CUMHURİYET 26 Mayıs 1937 KüçUk hfkfiye Küçük Hüseyin çantası koltuğunda kapıdan çıkarken Emine Hanım arkasından bağırdı: Sakın tenbihlerimi unutma ha! Doğ nı mektebe git, sokaklarda oynama. Cad deyi geçerken sağına soluna iyi bak. Hüseyin komşu bahçenin duvan arkasmda gözden kaybolunca Emine Hanım kapıyı kapıyarak mutfağına döndü çocuk mu! diye içini çekti. Derdleri zevklerinden biiyük. Üstünü başını düşün, yi yeceğini düşün, mektebini düşün. Uğraş didin. Ondan sonra hergün ya kafası yanlmış, ya dizi patlamış gelsinler, kanın: iliğini kurutsunlar. Sanki bu her sabah tekrar edilen ten bihlerin faydası oluyor muydu? Ne gezer! Emine Hanım, Hüseynin gözden kaybolur olmaz yapacağı şeyi pekâlâ bi liyordu: Evlerin kapılannı çalıp kaçmak camlara, sokak lâmbalanna taş atıp kır mak; tramvaylara atlayıp inmek, otomo billerin önünden geçmek. Emine Hanım, mutfagın penceresini a çarak önlüğünü bağladı. Şimdi bulaşık lan yıkayacak, yemeği pişirecek, ortalığ; süpürecek. Derken Hüseyin yemeğe ge lecek. Gene bir patırdı, bir gürültü, evin içi yeniden altüst olacak. Hüseyin mu hakkak dayak yiyecek, ağlıyacak. Emi ne Hanım bütün bütün sinirlenecek.. Velhasıl bütün gün bir dakika rahat ne fes almak yok. Bulaşık tasına su doldurarak ocağın Sstüne koydu. kirli tabaklardan zeytin çekirdeklerini çöp tenekesine atarken birdenbire kulaklarmı kabarttı. Biraz ileri deki caddeden, feryadlarla kanşan bir uğultu mutfağın açık penceresinden içer doluyordu. Evin önündeki yoldan birkaç kişi caddeye doğru koşuştu. Kaza! Hem de tam köşede, Hüsey nin caddeyi geçeceği yerde! Allahım, ona kaç kere, hatta daha bu sabah, iki dakika evvel caddeyi dikkatli geçmesi için üstüste tenbih ermişti. Ayaklan, bileklerine kadar çamura gömülmüş gibi ağırlaşmış, yere mıhlanmıştı. Bir müddet duvara dayanarak gözlerini kapadı ve inledi: Hüseyin!... Sonra birdenbire elindeki tabağı taşlann üzerine attı ve evden fırladı. Küçük bahçeyi bir saniyede geçti. Tahta kapıyı kırarcasına açtı. Biraz evvel yere çivile nen ayaklan sanki şimdi kanadlanmıştı. lşte köşeyi görüyordu. Halk birikmiş, tramvaylar, otomobiller durmuştu. Hü seyin, Hüseyin!... Yarahyı yerden kaldırmışlardı, fakat etrafmı alan halk Emine Hanımın onu görmesine mâni oluyordu. lşte şimdi bir otomobilin kapısı açılmış, kollannda kü çük bir çocuk vücudünü taşıyan bir adam, onu içeriye yerleştiriyordu. Emine Hanım durup beklemeleri için bağırmak istedi, fakat boğazından ancak boğuk bir hırıltı cakmış gibi oluyordu. Allahım ya öldüyse! Oğlu, biricik evlâdı, Hüseyni ya öldüyse! Şoför kendini kaybetti demişti. Belki sadece yaralan mış, belki yalnız kolu, bacağı ezilmiştir, fakat yaşıyordur... Baygın, yaralı, ezik, parçalanmış fakat yaşıyordur Modern licaret En iyi ilân gazete ilânıdır En ucuz ilânda gene gazete ilânıdır Muhafazası lâzım bir eser Usküdardaki maruf Selimağa kütübhanesinin etrafı temizlenerek korunmalıdır RADVO Q Bu akşamki program J ISTANBUL: 12,30 plâlda Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14 son18,30 plâlda dans