Meclisin dünkü celsesinde 9 muhtelif bütçe kabul edildi Meb'uslardan bir kısmı, birçok temennilerde bulundular. Adliye, Sıhhiye, Dahiliye Vekilleri uzun izahat verdiler [Baştarafı 1 ind sahifede] Meselâ îstanbulun saltanat bakiyesi bir Defterdarlık dairesi vardır ki meskenet yuvası denilebilir. Bu, sıhhî şeraitten mahrum, kasvet verici daireler maliye memurlarının çalışmalanna sui tesir et mektedir. Ötedenberi tasarrufu kendisindejı yapmayı bir an'ane addeden Maliye Vekâletinden ricam, bu daireleri ıslah etmesidir.» Maliye Vekili, hakikaten tahsil şubelerinin vaziyetler fena olduğunu şimdi ye kadar satılan elli bin liralık bina yerine kanun mucibince yeni binalar yapıldığını, pek yakında yeni tahsil şubelerine bina inşasına hasredilecek 30 bin liralık bina daha satılacağını söyledi. Ziya gevher: « Istanbuldaki binaların daha hiznıet edecek ömürleri vardır. Yeter ki tamir edelim, hiisnü muhafaza edelim. Marifet bina yapmak değil tutmaktır. Ora daki saltanat bakayası, içerisinde otu ranlardan ibaretti. Bina kerpicine varıncıya kadar milletin malıdır» dedi. Maliye Vekili, yeniden yapılması mevzuu bahsolan binaların kira ile tutulmuş tahsil "şubeleri yerine inşa edileceğini söyledi. Bundan sonra Maliye Vekâleti bütçesinin fasıllarına geçildi ve bütçe olduğu gibi kabul edildi. mütalealarına cevab vererek cenub kısmına aid olan meselenin Türkiye ile Fransa arasındaki siyasî müzakerelerin neticesinde hallolunacağını, fakat hududdan şimale doğru, yani memleketimiz dahilinde icrayi habasete cüret edecek unsurlar bulunursa cezaları verileceğini ve daima cezaları verildiğini ve esasen verilmekte bulunduğunu söyledi. Halk Fırkasının çalışması hakkındaki sözlerde ileri sürülen esasların tamamile mevcud olduğunu ve icraat kısmına gelince, hüku metin mes'ul memurlarının elinde bulunduğunu beyan etti. Besim Atalayın Matbuat Umum Müdürlüğünün son teşeb büsü hakkındaki takdirlerine teşekkür etti. Bu işin san'at erbabına bırakıldığını ve gayenin «halka doğru» değil, «halkla beraber ve halk için» olduğunu sözlerine ilâve etti. Belediyelerin kendi kanunlarile idare olunan hususî ve muhtar müesseseIer olduğunu, seneden seneye artmakta olmasına rağmen gelirlerinin ihtiyacları tamamen karşılıyacak vaziyette bulun madığını, aradaki ıstırabın bundan doğ duğunu izah etti. Belediyeler Bankası nm hizmetlerini anlattı. Yapılan prog ram mucibince 1940 senesinde 60 bele diyenin su işi hallolunacağını söyledi. Ihtikâr meselesine gelince büyük satışlar i çin İktısad Vekâletinin diğerleri için de belediyelerin uğraşmakta bulunduğunu anlattı ve Berç Türkerin «belediyelerin halkı disipline alıştırması» tavsiyesine cevab olarak da Türkiye halkınm nizam perverlik yolunda diğer memleketler için bile bir nümune teşkıl ettiğini, halkm hususiyeti, ideallerinin büyüklüğü ve buııa varmak için kalblerinde duyduklan heyecan olduğunu tebarüz ettirdi ve al kışlandı. Ahmed İhsan Tokgöz irfan hayatı nın yayımı yolundaki teşebbüssleri