1 Hcincikânıın 1938 CUMHURÎYET I ((Cumhuriyet)) in hikâyesi Yazan: Şerif Hulusi Bunlan söylemek istemezdim, faHerkesin birbirînden görerek, Avupa at sana karşı duyduğum sevgi izahı güç görmüş dostlanndan aşağıya kalntmak için, gecesini, senenin en şayanı dıkfet ge irşey.. Dinle bak, hayatımızın bilmediğın celerinden biri gibi, zevk ve neş'eile ya ir safhasını anlatayım. *## şamağa hazırlandığı bir 31 kânaıuevvel « Annenle evlendiğim zaman bungünü idi. Meşhur dansingler bugece ıçjn dan tam yirmi sene evvel fakir bir adamtertib ettikleri sürprizlerini, birçk müesseseler balolarını, meşhur tayyae piyango dım, şimdi çalıştığım müessesenin en az su insanlara saadet vadeden JÜyiik ikra maaşlı bir memuru idim. Paramız azdı. miyesini birkaç hafta evveliden ilân et Annen, az okumuş, fakat çok zevkli bir meğe başlamışlar, o gün 6 gazetelerde, :adındı. Güzel elbiseler giymek, eşi dostu son bir defa, büyük puntdarla ilânlannı ,rasında beğenilmek isterdi. Ben o zaman tekrarlamışlardı. Bütün memleket, ihtı ok kıskancdım, karımı gözümden bile yarlığı sevincle karşılıyc Evlerde, ev kıskanırdım. Yalnız, sokak komşularına velce ibadet edilen odakrdan mihrab kal gitmesine izin verirdim, o kadar.. Fakat, dırılmış, yerine saçakLnnda ışıklar salla ieneler geçtikçe annenin sinirli hali artınan Noel ağacları bnmuş, ortada üstü for, bende hiçbir şeyi beğenmiyor, uzak içkilerle dolu bir reş'e sofrası hazırlan fakın, tanıdık bir çok erkek dostlanmı mıştı. Şehrin bir taafı yeni seneye, ken enden daha iyi bulduğunu açıktan açıdince taptaze saydğı bir enerji ile girme a söylüyordu. Evvelâ, bunu sadece beni ğe hazırlanırken, Jir tarafı da bütün bun evdiğinden yapıyor, sandım. Lâkin, sililiği o kadar arttı, beni tenkidde o kalardan bihaberdi Sokaklarında ses sada Ağlıyor musun baba, söyle ağlıyor musun? dar ileri gitmeğe başladı ki, hareketlerinkesilmiş, oralarea yalnız tevekkülün hade bana karşı samimiyet alâmeti görmeğe yatı vardı. Herkesin hayatmda olan değişiklik, yapayım, kanmı seviyordum, onun elinde imkân yoktu. Bende şikâyet ettiği kubizde de oldu. Çarşaflı olarak evlendiğim bir oyuncak olmaktan kendimi kurtaraAhmed Bejr, akşamüstü yağmağa başurlar arasmda bilhassa kıskançlığı birinkarımın, bir çok kadınlar gibi, vücudünün mıyordum. Arasıra Bedia ile evde dans Iıyan beyaz lann altında ağır ağır yürüci derecede sayıyordu. Halbuki, bir erkeen güzel kısmını, bacaklarını, yüzünü ve ekzersizleri yapmağa başladık, tabiî bir yordu. Birinci ilk sokağa saptı. 7 numaği bu yüzden ayıblamak kadar manasız güzel gözlerini insanlara, daha doğrusu de gramofon tedarik ettik. Sen o zaman ralı apartımana girince, paltosunu silkti, bir şey yoktur, ve yahud kocasını bu yüzinsanların iğrenc iştihalarma karşı açma on yaslarmda, ele avuca sığmaz bir kızayaklarını paspasta silktikten sonra, merden ayıblıyan kadının kafasında bazı fisına çarnaçar razı oldum. Eve geldiğim dın. Annenin güzslliği sende bir çocuk divenleri çıkmağa başladı. Üç senedenbekirler var demektir. Anneni bu münasezaman, Bedianın