BÎZ;M MEMLEKETTE CDCUKLAR Çocuk Haf tası Her sene 23 30 nisan arasındaki yedi {fün Çocuk haftasına aynkyor. Bunun mânasını artık aradan birçok seneler geçtiği i çin tabiî biliyorsunuz. Fakat bir daha tekrar etmek de faydasız değildir. Erkek, kadın bütün Türk vatandaşlara yaşamak ve yurdu yaşatmak hakkmı veren Cumhuriyet idaresi hem kendi lerine, hem de büyüklere çocuk lann kıymetini anlatmak için bu bayramı yapıyor. Yoksa maksad sadece gülmek, eglenmek, yeyip, içmek değildir. Gaye gelecek nesli Cumhuriyetin koruyucusu ve bilgi ile silâhlı elarak yetiş tirmektir. Değilmi yavrular? HİKÂYB. Şimal kutbunda bir zübbe Uzun zaman ge ne ortadan kay bolan bizim meşhur avcı Sadi, geçen gun çıka geldi. Her defa sında yeni bir memlekette yeni bir macera geçi ren Sadi bu sefer de meğer Şi mal kutbunda imiş. Tabiî derhal anlatmaya baş ladı: Azizim, bugün kutublara git mek, Akdenizde her hangi bir seya hat yapmak kadar kolaylaştı. Bir Fransız dostum, fabrikator M. Lomersiye ötedenberi bana: Seninle şöyle bir orijinal seya hat yapamadık! Diye takılır dururdu Birkaç ay evvel kendisini Pariste yakaladım: Haydi bakalım, dedım, i§te ben h?zınm! M. Lömersiye çok zengin bir adam olmasına raŞmen hâlâ çalışıp kazan maktan bıkmıyan bir zattır. Fakat her sene muhakkak iki, üç ay tatil yapar ve o esna da o zamana kadar görmediği diyar ları gezmek isterdi. Onun içın bu serıe de Şimal kutbuna gitmeği karar laştırmıştı. Tabiî bu fıkrinı alkışlar ve sevinclerle karşıladım. t Karısı da genc ve sporcu bir kadm8ı. Bütün seyahatlerinde Ve gezinti lerinde kocasından avnlmazdı. Oj*lu Moris ve kızı Luset de Şimal kutbu gibi çok merakla seyredilecek bir ye« ri görmck için ısrar ettiler. Moris on yedi yaşında futbol ve patinajda kiı çük yaşına rağmen meşhur olmuş b r gencdi. Luset ise kendi akranı arasında tenis şampiyonu idi. Bu ricalarını reddetmekte mana yoktu. O vakit > e >yahat heyetine bir de davetli çağı nldı. Amcazadeleri Leopold. 1 Leopold da yirmi, yirmi iki yaşın • da sporcu geçinen bir gencdi ama, ©nun o sahada muvaffakiyetine şa hid olmuş kimse yoktu. Bilâkis tek gözlüğü, kadma yakışacak şekiîde fazla süslü gıyınmesi itibarile arka daşları kendisine «züppe!» ismini veımışlerdi. Ne ise hevet tamam oldu. «La muet> ismınde bir gemi ile yola çıktık. Bir hafta sonra da buzlu arazmın ilk kıyılarına vardık, Gemi donmuş su parçaları arasında tabiî yol alır ken biz güvertede idık. Güneş niha yetsız uzanan bembeyaz saha üzerınde görülmedık zıya oyunlan yapı yordu. Hepımizde sevınc ve mem nıniyet hududsuzdu. Madam Lömersiye: Çocuklar, dedi, isterseniz buzlar üzerinde kahvaltı edelim! Bu fıkir ekseriyetle kabul •lundu. îki üç tayfa nevaleyi dışarıya taşı dılar. Sofra başma oturduğumuz vakit M. Lömersiye: Çh, dedi, her taraf ne sakin, ne sessisz.. Otomobil, tramvay, radyo gürültüsü, hiçbir şey yok\. Kahvaltı çek neşeli oluyordu Fa kat tayfalardan biri büyük blr buz parçasınm arkasmı gostererek: Bir beyaz ayı' Diye bağırdı. M. Lömersıye: Ne yazık ki tüfeklerimiri alma dılc Yoksa bu tüyü çok kıymetli ayıyı vurmak pek tatlı bir hatıra o lurdu. O vakit Leopold atıldı: Aman amcacığım, dedi, beyaz ayıyı vurmak için tüfeğe ne hacet Atatürk Ben onun şu elimdeki zıpkınla mü kemmel hakkmdan gelirım. Ben ki meşhur avcılardan biriy dim. Hiçbir mütalea dermeyan etmemiş olduğu halde Leopoldun böyle bir fikir yürütmesine içimden tabiî fıkır fıkır gölüyordum Moris: Gidip tüfekleri almak «laha ih tiyatlı bir hareket olsa gerek! Dedi. Fakat Leopoldun kulağma söz girmiyordu. Zıpkını eline aldı. Bacağmdaki golf pantalonunun dizlerindeki genis kısmım sallıya sallıya ayıya doğru ilerledi. Sanki sanarsınız ki adam Paristeki Bulonya ormanında