10 Birînciteşrln 1937 CUMHURİYET MESHUR TÜRK ZAFERLERi Ankara meydan muharebesi Orada, tarihleri ayni kökte birleşen Türk iki hükümdar birbirlerile kıyasıya çarpıştılar Yazan: Celâl Dincer 1 gerekse, bilhassa vrupa harb Yıldırım tarafın ta rihçi le ri dan himaye gör bu gün kü müş olmalarıdır. Tiharb san'atının üs • mur bu beylerden tadlığını garblılara, Ahmed Celayir'i bilhassa Napol ve daha ziyade Kayon'a atfederler. ra Yusufu Yıldı Yalnız Almanlann rımdan istemekle iBüyük Harbden şe başlamış, daha evvelki Büyük Er sonra Kemah kalekânıharbiye Re sıni; arkasmdan da, isleri Kont Şilifin adeta rehıne ola bu şerefi Napol rak, Yıldırımın şeh yon'la Büyük Fre zadelerinden birisi derik arasında tak nin nezdine gön sim etmek ister. BuA K DEN (X ve «Ordum harenunla beraber meş derilmesini istemiş hur Kartaca hükümAnkara meydan muharebesine aid kroki kete geçince, taş da dan Anibal'in mi İçi boş oklar Timur ordusunun harekâtuu ve Anadoluyu istilâsmı, olsanız muma dönelâddan I 19 yıl önce İçi boş daire Timur ordusunun toplanrnasını; ceksiniz!» gibi a İçi dolu oklar Yıld/rım ordusunun harekâtını, İtalyada Ofidos neh İçi dolu daireler Yıldırım ordusunun toplanma rmntakalarını gösterir. ğır sözlerle Yıldı ri civannda Roma ordusunu perişan ve mahvettiği (Kan) rebesinin hakikî ve zâhirî sebeblerini mey rımın gururunu, izzetinefsini tahrik suremeydan muharebesini bu garblı iki üsta dana koyacaklardır. tile onu daha ağır mukabelelere sevkedip dın yaptıkları imha muharebelerinden de *** harbi körüklemiştir. üstün tutmağı, nasılsa, kabul etmif olan Ankara tavaşı Şilifin; Türklerin tarihin göğsüne çelik İki tarafın kuvvetleri ve Cereyan tarihi: 20 temmuz 1402 cuma kalemle işledikleri birçok imha muharebe fl şte bir meydan muharebesi ki orada sevkülceyşi harekâtt lerini bilmemezlikten gelmiştir. Bunun tarihleri ayni gökte birleşen iki Türk ~~VT~ imur'un kuvvetleri kâmilen süvari osebebi Türklerin muharebe kabüiyetin ve Müslüman hükümdar birbirlerile kıya U lup 100.000 mevcudünde; Yıldırıdeki üstiinlükleri kadar âşikâr olan harb sıya çarpışmışlardır. Bu çarpışmanın ha mın ordusu ise yaya ve atlılardan müreksan'atındaki üstadlıklarını itiraf etmekten kikî sebebi siyasî veya iktısadî olmaktan keb olmak üzere 74.000 kişi idi. Timur çekinen bir garblıhk şarklılık zihniyeti ziyade şahsî ve nıhîdir. Büyük ülkü ve Karabağ üzerinden Sıvasa doğru ilerlemidir; yoksa Türklerin dünyaya örnek azim sahibi bir kahraman olan Timur'la miştir. Yıldırım muharebeyi Sıvasın garteşkil edecek kadar parlak olan imha kudretine mağrur, tab'an mütehakkim ve bında ve Kızıhrmağm şimalindeki dağlık muharebelerini bilmemek midir?.. Dogçok cesur bir şahsiyet olan Yıldırım er ve mıntakada kabul etmek istiyordu. Çünkü rusu ikinci ihtimali Şilifin gibi bir tetkikya gec birbirlerile çarpışacaklardı. Çün yanlannı Kızıl ve Yeşilırmaklara dayaçiye yakıştıramıyoruz. Bu sebeble de meckü ne biri diğerinin, ne beriki ötekinin mak suretile bu dağlık