yüzünü insanların bakış fevkalâdeliğine bürünmüştü. Hatırhrsm, ri' neş'esini unuttuğu bugün, her sene, betsizlikleri yüzünden hiçbir zaman azarlanndan hırpalanmış, ezilmiş, büzülmüş sana dansetmeği annen öğretti. derin bir yarayı tazeler, onu acı hatıralar lamış değildim. görürdüm. Yalnız bana görünen bu çizgiâlemine sürüklerdi. Ikinci katta bir kapı«Artık, dans eğlencelerine devam sal«Evlendiğimizin dördüncü senesiydi. lerde erkeklik gururumun birden yıkılışının önünde durdu, cebinden anahtan çıgm haline gelince, İstanbul tarafında oBir gün dairenin müdürü beni çağırdı. nı, bir kadmın kafasına hükmedememek kardı, kaDiyı açtı ve içeri girdi. Bugün iturulduğu için, vesait bulamayız, diye erHiç mukaddemeye lüzum görmeden: ıstırabını, nihayet başkalarına aid söndü kenden eğlenceyi bırakmak anneni üzmeçinde tuhaf bir hissi kablelvuku vardı. Maaşınıza yirmi beş lira zam yap rülmemiş ihtıras izlerini okurdutn. îlk işi, kızmı çağırmak oldu: ğe başladı ve bir gün: tık, dedi. Siz bizim Niyazi Beylerin da Mediha, neredesin? «Bedia, birçok kadınlar gibi, dansa Ahmed, dedi, gecelerimizin çoğu madı imişsiniz. Karınız hemen hemen Neş'eli, fakat durgun bir ses cevab merak etti. Evde, bazan yalnız kalmak Beyoğlunda geçiyor. Ne olur. Bu tarafta benim elimde büyüdü sayılır. verdi: tan azab duyduğundan bahsetu". Ona, bir apartımana taşınalım! «Maaşıma yapılan zamdan çok mem Odayı hazırlıyorum, gel bak, ne dans öğrenmesi için: «Evet!» derken, «Zaten, dansın bir erkek üzerinde yanun oldum. Fakat, canım da çok sıkıldı. güzel oldu. bütün arzuları yalnız benim avuclanmda pacağı garib tesirlerden, zorlıya zorlıya, ürperen karımı, başkasınm kollan arasın kendimi kurtarmağa muvaffak olduğum Mediha, babasını görünce, boynuna ada görmenin fecaatini duydum. Kadmlar, için, eskisi gibi sinirli değildim. İlk zatıldı. Yanaklanndan öptü: erkeklere bilmeden öyle büyük azab ve manlar çok yadırgadığım bu nevi toplan Babacığım, dedi, varsın herkes eğrirler, fakat bu hareketlerile kendilerine tıları, sonarları gayet tabiî bulmağa başlensin, ben gene ikimize, annemin baloya ladım. Bedianın, her arzusuna karşı olgitmek için hazırlandığı akşamki halile öyle büyük ıstırablar hazırlarlar ki..» bir yılbası odası döşedim. Amma, aklım«Annenle ilk ve şiddetli münakaşamız, duğu gibi, bu teklifine de «evet!» cevabıdan, send;n izin alıp, annemin o mavi tüldanslı bir düğün eğlencesine gitmek me nı verdim. İşte, bu şimdi oturduğumuz aden yaptığı tuvaletini giyip seninle bir selesinden çıktı. Bir aile reisi sıfatile, bu partımana taşındık. baloya gitmek geçmedi değil.. Sonra na müsaade edemezdim: «Annenin masrafları Beyoğlu tarafına düşündüm ki.. geçfiğimiz günden itibaren, üç dört misli Olmaz, dedim. Bir kere, düşünmeAhmed Bey üç sene evvelki geceyi halisin ki. Ben dans etmesini bilmem. Ya o arttı. Evvelce güzel ve cazib olmasile iktırladı, kollannda, anî bir kalb sekteraya yalnız gitmek, yahud da beraber gi tifa ettiği elbiselerini, şimdi en pahalı kusinden ölüveren karısmın ağırlığını