gezmeğe çıkmıştı. ' ' ' Ayı bir müddet Leopoldun önünde yürüdü. Sonra yanm sağa dönerek üzerine atılacakmış gibi bir vaziyet aldı. O vakit Leopold harbe hazırla nan bu azılı hayvana karşı elindeki zıpkının pek kuvvetli bir tecavüz değıl, hatta bir mudafaa sılâhı olamıyaeağını anlamış ve korkudan ne yapacağını şaşumıştı. Bu sefer o öne düşmüş, hayvan da arkasından kovala • maya başlarmşü. Leopold anlaşıhyordu ki vakit Jtazanmak istıyordu. Fakat biz de epev telâşa düştük. Hele Morisle Luset çığlıklar kopanyorlardı. Ayı gittikçe hızını ve hiddetini artırıyordu. Leopold çok fena bir vaziyette kalmıstı. Dakikada belki birkaç adım daha fazla koşanm ümidıle evvelâ ayakkablannı, sonra da ceketini yeleğmi, hatta pantalonunu ayının suratma fırlatıp attı. Hayvan bun ları kızgın kızgm ısırıyor, parcaü yor, Leopold bu esnada biraz daha ilerliyordu. Lâkin onun don gömlekle kahşı bu seTer bizim üzerımızde feci ve acma cak bır tesır yapmaktan ziyade he pımıze gülme hissi verıyordu. Fakat gülemiyorduk. Elimizden de birşey gelmıyordu, çunkü ortada tu fek değıl ya, sofra bıçağmdan maada hiçbir silâh yoktu. Ben böyle ıhtiyatsız bulunmazdım ama, nasıl oldu da gafil davrandım, bilmiyorum. Bır avcının böyle bir yere silâhsız çıkmış olduğunu itıraf etmesı ne acı, değü mi? Tabiî ayıyı kar topıle korkutup kaçıracak değildik ya... Onun içm yerlerimizde sinirli ve heyecanlı sılâhların gelmesini bekliyorduk. Zavallı Leopoldu düşmanı gittik çe sıkıştınyordu. Aradaki mesafe hemen hemen birkaç metro kalmıstı. Ne ise o sırada gemiden tüfeği almaya gıtmiş olan tayfalar yetiştıler. Onların birinden tüfeği kaptım. Be yaz ayıyı bir kursunda yere serdim, Zavallı züppe geniş bır nefes almakla beraber olduğu yere yıkıldı. Tayfalar koşup bir iki battaniye getirdiler. Leopoldu ona sarıp tekrar sofra başma «turttular. Amcası: Gördün mü azizim, dedi, burası Parise benzemez.. Orada atıp tutar sın, yalanm pek çabuk meydana çıkmaz. Lâkin burada sade kabadayılı .„.* ğm fos çıkmak V * şöyle dursun, üzerinden yeleğin, pantalonun, ceketin de soyuldu da iç çama^ırla rın meydana çıktı! Artık işin bir faciaya dönmesi ihtimali geçmiş olduğu için hepimiz deminki o babayiğitlik taslı yan gencın şu andaki süklüm puklüm haline hep bırden güluyorduk. Kendisi on sajta, peşinde miîlet, Cöklere yüceltti yurdu Atatürk!* Temel: înkilâbdır, harç: Cumhuriyet Sarsılmaz bir ülke Jcurdu Atatürk!* Türkiye bir böyle ere muhtacdt, Fabrika yaptırdt, mektebler cçtt, Toprağa elile bundayı saçtt, Köylünün başında. durdu Atatürk!.. m Dedi ki: tKalmastn milletim §eri!..* Cennete döndürdü çorak yerleri, Birer inci oldu dlnının teri, Yıllardır kendini yordu Atatürk!.. • Zaten ta eskiden durmak hilmezdi, Şehirleri aştı, köyleri gezdi, Milletin yakından derdini sezdi, Herkesin halini sordu Atatürk!*, • Bir eandan dinledik verdiği pendi, Yaptığı işleri dünya beğendi!.. Bütün savaşlan başardı, yendi, Tuttuğu bıleği burdu Atatürk!» • Ne mutlu, sonunda ülke fcurtuldu, Onun sevgısıle yurekler doldu.L Gözü kamaştıran bir tştk oldu: Dünvamn üstüne vurdu Atatürk!» . 23 nisan Çocuk bayramı munasebetüe evlerden birinde tertib olunan hu j »u»î bir çocuk eğlencesinde fotoğrafçımızm tesbit ettiği güzel bir poz merakh şeylerj ; Böcek borsası Paranın, kıymetli kâğıdlarm, sonra bugdaym, tütünün ve saire bazı mahsullerin borsası var. Alı nacak satılacak ecnebi parasınm, kıymetli kâğıdlann, buğdayın, tü • tünün cinslerine RÖre fiatleri orada biçerler, piyasalan orada tesbit oliınur. Fakat bocek borsasını şimdiye kadar işitmemiş idik. Me&er se Almanyada cFrankfurt» şehrin de «Bocek borsası» varmış. Orada pire, tırtıl, kırkayak vesa 1 Faydalı bilgüer Kelebekler neye yarar? Bu