mıntakada vereceburen birinci ihtimali kabul etmege temavarlığma tahammül edemezlerdi. «Gök ği muharebe kendi ordusunun lehine olayül ediyoruz. yüzünde nasıl bir Tann varsa yeryüzün cak, kâmilen süvari olan Timur ordusu de de tek bir hükümdar olmalıdır» diyen bu dağlık mıntakada serbestçe harekât ya* ¥ • , , , , K u™» J u LTimur'la «Ben dünyaya silâh taşımak ve pamıyacaktı. Bu sebeble, Yıldırım, orduundatı 6 yıl evvel AflkaTadakıK , • J L ı • .ı ı ~ı* u benden önde bulunanı mutlaka mağlub sunu muharebe için Sıvasın 6080 kiloHukuk mektebinde askerliğe haetmek için doğmuşumdur» diyen Yıldırı metro garbında ve Amasyanın da o kazırlık dersleri veriyordum. Türk imha mm ayni devrin kuvvetli iki hükümdarı cfar cenubundaki mıntakada toplamağa muharebelerinden birisi üzerinde o zamanolarak hayat sahnesinde rol alışlan bu karar verdi [ 2 ] . Lâkin ordu bu sırada ki talebemle mübahasede bulunurken mukadder akıbeti zarurî kılıyordu. Maa Istanbul muhasarasile meşguldü. Evvelâ bilvesile şöyle demiştim: «Görüyorsunuz bu muhasaradan vazgeçilerek îzmit İzki bu muharebe dahi az kuvvetlerle üs mafih tarih bitarafane tetkik olunursa görülür ki, Yıldırım'm harb ihtimali belirir nik • Bursa mıntakasında bir yığnak tün kuvvetlerin mağlub edildiği bir Türk (toplanma) yapıldı. Daha geniş bir seimha muharebesidir. Bunun cereyan tari belirmez, gösterdiği uysallığa mukabil Tiferber olmağa başvumlmak ve .ilk defa tekhini gözönüne getırirseniz Büyük Frede mur, uzlaşmayı imkânsız kılacak liflerle işi çıkmaza sokmuş, bununla be olarak, silâhşor da toplanmak suretile rik ve Napolyon devirlerinden asırlarca ordu kuvvetlendirildi. Hatta Sırblardan, evveline tesadüf ettiğini anlarsmız. Dede raber harbin mes'uliyetini karşı tarafa ahidname mucibince, seçme bir kıt'anın da lerimiz bu mevzuda da tarihe, garba ör yükletmek siyasiliğini de göstermiştir [ 1 ] . gelmesine emir verildi. Seferber olma ve nek olacak eserler bırakmışlardır.» O Bunun sebebi maiyet kumandanlannın ve yığnak bitince ordu iki koldan Ankara dersimde tesadüfen bulunan mektebin ordusunun Yıldırım ordusile pek de çarüzerine harekete geçti. (Arkası var) direktörü (Şimdiki Universite Rektörü) pışmak isteğinde bulunmamalarıdır. TiCELÂL DİNCER ile Ankara Mevki ve Fırka Kumandanı mur harbin kaçmılmaz bir zaruret olclu[1] Istlklâl Harbinin en mahrumlyetli ve Tümgeneral Sıtkınm (şimdi saylav) tak ğunu ince zekâsile etrafına kabul ettirmek en çetin safhalarını maiyetinde hlzmetle dirlerini kazanan talebemin, bu takrirı hususunda muvaffak olduğu kadar memgeçirdiğim o zamanki fırka kumandanım dinlerken gözlerinde parlıyan haklı gu leketleri Osmanhlar tarafından zapt ve (şimdi İstatıbul Komutanı ve KorgeneraU rurun izlerini onlann aydınhk çehrelerin istilâ edilen Türk beylerini de kendi eme Omer HalLs Bıyıktay, «Timür'un Anadohı line hizmet ettirmesini bilmiş, yani harbi Seferi ve Ankara Savaşı» isimli kitabmda de bugün bile hâlâ görür gibiyim. hem bu ciheti mükemmelen