tCamfuzrİvet i l Ikıncıkanun Havalardaki değişiklik Kazalı maç için verilen kararlar Efkârı umumiye ceza kararlarını cok iyi karaladı Galatasaray futbol takitnmdan 5ç oyuncunun sakatlanmasile biten geçen haftaki maçtan sonra tstanbul futbol heyetinin verdiği ceza kararlarl efkâ • n umumiye tarafmdan çok iyi karşılanmistır. Futbol heyetinin yaptığı derin tabkikat, hâdi»ede kasîd olmadığini meydana çikarmakla beraber, kaza lara sebebiyet verecek kadar şiddetli oyniyanlan gene cezalandırmiştir. Umumi hayatta kazaen bir cürüm işliyenler nasil ceza görüyorlarsa, fut • bol sahasinda da kasdolmadan hstah faareket eden ve bu hatalardan zararlar doğmsina sebeb olanlann cezalandınlmasinı gayet tabiî görmek icab e der. Futbol heyeti, pek baklı olarak ifte bunu yapraiş, bu suretle vazifesi ni ifa etmîstir. Futbol heyetinin verdiği kararlar arastada hakem için tayin edilen ceza, sayani dikkattir. Bir maçta kafa göz yarilmasina, bacak kirilmasuıa varin • caya kadar »ert ve hatalı oyuna mii • saade eden bir hakem için bundan tabiî bir ceza olamaz, Esefle kaydetmek lâzimdır ki, Türkiye sporunda hakem derdi mfihim bir rol oynamaktadir. Yalniz tstanbulda değü, memleketin ker tarafmda yapüan miisabakalarda kep şikâyetler hakemlerin ya gevşek veya tarafgir îdaresine dayanmakta, kavgalar, ihtflâflar hep bu ySzden çik* maktadtr. Hüsiyatina hâlcim olamiyan, bitaraflığını muhafaza edemiyen, ken • disine verilen, şeref ve haysiyetine tevdi edilen vazifenin ehemmiyetini tak dir edemiyen hakemler, tahadan uzaklastncaya kadar spor ve bühassa fut • bol iflerinin tabiî bir mecraya girrae • si pek zor olacaktir. tstanbul futbol heyetinin bu isabetli karan bu yolda atümiş ük adimdir. Spor tarihimizde şimdiye kadar buna benzer birçok kanlı vak'alar olmuştur. Fakat e rak'alarte faüleri o zamanki heyetler tarafından tecziye edümek şöyle durtun, büâkis alkişlanmişlardir. Kınlan bacaklar, kollar, hatta olenler olmuş, bunlar unutulup gitmis, bazi hakemlerin kasdî kararlarile yendirilen takimlar senelerce kendüerini toplı • yamamiflardir. Biraz geç kalınmi» olsa da, alinan bu tedbirler sporun atisi için hayirlı alâmetlerdir. Bundan sonra mutlaka yenmek maksadfle kıncı oyun yokhır, bir tarafı, diğer tarafa yendirmek için müsamaha ve tarafgirlik yoktur. Biitün bu hareketler cezaya mustahaktir. Türkiye sporunda civanmerdlik, kardeş • lik hissi ve sadece spor aşkı hâkim o • lacaktir. Londra görüşmeleri Fransız Bakanları bugün Paristen Londraya hareket ediyorlar taraft birinci sahifede] ıngiltere Almanyanın silâhlan • ması, emniyet ve misaklar meseleIerinin ayrı ayrı değil hep birden ve bir kül olarak müzakere edîl • mesini istiyor. Londra hükumeti, silâh ve emni • yet merelelerinde yapacağı müsa adelere mukabil Fransanın emniyetini kuvvetlendirmek için Lokarno misakmı bîr daha teyid etmek ve bu askerî mukaveleye bir de hava kuvvetlerile tnüdahale etmek kaydını ilâve etmek