KOçOfc |Hİkâye Bir evlâd Varal Mopasandan nakü Tıbbî ve Sıhhî Kitablar Sergîsinde gördüklerim General Besim Ömer Ebbba Odası nın sergisini ge zerken büyük bir meraka düştüm : Türkiyede en çok, en faydalı eserler neşreden doktor kimdir? Eser sahiblerinm isimleri ni ve kitablanm not defterime kaydederek hepsıni saydım. 1303 senesinden 1935 tarihine kadar süren yanm asırlık bir müddet zarfmda yalnız bir doktorun 83 kıtab yazıp basbrdığım görünce merakım daha ziyade artb? 83 tane pek kıymetli kitabm mu harriri bu kıymetli zat kımdı bilıyor musunuz? Doktor Besim ömer! Türkiye, Türkiye olah hiçbir meslek sahibi bu kadar faydalı eserler neşrebnemişb'r. Bu şerefli unvanla tarif ettiğim büyük müderrism 50 sene zarfında neşretbği kitablan okuyan milyonlarca münevverimiz, mekteblilerimiz, ve halkımız var. Bütün okurlannın kalblerinde, ruhlannda, dimağlannda saygı ile yer almış olan doktor Besim Ömer, millete sayısız hizmetler etmişbr. Türkiyede 50 senedenberi yetişen bütün hekimlerin, kadın hastalıklan mütehassıslannm, bütün ebelerin, hastabakıalann, hemşirelerin en büyük hocası olan profesör Besim ömer, Türk bb tarihine ve Kızılay (Hilâliahmer) Cemiyeb'ne albn kalemle yaztlacak büyük bir insandır. **• Bazılanmrzda fena bir âdet var: Büyüklerimizi öldükten sonra metet mek! Düşkünleri fırsat bulunca çekiştirmek! Ben bu fikirde değilim. Devlet ve millete büyük hizmetler görenleri, canlaruu feda edercesine çalışanlan yazmak, takdirlere boğmak lâ zrnıdlr, Gerçi bu: kibir ve gururdan, büyuklenmeden münezzeh olan, tevazu ile ve büyük bir feragab nefnle çalışanlann belki hoşlarına gibnez. Fakat gazete, mecmua sübınlannda takdir ve tebcil edildiğini gören çalışkan eser sahiblerinin çoğu bundan mem nun olur ve daha ziyade çalışırlar ki Lu büyüklerimiz öldükten sonra vaveylâ koparmaktan, vah vah çekmekten hayırlı olsa gerektir. *** Saylav doktor Besim ömerin 83 kitabından ekserisini vaktile okumuştum. Diğer kitablan da tetkik ettim. Avnıpada ikmali tahsilden sonra ts tanbula gelip doktorluğa başlıyan General Besim ömer Sarayburnundaki Askerî Tıbbiye mektebine aid olan şimdiki Gülhane parkmm kenanna ilk defa olarak yapbrdığı doğum ve kadm bakım evinde ve halk arasmda milletin bütün tabbî, sıhhî, içtimai noksanlarmı tetkik etti. Ulusumuzu saran düşmanlan, mikroblan, hastalıklan ve bütün gayrisıhhî fenalıklan tayin ederek silâhtan daha müessir olan kalemine sanldı. 50 sene milletin vücudiinü yıprandıran, kemiren% telef eden düşmanlara, hastalıklara, mikroblara, cehalete ve bütün gayrisıhhî vaziyetlere karşı başlıca 13 sıhhî cephe kurarak mücadele açh, tababet ve hıfzıssıhha güneşinin nurlarile sonsuz hizmetler ifa etti. Büyük üstad bu 83 eserini, izdivac, aile, çocuk hastalıklan, keyif veren zehirler, yiyip içnıe. dişlerin hıfzıssıhhası, fizumle tedavi, kaphcalar, mekteb kitablan, Hüâliahmer, içb'maî yardım, eski doktorlanmız, nufus siyaseti, kadm hastahklan, tedavileri, doğum iş leri, hastabakıcıhk, deniz banyolan, sağlık ögüdleri, kısırhk ve saire ve saire gibi milletin