musikisi 19,30 mandolin orkestrası: Berk ve arkadaşları 20 Nezıhe ve arkadaşları taraîmdan Türk mu siklsi ve halk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafmdan arabca söylev 20,45 Bimen Şen ve arkadaşları tarafmdan Türk mu sıkisi ve halk şarkıları, saat ayarı 21,15 orkestra 22,15 ajans ve borsa haberleri ve ertesi gunun programı 22 30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23 son. VTYANA: 18,05 muallimler için, san'at hayatı 18,35 MTJSÎKI 19,25 konuşma, seyahat, haberler ve saire 20,40 ŞAN VE ORKESTRA KONSERI 23,05 askerî bando 23,50 ticaret dersı ve saire 24,05 askerî bandonun devamL BERLIN: 17,50 ORKESTRA KONSERİ 19,05 ŞAN VE BUYUK ORKESTRA KONSERİ 20,05 gramofon, gunun akisleri, haberler 21,15 BÜYÜK ORKESTRA KONSERİ 23,05 haberler, spor ve saire 23,35 E Ğ L E N C E I İ MÜSİKI VE DANS HAVALARI. PEŞTE: 18,05 ÇİNGENE ORKESTRASI 19 05 konferans, gramofon, konferans 20,35 OPERET YAYINI 22,45 ÇİNGENE OR KESTRASI 23,45 fransızca ve ltalyanca haberler 23,50 KONSER 1,10 haberler. BUKREŞ18,05 BALET MUSİKİSİ 19,05 konfe rans 19.25 EĞLENCEIİ KONSER 20,45 KORO KONSERİ 21,15 konferans 21,35 VIYOLONSEL KONSERİ 22,10 ŞAN KONSERİ 22,35 haberler ve saire 22 50 DANS MUSİKİSİ 23,50 almanca ve fransızca haberler 24 son haberler. BELGRAD18,25 HALK ŞARKILARI VE DİĞER ŞARKILAR 19,35 almanca ders, ulusal ya ym 20,55 KONSER 21,35 mizah 22.35 DANS MUSİKİSİ 23,05 haberler ve saire23.25 MUSIKİ. LONDRA: 18,05 çocukların zamanı 19,05 ORKESTRA KONSERİ VE KARIŞIK MUSİKİ 20 05 haberler ve saire 20,35 İNGILIZ DANSLARI 21 konuşma 21,20 radyo piyesi 22 05 VARYETE 23,05 haberler ve saire 23.35 DANS ORKESTRASI 24,35 hava ve saire 24 45 gramofon. PARİS [P. T. T.]: 17,35 ORKESTRA KONSERİ 19,05 konuşmalar, haberler, şarkılar, gramcfon, haberler 21,05 eğlenceli yayın 21,35 ORKESTRA KONSERİ 22,35 ODA MUSİKİSİ 23 35 Amerıka haberleri 23,50 hava ve haberler. ROMA: 18,30 keman konseri 18 55 haberler ve saire 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22 05 BUYÜK KONSER 23,20 komedi 23,50 DANS MUSİKİSİ. çkti. Otomobil, her saniye artan bir süratle uzaklaşırken Emine Hanım, uzun saçları rüzgârdan dağılmış, perişan bir halde kalabalığın ortasına arıltiı: Oğlum, oğlum! Öldü mü? Söyleyin Hüseynim öldü mü? Onu nereye götürdüler? Allah rızası için söyleyin çok mu agır? Hüseynim, Hüseynim!... Neredesin, beni bırakıp nereye gittin!.. Bir kamyon şoförü başını pencereden uzattı: Senin oğlun muydu hanım? Caddeyi koşarak geçerken bir otomobil çarpü. Cankurtaran gelinciye kadar ilerideki eczaneye götürdüler. Emine Hanım bir elile boğaz'nı sıkarak boğulur gibi sordu: Öldü mü... Öldü mü?.. Bilmem kendini kaybetmişti. Belki birşeyi yoktur. O kadar telâşa düşme. Emine Hanım artık onu dinlemiyor ve gittikçe uzaklaşan otomobilin arkasından koşuyordu. Gözleri yanıyor, kalbi bur kuluyor fakat ağlamıyor, yüzüne çarpan rüzgâr nefesini tıkıyor, ciğerleri patlıyalerinden azamî derecede müstefid olmuş nimetşinas bir tilmiz sıfatile, yüksek üstada candan minnet ve teşekkürlerimi