arzusundadır. tngilterenin bu teklifleri Fransayı tatmin ederse Londra müzakereleri kolayca neticelenebilecektîr. Bu mesele etrafinda dün gelen telgraflar sunlardır: Londra 30 (A.A.) tngiltere nin Paris büyük elçisi Sir George Clark, Londrada yapılacak görüs • melerm ana çizgilerini tesbit et mek üzere M. Flanden ve M. Laval ile temasa geçmistir. Görüsmelerin yalnız iki gün süreceği diisünülürse, zemini hazırIamak üzere yapılan gayretler, kolayca anlaşılır. Fransız Nazırları, Londraya yarın geleceklerdir. Görüsmeler cuma ve kısmen de cumartesi günü ya pılacaktır. M. Laval, Parise cumartesi aksamı dönmeği düsünüyor. M. Flandenin, hafta tatilini, sahsî tngiliz dostlarile sayfiyede geçirmesi muhtetneldir. Bu sabahki tngiliz mtbuatına gore, tngiliz Nazırlarmtn baslıca maksadlan, Cenevrede 1932 de yapı • lan anlasmayı «canlandırmak» tır. Bu anlasma, bir emniyet rejimi içinde hukuk müsavatmın tesisi îçin yapılmiştır. O tarihtenberi, politika vaziyetinde çok inkisaflar olraus ve Almanyanın Uluslar Kurumuna ancak hukuk müsavatı verildikten sonra dönmekteki ısrarı ile Fransız hükumetin tam bir emniyet siste • mi kurulmadan Almanyanın U luslar Kurumuna dönmesini iste • mesi yüzünden bir çıkvnaza giril • mistir. Gazetelere göre, tngilterenin nok*~i nazarı, bu meselelerin bîribirleı ne bağlı olduğu, hepsinin beraber ve kabil olursa ayni zamanda halli icab ettiği merkezindedir. Dün, Fransa parlâmentosunda bir suale cevab veren M. Laval, Fransa hükumetin in egoist bir niyetî ol • madığinı, sadece bütün uluslar için müsavi bir emniyet olmasını iste diğîni bildirmistir. «Times» in Paris muhabirine göre, ba beyanat, silâhlan bırakma sahasinda, Fransız metalibinin as • garisini kabul ettiği takdirde Al manyanın Pariste hüsnü niyetle karsılanacağını, Alman hükumetine bildirmek için yapılnustır. Londra ziyaretinden bahseden M. Laval, bunu <Fransız ve tngiliz hükumetlerinm, Avrupa politikası etrafında yapmak istedikleri tabiî ve sayani arzu tesriki mesaiden bir kısım» olarak tarif etmistir. edecek ve buna hava kuvvetlerile yardım vadi ilâve edilecek. 2 tngiltere, Roma andlasmasına prensib itibarile girecek ve Avusturyamn istiklâli haricden tehdid edildiği takdirde yapılması tasavvur edilen istişareye iştirak e decek. 3 Tasavvur edilen silâhlan tahdid anlasmasıaı takviyeye M tuf kollektif zamân sistemine ifti rak edecek. Londra 30 (A.A.) Yanresmi mehafil, Fransa tarafmdan istenilet askerî zamân programı ile alâfca • dardır. Bu programda baslıca sunlar vardır: 1 Almanyanın Uluslar Derneğine dönmesi ve mıatakavî andlaşmalara istiraki. 2 Fransız ve Alman kovvet • leri arasında genis bir emniyet kurulnıan. 