Kanm da ağlar gibi boğuk bir sesle konuşuyordu: Yazık oldu, iki üç senedir ikinîzden de gizli yememizden içmemizden kesip artırdığım paralar havaya gitti!.. Vakıâ pek havaya gitmedi amma g5rüyorsunuz, fazla iki gramofonu Bedestene götürüp satmak işi de bize düştü. Tramvay da yürümüyor ki.. Saat bir buçukta mezada başlandığı için kaydi on ikiye kadar yapıyorlar, acaba yetişebilccek miyim? Kahverengi paltolu adam, macerasını bir hikâyeci, bir meddah gibi zamanı hatasız hesablıyarak anlatıp bitirmişti. Benimle beraber îstanbul belediyesinin önünde indi. Paketin üzerindeki ıslantnış ve parçalanmış kâğıdlan yırtıp atarak gramofonun birini sağ koltuğuna, ötedekini sol koltuğuna sıkıştınp çarşının yolunu tuttu. Yugoslavya Kral Naibi Prens Paul bir Fransız gazetesine mühim Şişko Oliver Hardy'nin arkadaşı dördüncü defa beyanatta bulundu Pariste çıkan Le olarak bir Rus kadmile evlenmek üzeredir Journal gazetesi, bir muharririnin Yugoslavya Kral Naibi Prens Paul ile yaptığı mülâkatı neş retmektedir. Muharriri, Dedinje şato sunda kabul eden Prens, ezcümle şu Prens Paul beyanatta bulunmuştur : « Kuzenim Kral Birinci Alek sandr'ın bana bıraktığı miras pek ağırdır. Bazı kimseler bir felâkete intizar ediyorlardı. Bunlar, Marsilya cinayetinin, Yugoslavya Krallığmı mahva sürüklemesini muhtemel görüyorlardı. Kral Aleksandr gibi kudretli bir adamın bana bıraktığı miras yükünün nekadar ağır olduğunu bir düşününüz. Beni iktidar mevkiine getiren facia, siyasî hayatm yüksek idaresini hemen tamamile uhdesinde bulunduran kudretli bir devlet reisinin kaybedilmesindeki tehlikeyi sarahaten göstermiştir. Diktatörlük idaresi, Kralın bizzat söylediği ve arzu ettiği gibi, ancak muvakkat olmalıdır. îngilterede, eski demokratik an'aneler diyan olan o memlekette, tam parlmantarizmin her memlekete uyacağı zehabı vardır. Maalesef bu, her yer için varid değildir. Müsbet bir neticeye varmak için yavaş yavaş, sadmesiz ve bilgi ile yürümek icab eder: Şahsan ben demokrasi taraftanyım. Fakat, memleketin tam bir sükune muhtac olduğu bir sırada, meş'um parti ihtilâflarına düşmesine müsaade edebilir miydim?» Bundan sonra, Prens, kendi niyabet vaziyetinden bahsederek: «Henüz niyabet devresinîn ortasında bulunuyoruz. Temenni edelim ki, bu vazifeyi, başladığım gibi iyi bitireyim.» Demiş ve kendi şahsından bahsederek şu sözleri söylemiştir: Rusyadan çok küçükken ayrıldım ve o devir hakkında pek fazla birşey hatırlamıyorum. Bundan sonra, Kral Aleksandr'ın Rus dostu olup olmadığını soran muharrire, Prens ju hatırayı anlatmıştır: «Kral Aleksandr, zannedildiği iadar Rus dostu değildi. Harbden epey zaman evvel bir gün Sen Petersburg'dan avdet ederken, bana şöyle demişti: Korkarım ki bu memleket, ayakları balçıktan, vücudü tuncdan bir devdir.» Kral, gerçi Rus tesiri altında kalmıştı. Fakat, onun, Sovyetleri tanımasma mâni olan şey, eski Rusyaya