varhğını her cepheden saran meselelere hasrebnisrir. Eserlerinden bir kısmı yabana dillere çevrildiği gibi bazı ecnebi kitablanm da kendisi tercüme ebniştir. Le nicorinisme en Turquie, Le tabagisme dans ses ra ports ovec l'alcoolisme en Turquie, meslek kitablarile roman olarak Dilber, esclave et l'eunugne amonreux adlı fransızca eserleri de vardır. j İSYE 15 kuruş için Ortaköyde genc bir çocuk öldüriildü Evvelki akşam Ortaköyde bir dnayet olmuş, 15 kuruş yüzünden bir genc öldürül müştür. Ortaköyde Ay dınlık sokakta 20 sayılı evde oturan eskici Hüseyin bundan iki ay evvel Dereboyunda helvacılık yapan Hüsnünün yanmKatil Hüatyin da çalışan amcasının oğlu Huseyinden 15 kuruşluk helva ve ekmek almış, parasını vermemiştir. Hüseyin her akşam olduğu gibi mahalleye yoğurt satmağa çıkmış ve bu sırada Aydınlık sokağından ge çerken Boyaa Hüseyinin evine uğramış, alacağını istemiştir. Boyaa Hüseyin, «param yok, veremiyece ğim» demiştir. Bunun üzerine iki Hüseyin birbirlerile kavgaya başlamış • lar, y«ğurtçu Hüseyin omuzundaki uzun sopa ile boyaa Hüseyni döv meğe başlamıştır. Bu nrada oradan geçmekte olan Mehmed ve Ali ismindeki iki çocuk bunlan zorlukla ayırmışlardır. Yoğurtçu Hüseyin bir müddet sonra tekrar gelmiş ve kavgaya başla • ; mıştır. Bununla başa çıkamıyacağım anlıyan eskici Hüseyin cebinden küçük bir çakı çıkararak yoğurtçuya hücum etmiş, parmağım yaralamıştır. Yoğurtçu Hüseyin eskici Hüseynin elindeki çakıyı alarak eskiciyi yüzünden, goğsünden ağırca yaralamak suretile öldürmüştür. Katil yakalan * ınıştır. Venizelosun Yaptıkları : Sabık tntellicens Servis Şefi Sir Bazil Tonuon 50 Yunan harb gemilerinin direklerinde Fransîz bayrağı dalgalanıyor, Salamin tersanesi Fransızlara teslîm ediliyordu! Verikalartn resimleri Selâniğe gidiyor M. Benazet bu vesikalan, Fransız sefarethanesine göndererek Giyömene gösterdi. Elçi bunlann fevkalâde mühim oldugunu söyliyerek resimlenni çekbrmek için müsaade istedi. Sefaret memurlanndan M. de Castillon (dö Kastiyon) un çok iyi fotograf çekti ğim ve vesikalarm resimlerini ona yapbracağını söyledi. Benazetin sefirin hüsnü niyebnden şüphelenmesi için hiç bir sebeb yoktu. Vesikalan sefaret hanede bırakb. Ertesi sabah vesika lan geri almak ve fotograflan çeken sefaret memurunu görmek istediği zaman elci, ona bastan savma cevablar verdi. Memurun dışan çıkmış oldugunu söyledi. Maamafih vesikalan meb'usa iade etti. Benazet, sefarethane müstahdemle rinin birinden, resimleri çeken me murun fotoğraflarla beraber geceyan sı trenle Selâniğe gitbğini öğrendi. Bu anî seyahatin sebebi ne olabilirdi? Hiç şüphe yok ki memur, Atinada cereyan eden son hâdiseleri General Saray ila Venizelosa bildirmek üzere Selâniğe gönderilmişb*. Venizelo» ile Polinsin kararlaşhr dıklan Ekaterini hâdisesi, kendi pro • jelerini suya düşürecek olan bir Fransız • Yunan anlaşmasma bir muka bele teşkil etmiyor mu idi? M. Benazet tarafından Brianda çekilen telgrafta deniyordu ki: j ' *Bu anlaftnamn mticclerinden Yananiitana fenalık gelmiyeceğini Fransa hükumeti namına Krala vadettim.