suali size sorsalar ne cevab vereceginizi pek âlâ biliyorum: Şu bahar mevsiminde bahçelerde arkalanndan koşup eglen meğe! diyeceksiniz. Hakkmız var... Fa kat kelebekler bundan maada şuna da yanyorlardı. Meselâ kelebek ko • leksiyonculan onlan iğne ile came kân içerisindeki hususî yerlere saplayıp kolleksiyon yaparlardı. Fakat Avustralyada kelebeklerden biî başka türlü daha istifade edilmeğe Biliyorsunuz kî goîf oyunculan sık sık toplannı kaybederler ve onlan tekrar bulmak için saatlerce vakit kaybederler. Toplar ya çahlar ve yeşillikler içinde kaybolur, va hud da bir taşm arasmda eıkışır kalır, bir daha da bulunmazlar. Avustralyah jçolf oyuncuîanndan ince düşünceli bazılan toplannı o Nisan bulmacası J yuna başlamazdan evvel çiçek to • zuna buluyorlarmış. Toplannı kaybettiler mi kelebeklerin toplanJık lan yerlere bakıyorlarmış. Çünkü kelebekler çiçek tozlannın koku suna doğru koşduklan için hep topun başma üşüşüyorlarrmş.. Tabiî bu »Uretle tonlann yerini ta yin edib «nîan bulmak möşköl ol muyormuj. Doğrusu akılh adam lamnış! 1 1 Bilmeceyi çözenler I i L ESS ire gibi birçok hayvanlar alınıb satılıyormuş. Hayvanat ilmile uğra şan âlimler, küçük bîcekler kollek siyonu yapma meraklılan, dünya nın dört tarafından oraya geiirler ve istedikleri böcekleri bulurlarmış. Orada çeşid çeşid böceklerden maada milyonlarca bit, sinek, tahtakurusu da varmış ve hararetli alıs verişler oluy mus. Kırk sene denberi faaliyette bulunan bu bor sa da bu yüzden birçok para ka zanmış tüccarlar hâlâ muamele yapmakta imişler. Havvanat ve bocek kolleksiyonu meraklılan kendi kolleksiyonlann da noksan en tıfak bir böcek için bazan binlerce lira vermektetı geri durmuyorlarmış. Soldan sağa doğru: 1 Çahşkan. 2 Başında Ga^j kelimesi bulunan bir vilâyetimiz. 3 Güzel kokulu su. 4 Vapurlarda yolcularm işine bakan adam. 5 ö z türkçe sıhhaL 6 Memleketimizin taksim olunduğu mülkiye teşkilâtınm en büyüŞü. 7 Üzerine ©turulaeak şcy. Bu kelimeleri yerlerine yer • leştirdikten sonra birinci sıra yukandan asağı okunduğu vakit memleketin birçok yerlerinde fençlik için çalışan ve gençliği kucafinda toplıyan müessesenin isr^i meydana çıksın. Bu kulmacayı dofru çSzenlerden birinciye beş lira, ikinciye bir pergeî takımı, üçüncüye Beyeğlunda Galatasarayda Fote E • temde resim çıkartmak hakkı takdim olunacak, diğer yuz kisiye muhtelif hediyeler verilecek • tir. Bulmacayı doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin re simleri de gazeteye basihr. Karçıhklar gazetede çıkan cetvelin üzerine yazılarak nisanın son gününe kadar «Cumhuriyet Çocuk sahifesi» adre«ine yollanmalıdrr. Geç kalanlar ve bu çartlara riayet etmiyenler mükâfat ka • zanamazlar. Fıkralar Sinckler 8oldân ltlbaren sır» De. 1 Davudpa^a Çardaklıham&m «okaftı No. 4 Ahmed. 2 Bo'Stancı Caml sokajı No. 3 Hü •amettln Ömer. S Kadıköy 11 İnci ilkmekteb 59 A . tilla Alankuş. 4 Adana AbMinpaşa caddesl No. 113 MeraL • 5 Bursa Vall konagı karçmnda N> 16 İbrahlm. 6 Mudanya ilk merkez mekt«bl No. 200 Turgud. T Afyon Cumhuriyet llkmektebi BÜlend Fertan. 8 Tekîrdağ ortamekteb talebasln den No 368 Asaf Yeğit. 9 Elaziz ©rtamektebl No. 435 Nevzad. 10 r a ü h 13 uncü İlkmekteb No. 449 Guler. ^ Mehmed, tam beş tane dişi sinek yakaladım. Beşinin de dişi olduğunu nere den biliyorsun? Nasıl bilmem, dişiler hep aynanın üzerine, erkekler de pencere camına konuvorlar. Neye kızıyor? Oğlum artık babana uçsuz bu eaksız sualler sormaktan vazgeç, fena haîde kızıyor. Anneciğim, o benim çok sual sormama kınnıyor. Cevablannı veremediği için hiddetleniyor. Çocuk portreleri Onu denîz kazasmdan »ığ saUm kurtaran «imid tunsahm karnına gitmekten de kurtardı Bahmrim çiçek tortltymn sevimli yavrular