siyaseten pek güzel hazırlamışnr. Ne ya hem de bu iki buyuk şahsiyeti tetkik etmiş; *** bütün vasıfBu mevzudaki ilk yazıma, Timür'un zık ki bu harb Osmanlı devletini, en can larile canlandırmıstır. Bu yaaım için o kıymetll eserden geniş mlkyasta istifade etyüksek dehasmı ve Yıldmm'ın kahraman lı hamlelerle inkişafa koştuğu bir zamjftV tiğimi iıtiharla kaydederım. C. D. lığını tebcilen, Ankara Muharebesile baş da, 12 yıl müddetle yolundan alakoy [2] Lem Pawl isimli bir Ingilizin eserinde maktan başka birşeye yaramamıştır. lıyorum: Yıldırımın ordusunu bu mıntakada toplaHer harbin bir hakikî, bir de zâhirî seBu harbin zâhirî sebebi ise; biîindiği masma sebeb olarak bu mıntaka halkına daha ziyade Itimad ettiği zikrediliyormuş. bebi, daha doğrusu sebebleri vardır. A veçhile, yurdlan her iki tarafça, istilâya (Korgeneral Ömer Halis Bıyıktayın eserinşağıdaki satırlar Ankara meydan muha uğramış olan beylerin gerek Timur ve den C. D.). Italya, Japon hareketini Kocasını öldürten kadın tasvib ettiğini bildirdi hesab veriyor Menemen cinayeti Japonya, dokuz devlet konferansma iştirak ediyor. Sürekli yağmur ve tuğyan, Çindeki muharebelere kısmen fasıla verdi (Baştarafı 1 incî sahıfede) Japon sağ cenahı, Pekin Hankow demiryolu boyunca ilerlemektedir. Sol cenah, tuğyan eden sular sahasındadır. Hiç bir faaliyet gösterememektedir. Şantung eyaletinde vali, Nankin'den mühim miktarda aldığı takviye kıt'alarile Japonlann sol cenahını sıkıştırmağa başlamıştır. Tuğyan mıntakasında, her yer su altmdadır. Japonlar, Tiençin Pouken demiryolunda bir yarma yaparak suları denize sevkedeceklerdir. Takriben 7000 kilo metro murabbahk bir araziyi su basmıştır. Şimdiki halde, sular, Tiençin'i tehdid etmektedir. ya sırf Çinlilerin meydan okumasına karşı meşru müdafaa vaziyetinde harekete geçmiştir. Nazır muahedeyi imza eden devletlerin sadece hukuku düvel prensiplerini teyid ve Çine manevî bir hak veren bir karar sureti kabul etmeleri lâzım geldiğini, fakat Japonyanın iktısadî ve malî sahada boykot edilmesi gibi bir tedbire mürac? at etmemeleri icab ettiğini anlatmıştır. i Katil Hasan Çetin Zeliha İzmir (Hususî) Menemende Çavuş kö'yünden Zeliha namında bir kadının, kocası ihtiyar muhacir Necibi, sevdiği Hasan namındaki gence öldürttüğünü bildirmiştim. Hakikaten çok feci ve caniyane olan bu hâdisenin tafsilâtı şudur: Zeliha 35 yaşlarmda güzel denebile cek iri, siyah gözlü, düzgün vücudlü bir kadındır. Kocası Necib ise 55 yaşını geçmiş ihtiyar bir adam. Kadın, yavaş yavaş, köyde şununla bununla temasa başlıyor ve sonra, se viştiği erkeklerden birinin kardeşi olan katil Hasan Çetini de maceralarının içine katıyor. Zavallı Necib, şüpheleniyor ve arasıra karısma çıkışıyor. Fakat Zeliha, bildiğini okumakta ve Hasanı, fırsat bulunca, evine alıp durmaktadır. Katilin ifadesine göre, bir gün Zeliha kendisini, Necibi öldürmek için tahrike başlıyor. Hasan reddediyor. Fakat Ze liha, bir şeytan gibi onun kafasma giriyor ve: < Ne