ele alarak buna vasıta olacak kâğıdlann pahalılığından bahsetti, dedi ki: « Fiat yüksekliğinin en büyük a mili Istanbuldaki kâğıd tüccarlarının ihtikârıdır.» Dahiliye Vekili tekrar söz alarak Maliye Vekâletinin stoklan bulunduğundan devair kırtasiyesinin piyasadaki farktan müteessir olmıyacağını, ihtikâr bahsine gelince haricde fiatlar yükselince elindeki kâğıdlan evvelce satın alınan fiata satmağa mecbur eden bir kanunumuz bu lunmadığım söyledi. Meselenin Avrupa ve memleket fiatlan arasında fark bu lunmaması teşkil ettiğini sözlerine ilâve etti. Şükrü Kaya, Emin Dramanın bir sualine cevaben de hayat pahalılığımn bizdeki telâkkilerini izah etti. Ve bunun bir kısmını da hayalî buldu. Bu izahları sırasında hatta resmî kanallardan çıkan bazı endekslerin hayat pahalılığı telâkkisini acı bir hakikat olarak tavsif etti. Bu endekslere göre meselâ asgarî fiatın 60 liradan gösterildiğini, halbuki memlekette günde bir lira kazananların ekseriyeti teşkil ettiğini, bu endekslere göre bu ekse riyetin aç ve perişan olması lâzım geldiğini, halbuki hakikatin hiç de böyle ol madığını izah etti. Sırt hamallığı meselesi hakkındaki suale de cevab veren Şükrii Kaya, hayatını kazanmak için iki büklüm olmuş, burnu yere değmiş bir vatandaşın ıstırabâver manzarasını anlattıktan sonra bu gayriinsanî vaziyeti tedricen kaldırmak için alman tedbirleri izah etti. Sırt hamallığınm men'ile bir kısım va tandaşların işsiz kalacakları endişesine iştirak etmedi. Memlekette onlar için muhtelif iş sahalan olduğunu söyledi. rildiğini söyledi. İlâclar üzerine konan istihlâk vergisinin kaldırılması lehinde bulundu. Ve Istanbulda şahid olduğu bir vaziyeti söyliyerek Avrupadan gelmesı tervic edilen bazı müstahzaratın ihtikâr mevzuu olduğunu pek acıklı bir vakıa olarak tavsif etti. Çok çocuklu ailelere yapılacak yardımlar hakkında mütalealarını serdettikten sonra bilhassa Vekâletler mahallesi kurulduktan sonra Ankaradaki memurlann maruz kaldığı mesken buh ranını kaydederek kendi memurları için Vekâleti civarına bazı meskenler inşası teşebbüsüne geçmiş olan enerjik Sıhhiye Vekilinden bütün memurlar için de böyle bir teşebbüs rica etmeği yerinde bulun du. Berç Türker de mütalealarını söyledi. Ruşeni isimsiz çocukların himayesinden bahsetti. Istanbulda Darülâcezenin bu vazifeyi görmeğe çalıştığını, fakat bu masum yavruları himaye için daha geniş tedbirler alınmasını, müesseseler ve yu valar kurulmasını istedi. Bötçe müzakereleri devam ediyor CUMHURİYET 26 Mayıs 1937 Akdenizde Türk denızcılıgı Bir Italyan prof esörü mühim bir konferans verdi Roma 25 (Hususî) İtalyadaki şark dilleri mektebi profesörlerinden Rossi Türk denizciliği tarihi hakkında araştırmalarda bulunmuştur. Profesör Rossi bu mesele hakkında dün akşam radyoda şu izahatı vermiştir: «Türk denizciliği tarihi İtalyayı yakından alâkadar etmektedir. Bu mevzu hakkında şimdiye kadar eser yazan a limler münhasıran garb me'hazlarından istifade ettikleri için, mevcud eserlerin