hissetdersek, gözümün önünde birçok erkekle maşlardan yapmağa başladı. Bunu o kati, ocakta yanan odunlara dalarak: rin kucağında seni görmek azabına kat dar ileri vardırdı ki, aldığım maaş yüz elli lirayı geçmediği halde, evin ayda iki yüz Zaten, bu akşam baloya gideceğiz, lanmam lâzım. elli lirayı geçen masrafmdan fazlasını bilet getirdim. Her sene ayni acıyı hatırBedia, hiç tereddüd etmeden: lamak seni de üzmüyor muî Ne olur, sen gelmeyiver! demez nasıl temin ettiğimle meşgul olmıyacak derecede hislerini kaybetmiş bir kadın haMediha, babasının halini anlamağa ça Arasıra Bedia ile evde dans ekzersizleri mi? yapmağa başladık line geldi. Uç dört sene devam eden bu lışarak: • «Düşün, sevgili kızım, sevdiği kansmyaşayış tarzı, nihayet beni çalıştığım dai Baba, annem ne harikulâde bir Niçin zam için işimdeki muvaffakiyetim dan bunu işiten bir adamın içinde, nasıl kadındı, dedi. Onu çok sevdiğini söyler sebeb değildi de, karımın onun elinde bü karışık, fakat çoğu nefretle dokunmuş rede, ihtilâsa sürükledi. Bana, hapisaneye din, ne çabuk unuttun?.. Ondan, haya yümesi sebeb oluyordu? Anlıyamamış hisler doğar? Kendime hâkim olamadım yemek getirdiğin facialı günlerin doğmasmda büyük mücrim annendir. Bütün kutım. Akşam, eve gelince, Bediaya çat ve: linden uzaklaşmak istiyor gibisin. surlarma, hapisanede geçirdiğim üç aylık Ahmed Bey kızına cevab vermedi. Is tım: Yalnız gidersin, fakat döneceğin mahkumiyet günlerinde beni kemiren ıstı Ne demek bu? dedim, sen onun yer bu ev olamaz! dedim. lanan gözlerindeki bir iki damla yaşı zaprablara rağmen, annene karşı duyduğum tetmeğe çahşırken, kızmı, taşkın bir sevgi elinde büyümüşsün. Bu yüzden de bana «Bedianın güzel gözlerini kan bürü hislerden hiçbir şey kaybetmedim. însanile kucağına aldı. Mediha yanaklarmda utufkârlık ediliyor. Bir erkeği yükselten dü. Hayatımda karıma bu kadar ağır lâ ları birbirine sevincden fazla ıstırabın yakkabiliyetleri mi, yoksa karısı mı, söyle, kırdı söylemek hiç aklımdan geçmezdi. iki iri damlanm sıcaklığını hissetti. laştırdığı çok doğrudur. Bedianın hapisa Ağlıyor musun baba, söyle, ağlı dedim. Bu ne demek? Fakat, insanların birden âdet değiştirme neye benimle konuşmak için geldiği zaAnnen şaşkın şaşkın yüzüme bakıyor lerine, ve bunda kadınlann oynadığı e manlar gözlerinde kendini itham eden yor musun? dedi hemmiyetli role kızmamak elden gelmi yorgun bir insanm halini okurdum. ArAhmed Bey, üstünde mavi tülden hı du: Bunun manasmı anlat! diye hay yordu. Karımın dansa yalnız veya yanın kadaşlarımdan birkaç avukatın yardımile valetin bulunduğu koltuğa doğru ilerledi. kırdım, yoksa müdürle aranızda... da kocasından başka bir erkekle gitmekte beraet kararı aldım. Fakat eski memuri Sonra, kızına: Bedianın elleri titremeğe başladı. Ko hiçbir mahzur olmadığını, bu türlü bir ha yetimi iade ettirmeği düşünemezdim. Bü Evlâdım, dedi, her sene ben seni reket tarzmın medeniyet icablarından ol tün bu acılan sana duyurmamak için andaha çok sevmeğe başlıyomm. Fakat, her nuşamıyordu. Yalnız: Ayol.. diyordu, sen.. Deli