karşı beslediği muhabbetten ibaret değildir.» Prens, bundan sonra îngiltereden bahsederek îngilizlerde zekâdan ziyade seciyeyi takdir ettiğini, seciyenin zekâya müreccah olduğunu, nitekim, cenubî Avrupada pek çok parlak zekâlar bulunduğunu, fakat bunlann mutlaka ayni derecede parlak seciyelerle beraber yürümesi icab ettiğini söylemiştir. Prens Paul, Kral îkinci Pierre'in yanm kalan tahsilini ikmal için azamî gayret sarfettiğini ve kanunu esasiye göre, Krahn, tahtmı bırakıp başka memleketlere gitmesi imkânı olmadığı için lngiltereye gidemediğini, bu sebeble, Londra dakinden farksız bir şekilde tahsil etmesini temine çalıştığını sövlemistir. Nevyork'tan bildiriliyor: Şişko Oliver Hardy'nın arkadaşı sıska Stan Laurel dördüncü defa olarak evlenmiştir. Komik, bundan evvelki izdivaclan hakkında kendisinden malumat almak istiyen gazetecilere bu işin biraz karışık olduğunu, binaenaleyh hakikati aynen anlatabilmesi için muhtıra defterine bakmak mecburiyetinde bulunduğunu söylemiştir. Stan Laurel'in günü gününe tutmuş olduğu jurnaldan okuyarak vuku bulan beyanatına nazaran ilk karısının ismi Lois'tir. Birkaç sene kendısile beraber yaşadıktan sonra mahkemeye müracaat ederek ayrılmak istemij ve bu talebini hâkim de muvafık görmüştür. Lois mahkemede, Laurel'in aile hayatını da sinemadaki vaziyetlerde olduğu gibi kat'iyyen ciddiye almadığını söylemiştir. Fakat muhakeme uzayıp gittiği için talak kararı kolay verilmemiştir. Buna rağmen komik Agua Caliente isminde diğer bir kadınla izdivac elmekten geri kalmamış, bununla da iktifa etmemiş, üçüncü olarak diğer bir bayanla, Virginia Ruth Rogers ile evlcnmiştir. Bunun üzerine birinci ve îkinci karılan komiğin aleyhine dava açmışlar, Laurel üçüncü karısile beraber gizli olarak diğer bir şehre kaçmış ve uzun müddet orada yaşamıştır. Nihayet, birinci ve ikinci karısından mahkeme kararile kurtulan Laurel, Madam Rogers ile evlenmesi münasebetile parlak bir düğün yapmış, lâkin saadetleri hiç de uzun sürmemiştir. Madam Rogers bir komikle evlenmiş olmasına rağmen mütemadiyen ağladığmı, eziyet ve ıstırab çektiğini esas tutarak mahkemeye müracaat etmiştir. Mahkeme talaka hükmetmiş, fakat mahkeme kapısmdan çıkar çıkmaz eski kan koca barışmışlar ve yeniden müşterek bir hayat yaşamağa başlamışlardır. > RADYO Sıska komik Stan Laure Ç Bu aksamki program 3 ANKARA: 12,30 muhtellf plâk neşrlyatı 12,50 plâk: Türk musiklsi ve halk şarkılan 13,15 dahlU ve harlcî haberler 18,30 plâk neşriyatı 18,35 ingilizce ders: Azime İpek 19,00 Türk musikısi ve halk şarkılan. (Hikmet Rıza Sesgör ve arkadaşları) 19,30 saat ayarı ve arabca neşriyat 19,45 Türk musikisi ve halk şarkılan. (Haluk Recai ve arkadaşlan) 20,15 konferans: Parazitoloğ Nevzad 20,30 saksofon solo: Nihad Esengln 21,00 ajans haberleri 21,15 stüdyo şalon orkestrası 21,55 yarınki program ve İstiklâl