3 Nizamm muhafazasi için tngilterenin filen yardımı. Birînci nokta için, şunlar sSyle • niyor: Eğer Almanya, metmde bir de ğisiklik yapümak suretüe bir istişari ademi tecavüz andlaşmalanna dön • mek isterse, Sovyet Rusya ile Küçük ttilâfın bir reddi, bunun nazan .dikkate alınmasını çok güçlestire • cektir. Üçüncü nokta Dominyonlara ve anlasmaların mefhumunun ancak mevcud teahhüdler, yani Uluslar Kurumu muahedesi, Lokarno misak» ve Uluslar Kurumunun kendt kadro • su dahilinde tavzih edilebileceğine dairdir. Federasyonlar Ankaraya gidecek Olempîyad komitesi Başbakanın başkanlığında kurulacak Türkiye tdman Cemiyetleri tttifakı omumi merkezinm fehrimizde yaptığı içtimaları bitirdiğini ve verdiği kararlan dün yazmistık. Haber aldığimıza göre, umumi merkezin mukarrerah a • rasmda başka bazi mâhim kararlar da» ba vardır, Iri bunlardan duyduklarimı ZJ yaziyoruz: 1 Denizeüik federasyonn hariç olmak üzere oteki federasyonlar An karaya nakledflecektir. 2 Basbakan General tsmet tno nünün başkanhğı altinda bir oletnpi • yad komitesi te?kfl olunacaktır. Bu komiteye Receb Peker, Ali Çetinkaya, Ali Rana, Şükrii Saracoğlu, Aziz Ak • yürek, Halid Bayrak ve Rahmi Apak aza olacaklardir. 3 Havacilık ve Spor mecmuasi, umumî merkezin de yardimile Tay yare Cemiyetile beraber dddi ve tam bir spor mecmuasi halinde çikarüa • cak, memleketin kiymetli spor muhar» rirlerinin ba mecmuaya yazı yazmalan temin edilecektir. 4 Teşkuat nizamnamesmin esash surette ttlâhı hususunda açilacak an • kette memleketin bütün tanmmif spor idarecilerile bazi e»ki sporcularin fi kirleri sorulacaktu*. Astronomi Enstitüsü müdürü gayritabiilik bulmuyor ve son zelzelelerin de bürkânî olmadığını söylüyor Son günler de havalarda bir gariblik var. Sabahleyieı yağmur yağıyor, öğleyin adeta bir ağus • tos sıcağu Şimdi kapkara bulutlu, simdi masmavi bk bahar seması.. Arada bir hafif zelzele, fırtmalar ve saire.. Bu hal Prof. Frundlıh halk arasında olduğu gibi az çok münevverler arasında da süpheler, dedikodular ve sayialar uyandır > mistır. Zelzele, fırtına, ıttıradsız havalar hakknda Rasadhane müdürümüz Fatinin beyanatını def'alarla yaz • dık. Fakat iki gün evvel Universite Astronomi enstitüsü müdürü pro fesör Fwundlihin bu emarelerden, İstanbulda yeni bir zelzele olacağı tahminini çıkardığı da sayi olduğu için kendisile görüsmeği doğru bulduk. Profesör Dr. E. Finlay Frundlih bir muharririmize fimları söyle • miştir: « Civar memleket ve sehirlerde havaların çok soğuk olmasına ve mühim miktarda kar yağmasına rağmen tstanbulda havaların iyi gitmesi gayritabiî değil, bilikis tabiî bir haldir. Çünkü bu fehrin etrafı kapa • lıdır. Ortalıkta hava cereyanı da yoktur. Bu yüzden lstanbul civar memleket ve sehirleırin soğuğundan masıın kalmaktadır. Havaların burada bu sekilde devam edeceği ve yahut etmiyeceğini bilemeyiz. Bu hususta isabetli beyanatta buluna bilmek için bütün Avrupa rasad istasyonlarile her gün birkaç defa telsizle muhabece etmek ve rüzgârın istikametini, havan:n oralardaki tazyikmı öğrenmek lâzimdır. Halbuki ne Kandilli Rasadhanesi, ne de biz bugiin için bunu yapabilecek vaziyette değiliz. Sonra zelzele meselesine gelince; tstanbul ve civarı arazisi volkanik değildir. Son