misln.. duğunu ahbablarından işittiğinde şüphe nen ve ben elimizden gelen her fedakârsenenin öyle bir güni'< var Vi, bana senin kim olduğunu hatırlatıyor. Uç senedir bu O da ne demek.. Maamafih, maaşının az yoktu. Einaenaleyh, onu düşünüşünde lığı yaptık. acı günün tekerrürüne razı oldum. Fakat, oluşuna.. Üzüldüğümü lâf arasmda.. mazur görmek lâzım. Amma, ben de in«Hapisten çıktıktan sonra, iki üç ay işsanlar değişiyor, diye hislerimden fedabu seneden sonra, buçünle beuber, bir Karısına söylemiştim.. siz kaldım. Fakat, annenin halinde tuhaf daha tekcrür etmesiu istiyorum. Gene isti«Dört senelik hayatımızı birden hatır kârlık edemezdim, nefret ettiğim şeyleri bir değişiklik oldu. Evvelce, bana alâkayorum ki... ladım. Bedia, bana göre, evde bir esir lâkaydile karşılıyamazdım. sız kalan bu kadın, şkndi bana benden daBedia, beni dinlemedi, eve gelememek ha yakm bir dosttu. Lüzumlu masraflarAhmed Bey, koltukta öne doğru eğil hayatı yaşamağa mahkumdu. Ben sabahdi, Medihanm ellerini avuclannm içine leyin daireye gider, öğle yemeğine gelir, tehlikesini de gözüne alarak düğüne yal dan kaçınmak için beni iknaa çalışırdı. aldı, sonra, derin bir heyecanla konuşına öğleden sonra gene çıkar, akşam da dai nız gitti, ertesi sabah da yorgun argın eve Bir rahibe gibi, ne eğlenceden hoşlanır, reden dönerdim. Geceleri kahveye çık döndü. Sabahleyin uyanınca, onu misafir ne bir dostunu ziyarete gider; şu, başınğa başladı: Anneni çok severd m. Amma, in mak âdetim değildi. Çıksam bile, pek az odasında, büyük bir kabahat yapmış bir da oturduğumuz ocağm yanmda uzun san oğlunun sevgisinde karar olur mu? oturur, eve dönerdim. Bedianın sabahtan insan gibi, kanapenin üstüne büzülerek murakabeinefs saatleri geçirirdi. Bedia Ba=ka kadınları düşündüğüm zamanlar akşama kadar yemek pişirmekten, ve o yatmış, uyuyan yüzünde benden af diler yı birçok zamanlar aldatmak istemiştim. oldu. Annen başka adamları niçin dü zaman üç dört yaslarmda olan sana bak bir mana okuyunca, dayanamadım, ha Bu ihtiyacı bilhassa hapisten çıktıktan sünmüş olmasın?. Annenle evlenmemız maktan baska ne işi olabilirdi? Bir za beri olmadan karımı affettim. Lâkin, bu sonra, çok kuvvetle duymuştum. îşlerim 31 kânunuevvel gecesinde oldu, ölüsü de man geldi ki, evlendikten bir sene sonra nun intikamını alacaktım. Kendi kendime yoluna girince, bankalardan birinde dolayni gecede.. Uç senedir ayni matemi tek başlıyan ve iki üç sene tahammülsüz de şöyle düşündüm: Bedia, bundan sonra, gun maasla bir iş bulunca, annenin içme rarlıyoruz. Annen yaşadıkça, kafasında necek kadar fazlalaşan sinîrlilıği durulma bugünkü yaptığmın fena bir hareket ol büründüğü kederli hayata karşı lâkayd bsnden başka erkeklerin yer tutmakta ol ğa, halkıde bir değişiklik olmağa başladı. duğunu unutacak, benim de zayıf oldu kalarak, onu aldatmak değil, ihmal bile duğunu vehmettim, mütemadiyen ıstırab Bunu, asabiye mütehassısı Ömer Atıfm ğumu bildiği için, «yalnız giderim!» de elimden gelmiyordu. Şimdi, ben onu eğçektim. Belki, o ba'o