olur, Hasan, diyor, Necib ortadan kalktı mı, seninle evleniriz, rahat rahat yaşarız.» Bir müddet sonra ihtiyar koca, komşu köye gidecek oluyor. Bunu fırsat telâkki eden Zeliha, Hemen Hasanı çağırtı yor ve tenha dağ yollarında, maksadın tamamile başarılabileceğini söylüyor. İhtiyarm dostu olan Hasan, ertesi gün Necibin kapısmı çalıyor: « Necib dayı, ben Musabey köyüne gideceğim. Orada görülecek bir işin var mı?» Kendisini bekliyen akibetten bihaber bulunan zavallı ihtiyar: « Gir içeriye Hasan, diyor, lyi oldu. Ben de oraya gidecektim. Beraber yol lanırız.» Hasan içeri giriyor ve Zeliha bir arahk ona yaklaşarak, gizlice bir bıçak u«atıyor: < Al, diyor, fakat bunu kullanma san daha iyi olur. Kocamm elinde sopası bulunacaktır. îşini onunla becer. Cobinde beş lira parası da var, onu da al, bana getir...» Biraz sonra iki erkek yola düşüyor lar. Necib, tenha bir yerde aptest boz mak üzere oturuyor. Tam bu sırada Hasan, üstüne atılıyor ve kenarda bırak tığı sopayı alarak var ku^'etile vur mağa başlıyor. Zavallı ihtiyar bu şid detli darbeİerin altmda can verirken katil, cebindeki beş lirayı da aldıktan sonra tenha yollardan köye geliyor ve bıçakla parayı kadına uzatarak: « Al, diyor, hepsi tamam...> Kadın, en küçük bir ürperme bile göstermeden ellerini yüzüne sürüyor: « Oh, çok şükür Allahım, kurtul dum...» Diyor. Bir iki gün sonra hâdise meydana çıkıyor ve âşıkı ile beraber yakalanıyor. Kadm, suçunu inkâr etmekte dir. ^ Kanadalı işçiler boykota çağırıhyor Ottawa 9 (A.A.) İş kongresi reisi Draper, bütün Kanadalı işçilere hitaben bir beyanname neşrederek kendileriŞanghay cephesinde sükunet hüküm ni Japon eşyasına boykotaj yapmağa dasürmektedir. Ancak, Japonlann yarın sa vet etmiş ve Japonyaya gidecek mallara bah geniş ölçüde her tarafta umumî bir ve bilhassa silâh imalinde kullanılan iptidaî maddelere ambargo konmasını hü taarruza geçmeleri bekleniyor. kumetten istemi^tir. Yağmur, fasıla vermeden devam et İsveçte de boykot! mektedir. Islak toprak, müdafaa plânı Stokholm 9 (A.A.) Umumî iş tatbik eden Çin kıt'alarının iş ve vazifelekonfederasyonu icra komitesile İsveç sosrini kolaylaşürmaktadır. Salâhiyet sahibi bir Japon askerî âmiri, muharebelerin yal demokrat partisinin icra komitesi ve başlangıcından bugüne kadar Şanghay daha bazı teşekküller müşterek bir bemuharebe meydanlarmda vasatî bir he yanname neşrederek Japon eşyasına boykotaj yapılmasını istemişlerdir. sabla 58 bin Çin askerinin telef edildiğiFilâdelfiya ve fili müdahale ni söylemiştir. Filâdelfiya 9 (A.A.) Philadelp hia İnquirer gazetesinin Uzakşark ihtilâfında Amerikanm muhtemel zecrî ted birlere veya Milletler Cemiyetinin her hangi filî bir müdahalesine iştiraki meselesi hakkında parlamento azalan arasınTientrin valisi azledildi da yaptığı anketten şimdiye kadar anlaŞanghay 9 (A.A.) Eski Tiençin şıldığına göre, parlamento azalannuı ekValisi ve eski 38 inci fırka kumandanı seriyeti filî bir müdahale aleyhindedir General Çangtsetçung, hükumetçe