marşı. ÎSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musiklsi 12,50 havadis 13,05 plâkla Turk musiklsi 13,30 muhtelıf plâk neşriyatı 14,00 SON 18,30 plâkla dans musikisi 19,00 konferans: Ali Kâml Akyüz. (Çocuk terblyesi) 19,30 Beyoğlu Halkevi gösterit kolu tarafından bir temsil 19,55 Borsa haberleri 20,00 Necmeddin Rıza ve arkadaşlan tarafından Türk musikisi ve halk şarküan 20,30 hava raporu 20,33 Omer Rıza tarafından arabca soylev 20,45 Bayan Muzaffer Güler ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, (saat ayan) 21,15 ORKESTRA 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 22,50 son haberler ve ertesi günün programı 23,00 SON. VİYANA: 18,05 karışık yayın 20,30 VİYANA ŞARKILARI 21,05 ASRÎ MUSİKİ 21,10 komedi: Rus duğünü 23,15 haberler, hava ve saire 23,25 DANS MUSİKİSİ. PEŞTE: 18,15 ORKESTRA KONSERİ 19,05 ko nuşma, gramofon 21 OPERA: Valküri (opera binasından naklen ikinci ve üçüncü perdesi) 23,35 ÇINGENE ORKESTRASI 24,05 haberler 24,10 CAZBAND TA KIMI 1,10 son haberler. BÜKREŞ: 18,05 ORKESTRA KONSERİ 20 kon ferans 20,45 opera: Nürenberg şarkıcısı (opera binasından naklen), istirahatlerde haberler, spor. MILÂNO: 17,05 PIYANO KONSERİ, lstlrahatlerde haberler, hava 20,35 KARIŞIK MUSIKI 21,05 haberler ve saire 21,35 SENFONİK KONSER: (koro ve solistlerle birlikte) 24,05 haberler, hava 24,20 DANS MUSİ K3SI 1 hava. VARŞOVA: 18,20 POLONYA ODA MUSİKİSİ 18,55 karışık yayın 19,15 ORKESTRA KONSE RI 19,35 karışık yayın 20,05 plyes 20,40 EĞLENCELI KONSER 21 haberler 21,10 senfonlk konser 23,55 haberler ve saire. İçerisi tıklım tıklım bir HarbiyeFatih tramvayının ön sahanhğında idim. İğneleyici bir rüzgâr esiyor, iri sulu sepken taneleri yüzsüz birer misafir tavrile kulaklanma ve enseme tatsız ziyaretler yap»yorlardı. 5işhane karakolunun durak yerinde yaradana sığmıp varageleli demir kapıya saldıranların ileri hücum neferi vaziyetinde tıknaz, kırmızı yanaklı, kahverengi paltolu, sevimli ve lâübali yüzlü birisi arkasındakilerin tazyikile bir hamlede karşıma dikildi. Vatman güçhalle bu taarruzu yarıda durdurmuş, kızan, köpüren, sonra da melul, mahzun geriye çekilen bir kafileyi istasyonda bırakarak arabayı yürütmeğe başlamıştı. Sahanlıktaki rahatsızlık içeriye hiç de gıpta ettirmiyecek şekle girmişti. Bir an ayaklarım yerden kesilmek tehlikesine bile maruz kaldı. Çünkîi tıknaz ve kahverengi paltolu adamın elinde tuttuğu üstündeki sarı kâğıdı sırsıklam, kocaman paket bacaklanmı kırıp geçirmişti. Lâübali yüzlü kamşum tabiî bu rahatsızlığtmın farkma vardı. îşi ahbabhğa vurup gönlümü almak için: Çok fena hava, dedi, insan, üste milyon da verseler bu eziyeti çekmez amma, ne yapacaksınız mecburiyet.. Paramızla kendknizi belâya sokuyor, bu cendereye giriyoruz!.. Ben, her zaman Kasımpaşadan vapurla gider gelirim, lâkin bugün yolum başka tarafa!... Cevab vermedim. Yalnız hafif bir tebessümle iktifa ettim. O