^ Kral, kendi maksad ve niycllerinin iamamen gizli tutulmasmt isliyor. Kos tantin hmnumtfetini ispat elmek için, son haddinc kadar, her isiediğimizi yapmağa haztr oldugunu, fakat Al manya larafmdan gelecek bir harb ilânt Jehlikeâae uğramak kUmediğm töyluyor.* .' i 1^ j»ae*!hr* < rs 2*r"t ; L salâhiyetini resmen istedi. Yunan hü kumeb, zahirî ve şeklî bir protestoda bulundu. Ertesi gün Yunan harb ge milerinin direklerinde Fransız bayrağı dalgalanıyor ve Salamin tersanesi de Fransızlara teslim edilmiş bulunuyor • du. Kral, M. Benazete verdiği sözü rutmuşru. Yunan kıt'alannm, Fransız zabitlerinin nezareti altında Pelopo • nezde toplanması da başlamak üzere idi. Venizelosçulartn hücttma Fakat Atinada birdenbire bomba gibi bir haber patladı. Selânikteki Ve nizelos kıt'alan, teşekkül maksadlan Bulgarlara hücum etmek olduğu hal • de, Bulgarlan bırakmış, Tsalyanm kapısı olan Ekaterini (Katerin), üzeri ne yürüyorlardı. Adnadaki heyecan pek şiddetli oldu. Nihayet Venizelosçular yüzlerin deki maskeleri atmışlar, asi olduklannı meydana vurmuşlarcu. Bu hare ketle Yunanistandaki dahilî harb ilân edilmiş oluyordu. Arbk bundan son • ra, Kral taraftan kıt'alan Pelopenezde toplamak mevzuu bahsolamazdu Bu hücumun sebebi açıkb. Benazet anlaşmasım bozmak, yok etmek lâ zımdı. Eğer Kral Kostanbnle Mütte • fikler arasmdaki gerginlik zail olursa Venizelosun bütün plânlan yıkılacakb. Şimdi, vaziyet birdenbire değişmişti. On gün evvel M. Benazet tarafından Krala verilen söz tutulmamışb. Eğer, bu on gün içinde Krala sadık kıt alar, Tsalyadan çekilmiş olsalardı, Venizelosçular, tek kurşun atmadan menılekeb ellerine geçireceklerdL Bu haberler, Kral kadar Fransız Amiralini de şaşırbmşb. Amiral, Ge neral Saraya telgraf çekerek Fransa nın şereB tehlikede oldugunu söyledi. Saray, cevaben sükun ve intizamı iade edeceğini bildirdL Amiral, Venizelo sun nazın olmak için Atina Hariciye Nezaretinıjaki vaxîf««inî Wır<Jc«u« • îki ihtiyar bahçede dolaşıyorlard*. Biri saylay, diğeri tanınmış bir cdibdL Saylav derin bir nefe saldı: Bu güzel kokulu ve gözle gorülmiyea atomlann birkaç kilometro otede bizim gibi fani varlıklar meydana getireceklerini düşünüyorum da, dedi. Sonra bir ağaca bakarak söylendi: Sayısız evlâdın oldugunu acaba tnlir misin) Edib: Ya biz? dedi. Evet. inkâr edüemez, bazan hh de yavrulanmızı etrafa serperiz, fakat hiç elmazsa bunu biliriz. Hayır, demek istediğim e değfl; trkeklerin. bu ağac gibi, farkına varinadan meydana getirdikleri babalan meçhul çocuklan söylemek istiyorum. On aekizimizden kırkımıza kadar elde cttiğimiz kadınlann adedi iki üç yüzfi bulur. Bunlardan hiç olmazsa bir ta nesinden bir çocuğumuz olmamış mıdiT? Bir de umumî kadmlan düşünelim. Bunlann, babalan bilinmiyen birkaç çocuğu, yok mudur? Bu çocuklann babalan kimdir> Bir arkadaşımla Salihliden Sarta gelmişbk. Harabeleri gezerkcn arkadatm, bir fenalık geçirdi ve gece ista» yon memunmun evinde kaldık. Bize hizmet eden köylü luzile ikide birde ala yediyor, hastanın can sıkınbnnı gidermeğe