gecesinde azablı sa verdiği ilâçlarm tesirine atfettim. Karımı mekte mahzur görmiyecekti. O hal lencelere, balolara, ahbab ziyaretlerine atler yaşıyacaktım. Bununla öldüğüne se büyük bir aşkla seviyordum, hatta karı de, dans öğrenmek, karımı eğlen » gitme^e tesvik ediyordum. O, bunlara: vindiğimi söylemek istemiyorum. Fakat, ma karşı duyduğum bu hissin dışında var celere yalnız yollamaktan herhalde da Çok iyi düşünüyorsun, Ahmed ama, Mediha kızım, hayatımm sonuna kadar, lığmdan bahsedilen hisleri o zamana ka ha hayırlı idi. Artık, akşam üstleri, da diyordu, ben eğlenceyi maskaralıktan ibaonunla beraber yasadığım ıstırabı devam dar tanımıs değildim. Bundan başka, Me ireden çıkınca, Beyoğlu tarafına geçip, ret bir vakit öldürme telâkki ediyorum. abone olduğum dans dershanelerine de Ben, şu ocağm önünde daha canlı ve renkettirmekte mana var mı? Artık, bu por diha hem ilk aşkım, hem de karımdı. vama başladım. Sonralan müdürü oldu li bir hayat yaşamağa ah=tım. Ben «Haytre, bu maskara çam ağaclan, yılbası eg«Seneler geçti, maaşıma her zam yalenceleri, her sey bana saçma geliyor. pıhşuda bu eski acı hatıra kafamda can ğum dairede, bazı arkadaşlann söz ara di, böyle düsünme! Kalk, giyin, eğleneÇünkü, annende beni istemiyen bir taral lanır, sahiden güzel olan karım yüzün smda: cek bir yer buluruz!» diye ısrar ettikvardı. Beni belki hic sevmemişti. Zama den terfi etmiş olduğum ihtimalini düşüçe, o, bu hareketimde haline acıvan bir Allah versîn, artık sizi dans salonzaman düşünüyorum, belki bana «bugü nerek yüzüm kızarırdı. Bediaya karşı ol lannda görüyoruz! adamm yapmacıklığını bulurdu. Biliyordu bir ahbabı zivarete gittim!» dediği gün duğu gibi, dairede iki üç senede bir deDive benimle alay ettiklerini görüyor ki, bana çok ıstırab vermişti. Şimdi, onlabir başka erkekle.. Belki de böyle.bir şe ğişen müdürlere,karşı da büyük bir ki n I T ' '' l "n 1 ır';'idan sonra saz.çal rın fidyei ncatını vermek sırası gelmiştir. «Bedi:mın ^^''d? b>! " ^ ' ^ sen de Ses'erdmı. ' • ço': p; "'"ic bir şeydi. Ne '> yo1' biliyorsun gittikçe artan bir melânkoli, şiddetli kalb çarpmtılan büyük bir ehemmiyet aldığı günlerde, artık kimse ile, ne benimle, ne de Lzile bilirsin, seni deli gibi severdi meşgul olamıyacak kadar mağmum olurdu. Sakin ve neşeli olduğu anlar, hayatının en şayani dikkat dakikaları olnasa başladı. Zaman zaman bana: Kendimden korkuyorum Ahmed! derdi, arasıra içimde beni boğacak dere cede ağırlaşan bir sıkıntı hissediyorum. Bu anlarımda, bütün insanlan karşımdan kovmak, ve senin kucağına yatarak hiç kırmak istiyorum. «Ben, yer yer aklajan saçlannı okşar, onu kucağıma ahrdım. Dudaklanmda, insanlan en zayıf yerinden vuran bir tebessüm yaratmağa çalışarak: Bedia, derdim, bu kadar ıztırab çekmen için, hayatmda çok büyük bir felâkete uğraman lâzım. Halbuki, benim bildiğim safhalarında böyle bir hâdise yok. Daha eski devirlerinde de, felâket lcrin ne demek olduğunu anlamıyacak bir yaşta idin..