ar zetmeyi kendim için mukaddes bir vazife bildim. Eserlerinden istifade ettikleri ve onlara birçok şeyler borclu oldukları halde mahza kendilerini göstermek ve teferrüd etmek ihtirasile eski edebiyat velinimetlerine hücum edenler, bu meşru şöhretlerin enkazı üstünde isim yapmak istiyenler maalesef her memlekette ve her devirde görülmüştür. Hatta daha fecii Seciyeyi inciten şu çocukça hareketler birçok yerlerde, muharrir ve şairlerde moda şeklini almıştır. Ben ötedenberi bu gayrimeşru modanın şiddetle aleyhinde bulunduğum için Halid Ziya namına yapılan jübileden istifade ederek değil yalnız muhterem En iyi ve en ucuz reklâm vasıtası ga zete ilânıdır. Bu satırlarm «Cumhuriyet» Sonra o çıldırtıcı ihtimal beynine tekgibi Türkiyenin en ziyade tanmmış ve rar hücum ediyor: Ya öldüyse!... sevilmiş bir gazetesinde çıkmasından ve Bacaklan kuvvetini kaybediyor. Aya yahut ta her bir gazetenin bel kemiğin ğmdaki yırtık terlikler istediği gibi koş ilânat kısmmın teşkil etmesinden değil, masına mâni oluyor. Taşlara takılıp sen ancak uzun tecrübelerin, reklâm müte deliyor. Daha kapısında otomobil duran hassısını böyle bir neticeye ulaştırmış eczaneye epey mesafe var. Bir parça du olması dolayısüe bu makaleyi yazıyo rum. Gazete ilânının nedejı en ucuz ve Selimağa kütübhanesinin bugünkü hali, solda, yıküan tarihî mekteb rup nefes alabilse!..* en iyi reklâm olduğu ise şöylece izah eRüzgârda uçan saçları ağzına gîriyor. Usküdarda Tembelhacımehmed ma eski mahalle ve sıbyan mekteblerinin bir dilebilir: Uzun önlüğü dizlerine sanlıyor; gelen hallesinde (Selimağa kütübhanesi) ismin hatırası olarak saklanmah idi. Olan ol1 Bir gazete veya mecmua okuyan geçen ona bakıyor. Bakıyor, evet sadece kimse esasen bunları satın almakla ru de tarihî bir bina vardır. Yukarıki resim muş, bu bina maalesef yıkılmış. Artık durup bakıyor. Allahım bu insanlarda han merbut olduğu bu neşriyat vasıta lerde yıkık duvarların arkasında par ne söylense faydasız. Fakat, bu birinci merhamet namına birşey yok mu? Hü larma alâka ve rabıtasını göstermiş de makhklı pencerelerile bir cephesi görü hatayı bir ikincisinin takib etmemesi için seyin orada can çekişirken, belki de kü mektir. nen bu kütübhane hem binası, hem de alâkah makamlann şu noktaya nazan çük kanlı cesedi taşların üstünde yatar 2 Alelekser neşriyata karşı göste içindeki eserleri itibarile tarihî bir kıy dikkatini celbetmek istiyoruz: ken bu insanlar nasıl oluyor da bu felâ rilen bu alâka, satın alınan gazetenin meti haizdir. Bu keyfiyet yapılan tetkikSelimağa kütübhanesi gibi tarihî kıykete böyle seyirci kalabiliyorlar. manevî şahsiyetine alâka demek oldu lerle tesbit olunmuş, hatta şehrin müzey meti haiz olan ve o muhitin müzeyyenaYanan gözlerinin önünde ehemmiyet ğundan, naşirin, müşterilerinin emrine yenatından olduğu Belediyece de teslim ündan madud bulunan bina, yanına yali, ehemmiyetsiz bir sürü hatıralar canla amade tuttuğu ilânat kısmı da, okuyu edıldiği için yol ve sair işler bahanesile pılacak büyük bir bina ile tamamen