bundan cesaret aldı. Konuşmasına devam etti: Aile hayatı.. Tatlı işkence.. Çare var mı, katlanacağız.. Allahın bu berbad gününde şu koca alâmetle ta çarşıya kadar gidilir mi? Gidilir işte.. Kan, koca, damad, kaynana birbirimize yârenlik yapmak isterken kabak abdiacizin başına patladı. On beş gün evvel kayınvalide bizi ziyarete gelmişti. Yaşlı, fakat sapasağlam, beş on para geliri olan, tek başına yaşıyan bir kadındır. Şeytan kulağına kurşun, pek fazla kalmaz, iki üç gece yatar, gider.. Tabiî senebaşı yaklaşırken ne konuşulur.. Ya tayyare piyangosu.. Ya o gece ne yapılacağı.. Yahud da hediye neselesi!.. Biz öyle içip içip dans ederek fink atacak soydan olmadığımız icin o mevzu hiçbirimize birşey söylemez.. Piyango hulyaları ise kaç senedir temcid pilâvı gibi tekrarlandığı cihetle o kadar meraklı bir mevzu olmuyor.. Hediye bahsi aramızda hararetli bir kabul gördü. Kayınvalide: Çocuklar, dedi, senebaşı hediyesi olarak, size ne alayım?.. Kahverengi paltolu adam hikâyesinin bu noktasına gelince etrafına sırıtarak göz gezdirdi. Ben, zoraki dinliyordum arrnna, sahanlıktaki diğer yol arkadaşları bir konferansta imiş gibi çıt çıkarmıyorlardı. Onun için magrurane anlatmaga de vam etti: Fırsatı kaçınrmıyım hîç.. Koca kan kırk yılda bir kesenin ağzmı açmış... «Anneciğim, dedim, ne zamandır bir kutu gramofonu almak niyetindeyim amma, felek müsaade vermiyor..» Kaynanam ve karım bir anda gozlerini yan hiddet ve yan hayretle açarak baktılar. Stan Laurel Maatteessüf dördüncü bir kadın aşk macerasını yarıda bırakmıştır. Bu bayan da Laurel'in kansı olduğunu iddia etmekte, son defaki talak davası esnasında komiğin kendisini nikâhla aldığını beyan etmektedir. Halbuki Laurel, kadının aldandığını, onu hayatta tek bir defa dahi görmediğini iddia eylemektedir. Nitekim komik mahkeme huzurunda iddiasmı isbat etmiş, bunun üzerine dördüncü defa olarak evlenmeğe kalkmıştır Bu defaki müstakbel zevcesi Rustur ve adı îlliana'dır. Sıska şaklaban yeni izdivacında uzun müddet mes'ud olacağmı ümid etmektedir. Ne diyelim, inşallah!.. Bir iki satırla •^ Güzel sesli Gladys Swarthout «Yeşil bülbül» ismindeki filmini çevirirken »ahnelerin birinde, vaktile Emil Yanings ile Pola Negri'nin birlikte oynadıkları «înkisari hayal» kordelâsında kullanılan yataklardan birinin içinde yatmıştır. 'Jt Bir aydır Pariste bulunmakta olan Holivud'un meşhur makiyajcısı Max Factor, Jackie Coogan'm kansı Betty Grable'in yüzünün televizyon için en elverişli bir çehre olduğunu beyan etmiş ve genc artistin hiçbir makiyaja ihtiyac hissetmeden yüzünün televizyonla nakledilmekte büyük muvaffakiyetler kazandığmı söylemiştir. •Jf Cecile B. de Mille'in son eseri «Haydudlar» filminde Fredric March ile Fransisca Gaal oynamışlardır. Ayni kordelâda Holivud'un hain adam şahsiyetini yaratan yedi aktörü birden vazife almışlardır. Bunlar: Akim Tamiroff, îan Keith, Robert