çalışıyordum. Kıza ne yapsam, gülüyordu. Bundan cesarct alarak fakada oldukça ileri gidiyoı oum. Gece geç vakte kadar hastanm ya•mda kaltnısbm. Odadan çıkarken koridorda köylü kızma rasgeldim. Oda * n n kapısı ardma kadar açıkb. Birdenbire kızı belinden yakaladım ve ne oldugunu anlamasına vakit bırakmadan edama atbm. Zavallıcık bir iskandaldaa korkarak bağırmamıştı; belki evden koğulur, belki de anası babası onu reddederdi. Bunu jşaka olsun diye yapmıştım. Fakat kızı odamda görünce onu tlit etmek arzusu bütün benliğimi kavradu Uzun bir mücadeleden sonra buna muvaffak oldum. \ ,,.., .n Ertesi gün kasabaya hareiet etmiştik. ne bakb. Hiçbir şey bilmiyordu. ihtiyar köylü nüfusunu getirdi. Çocuk on beş ağustosla doğmuştu. tyi habrlıyordum. Sarta ilk defa olarak bu tarihtea sekiz dokuz ay evvel gelmiştim. Hayvandan farkı olmıyan bu a dam demek benim oğlumdu? Bütün gün kırlarda dolaşbm, yetnek yiyemedim. Akşam istasyon bınasına döndüğüm vakit ihtiyan yanıma çağırarak: Bu zavalh adamla çok alâkadar oldum, dedim, kendisine ne yapabilırim acaba? Boşuna zahmet etaoeyin, bu çocuk hiçbir işeyaramaz. Hayvaniarla yatar, hayvaniarla kalkar ve oniarm altlannı temizler. Eğer eski bir pantalonunuz varsa verin. Fakat emin olun ki bir hafta dayanmaz, parça parça eder. Odama çekilerek bir kitab açtan. Okur gibi yapıyordum; fakat ak!ın> çocukta idi. Kendi kendime mütemadiyen: Oğlum! Oğlum! diyor ve in sandan fazla hayvana benziyen bu mahlukla aramda bir müşabehet ara<* yordum. Nihayet buldum: Eğer be nim gibi giyinmi| olsaydı bpkt bana^ benziyecekti! Sartta fazla kalsam şüphe uyandıracakbm. Uşağma iyi bakması için ihn*yara biraz para bırakarak îzmire döndüm. Karşı koyamadığım bir kurvet brni her «ene Sarta çeker. Her defasınia tstanbula daha büyük bir ısbrabla doner ve oğluma yardım edememek aczi içinde çırpuur dururdum. Onu okutmak istedim. Lâkin o kadar aptal ki.. Para gönderdim. Hepsini rakrya verdL Yeni elbise yolladınu bunlan da »atb ve içkiye sarfettL Eğer bu ahmağa babası olduğumu söylesem para çekmek için beni rezil edecekti. Onu gormek istryorum; fakat her gorüşümde ts>rabnn arbyor. ••• Yakalanan hırsızlar Istanbul polisi son zamanlarda Beşiktaş, Fmdıklı ve civanndaki evlere musallat olan ve birçok veleri soyanlardan bir kısmını yakalamışbr. Bun « lann mütebakisi ve elebaşılan da bugünlerde yakalanmak üzeredir. Çah • nan eşyadan bir kısmı da meydana çıkmıştır» a Taraçadan düşüp yaralandı YedikuTede Mahzen sokağmda o * ruran 63 yaşmda mütekaid Mehmed evinin daraçasmda muvazenesini kaybederek sokağa düşmüş, vücudünün birçok yerlerinden ağırca yaralanımş br. Zavalh ihtiyar Cerrahpaşa hasta nesine kaldmlmışbr. Havagazi borusu patladı Nişantaşında Gülbahçe sokağmda 11 sayılı Yaninin aparbmanmda ha vagazi borusu delinmiş ve çıkan gaz lerden alev husule gelerek apartıman yanmak tehlikesme maruz kalmışbr. Hemen itfaiye yebşerek büyük bir tehlikenin önünü almışbr. Kral, 23 btrmdteşrm Î9Î6 tarihfi ve kendi elyazısile gönderdiği mek tubda, muvafakab'ni teyid ediyordu. Bu mektub Brianda gönderildi. 