ka nıyor. Tıpkı kesik bir rüya gibi... Hüse culann havadis kısmma verdikleri e bu binaya dokunulmaması da takarrür panacak ve bütün kıymet ve manzarasını kaybedecektir. Şehirdeki tarihî kıymeti yin kundakta... Hüseyin elinde bir çıngı hemmiyet kadar yüksek kıymeti haizdir. etmiştir. haiz eserlerin etrafı temizlenerek, açı rak iki dişini göstererek gülüyor... Hü 3 Gazeteler yalnız aile efradı ara Bu tarihî kütübhanenin yanında, şimlarak meydana çıkarıldığı bir sırada bu seyin bacağından kanlar akarak ağlı sında okunmakla kalmayıp ayni zamandi enkazı görülen eski bir mahalle mek da kahveler ve kazinolar gibi umumî yanlış harekete devam etmemek lâzımdır. yor... Hüseyin çantası koltuğunda mekyerlerde de meccanen müşterüerin mü tebi vardı. Binasmdaki hususiyetlerle ti Hem, yapılacak ilkmekteb binası için getebe gidiyor... Hüseyin hasta yatıyor... taleasma arzedildiklerinden, ilânat kıspik bir sıbyan mektebi olan ve tarihî bir niş bir bahçeye ihtiyaç olduğu da ma Hüseyin dayak yiyor... Ve sonra bir o mını gözden geçirenlerin adedi hiçbir hatıra olarak saklanması icab eden bu lumdur. Halbuki yaptığımız tahkikatta tomobil altında can veriyor. Ah ona na zaman satılan gazetenin miktarile mümekteb, maalesef, yanlış bir düşünce ile burada binaya tahsis olunacak sahadan sıl kıymışb da dayak atmış, nasıl olmuş savi değıldir. Buna binaen ilân veren yıktınlmışür. Öğrendik ki bu mekteb, başka bir bahçe ve meydan olmadığı anru da yüreği parçalanmadan onu azarla firma, gazeteyi okuyan karilerin adediyerine modern bir ilkmekteb yapılmak laşılmıştır. Bu vaziyette, Selimağa kü mıştı! Eli kınlaydı, dili kopaydı da biri ni satılan nüshaların üç misli telâkki etüzere yıktınlmış... Tabiatile her tarafta tübhanesinin etrafını tamamen temizli ' se hata etmiş olmaz. cik evlâdını incitmiyeydi. 4 Ciddî olduğunu iddia eden bir ga olduğu gibi Usküdarda da yeni mekteb yerek bu tarihî binayı mücerred bir vaziTerliklerden biri ayağından fırhyor, ler yapılması karanna seviniriz. Fakat, yete sokmak ve onu itina ile muhafaza fakat o gene koşuyor. Gözlerinin önüne zetenin ilân ücreti, daima günlük nüsÜsküdar gibi hâli ve müsaid arazisi bol etmek, yapılacak ilkmekteb için de başhalannm sürümüne tâbidir. Gazetenin inen bir sis tabakası yolu görmesine mâni naşiri satış miktarını bildirirken, malını bir muhitte mekteb yapacak başka yer ka yerde daha müsaid ve geniş bir saha oluyor, fakat o gene koşuyor. Ona öyle ilânlarla tavsiye eden firma gibi doğru bulunamadı mı ki böyle resımde görül bulmak lâzımdır. geliyor ki Hüseyni ancak kendi mevcu sözlü olmalıdır. düğü gibi hem mimarisi, hem de tipik Bu mühim nokta üzerinde Belediyenin, diyeti kurtarabilir. Ne yapıyorlardı şim5 Metaını bir alâmeti farika ile pi hususiyeti itibarile yıkılmaması lâzımgeMüzenin, Maarif Idaresinin ehemmi di ona? Ah bir kere yanına varabilse!... yasaya arzetmiş firmaların surümünü len bir bina yıkılmıştır? Bu mekteb, bizde yetle alâkadar olmalarını rica ediyoruz. Arkasında, koşan bir ayak sesi daha kontrol