< Seni anlıyamadığımı itiraf ederim.. «O, beni susturmağa çalışır, sonra da, itiraf etmekten çekinen bir kadın gururile: Hayır, hayır! derdi. Bütün bunlar günden güne bozulan sıhhatim üzerinde faz' daşünmekten, fazla üzülmekten doğuvor. Yalnız, bu anlarımda, sana bir sevgilinin yapması lâzım gelen şeyleri yapamadığım için üzülüyorum. Çocuksun Bedia! Kendi ıztırabın sana yetiyor, beni düşünerek fazla üzülmende mâna yok. «Kalb çarpıntılan arttı. Gene annenle ro'!*rimizi değişmiştik. Hesablı, kıskanc, evine merbut, çocuğile meşgul eski ben annen olmuştu; Bedianın bütün isteklerile taassubunu, itikadlarını, düşünüş tarzını lığmı seyretti. İçinde coşkun, fakal razi bir neş'e ihtiyacı vardı. Sonra, da yüzüne bakarak: Ahmed, doğru söyle! dedi, k mış, yüzü çizgilerle buruşmuş bir k genclik taslaması çok mu saçma? İ bu hissi kamçılamakla bana büyük f ettin. Arasıra bu da lâzım! dedim. «Biliyorsun, elbise hazırlandı, bu mavi renkler içinde kendini yak buldu. Hırçınlığa, ağlamağa ba Bütün gün böyle ağladı. Onda, keşfedemediğimiz büyük bir sır sal anladın mı kızım, büyük bir sır... Üç dir içimde bu derdleri bir günahkâı bile gezdirdim. Fakat, tahammül e< dim, doğru olmadığı halde sana anl. Annen çok iyi bir kadmdı, onu gene yorum. Çünkü, şimdi bütün ruhi ben oyum. Bende onun hayatından vam eden ço': şeyler var. «Nasıl öldüğünü tekrar etmek i miyorum.» Ahmed Bey sustu, kendinî düşün imkân bırakmıyacak derecede ızt geçen hayatını tekrarlamanın üzün yüzünde garib bir hassasiyet belin Mediha, hiç birşey söylemiyor. Baş nünde, sabit bir fıkir üstünde düşüc gibi idi. Babasını kucaklamak, annc masum olduğunu kabul ettirmek istiyt Fakat, insanlar üzerinde müessir ol kuvveti kendinde bulamadı. Ahmed Bey, doğruldu, kızını ell den tutarak: Annenle beraber yaşıyamadığ yılbası neşesine ihtiyacun var, kızım! < Böyle bir günün eğlencesini kafam b ne kadar hâlâ hazmedemediği hs hislerim bunu ihtirasla istiyor. Yalnız, nenin bu tuvaletini giyeceksin. Ha deme... Mediha, babasının arzusunu yerine tirecekti. Ahmed Bey, kızmı yalnız bı mak için, kendi odasına çekildi. İçe girince, karısmın üç senedenberi g mediği elbiselerine bakmak istedi. lâbın gelişi güzel bir gözünü çekti. Sol ip:kli elbiselerin bazılannı öptü, bazı nı kokladı, bazılarile de yaşaran gözl( sildi. Elbiselerin en altında gözüne zarf ilişti. Açtı. îçinden, üstündeki y lar okunmaz hale gelmiş eski mektul çıktı. Binni okumağa başladı: 31 kânunuevvel 13. « Sevgili Bedia! Evlendiğıni işittim. Mes'ud olup ol dığını pek merak ediyorum. Fakat, n < lursa olsun, bir gün gene bana dönecej kuvvetli bir imanım var. Sevgime ina madın, fakat bunun şeametine uğnyac sın. Kimbilir belki sana faydalı olaca günler gelecektir. İmzaı Okunamıyor.s Bir başkasını okudu: 20 kânunuevvel 13«Sevgili Bedia! O geceyi unutamıyorum. Ellerin hâlâ vücudünden çalınmış harikuli zevklerin saadeti var. Saçlannm kok' hâlâ burnumda.. İmkân olsa, hiç bir şı dokunmamak, hiç birşeyi koklamamak tiyorum. Yeni bir saadetin hulyasını I mak için beni uzun zaman bekletmiye ğine eminim. Maamafih, salı günü i almak bahanesile saat dörtte