bir çok noksanlan vardır. Halbuki Türk gemiciliği Akdenizde mühim bir rol oynadığından, Türk me'hazlarının tetkiki elzemdir. Ancak Türk me'hazlarının ekseriyeti el yazması vesikalardan mürek keb olduğundan ve Avrupada türkçe bilen âlimlerin miktarı da çok mahdud bulunduğundan, şimdiye kadar Türk kaynaklarından istifade edılememiştir. Şimdiye kadar Hoca Sadeddinin eseri İngilızceye, Naimanın bazı parçaları da İtalyancaya tercüme edilmiştir. Bunların haricınde türkçe eserler hakkında garbde hemen hemen hiç malumat mevcud de ğildir. Yunan Kralı S. M. Yorgi. Ismet Inönünü öğle yemeğine alıkoydu Gece Metaksas tarafından Başvekilimiz şerefine Büyük Britanya oteliııde resmî bir ziyafet verildi. Burada Romanya ve Yugoslavya scfirleri, kumandanlar, Hariciye memurları hazır bulundu. H t r iki Başvekil dostane nutuklar söylediler. Ve karşılıkh olarak Türkiye ve Yuna nistanın saadet ve refahına kadeh kaldırdılar. İki Başvekilin sözleri alkışlandı. Metaksasın mühim beyanatı Ziyafeti bir resmi kabul takib etti. Resmî Bu mülâkattan sonra Metaksas gazete kabule bütün kordiplomatik iştirak f ı. cilere şu beyanatta bulundu: Başvekilimiz gece saat birde «Bugün Türkiye Başvekilile yaptığım hareket etti görüşmelerden ve bu görüşmelerin neti Ankaraya süratle avdeti seyahat progcelerinden çok memnunum. Bu görüş ramı iktızasından olan Başvekilimiz ge meler Türk ve Yunan milletleri arasında ceyarısından sonra saat 1 de Güneysu vaiyi münasebetlerin hergün biraz daha inki puruna bindi. şaf ettiğini tevsik etmek itibarile bilhassa Bu seyahat münasebetile gazeteler çok haizi ehemmiyettir. İki millet arasındaki dostane yazılar yazmakta, iki millet aradostluk mütekabil itimad hislerine istinad sında iyi münasebetlerden bahsetmektaetmektedir. Balkan misakının faydalarına dir. ve bu eserin daima payidar olacağına iki General Kâzım Urbay Yunan Erkânımemleketin de büyük emniyeti vardır. harbiye Reisini ziyaret ederek görüşmüşTürkiyenin kıymetli Başvekilile görüştü tür. ğüm ve tanıştığım için çok sevinc duyu /. Arif yorum. Bu çok güzidea zeki ve sevimli Basvekilimizin bir Yugoslao şahsiyeti büyük bir hayranlıkla takdir edigazetesine beyanatı yorum.» Belgrad 25 (Hususî) Türkiye Meçhul asker abidesinde Başvekili Ismet înönü, Yugoslavyadan Ismet İnönü Harıciyeden aynlırken ge geçerken Gevgili istasyonunda Politika ne büyük bir halk kütlesi tarafından he gazetesinin muhabirine şu beyanatta bu yecanla alkışlandı. Başvekil saat 12 de lunmuştur: meçhul asker abidesine giderek bir çe « Londra ve Paristeki ziyaretle lenk koydu. Bir Efzun taburu selâm res rimden memnun olarak dönüyorum. Hamini yaptı. Mızıka Türk ve Yunan marş tay meselesi esas itibarile Milletler Ce larını çaldı. Başvekilimiz burada da hal miyeti tarafından halledilmiştir. Müte kın candan tezahürlerile karşılandı. hassıslar komitesi halen Hatayın müstakKralın verdiği ziyafet bel idaresine aid teferruatı tesbitle meş îsmet İnönü öğle yemeğini Sa Majeste guldür. Mesele