bu va ler. zifelerden azledilmiştir. iki generalla üç İtalyanın teminatı zabit de kurşuna dizilmiştir. Bunlar, asLondra 9 (Hususî) Siyasî mehakerî vazifelerinde arazi terkini mucib olafilde İtalyanın Çine karşı Japonyanın tacak şekilde ihmal göstermiş olmakla itkib ettiği hattı hareketi tasvib etmesine ham edilmekte idıler. büyük bir ehemmiyet atfedilmektedir. İtalya, Japon hareketini Reuter Ajansına göre İtalya Uzak tasvib ediyor! şark harekâtınm komünizme karşı mu Tokyo 9 (A.A.) Reuter ajansı kaddes bir harb mahiyeti aldığı takdirde nm muhabiri bildiriyor: Japonyaya askerî yardımda bulunacağıîtalya sefiri Hariciye Müsteşarını zi na dair Tokyo hükumetine resmen temiyaret ederek Italyan milletinin Japonya nat vermistir. nın Çindeki hareketine tamamile muza Çin, daveti kabul etti heret etmek hususunda Mussolini'nin idaLondra 9 (Hususî) Çin hükumeresi altmda kat'iyyen birleşmiş olduğunun ti, Uzakşark vaziyetini müzakere etmek Japon milletine bildirilmesini rica ve Ja üzere 9 devletin istirakile bir konferans ponyanm Çindeki hareketinin meşru bir akdi hususunda Milletler Cemiyeti taramüdafaa hakkının fîlen tatbikından baş fından vâki olan daveti resmen kabul et ka birşey olmadığını beyan etmiştir. miştir. Şanghay 9 (A.A.) Central Nevvs Çin ajansının bildirdiğine göre Şansi cephesinde Kuoksien, Çinliler tarafından istirdad edilmiştir. Muharebe devam et mektedir. Çinliler bir şehri istirdad ettiler meselesi Japonya 9 devlet konferansma gelecek Tokyo 9 (A.A.) Nişi Nişi gazetesi dünkü kabine toplantısı esnasında Hirota'nın beynelmilel efkârın son tezahüratı münasebetile Japonyanın vaziyetini izah ettiğini bildirmektedir. Nazır Japonya'nın muahede ahkâmına uygun olarak kanunî bir şekilde dokuz devlet konferansma davet edildiği tak Almanya Propaganda müs dirde bu daveti kabul edeceğini, fakat «mütecaviz» sıfatı verildikten sonra vuteşarı Peştede ku bulacak bir daveti kabul edemiyeceğiBudapeşte 9 (A.A.) Almanya Pro ni beyan etmiştir. paganda müsteşan Funk, dün akşam buJaponyanın muahede ahkâmını ihlâl rava gelmiştir. Hususî mahiyette olan seyahati dört edip etmediği meselesine gelince bu me pün sürecektir. Funk, bununla beraber sele halledilmeden evvel muahedeyi imBaşvekille Hariciye ve Nafıa Nazırla za eden devletlerin toplanıp keyfiyeti münnı zivaret edecektir. zakere etmeleri lâzımdır. Esasen Japonmaz, geçerim. Rahmetli Şaziye üstüne çok düşer, bu yolunu şaşırmış muhabbetin sırrını öğrenmek isterdi. Şaşanm psikoloji merakı taşıyanlann aklına. Bunlar boş şey. Üfürükçülükten farkı yok. Üvey anası, Zehrayı on beş yaşmda, kazaya bir besleme olarak gönderir. Zehranın anlayışına göre hayatının en kara günlerinden biridir bu: Tarla dönüşü, hava iyice karardıktan sonra, kızı eşeğe bindirirler. Sırtmda bacaklarına kadar kısa, ince beyaz yollu, siyah bir gömlek; üstünde san güllü siyah pazen bir entari; ayaklarında eski yün çorablar. Saçlan, o havalide «melik» tabir ettikleri biçimde, renk renk bez