eczanc uğnyabilirsin. Matemsiz yüzünü kaplıj siyah örtü arkasından olsun yüzünü kol sile koklıyarak görmeğe ihtiyacım var. İmza: Atıf>' Ahmed Bey, şimdi, fakat kansma b < zedikten sonra Bediayı anlamıştı. Ka ortadan kalkmıştı, lâkin içinde yaşıy ruhiyatını nasıl yok edebilirdi? Kızıı doğduğu tarih, mektubdan epey sonra i Demek ki, kızı.. Allahım, bunu düşünm bile onu çıldırtabilirdi. Evi bırakıp ki mak mı? Hayır! Buna imkân yok.. Bu kızına söylese.. Karısını ölmeden evi kemiren ıztırabların mânasmı düşünemı ecek kadar şaşkındı. Sonra, Atıfın hasl lığı esnasında geldiği günler, kansının y zünde hasıl olan bahar neşesi, canlıl gözünün önüne geldi. İlâclan almak iç bizzat kendisinin eczaneye gittiğini hat ladı.. ICızını çok seviyordu. Karısını < çok sevmişti. Kocasını aldatmaktan ölür kadar varan korkunc i7hrabla yaşıyan k nsım, affedebilir miydi? Ahmed Bey, insanlığını zorladığı a da, kızmm tatlı sesini işitti: Haydi baba, hazınm! Seni bekli yorum. Yalandan baba, yılbası gecesinde geı kızlara hediye edilen oyuncak Noel B ba, kızına: Gflivorum! diye evab verdi. Şimdi, kansmm öldüğü günde deli< eğlenmekle Bediadan intikam alacağı srnıvordu. Aynada yüzüne bakarak: Ahmed, doğru söyle, dedi. Kartlaşmış, yüzü çizgilerle buruşmuş bir kadının genclik taslaması çok mu saçma? tamamile değiştiren Ahmed de, şimdi ta mamile annen gib; düşünüyordu. Bir er keğin düşünüşünde kadınlaşması çok feci birşey.. Benim hayatım bu facianın çok güzel bir misali idi. «Hastalığı son senelerde biraz daha artınca, doktc Atıfm ona ne kadar alâka ile baktığını bilirsin, Maamafih, bu adam harika birşey.. O odaya girince, annenin bütün o kendi içine kapanan hayatmda bir bahar mevsimLbaşlardı. Insanlara nüfuz etmesini bilen şayanı dikkat bir adam.. Kendini iyi hissettiği bir akşam sen henüz Ferihalardan dönmemiştin Bediaya: Sevgili kancığım! dedim, başıma o büyük felâket geldiği gündenberi, artık hiç eğlendiğini, gezmelere gittiğini gör müyorum. Güzel birşey düşündüm.. «Parmağmı dudaklarıma yapıştırarak: Eğlenceden, balodan bahsedeceksen, rica ederim söyleme! dedi, Sana bütün bunlan maskaralık telâkki ettiğimi söyledim. Hayır, hayır! Kânunuevvelin bu gün on beşi... Hatırlarsın, evlendiğimiz gün 31 kânunuevveldi, Beyoğluna taşındıktan sonra, yılbası balolannı hiç kaçırmamıştık. İstiyorum ki, gene bugünümüzü neşeli geçirelim. Düşün ki, Medihanm da eğlenmeğe ihtiyacı var. Medihanm eğlenmeğe çok mu ihtiyacı var? dedi. Başını , büyük bir üzüntü ile salladı, içinden derin bir sızı geçtiğini yüzünde okudum. Gözlerimin içine ba karak: Sen çok iyi bir adamsm! dedi, galiba kıymetini biimedim.. «Sonra, benden senin modellerini istedi, saatlerce gencliğindeki derin hazla sahifeleri karıştırdı, mavi tülden bol ve plilerle aşağıya düşen bu tuvaleti seçti. Ve bana: Ahmed, dedi, hayatımda, hatta gencliğimde bile, şimdiki kadar çılgınca gene olmak, eğlenmek, haykırmak, bağırnak ihtiyacını hissettiğimi hatırlamıyorum. «Kalktı, pencereye koştu. Dışanda, yağmurdan sonra açılan havanm parlak Şerİf Hulusi