pek yakında Tevfîk RüşYunan Kralının nezdinde yedi. Yemek tü Arasla Fransa Hariciye Nazırı M. te İsmet înönünün refikaları, Londraya Delbos arasında kat'î surette intac edi giden heyet azaları, Yunan Kralının am lecektir. cası Prens Andre, Metaksas ve madamı, Belgraddan geçerken, Yugoslavya Ruşen Eşref, Yunan Hariciye Müsteşa Başvekili dostum M. Stoyadinoviç'le gön Mavrudi ve madamı, Bahriye Müset rüştüm. Bu vesile ile Balkan Antantı teşarı ve madamı bulundular. Bir saatten sanüdü bir defa daha teyid edildi. fazla devam eden ziyafette çok samimî Atinada bilhassa görüşülecek herhangi görüşmeler oldu. bir mesele yoktur. Bu ziyaretten istifade Kifisya'da verilen çay ziyafeti ederek, Yunan ricalile temaslarda buluOtele dönen Başvekil 17,30 a kadar nacak ve günün meseleleri hakkındaki istirahat ettikten sonra Kifisya'ya kadar noktai nazarlarına muttali olmak fırsatıMetaksasla bir gezinti yaptılar. Burada na nail olacağımdan memnunum. Atinaheyetimize bir çay ziyafeti verildi. Bura ya, M. Stoyadinoviç'in de sevgilerini göda da iki memleketin dostluğuna lâyık bir türüvorum.» [Baştaraft 1 ind sahlfede] arada Balkan Misakı ve iki memlcketi alâkadar eden diğer meseleler üzerinde tevakkuf edildi. Görüşmeler arasında îsmet înönü, Paris ve Londra seyahatleri ve bu şehirlerde yaptığı siyasî temaslar dan edindiği intıbalarını anlattı. Pek samimî bir hava içinde geçen bu mülâkattan sonra iki memleketı alâkadar eden işler üzerinde tam bir fikir mutaba katı mevcud olduğu görüldü. Bu intıba dan her iki Başvekil de çok memnun gö rünüyordu. samimiyet havası içinde görüşmeler ya pıldı. Gidişte ve gelişte Başvekilimiz haik tarafından hararetle alkışlandı. Başvekilimiz Atinadan ayrıldı Yunan Basvekilinin ziyafeti Düyunu Umumiye, Tapu, Kadar tro, Gümrük ve Inhiaarlar bütçesi Düyunu Umumiye, Tapu, Kadastro, Gümrük ve İnhisarlar Vekâletleri bütçeleri de müzakere ve kabul edildikten sonra Dahiliye Vekâleti bütçesinin konuşulmasına başlandı. Galib Pekel (Niğde) söz alarak darhk yıllannda bütçenin Vekâlet fasıllannda mütemadiyen tenkihat yapıldığmı, bu arada Dahiliye Vekâleti bütçesi maaş ve masraflarından da tenkihatta bulunulduğunu, şimdi umumî bütçe 18 20 milyon lira kadar zam gördüğü halde dahiliye masraf kısımlarının eskisi gibi bırakıldı ğını ileri sürdü. ve dahiliye ile maliye masrafları arasında bir mukayese yaptı. Bu arada dahiliye bütçesinde mefruşat için kullanılan 20 bin lira 10 bin liraya kadar indirilmişken maliyenin mefruşat faslında 135 bin lira göründüğünü, teshin ve tenvir masrafının dahiliyede 30 bin maliyede 50 bin lira olduğunu, kır tasiyede de dahiliyede 28 bin maliyede 50 bin lira konulmuş olduğunu söyledi. Diğer taraftan mukayeseler de yaptıktan sonra Dahiliye Vekâletinin bareme göre hazırlanmış lâyihasının Maliye Vekâ leti karşılık bulamadığı için hâlâ encü mende durduğunu, halbuki Meclisin bugünlerde çıkacak emniyet kanunu ile meselâ bir kazanın emniyet âmirinin maaşı 45 liraya