parçalarile, san küçük mangırlarla birkaç örgüye ayrılmış. Hafif yağmur çiseler. Fakat eşek kaza merkezine girerken bardaktan boşanırcasına bir sağanak. Havada zindan karanlığı. Kadın ne hanımdı, adım gene unuttum, bir ad takıverelim. Şükriye Hanım diyelim Şükriye Hanım pek titizmiş. Eve biri geldi mi, arkasmdan hemen tahta silermiş. Elini sudan çıkarmazmış. Hemen kazanı yakar, su ısıtır, Zehrayı çağırıp der ki: « Bak bana. Şurada gusülhane var. Hemen soyun, iyice yıkan. Oraya temiz çamaşır, entari koydum. Onları giy. Tırnaklannı kes. Saçlarından o pis bezleri, mangırlan çıkar. Seni böyle görmiyeyim: Solucan yutmuşum gibi midem bulanır. Zehra da temizlikten yana Şükriye Hanımdan aşağı kalmaz. Suya bayıhr. Temizlikten ziyade köyde su kenarında büyümüş olmaktan kalma bir itiyad. Hamama girer, yıkanır temiz çamaşırları, entariyi giyer, yatar, bir temiz uyku çeker, ertesi sabah erkenden uyanır, H a nımının karşısma tertemiz, eli yüzü düzgün çıkar. Şükriye Hanım Zehrayı te peden tımağa kadar bir süzdükten sonra yüzünü gene buruşturur, gene öfkelenir, kızın gözlerinin içine dik dik bakar, yanma yaklaşır, kaşlarını çatarak bağınr: Almanyaya müstemleke imparatorluğu iade edilmelidir Roma 9 (A.A.) «Assione Coloni ale> gazetesi, Almanyanm müstemleke taleblerinden bahsederek diyor ki: «Eğer, Avrupa muvazenesi tekrar kurulmak isteniyorsa, Almanyaya yapılan haksızlık biran evvel tamir edilmelidir. Fransa, îtalya ve îngiltere bugün kendi müstemleke imparatorluklarma sa • hıb bulunuyorlar. Binaenaleyh, Almanyaya da eski müstemleke imparatorluğunu iade etmemek için ortada hiçbir sebeb yoktur. Trablusa gönderilen Italyan askerleri Roma 9 (A.A.) Toscana vapuru ile Trablusa yeniden 14 subay ve 1795 asker gö'nderilmiştir. « Doğru diyom anam. « Sus! Ben senin anan değilim. Mendebur köylü kızının anası neden oluyormuşum? Bana «anam» deme. «hanım» de. Zehra ilk günden belâya çattığım anlar. Üç dört gün geçince Şükriye Hanımda bu öfkenin kıskanclık olduğunu da anlar. Kan, kocasınm yanında Zehraya hep: «Pis kız, uyuz kız!» dermiş. Velhasıl çekilir şey değil. Zehra köye kaçmanm çarelerini düşünür. Fakat yol bilmiyor, iz bilmiyor. Hem kaçsa da köyden kızmazlar mı? Üvey anası: «Ben sana bakamam gayrık» der du rurmuş. Korkuyorum ! Tefrika: 5 Yazan: Server Bedi J Ben de onun halinden korkarak sozümün başlangıc şeklini değiştirmeğe mecbur olmuştum. «Merak» deyince, ne olduğunu anlamadan meraklandı. Bir daha sıçradı: Ne var? dedi. Gülerek merakmı dağıtmağa çalış tım. Birşey yok, dedim, küçük birşey, tuhaf birşey... Sana gene soracağım: Dün gece yataktan kalktm mı? Büyük bir hayretle: Ben mi? diye sordu. Sen! Niçin soruyorsun? Kalkmadım. Kalkmadın mı? Emin misin? Şüyle bir iyi düşün bakalım. Aşağı kata kadar inmedin mi? Düşünmeden cevab verdi: İnmedim. Yataktan da kalkmadın! Kalkmadım. Hiç uyanmadın! Uyanmadım. Cevablar otomatikti. Renksizliğinden dolayı hicbir teshise müsaid desildi. Peki... dedim, hizmetçinin odasına