Barratt, Hans Steinke, Fred Kohler, Anthony Quinn, John Roe;ers'tir. Ahmed Hidayet Esnaf cemiyetlerinde umumî bîr toplantı ~jt Fransada sinema salonlannm dühuliye fiatlan üzerine hükumet tarafın • dan kullanılan yüzde 25 munzam vergi dolayısile bütün salonlann protesto makamında kapanması ihtimali mevcud bulunmaktadır. •^T Rejisör Anatole Lihvak'm Holi\rud'da yeniden çevirmiş olduğu Jaques Deval'm meşhur komedisi «Tavariş» sinema payitahtında gösterilmiş ve büyük muvaffakiyetler kazanmıştır. Bu kordelâda başrolleri Charles Boyer ile Claudette Colbert, ikinci derecede rolleri de Basil Ratthbon, Anita Louise, Maurice Murphy oynamaktadırlar. •jf Fransız muharrirlerinden meşhur senaryocu Alfred Machard'm 1938 senesi için yeni bir takım tasavvurlan vardır. «Beyaz âşık» ismindeki romanından iktibas ettiği senaryoyu renkli olarak çevirtecek, yeni yazmakta olduğu «Havalar casusu kadın» namındaki romanmdan sinemaya çekilmek üzere bir senaryo vücude getirecektir. J NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece şehrimizln muhtellf semtlerindekl nobetçi eczaneler şunlardır; İstanbul clheti: Şehzadebaşında Veznecilerde (Ünlverslte), Fenerde (Husameddin), Karagümrükte (Kemal), Şehremlnlnde (Nâzım), Aksarayda (Şeref), Samatyada (Erofllos), Bakırköyde (HllftJ), Eyübde (Arif Beşer). Beyoğlu ciheti: ŞLşll Halâskârgazi caddeslnde (Asım), Cumhurlyet caddesinde (Kürkçiyan), Kalyoncukullukta (Zafiropulos), Firuzağada (Ertuğrul), Beyoğlu istiklâl caddesinde Oalatasaray), Tünelde (Matkoviç), Galata Okçumusada (Yeniyol), Pındıklı tramvay caddesinde (Mustafa Nall), Kasımpaşada (Müeyyed), Hasköyde (Nesim Aseo), Beşlkta?ta (Nail Halld), Ortakoy, Arnavudköydo (Kostantin Miltiyadi), Bebekte (Merkez) eczanelerl. Kadıköyünde Söğüdlüçeşme caddesinde (Osman Hulusi), Üsküdarda (Ahmedlye), Beykoz, Paşabahçe, Anadoluhlsar eczane leri. ŞEHZADEBAŞI TURAN TİYATROSU Bu gece saat 20,30 da San'atkâr Naşid ve arkadaşlan, okuyucu küçük Semiha ve Mişel varyetesi (Yapışkan) komedi 3 perde ERTUĞRUL SADÎ TEK Tiyatrosu Pazartesi akşamı Kadıköy (Süreyya) Salı: (Bakırköy) Çarşamba: (Üsküdar) sinemalarmda İTAAT tLÂMI Yeni vodvil 3 perde Yazan: Musahibzade Celâl Bugfönden ıtibaren Alhn sesli rruganni s i n e m a d a b e k S bLbnüfk Macera filimlerinin yıldızı Îstanbul Kız lisesinde hafif geçiştirilen bir kaza Evvelki gün îstanbul Kız lisesi on birinci sınıf talebeleri askerlik dersinde mavzerle (doldur, boşalt) talimi ya parlarken bir silâh patlamış ve talebe lerden üç kız çok hafif surette yaralanmıstır. Yaralılar derhal hastaneye sevkedilerek tedavileri yapılmış ve evlerine yollanmışlardır. Yapılan tahkikatta talim yapılırken mavzerlerden birine bir talebenin yanhşlıkla manevra fişeği koyduğu ve hâdisenin bu snretle husule geldiği anlaşılmıştır. BENJAMİNO GiGLi Aşk, entrika ve ihtiras dolu RiCHARD Talmadge en h'ssî ve en