çıkacağını, Halbuki kayma kamın 40 lira alacağmı bu ahenksiz va ziyetin idarede de iyi tesir yapmıyaca ğını izah ile bu noktanın tashihini istedi. Galib Pekel, nüfus kayidlerinin bu günkü vaziyeti hakkında izahat vermeği zaid addederelc umumî nüfus yazımının herhangi bir seferberlik vukuundan evvel vapılmış olmasını elzem gördü. Berç Türker (Afyon), memleketin smniyeti yolunda çahşanların terfihi lüzumundan bahsetti. Başka yerlerde ol duğu gibi siyasî münakaşalarla vakit geçirmiyen Halk Partisinin çalışmaların dan, belediyelerin bir vazifesinin de halkı tanzifata alıştırmak olduğunu kaydetti. Bu arada Ankara Belediyesinin va zifeleri başmda kanalizasyon geldiğini, muhtekirlerin serbestçe istediklerini yaptıklarından bahisle ihtikâra karşı şiddetli iıücadele istedi. Besim Atalay (Aksaray), Dahiliye Vekâleti Matbuat Umum Müdürlüğü nün son teşebbüsünden bahisle halk yı ğınları için kitab yazmanın faydalarını anlattı. Ve sözleri arasında: «Hâlâ bugünkü gazetelerde yazılan dilin dünkü saray dili» olduğunu ve halk yığmlannın bu dilden anlamadığmı ileri sürdü. Fakat yığınlar için kitab yazmak için daha önce duymak lâzım gel diğini söyledi ve halkm manevî ihtiyac larını düşündüğünden dolayı Dahiliye Vekiline teşekkür etti. Şükrü Kaya söz alarak, bütçe mülâ hazaları sırasında Dahiliye Vekâleti maaşlarile diğer devair maaşlan arasındaki büyük farklardan bahsedildiğini, halbuki esaslı maaşlar arasında hemen hiç fark bulunmadığını, yalnız masraflar arasında bazı farklar olabileceğini kaydetti. Berç Türkerin emniyet ve asayiş hakkındaki Akdenizde, Kızıldenizde, Hind denizınde ve Okyanuslarda uzun seyahatler yapan Türk gemicileri denizciliğe ve coğrafya ilmine büyük ve mühim yardımlarda bulunmuşlardır. Türk denizcileri nin yaptıkları bu uzun cesur seyahatleri unutmamak, onları bizzat Türk me'haz • Istamat Ozdamar (Eskişehir) tımarha larından öğrenmek lâzımdır. Son zamanlarda Ankarada meydana neleri memleketin ihtiyacına gayrikâfi çıkarılan ve 1513 tarihinde Piri Reis tabuldu. Ve çocuk düşürme vak'alarına da temasla Istanbulda bazı doktorların bunu rafından çizilmiş olan Amerika haritası bir ticaret haline getirdıklerini ve mem büyük ehemmiyeti haizdir. Italyan coğleket hayatına suikasd olan bu rezaletin rafya cemiyeti azasından profesör Almaönüne geçici tedbirler alınmasını ve bu ja bu haritanın ehemmiyetini anlatan gibi düşük ruhlu doktorların ibreti mües kıymetli bir etüd neşretmiştir. İlmî ba sire olacak şekilde cezalandırılmasını is kımdan çok kıymetli olan bu harita, Kristof Kolomb devrinde Türklerin bütedi. yük denizciliklerini isbat etmektedir. Dr. Hasan Vasıf Somyürek söz alarak Maalesef bizzat Türkler de henüz Özdamarm biraz heyecan ve asabiyetle Türk denizciliği tarihi hakkında asrî bir söz söylediğini, sıhhî mecburiyetle ol eser vücude getirmemişlerdir. Ali Rıza maksızın cinaî şekilde işe girişenlerin kim Seyfinin yazdığı «Turgud Reis» adın olursa olsun kanunun pençesine çarpılacadaki kitab iyi