zelzele de sadece arz tabakalacı altinda vaki olan bir toprak çöküntİMÜnim neticesinden baska birsey değildir. Bu itibarla de • vam ve tekerrür etmiyec^ği ihtimali çok daha fazla ve kuvvetlidir. Zelzeleleı î evvelinden tahmin etmeğe d'e bittabi fennî imkin yoktur.» Profeçpr Frundlih, Universitede yapılmakta olan rasadhane hakkında da sunları söylemistir: « Fen Fakültesi talebesîne amelî dersleı. vermek üzere î>ir ra sadhane yaptırılmaktadır. Bu ra sadhaneye bir tereskob alınmasi îçin Universite Rektörlüğüne bir plân takdim edildi. Eğec bu plân kabul edilip te teleskob da alınacak olursa Üniversitenîn rasad merkezi bey nelmilel ehemmiyeti haiz bir enstitü olacaktir. Bu teleskob iki milyon Türk Iirasına mal olacaktır.> Fransanın ittekleri ADLIYEDE CEMÎYETLERDE Salâhaddinin tedavisine yardım Umumi merkez, aon maçta ayağı ktrtlan Galatasaray merkez muhadmi Salâhattmin tedavisi için 250 lira ve • ribnesine karar vermiftir. Umumi merkezin bu yardım karan, Galatasaray • lüar arasmda büyük memnuniyet ve fükran uyandirmiftir. Depo sahipleri aleyhine dava Kuruçesmedeki kömür depolanaın çıkardığı tozlar yüzünden evi nin h*rab olması ve kiraya verile memesi iddiasile 19 kömür deposu sahibi aleyhine Salih Münir tarafmdan açdan davaya dün de dörduncü hukuk mahkemesinde devam olun • nraştur. Dünkü celsede davacının hangi sebeb yüzünden evinin tutulamadığım ispat etmesine k«rar verilmistir. Mekteblerde yemek tevziatı Hilâliahmer tarafmdan ükmekteb çocuklanna yemek verüirken bir kı sUn yavrulann aç kaldığı anlaşildığin dan cemiyet yemek tevziatinin mek • teblerdeki talebe yekununa göre tes • bit edümesini istemistir. Bu hususta bir karar verilecektir. M. Laoalin nutka ParU 30 (A.A.) Saylav FrankIen Buyon, «Almanyanm silâhlanm terketmesi, müsaadatta bulunmakla kabili temin midir?» yolund'a bir sual sormus ve M. Laval, buna mühinr bir nutukla karsıhk vermiftir. Maruf saylav, nisan 1934 te Almanyanın silâhlanmasına meıru bt mahiyet vermeği reddeden Fransanın vaziyetini habrlatnuftir. Kendisi, «tamirat meselesinde olup bitea seylerin, sulhun istikran uğrunda tekrarlanmasından» endise ederek, «tngiltere, muhalât pefindedir~ O, Almanfadan tu«ulaca% Wr sSz bekIîyor» demistir. M. Laval, cevabmda, ezcumle de • miştir ki: « Biz haldkati müdrik bulunuyoruz. Yurdumuzun mudafaast için ne • ler lâzun olduğunu da biliyoruz. Çün kü bunu bize, tarih öğretti. Zayif bir Fransa, dostlannin indinde yalmz başma kalmiş bir Fransadan daha değersizdir. Fransa kuvvetten düşerse, sul • ha yardımı olamaz. Biz, emniyet temin edilmedflcçe, sulhu anlamayiz. Bizim aradığuniz da bütün uluslarm hakkı o • lan ba emniyettir. Biliyoruz, ve yabancdar da büiyorlar ki, Fransa, sulha takviye için uluslar arasmdaki her türlü gayretlere filen ve hnlusla yardım etmeğe her an hazirdir.» Çok alkişlanan bu cevab üzerine, FrankJen Buyon, Londra mükâlemele rinden önce, »tizah yapmak tesebbü sünden