muessir. SAADETiM HAFİYELER SENSİN KRALI şayanı hayret filminde macera filmini oynuyor. Üsküdar Hâle sineması Mahkumlar kalesi ve Ege manevralan Esnaf cemiyetlerinin dünkü toplantısında bulunanlar Esnaf cemiyetleri idare heyetleri dün Eminönü Halkevinde umumî bir toplantı yapmıştır. Dünkü toplantıyı Ticaret O dası murakıblarından Ferid açmış ve toplantının mahiyetini anlatmıştır. Esnaf cemiyetleri merkez heyeti reisi Rüştü esnaf cemiyetleri yardım teşkilâtı" nın bundan yedi ay evvel nasıl kurulup ne gibi işler yaptığmı, masraflann ne ol" duğunu, nerelere sarfedildiğini anlat mıştır. Kahveciler cemiyeti reisi Celâl ve Dokumacılar cemiyeti reisi Yahya yar dım teşkilâtmın yürüyüşü hakkmda izahat vermişler, esnaf cemiyetleri danışma bürosu şefi avukat Izzet de büronun bir senede sekiz küsur lira masrafla 1100 esnafın işlerine fikir verdiğini ve bunlann intacına çalıştığını söylemiştir. Doktor Halid Ziya şımdiye kadar es" naf dispanserinin faaliyetini anlatarak 3091 hastanın tedavi altına alındığım ve 389 esnafın ameliyatının muvaffakiyetle yapıldığını bildirmiştir. Berberler cemiyeti reisi lsmail Hakkı yüzde 12,5 yardım hissesinin yüzde (25) e çıkarılmasını, hiç değilse 20 ya taklı bir sanatoryom kurulmasmı teklif etmiştir. Bu esnada bazı hatibler esnaf danışma bürosunun lüzumsuzluğunu ileri sürmüş lcrdir. Esnaf şubesi direktörü Kâzım Yorulmaz bu karar verilirken etrafh düşü " nülmesini tavsiye etmiş, neticede büronun lüzumlu olduğuna karar verilmiştir. Bundan sonra yardım teşkilâtını idareye memur heyetler sağlık işleri heyeti ve murakıblar seçilmiş ve celse kapan mıştır. Teşekkür Yaptığı anî bir müdahale ile refika mın havatmı kurtaran kıymetli meslekdasım Gülhane hastanesi nisaiye pro fesörü Ali Esada alenen teşekkür ede rim. Bandırma hastanesi operatörü Samih Olcay Her ( Fransızca ) LIL DAGOVER PETER PETER5ON JOHANES KREUTZER SONAT ilâveten: EKLER J U R N A L BU AKŞAM T U R K sinema • 2 nci muvatfakiyet haftası başiadı. Herkes Tolstoy'un en meşhur eserini, Beethoven'in en gözel müziğini alkışlamak için koşuyor kadını ve erkegi alâkadar eden bir mevzu. En eüzel filmin romanı lisammııa "Bir ızdıvac facıası , M Bir iıdivacın romanı „ ve • Kreutzer Sonat „ isi^leri ile çevTİlmiş ve neşredılmıştır. * HEESTERS Dünyanın birinci artisti meşhur Teşekkür Çok muhterem ve kıymetli babamız Kadıköy Kız Enstitüsü dırektörü Mus tafa Lutfi Saygınm anî ö 1 "r n ü dolayısile taziyette bulunan ve çok derin teessürlerimize iştirakle samimî ve yüksek alâkasını gösteren tstanbul Kültür di rektörü Tevfik Kutja cenaze merasimine iştirak eden okullann saym direk tör, öğretmen ve talebe yavrularımıza söz ve yazı ile taziyette bulunan aile dostlarımıza en derin şükranlarımı?! sunarız. Zevcesi Oğlu Rebia Cenab YANİÜGS GUNEŞ BATARKEN Hissî ve muazzam film takdim edilecektir. tara ından hartkulâde bir surette yaratılan