bir eserdir, fakat genc Türk ğını, bunun alelumum nisaiye mütehassıstarihçilerinden daha mükemmel eserler larına teşmıli doğru olmadığını söyledi. beklemekteyiz. Bu sözlerle Türk tarih Ozdamar tekrar kürsüye geldi: çilerine nasihat vermek istemiyoruz. Ye« Ben beşeriyete hizmet eden taba gâne gayemiz ayni zamanda yabancı dilbet mesleğinin nekadar yüksek olduğunu lere de vâkıf bulunan genc Türk tarih bilir ve buna mensub olanları her fırsatta çilerinden Türk me'hazlarında ilmî tethürmetle anarım. Kürsüdeki sözlerim bu kikler yaparak Türk denizciliğinin şim yüksek mesleği suiistimal edenler hakkın diye kadar karanlıkta kalmış büyüklük da idi.» dedi. lerini dünyaya bildirmelerini ricadan ibaBundan sonra Sıhhiye Vekili kürsüye rettir. Bunu yalnız genc Türk tarihçileri gelerek temas edilen noktalar hakkında yapabilir. Bu gibi bir eser, Türk denizuzunuzadıya beyanatta bulundu. Bu sı ciliğinin Akdenizde oynadığı büyük rorada memjeketteki nüfus tezayüdünün Iü ve ifa ettiği hizmetleri meydana çıkanisbetlerini zikretti. Ve bunlarm binde 22 racaktır.» derecsinde olduğunun kat'î şekilde tesbit edildiğini rakamlarla izah etti. İçtimaî hastalıklar mücadelesinin en zoru olan veremle mücadele sahasmda alman ve alınacak olan tedbirleri söylerken veremin şehirlerdeki nisbeti yanmda kasabalarda daha az, köylerde jse çok nadir olduğunu, hele 18 yaşma kadar köylülerde kat'iyyen verem tezahürü görülmediğini, verem tezahürü görülenlerin de şehir ve kasaba larla münasebette bulunan köylüler ara sında olduğunu kaydetti. Çok çocuklu ailelere yardım, bataklıklar ve trahom mücadelesi işleri üzerinde esaslı izahat verdi ve alkışlandı. Bundan sonra sıhhiye bütçesi fasıllar okunarak kabul edildi. Ve Adliye Vekâleti bütçesine geçildi. îstamat Ozdamar ve Berç Türker söz aldılar. Ozdamar sözleri arasında vazife gören hâkimlerin ihtısaslarma göre taltif edilip edilmediğini sor du ve icra işlerinin de Adliye Vekilinin istediği tarzda cereyan etmediğini söyledi. Şükrü Saracoğlu, temas edilen noktalara uzun ve etraflı cevablar verdi. Bu arada dedi ki: olduğunu söyledi. Imralı adasındaki mahkumlann vaziyeti hakkındaki bir söze cevab vererek bunlann vaziyetlerini izah etti ve bu sırada dedi ki: « Filhakika arkadaşımın söylediği gibi orada elinde sazı ve 18 seneye mah kum bir Türk çocuğu vardır. Fakat ben sazın şimdiye kadar eslihai memnuadan olduğunu bilmiyordum. Bilâkis saz ruhu terbfye eden bir vasıtadır. Akşamlara kadar toprak üstünde çalışmış olanlara zannederim ki çok görülmez.» Adliye Vekili icra makinesini ıslah yolunda temenniler üzerinde de mütalealarda bulundu. Bu yolda çalışmalardan bahsetti ve cürmü meşhud kanunu hakkında sorulan suale cevaben de bu kanunun ge rek halk, gerek hükumet memurlan ve gerek zabıta nezdinde umumî memnuniyet uyandırdığını ve bu halin memleke tin seri adalete çok susamış vaziyette olduğunu gösterdiğini beyan etti. Zabıtanın ve adliyenin ayni zamanda matbuatın da gösterdiği gayretin, neticesi