vazgeçmistir. Bursa Dağcılık kulübünün faaliyeti Bursa (Hususi) Türkiye \â • man cemiyetleri ittifaln umumî mer> kezi Bursa Dağcıhk kulübü için koyduğu 1500 liralık yardım tah • sisatmdan 500 lirasını gondermiştir. Bu para ile kı» »porları malzemesi alınacaktnv Son günlerde Dağcılık kulübüne aza olanlar gittikçe çoğalmakta ve yeni azalar da muhtelif kafilelerle Uludağa çıkmaktadırlar. Yeni azanın ekserismi genc kızlar ve kadınlar teskil etmektedir, Vaziyete bakılırsa bu sporun daha çok kadınlar arasmda yayılacağı anlasılmaktadn*. Bursa Dağcıhk Inılübü alâraeti farika olarak kırmızı, lâciverd, beyaz renkleri kabul etmiftir. Bu renk< İerden mütesekkil bir müsellesi bütün aza kollarmda tasıy»caklardır. Bursa kulübü, kurban bayramında yapümak üzere Ankara, tstan bul ve Bursa kayakçılan arasmda Uludağda ilk defa bir müsabaka ter tib edecektir. Bunun için simdiden faazırlıklara baslamıstır. Ermeni vatandaşların yardımı tstanbul Tayyare cemiyeti tara fından Ermeni vatandaslarımız arasında teskil edilen dernek dün de cemiyete bin lira teslira etmistir. Ermeni vatandaslarımızın Tayyare cemiyetine bu yardımlan takdire lâyıktır. Evrak yenileme büroları Adliye yanginmda yanan dbsyaları yenilemek üzere kurulan iki büro, esasen bundan evvel müracaat müddeti bittiği için zamanında yapılan müracaatleri tetkikle mesgul bulunmaktadır. Eldeki islerden mül»im bir Iroım bitirildiğinden artık iki büronun birden calısmasına lüzum kalmamıstır. Bunlardan biri cumartesi gününden itibaren ça • lısmasma nihayet verecek, yalnız bir tanesi kalacaktır. 1 POLISTE Jiletle ayağını kesti Tahtagazi mahallesinde oturan Mehmed tıraş olduğu jilet bıçağım minder üzerinde bırakmıs. Bi • raz sonra pencereyi açarken dal • gınlıkla bıçağm üzerine basmış ve ayağı kesilmiştir. Sahte bono meselesi Sahte bono île tüccardan Abdinin emlâkine haciz koydurmak soçile ceza mahkemesine verilen silâh tüccarı Süleyman Şevketin dün muhakemesine baslanmıstır. Mahkeme bu davaya bakmayı salâhiyeti haricinde gördüğünden evrakın Ağırceza mahkemesine verilmesine karar vermiştir. Keserle yaralamış! Sütlücede tuğla harmanlannda çalısan tsmail oğlu Hasanın basına keserle vurarak yarahyan Ibrahim yakalanmıstır. Şeker kaçıranların muhakemesi Bulgaristandan Türkiyeye şeker kaçırmak suçile haklannda takibat yapılan Salâhattin Rifat, arka • dasları ve yedi muhacirin muhakemesine yakında ihtısas mahkeme sinde başlanacaktır. Suçluların is • tintaktaki tahkikatı bitmis ve ka > rarname yazılarak dün ihtısas mahkemesi müddehımumiliğine veril • miştir. Tramvayda cüzdanı aşırırken yakalandı Evvelki aksam tramvayda heyecanlı bir yankesicilik vak'ası olmuştur. Saat 20 sulannda Şishaceden geçen tramvayın içinde bulunan Ef tim, bir aralık arkadan itilmis ve ne olduğunu anlamak üzere arkaya döndüğü sırada sabıkahlardan Giridli Hasan fırsattan istifade ede • rek elindeki jiletle Eftimm cebini kesmis ve cüzdanını aşırmak iste • miştir. Fakat yankesiciliğin farkına varan etraftaki yolculardan biri • nin bağırmasile is meydana çıkmıstır. Sabıkalı tramvaydan kaçmak istetnisse de yolculann gayretile yakalanarak karakola teslim edilmistir. Ha, evet. Kokudan anladınız, değil mi? Tabiî. Bir zabıta memuru esrar kokusunu tanımaz olur mu? Yahya Kerim işi alaya çevirdi: Bazı bazı içiyorum. Pek ender. Bunu içen, vaktile biri vardı da, ona arkadaşlık ederdim. Şimdi artık geçti. Odanın içerisinde iki adım attı; alçacık bir sigara iskemlesinin üzerindeki kutuyu açıp: Daha hâlâ burada biraz var.. dedi; isterseniz haber veriniz. Hatta yukanda, tavanarasmda bir de kabağım olacak. Cemil dudak büküyordu. Öteki devam etti. Maamafih, bunu elimden alacak olurlarsa canım sıkılır. Hayatımın, geçmiş en güzel zamanla rını bunun sayesinde yeniden yaşıyorum. Elini kutunun içine sokmuş, bir tutam e8rar çıkarmıstı. Onu, parmaklarının arasında severek ok • şuyordu. Dün ve bugün o kadar yeis tngilterenin teklifleri A. /. Soyadı Millî Imrtulus savasi tarihine adı geçen bir telgrafçımız vardır: Şimdi Posta, Telgraf Umum müdürlüğü birinei subesinde çahsan ve evvelce Büyük MiIIet Meclisi posta müdürü olan Ali. Bu zat vaktile Atatürkle arkadaşlarını, Gebze ile İzmit arasmdaki Kuşcah köyünden Sıvasla göcüstürmüs ve ba hizmetile temayüz etmiştîr. Kendîsî şimdi bu tarihî adı soy adı olarak almıştir. Kutlu olsun. Almanykda Hitleria iabasina geç mesinin 3 üncü yüdonümü münasebe • tile dün saat 14 te Alman konsolosa • nesinde bir resmi kabul yapılmiştır. Şehrimizde bulunan «hücum kıtaa • tina» mensub birçok Almanlar bu münasebetle resmî sosyalist nasyonal üniformalarile resmi kabule iştirak etmişlerdir. Akşam saat 20 de Tetonya kulü bünde de bir müsamere yapilmış, su • reti mahsusada Hamburgdan gelen Profesör Veker bir nutuk soylemiştir. Peki. Sonra? İşte, onunla buluşacağız. îşimiz var. Daha doğrusu Cemüin işi var; ben arada vaaıtayım. Ferdane güldü. Tuhaf! dedi; geceyansı, bu ne işi boyle? Adnan, şöylece bir izahat ver mekte beis görmedi: Evinden bir dosya çalınmış ta.. Cemil, eski bir zabıta memurudur; o dosyayı bulmağa çalı şacak. Sana ne? Hiç. Yalan söylüyorsun. Kızma, güzelim! Elbet kızanm. Kırk yılda bir aksam, evimde rahat rahat misafir ağırhyacaktım. Neyse? Kızın evinin önüne gelmişlerdi. Hep birden girdiler. 2 Odanın şekli büsbütün degiş mişti. Daha geniş, daha soğuk gibi geliyordu. Yazı masasınm üstünde, yeşil abajurlu bir lâmba, açık bırakılan Hitlercilerin tezahüratı Tayyare balosu hazırlığı Tayyare cemiyeti idare heyeti dün de toplanmıstır. Ba içtimada ayın on dördünde verilecek balonun hazırlıkları ikmal edilmiş ve tectib edilen prograra gözden geçirilmistir. bir kitabı çiğ bir ışığa boğuyordu. Odanın geri kalan kısmı karanlık içinde idi. Yahya Kerim gülümsemeğe çalışarak: Sinirlerimi sakinleştirmek için biraz okuyordum.. dedi. Arkasında kurşuni renkte bir robdöşambr vardı. Saçları dağılmış, yüzü biraz