etmek güç olmakla beraber, ivar. Durup bakmıyor. Vakit yok. Kalbi lânlarm gazetelerde intişar ettiği günçatlamadan, cigerleri parçalanmadan ec lerde yükselen satış, ilânın yaptığı te zaneye yerişmek lâzım. Bir kere durursa sire bir miyar olabilir. Bu gibi ahvalde bir daha kımıldıyamıyacağını hissediyor. alâmeti farikalı mallar için sistematik bir şekilde yapılan propagandalardan Onu son defa görebilse, onu son defa sonra, ilân tesirini gösterir. Fakat daha kucaklayıp bağrına basabilse!.. Eğer öl müessir ve daha emin bir tarzda. memişse, eğer kurtulacaksa ona bir daha İlânların umumî mahiyeti hakkındaki bir fiske bile vurmıyacak, elini bile sür fikrimi izah ettikten sonra, şimdi ilâmiyecek, bir kere bile azarlamıyacak.... nın nasıl olması lâzım geldiğini anlat Anne duuur... Anne, anne... mak isterim. Tasarruf bahanesile bir ilânı tezyi Emine Hanım sendeliyerek arkasına baktı. Rüya mı görüyordu? Çantası kol nattan âri bırakmak hatalı bir harekettuğunda, saçları uça uça kendisine doğru tir. Reklâm yapan firmanm kart dökoşan şu kurşuni önlüklü çocuk Hüseyin viziti mesabesinde olan ilân, bediî ve ciddî olmalı, her türlü mübalâğadan umiydi ? zak bulunmalıdır. Biz insanlar güzel bir Anne nereye gidiyorsun..* Neye tablonun karşısında istiğraka dalan ve koşuyorsun anne?.. Ne oldu? ruhumuzu kavnyan bedıî heyecan içinEmine Hanım titreyen bacaklan üs de, büyük bir zevk duyarız. Okuduğu tünde duramıyarak önündc bulunduğu muz ve gördüğümüz bir ilânm bizde bıbir evin kapısına çöktü ve başını ellerinin rakmış olduğu intiba da tıpkı böyle bir Serginin heyeti umumiyesıni gosteren maket tablodan aldığımız zevke benzemelidir. içine alarak boğazını yırtan nefeslerini Meselâ şahsî emniyeti temsil eden bir Paris 25 (A.A.) Lebrun yanında Devlet reisinin sergiyi teftişi dindirmeğe çalıştı. ilân için umacı tasvirleri koymaktan çe Leon Blum olduğu halde, sergiyi açmışParis 25 (A.A.) Dün öğleden Hüseyin, yaklaşmış, küçük elini ana kinmeli ve bilâkis muhtaç olduğumuz tır. sonra Reisicumhur Lebrün, Başvekil smın omzuna koymuştu: asude bir muhit içinde bir manzara ar Cumhur Başkanı, sergiye iştirak eden Blum, nazırlar ve birçok devlet ricali, zetmelidir. Ölüm ve şeytan gibi mef Ne var anne, ne oldu? milletlere teşekkür etmiş ve onlann mü yeni beynelmilel beldeyi vücude getiren humları tasvir eden resimlerden sakınEmine Hanım, omzundaki küçük eli malı ve daima şetaret ve huzur veren messillerini selâmlamış, bu muazzam e ve Seine nehrinin iki kıyısında tesis edilavuçlannm arasma alarak sıktı, öptü. Ve resimler intihab olunmahdır. Tipogra serin kurulması işinde teşriki mesai eden miş bulunan pavyonlar arasından Kano bir müddet hiçbir şey söylemeden, göz fik metinlerle çıkan ilânlar da güzel bir eri minnetle andıktan sonra, bu senenin otomobillerle geçmek suretile sergiyi teflerinden sevinc yaşlan aka aka oturdu. üslub ve bir şekle malık olmalıdırlar. tiş etmişlerdir. Sonra birdenbire yerinden fırladı, neye Metin gazetede okunakh hurufatla di bu büyük toplantısının her millet