26 birinciteşrinde Briand meb'usa şu tel grafı çekmişb': <Ci4»z dostum, mahirane görüşme » lerinizden ve bunlann verdiği iyi ne ticelerden dolayt sîzi çok lebrik edt • Tİm.» Gerginlik geçiyorta da.,, Motosikletten düştü Taksimde Nane sokağmda 22 sa yılı evde oturan Hüsnü kızı Saffet arkadaşı Ahmedin motosîkletine bin • miş ve gezmeğe çıkmışbr. Fakat Tarlabaşmdan geçerken muvazenesini kaybebniş, motörün arkasından yere düjerek ayağmdan yaralanmışbr. Edib sustu. Saylav: Evet, babasız çocuklarîa bîraz daha fazla meşgul olmalıyız, dedL Sonra ilâve etti: Doğrusu yirmi beş yaşında oîmak ne iyi şey.. Hatta bu şekilde ço cuk meydana getirmek için olsa bıle • Demirlc yaraladı Dün saat 14,5 ta Tarabya üe Ye • niköy arasmda tamir edilen su yolla^ nnda çalışan ameleden Veli oğlu Bi lâl ile Kayserili Ömer iş yüzünden kavga ebnişlerdir. Kavga büyümüş ve Ömer demirle Bilâlın başmdan ve kolundan ağır surette yaralamışor. Yaralı Beyoğlu hastanesine kaldınlmış. Ömer yakalanmışbr.' '^ Otuz sene sonra îzmire, Efez harabelerini görmeğe gibniştim. Şimendifer idaresi Sarta bir tenezzuh tertib etmişti. Evvelâ oraya gitmegı tercuı ettun. VARAL Harabelere kadar gitmedim, istasyonda kaldım. Köylülerle konuşuyorHergün bir «cnebi karikotürü dum. Otuz sene evvelki habralan aç • tnn; ve fazla alâkadar olduğumu goatenneden sozu köylü kızına getirdim. Bir ihtiyar: O. az zaraan sonra, bir çocok doğururken öldü, dedi. Ve karşıda, ahıruı kapısinda duraa »ayıf bir genci göstererek: Işte oğlu, diye ilâve ettl Gülerek: Hiç te gözel degil. dedim. Muhakkak babasma benzemiş olacak. Ihtunal. Fakat babasınm kim olduğu bir türlö öğrenilemedi. Kadın oIürken hiçbir şey «öylemedi. Koyde herkes, onun bir sevgüisi olmadığını biUyordu. Hâmile oldugunu duyduğu muz zaman şaşakaldık; kimse buna inanmak istemedi. Oğlu hiçbir tşe yaramaz.. Lâkin ne çare.. Sevabıma bakryorura. Ertesi gün çocuğu yanıma çağır • dtm. Yüzünü tetkik ettun. annesini an Sen çok ynksek bir adamsın Anyordu. Otkar, Btma bakmak için heriYaıou sordum. Aptal aptal jruzt hea hörmetle başun kaldvmalt Bundan sonra, sarayla Fransız sefareb arasmdaki gerginlik geçti. Haitalardanberi Kral tarafından kabul e dilmemiş olan elçi, saraya davet edildi. Fakat sefaret memuru M. de Casbllonun Selânikteki teşebbüsleri semeresini vermek üzere idi. 31 birindteşrin 1916 da Fransız elçisi Parise şu telgrah çekmişb: €Venizelosçular, Benazet anlasmastndan hiç memnun değildirler.» Dört gün sonra bir telgraf daha: «Venizelos çok bedbin ve meyus tar. Kralın verdiği söze inanmıyor. Vtnizelosçulartn Tsalyayt işgallerini menelmenin Müitefikler için manevî bir obrc oldugunu tasdik etmiş olan Franttz ve Ingîliz sefirlerinin bu hareket • lerile çok ileri gittnis olduklan fikrin de bulunuyor.» Önce herşey yolunda gitb*. Amiral Dartige du Fournet, Yunan harb ge milerinin teslimini ve tazminat muka bilinde Salamin tersanesini kullanmak lan Politise de bir telgraf çekerek yapbklan hücumun Müttefiklerin menfa atlerine zarar verdiğini bildirdi. Poli b's, verdiği