soluktu. Cemil, bu sözleri işitmemezlikten geldi. İçeriye girerken, burada tuhaf, boğazı tırmalıyan kek remsi bir koku sezmisti. Pencere açık bulunduğu için bu koku fazla keskin değildi ama, gene de hissolunuyordu. Etrafı bir iki defa kokiadıktan sonra sordu: Haniya tütünle başınız hoş değildi?. Yahya Kerim, elindeki sigaranın külünü yere silkerek: Bugün çok sinirli idim de.. dedi. Londra 30 (A.A.) Liberal «Di Star» gazetesi, tngiltere hükutnetinin Fransaya emniyet meselesi hakkında yeni bir teklif yaptığını zannetmekte ve sunları yazmaktadır: «tngiltere hükumeti, emniyet meselesile Almanyanın tekrar silâhlanması ve sulh için uluslararası zâ • mânlar meselelerieıin hep birden hallini teklif etmiftir. Ba gazeteye göre, tngiltere bu teklife su suretle müzaheret ede • cektir: 1 Londra hükumeti Lokarno muahedesi mudbince üzerine almıs olduğu mecburiyetleri tekrar teyid içindeydim ki, bununla avunmağa çahştım.. dedi. Farkındayım. Kokudan ve ağzınızdaki sigaranın şeklinden anladım. Olabilir. Fakat beni gerçekten teskin etti. Kutuyu kapadı; geldi, Cemilin karşısına oturdu. O halde, ne yapacağım şimdi, bay komiser? Çehresi karanlıkta kalıyor, lâ kin gözleri parlıyordu. Cemil cevab verdi: Benim elîmden birşey geleceğini zannettniyorum. Suçluyu bulacak olan sizsiniz. Ben olsa olsa, size rehberlik eder, tecrübem den istifade ile size yol gösterebilirim. Pek iyi anîıyamıyorum; affedersiniz. Bakınız, anlatayım... Cemilin, bu, kendine mahsus bir hareket tarzı idi. Önce, sövli yece^ini söyler, sonra da karşısmdakileri sonuna kadar dinlerdi. Söze başladı: Uluslararası sergiiere nasıl girilecek? Uluslarası sergiiere iştirak n e selesini tetkik eden ulusal komite çalışmalanna devam etmektedir. Komite tetkiklerini bir rapor ha • linde Ekonomi Bakanlığına bildirecektir. Ekonomi Bakanlığı da, ko mite kararlannm tatbikı için 1935 malî senesi başında, Bakanlık bütçesine tah,sisat koyacaktıj. Bunun gibi bir vak'ada, meselenin hal çaresi, yüzde doksan dokuz sizin elinizde, ya hafızanızın, yahud ki lâşuurunuzun bir köşesinde gizlidir. Siz, birçok sebeblet den dolayı bunu farkedemezsiniz. Ya o derece aşikârdır ki, dikkati nizi celbetmez; ya o derece sizin içinizde fizlenmiştir ki keşfetmek imkânını bulamazsınız. Ve yahud ki.. Yahud ki?. Sizin şuurunuzun hududu uzerindedir de, onu görmek iatemezsiniz.. Çünkü görmek işinize gelmez. Freudun nazariyeleri değil mi? Evet. Freuda benim çok itimadım vardır. O halde, ne demek istiyorsunuz? Size ruyalanmı mı naklede yim? Kâğıd parçalannın üzerine, rase;ele cümlcler mi yazayım? Vallahi, fena olmaz. lArkan ccrl "Cumhuriyet,, in tefrikosıt 4 Adnan da lâkırdıya kanştı. Ben de Cemille beraber gî deceğim oraya. Neresi orası? Kim bu adam? Bay Yahya Kerim. Tammıyorum. Nasıl tanımazsın? Hani bir cuma günü Ada vapurunda ras firelmiştik.. Mühendis "Yahya Ke ı m diye sana takdim etmiştim. Cemil güldü. Bu sigaranın zararı yok a ma.. Oteki?.