dehaLebrun ile Blum, Elize sarayına avuğradığını şaşıran Hüseynin yanağma bir zilmiş bulunmalı ve vâzıh bir üslubla ının ihtiyac ve emellerinin karşılıklı ola det ettikleri esnada halk, kendilerini şidşamar indirdi: yazılmış olmalıdır. Her insan mizahtan ak daha iyi bir surette anlaşılmasına ve detle alkışlamıştır. hoşlanmadığı için, mizah tarikile yapı beynelmilel müsalemet ve banşa hâdim Seni yumurcak seni! Yüreğimi ağHalk, bugünden itibaren sergiyi ziyalacak reklâmlarda çok itina göstermek olmasmı temenni etmiş ve: zıma getirir, beni sokaklarda rezil ederret edecektir, fakat amelenin bazı pav lâzımdır. Bilhassa günlük gazetelerde, sin ha! Ne işin var senin burada? Neye mizahtan bütün bütün sarfı nazar edip, « lşte 1937 teknik san'atlar sergi yonlann son tertibatını ikmal edebilmesi hâlâ mektebde değilsin? Ben sana doğru bu işi mizahî gazetelere bırakmalıdır. ini bu temenni ve ümidle açıyorum» de için sergi, birkaç gün öğleden sonra açımektebe git demedim mi? Akşamüstü ba Bundan maada ilânları, gündelik gaze miştir. lacaktır. bana söyliyeyim de bak nasıl dayak yi telerde, haftalık veya aylık mecmualaryorsun! Senin yüzünden sokaklarda ba da intişar edecelkerine göre, ikiye takyılıp kalacaktım. Dayak düşkünü yumur sim etmek zaruridir. Birincisi muhtelif cak seni!... Hâlâ karşımda duruyor.... vesilelerle günlük gazetelerde istenilen bir müddet için bastırılırken, ikincisi de Ikinci bir şamar kokusunu sezen Hü asgarî haftada bir defa intişar eden mecseyin tabanlannı kaldırıp kaçarken Emi mualarda çıkar. ne Hanım, şimdi kapısında başka bir anİlânı veren firma, mümkün olduğu kanenin ağladığı eczaneye bir kere bile badar reklâmını gazetenin ve mecmuamn şını döndürüp bakmadan söylene söylene mahiyetine göre tertib etmelidir. Bir evine doğru yürüdü. moda mecmuasile yapılacak propaganNakleden: da tabiatile yalnız kadmları alâkadar eBeyza Birson deceğinden, yapılacak ilânlar kadm eşyasından başka bir metam reklâmı olüstada, istibdadın en karanlık bir zamamamalıdır. Mecmuamn naşiri, bu sanında teessüs etmesine ve ancak beş alt: hada da ilân veren firmaya yol göstersene sürmesine rağmen en kutlu ve nurlu mek suretile yardım edebilır. Naşirle bir edebî devir olan Serveii Filnun mek müşteriler arasmdaki iyi münasebetler tebinin feyiz aldığım bütün o güzide na devam ettıkçe, muvaffakiyetin temeli aJaponya muazzam hava kuvvetleri yapmaktadır. Yukarıda. Tokyo civarmsir ve şairlerine de en samimî sevgi ve tılmış demektir. Bu şerait altında gazete daki sahada uçuşa hazırlanan bu müthiş dev fılosunu gdrüyorsunuz. saygılarımı sunanm. ilânı en ucuz ve pratik bir reklâm vasıtası olacağından, ilân veren firma, kısa Raif Necdet Kestelli bir zamanda satışlarmın yükseldiğini Paris sergisi resmen açıldı NOBETÇİ ECZANELER Bu akşam şehrin muhtelif semtlerinde nobetçı eczaneler şunlardır: Istanbul cıhetindekıler: Enünönunde (A. Minasyan), Beyazıdda (Haydar), Kuçükpazarda (Hikmet Cemıl), Eyubde ı Hikmet Atlamaz), Şehreminlnıie (Nazım Sadık), Karagumrükte (Suad), Samatyada (Teofilosj, Şehzadebasında (Üniversıte), Aksarayda (Ziya Nuri), Fenerda (Emilyadi), Alemdarda (Sırrı Rasim), Bakırköyde (Istepan). Beyoğlu cihetmdekiler: Galatasarayda (A. Cevad), Bostanba «. şında (Garih), Galatada Topçularda (Hi dayet), Taksimde (Limonciyan), Maçkada (Maçka), Kasımpa^ada (Vasıf), Hasköyde (Barbut), Beşiktaşta (Ali Rıza), Sarıyerde (Nuri). Usküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: Usküdarda (Selimiye), Kadıköyde Sö • udluçeşmede (Arman Hulusi), Büyükadada (Halk), Heybelide Tanaş. YENİ ESERLER İlmî, fakat umum için luzumlu bir eser. Temyiz mahkemesi Muddeiumumî nıua vinlerinden hukuk iktısad ve sıyasal bililer doktoru Orhan Mıinir Babaoğlu ta rafından yazılıp bastırılmıştır. Çok ciddî ve derın incelemeler mahsuludür. Okoyu cularımıza zevkle tavsiye ederiz. Remzi kitabhanesinin «Dunya muharrirlerinden piyesler serisi» adı altında neş retmekte olduğu önemli külliyattan Baba ve Mavi Kuş adlı iki tanesi daha basılmıştır. Eserlerin kıymeti butun dünyaca ka bul edilmiş olduğundan bu hususta birşey söylenemez. Fakat tercümelerin guzelllğinr söylemek lâzımdır. Remzi kitabhanesi en nefis eserleri seçip tercüme ettirmekle ve onları şu kâğıd pahalılığı sırasında elliser kuruşa satmakla gerçekten büyük bir hizmet ifa etmektedir. Türk hukukunda devlet fikri Baba ve Mavi Kuş Japonyanın son sistem hava zırhlıları Diş hekimliğinde maddeler bilgisi Üniversite Tıb Fakültesi doçentlerinden Feyzullah Doğruerın bu isim altmda çok kıymetli bir kitabı intişar etmiştir. İstanbul Universitesi tarafmdan bastırılan bu kıtab butün diş hekimlerinin ve talebenin herhalde edinmeleri lâzım gelen bir eserdir. Çok guzel bir kâğıda ve temiz bir şekilde basılan bu kitab 244 sahife olduğu halde fiatı 155 kuruştur. Alâkadarlara hararetie tavsiye edenz. (Çağrılar, Konferanslar, kongreİeT) Türk Mimarlar cemiyeti İstanbul şubesi baskanlığından: Şubemiz yıllık toplantısı 28/5/937 cuma gunu saat 17 30 da Alaykoşkunde toplanacağmdan butun azalarm tesrifı rica olunur. görecektir. Gemlik sahillerinde bir Sümer Bank Yerli Mallar Pazarcesed bulundu ları reklâm mütehassısı Gemlik (Hususî) Bozburunun ArMAX ALEXANDER mudluya yakın Keçikava ve Koyundere çiftlikleri arasındaki sahilde bir cesed bulunduğu haber almmış, Müddeiumumî ile hükumet doktoru oraya gitmişlerve ilâveten dir. Cesed suda uzun müddet kaldığı ihergün ilk seansta E AM çin yüzü tanınmıyacak derecede bozulA muştur. Mağrukun yirmi yaşlarında kaS dar ve müslüman olduğu tesbit edilmişi I tir. Tahkikata devam edilmektedir. Suvare 9,15 de SUMER SİNEMASI Kongreye dayet Bugün matinelerden itibaren teuzilâtlı tarife ile yaz mevsimine başladı T f GANGSTERLER ARASINDA 1TARAS 25 30 ve 35 kuruşla 2 filim birden N 4 cü A S K 2Kırmızı derililer çetesi Suvare saat 8,30 da her iki filim birden çörülebiıir. HARRY BAUR ve DANIELLE DARRIEUX'nUn büyük muvaffakiyetleri BUCK JONES'in görülmemiş ve yeni macera filmi BULBA Madelet ilkbahar modellerinde tenzilât yapıyor Güney Palas Beyoğlu Istiklâl caddesi Şapka Evi