cevabda, Krala sadık kıt'alann Makedonyaya yürümekte olduk» lannı söylüyordu. Rokföy de bermu tad bir yalan uyduruyor ve Makedonyaya yürüyen müfrezelerin, Saray ordusu gerisinde toplanacak olan 80 O C O kişilik Kral ordusunun öncüleri oldu ğunu söylüyordu. Sonradan anlaşıldı ki Venizelosçu kıt'alara, Ekaterini ü zerine yürümeleri ve icabmda silâh kullanmaktan çekinmemeleri emredil miş oldugunu. M. Benazete bizzat Politis te bildirmişb. Yeni entrikalar başlıyor Benazet, Fransız ordusu hakkmda Selânikte yapmağa memur olduğu ankete henüz başlamışb ki Fransa Harbiye Nazın, General Roques (Kok) doğru Paristen Selâniğe geldL Nazır, Benazetyi yanma davet e • derek, Kralla anlaşmak hususunda kazandığı muvaffakiyetten dolayı Fran • sız kabinesi adına onu tebrik etti ve «başlıyan anlaşma işini bozmak için şimdiden entrikalar çevirmeğe başlanmış oldugunu» meb'usa mahrem su rette bildirdL Hükumet, sîzin, Selânikteki tahkikabnızı başka zamana bırakarak hemen Atinaya gibnenizi ktiyor, dedi. Süratli bir muhrib emrinize hazndır. (Arkan var) Köpek yüzünden bir yaralama Atpazannda 12 sayılı evde oturan Resul, Arif isminde birini çok sev • diği köpeğine vunırken gonnüf ve a • ralannda kavga çıkmışbr. Bir arahk Resul yere düsmüf, bundan istifade eden Arif, bıçaguu çekerek Resulü kasığmdan ağırca yarala • mıştır. Yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldınlmış, suçlu yakalanmışbr. Adana cephesindeki muharebeler filme alımyor tefemıabna kadar bilen doktor Be sim Ömer, gerçi evlâd yetiştirmediyse de, milletin kütübhanelerine hedıye etb'ği 83 evladlık eserlerile, ulusumuzun zürriyetini, çoluk çocuğunu arbrmışbrl Eli kalem tutan her akıllı msan, 83 kitab yazıp neşrebnenin nekadar zor oldugunu pekâlâ bilir. ••• I tşte bu kadar külliyetli. bereketli, îşte bu kadar, mühim, faydalı eser f feyizli kitablar yazan profesör Besim ler neşreden, hayırh cemiyetler ku Ömer, senelerce yapbğı tetebbu idmaran üstadı azam, gencliğinin ilen çağına nı ve kalem kuvveti sayesinde 3540 vardığı halde hâlâ mesleği, milleti için yaşmda imiş gibi bütün temyiz, mu aşkla şevkle tetebbu ve tetkik ediyor, hakeme, ve hafıza merkezlerinin faaliher sene bir, iki kitab çıkanyor. yet ve cevvaliyeti ile çahşryor, çalışjEvliliğin lezzetini, saadetini tatbiyor! katla değil, hakikî nazariyatla en ince Dr. HAFIZ CEMAL Adana (Hu«wî) *. Istiklâl Savaşı sıralarında Adana etrafmda da Fransızlara karşı bir dövüş cephesi kurulmuş ve burada iki yıldan fazla bir müddetle binbir kahramanlık ve fedakârlık gösterilmiştL Ulusal savaşın birçok muhim safhalannı filme tesbit ettiren hüku metimiz, geçende buraya da bir he • yet göndererek, Adana cephesi harebir Vinm^Tiı fiirpy aldırmıs tır. Gelen heyetin işini kolaylaşto^ mak için Adananın kurtuluç müca « delesine iştirak etmis olanlardan bir kısmı toplanmış ve mücadele yüla rına aid kıyafetlerile «Kurttepe» de bazı manevralar yaparak fjirni doldurmuşlardır. Gönderdiğim resim, bu manevra larda bulunan Çukurovalılardan bir kısmını grup halinde göstermekt» • dir.