olarak cürmü meşhud kanunu tatbikatınm millî bir mesele halinde telâkki edildiğini ve bundan memnun olmıyan bir ferd görmediğini beyan ederek dedi ki: « Kanun o kadar müspet netice vermiştir ki gelecek seneler için hududunu ve cürüm sahasını genişletmek ve imkân bulursak cinayetlere ve köylere kadar teşmil etmek istiyoruz.» Saracoğlu Şükrü, Hâkimler arasında ihtısas meselesine riayet edildiğini de izah ederek alınan kararlan anlattı. Bu beyanat çok alkışlandı. Bundan sonra fasıllara geçildi. 620 numaralı fasla «mahkum çocuk ıslah evlerinin» umumî masraflan olarak ve adliye bütçesine ilk defa olarak 20,000 lira konmuştu. Geçen seneki bütçe müzakeresinde bunu teklif etmiş olan Esma Nayman söz alarak Vekile teşekkür etti. Fakat «bu kâfi değildir. Çocuk mahkemeleri de lâzımdır.» dedi. Bundan sonra adliye bütçesi de kabul olundu ve vakit geciktiğin den yarın (bugün) saat 14 te toplanmak üzere celseye nihayet verildi. Deniz Bank lâyihası Meclise tevdi edildi [Baştarafı 1 inci sahifede] iman münakalâtının mütemmimi addo lunacak ve İcra Vekilleri Heyeti kara rile zarurî görülecek iskele ve şehirler arasında kamyon ve otobüs nakliyatı yapmak ve bu işler için taahhüdata girişmek. C Denizcilik işjerinde kredi açmak ve her türlü banka muameleleri yapmak. D Turizm işlerinin denize aid kısımlarile uğraşmak. E Sıhhat Vekâletinin mütaleanamesile deniz sıhhî ve içtimaî yardım teşkilâtını kurmak ve işletmek. F Bilumum işletme, inşaat ve müteferrik masraflan, mukabili îktısad Vekâleti bütçesine her sene konulacak tah sisatı toptan almak üzere devlet reisine aid deniz vasıtalarını idare etmek ve işletmek.» Baldvvin cuma günü istifa ediyor [Baştarafı 1 ind sahifcdc'i olduğunu ve bu hususta henüz bazı dev letlerin cevabına intizar edilmekte bulunduğunu, kontrol sisteminin memnuniyeti mucib bir tarzda devam ettiğini söylemiş ve Bilbao limanına giren İn^iliz ve İspanyol gemilerinde silâh bulunduğu iddiasını reddetmiştir. Baldwin'in ton nutku « Adliye mensublarının maaşlarmm biraz daha yükseltilmesi temennisinin haŞükrü Kaya, Fikri Mutlunun bir su kikat olmasına mâni olmak asla benim aline cevaben de dağınık bir halde olan zihnimden geçmez.» köylüyü birleştirme ve köy kalkınması Sabıkalar hakkındaki sözlere karşı müyolunda alman tedbirleri izah etti. Vekitalealannı söyliyen Adliye Vekili sabı lin bu izahatı da alkışlandı. Bundan sonra Dahiliye Vekâleti, onu müteakıben kalılar adedinin Türkiyede diğer memleEmniyet İşleri Umum Müdürlüğü ve da ketlere nazaran çok az olduğunu, buna ha sonra Jandarma Genel Komutanhğı, rağmen mevcud sayının da ehemmiyetle Hariciye Vekâleti bütçeleri ayn ayrı mü nazarı dikkate alınmak lâzım geldiğini, Cumhuriyetin 10 uncu yılı münasebetile zakere edilerek kabul olundu. yapılan afta 35,000 raddesindeki mev Sıhhat ve içtimaî muavenet bütçesinde kuf sayısmm birdenbire 9000 eksildiğini, Esma Nayman (Seyhan) söz alarak nüfakat kısa zamanda sayısı gene 29,000 e fusu çoğaltmak yolunda