çengeli kim vurdu? Birdenbire doğruldu ve yatağın için de oturdu: Hangi çengeli? diye sordu. Vak'ayı olduğu gibi anlattım. Onüne bakıyordu: Tuhaf şey... dedi. Yataktan inmek için bir hareket yapü. Nereye gidiyorsun? diye sordum. Gidip bakayım. Nereye bakacaksin? Bakılacak, görülecek birşey yok ki. Hizmetçi ne diyor? Anlattım ya: Ikimiz de hayretteyiz. Zehranın gözlerinden kalm bir dü şünce bulutu geçti. Boğulmaktan kurtulmak ister gibi derin bir nefes alışından ve başını bir silkeleyişinden anladım ki gene nöbeti tutuyor. Alnını ve saçlannı okşadım. Kriz başlamışh: Uzun vücudü yorganın altmda gene kısalmış, dizleri yukarı kalkık, başı omuzlarmın arasma kacmış, yüzü bembeyaz, kirpiklerinin a rasında yarı kapalı gözleri birer leblebi kadar ufalmış, soğuk ellerinden birinin tırnaklarını avcuma geçirerek titriyordu ve sesi, gene, dibine kadar yanmış bir mumun fitili gibi cızırdadı: Korkuyorum! 2 Zehra benim ikinci karımdır. Birinci karım hayatta iken, Zehra bizim eve Sivrihisardan evlâdlık olarak gelmişti. O zaman biz ticarî bir zaruretle muvakkaten Konyada oturuyorduk. Zehranın beş sene içinde hizmetçilikten hanımefendiliğe terfi edişi ayrı bir hikâyedir. Güzel ve zeki bir köylü kızında, şehirle temas eder etmez, medeniyet aşkının nasıl doğduğunu adım adım takib ettim. Bu, çok canlı ve şaşırtıcı bir inkişaftır. Zehra Sivrihisar köylerinden birinde doğmuş ve sekiz yaşından sonra üvey ana elinde kalmış. Öz anası da sağ ve ayni köyde yaşıyor. Garabet şuradadır ki Zehra üvey anasmı öz anasmdan fazla sever. Bu, onun kalbine aid bir sırdır. însan ruhunun acaiblikleri bana merak vermez. Hatta pratik ölçülerden kaçan bu gibi gayritabiiliklere kızarım. Yediği naneye bak. Anan seni düver miydi? Evet. Üvey anan dövmez miydi? O da dövermiş. İkisi de sana hor mu baktılar? Evet. Ne diye üvey ananı daha çok seversin? Boynunu büker; ben d? aldır Zehrayı başmuallimin evine teslim ederler. Hanım pek aksi, nâlet birşeymiş. Kızın üstünü başım muayene eder: «Bu ne? diye bağınr; esvabı çamur içinde. Ayağmda don yok. Kundura da giydirmemişler. Bu ne pislik, ne hırpanilik. « Ben bu şapşal köylü kızmın bitlerini mi tin? ayıklıyacağım? Geriye gönderelim.» « Kocası Fahri Bey iyi adammış ama sözü « hiç geçmezmiş. «Hele bir sabah olsun da...» diye karısını oyalar. doğru Zehra sabreder. Arada bir çarşıya çıktıkça esnafa yaharırmış: « Allah nzası için bana daha iyi bir kapı bulun, dermiş. Becerikli ve akıllı kızdır, öyle Şükriye Hanımlarm, filânların ağızlarmın kokusunu çekecek soydan değil. Çocuk luğundanberi kahır göre göre pişmiş. O sırada Sivrihisardan geçerek muhtelıf Anadolu şehirlerini dolaştıktan sonra Konyaya gelmek istiyen bir tüccar arkadaşım da orada bir hizmetçi arıyor Kız sen gözlerine sürme mi çekmuş. Nasıl olmuş, bilmem, esnaftan biri ona Zehrayı sağlık vermiş; tüccar arkaYok anam! der Zehra. daşım da ona adresini bırakarak: «Bana Yezidin kızı, benden saklama, kaçsın, gelsin!» demiş. söyle. (Arkast var)