Cumhuriyet çıktığını izah ettikten sonra aradan dört Türkiyesinin attığı adımlan teşekkür ve beş sene geçtiği halde mevkuf ve mah iftiharla kaydettikten sonra bu sahada kumlar sayısının 2930,000 arasında kalbazı mütalealarını pek güzel izah etti. masını şükranla kayde lâyık buldu. Zira Hüsnü Kitabcı sıhhat işlerinden başka birçok hususî kanunların mücrimiyeti kouhdesine verilen diğer mühim vazifeleri laklaştırmasma rağmen mahkumların sade pek güzel başaran Sıhhiye Vekâletin yısı artmamıştı. Hapısaneye girmeden ev den bazı dileklerde bulundu. Sıtma müca vel meşgul olan müesseselerin bu vazifeyi delesi sahasmda alınan tedbirlerin geniş azalttığını, adliyenin ise ancak mahke letilmesini, kininin ancak şâfî olarak ve melik olduktan sonra kendılerile meşgul Londra 25 (A.A.) Gelecek cuma günü istifasını vereceği bildirilen Bald vvin, İmparatorluk konferansındaki ziyafette Başvekil sıfatile son nutkunu söylemek için ayağa kalktığı zaman çok ha raretle alkışlanmıştır. Yemekte bulunan ve İmparatorluğun en güzide şahsiyetle rini ihtiva eden 1200 kişi ayağa kalkmış, ellerile masaya vurarak «yaşasın» diye bağırmış ve hep birden millî havayı ça Lâyihanın beşinci maddesine göre De gırmışlardır. nizyolları ve Akay işletmelerile Fabrika Bundan pek müteheyyiç olduğu bes ve Havuzlar îdaresi İstanbul, îzmir li b«lli olan Baldvvin, teşekkürlerini bildirman işletmeleri kılavuzluk, romorkör miş, sonra İmparatorluğun inkişafını u cülük, Van gölü işletme idaresi bu kanu zun uzun anlatmış ve împaratorluk aza nun neşri tarihinden itibaren Deniz Ban sını birleştiren bağları tebarüz ettirmiş ka intikal edecektir. tir. Altıncı madde, Deniz Bankırı iti • barî sermayesi nısfı kanunda yazılı kıymetlerle tediye edilmiş, 50 milyon Türk lirası olduğunu bu sermayenin bir mis line kadar artırılabileceğini kaydetmek Şark Demiryolları hamallarından Yutedir. suf, bundan bir sene evvel birkaç arka Işten çıkarılan bir hamal bir adam vurdu Müttehim Irak memuru teslim edilmiyor Beyruttan bildirildiğine göre, Lüb nan adliyesi, İspanyol asilerine silâh vermiş olmakla itham edilen Irak Ha riciye memurlarından Abdülâziz Mu zafferin Irak hükumetine teslimi talebini reddetmiştir. Müddeiumumi, «dosyada, maznunun Irak hükumetine iadesini icab ettirecek delâile tesadüf edileme diğini» beyan etmiştir. Abdülâziz Muzaffer serbest bırakıl mıştır. Kendisinin Şamda yerlegmeğe karar verdiği söylenmektedir. daşile birlikte âmirlerine karşı geldiğinden işten çıkarılmıştı. O vakittenbe»i boş gezen Yusuf, nihayet bu haline sebeb olanlardan intikam almağı kararlaştırmış ve hamallar kâtibi Hüsnünün dün sabah Hasırcılarda yolunu beklemiştir. Hüsnü saat 6,30 da Hasırcılar cadde sinden geçerken Yusuf birdenbire üstüne atılmış ve adamcağızı üç yerinden çakı ile yaralamı§tır. Devriye gezen polisler derhal suçlu yu yakalamışlar, yaralıyı da hastaneye kaldırmışlardır. Yusuf dün Adliyeye getirilmiş ven ikinci sorgu hâkimi Mahir tarafandan sorguya çekilmiştir.