* 11 Mart 1934 Cumhuriyet İşten elçekmiş beynelmilel bir dolandırıcmın hatıraları Beynelmilel dolandırıcılar nasıl işe baslarlar? Polisle ilk temasTütüncü çıraklığından prensliğe «Arşidük Jozef Hz. selâm ediyorlar» Sahte Şurayi Devlet Re'si Namuskârlığa avdet Nakliye işleri Liman Şirketinin kararı Sabık Adliye Vekili, dünkü konferansmda bilhassa Bursahları müteessir etti milletlerin seviye ve tekâmülünden bahsetti ihtilâlinin verimi olan müesseselerm mütaleasına geçeceğiz. Alman filozofu Niçe bir eserinde şunlan söylüyor: «Yazılan şeyler içinde en çok ve vegâne sevdiğim şey kanla yazılandır. Kanla yazmak, kanm ruh olduğunu gösterir, kanm ruh olduğunu öğretir. Hep ve yalnu okuyan tembellere (işi rrücü yalnu okumak olanlara, yalnu seyredenlere) lânet ediyorum. Herkesin boyuna okumak, hakkı olursa bu, hem fikri, hem yazıyı bozar.» Niçeye göre dağlar üzerinde en kı sa yol tepeden tepeye aşılanıdır. Bu yolu yüriimek için bacak kuvvetile ol malıdır.» Mahmut Esat Bey sonra Alman filozofu Şopenhavrın fikirlerine geçerek onun bir eserinde ileri sürdüğü «hayat mütemadi bir kavgadır, bu kavgada silâh elde ölünür.» fikrini izah etmi» ve felsefesinin içinde mündemiç o'»n «ihtilâl raefhumu» nu işaret etmiştir. Mahmut Esat Bey buraya gelmişken l.ayat ve öliimün ne demek olduğunu izah lüzumunu hissetmiş ve demiştir ki: « Biliyorsunuz ki bu mevzu üstünde, insanlık kendini anladığındanberi çalışıyor. Hekimler çalışıyor, filozof lar çalışıyor. Fakat benim izahun bir hakim, bir filozof izahına benzetilmetçtimaî ve iktısadî hayatta ö • LtlUANDA tntli.nedir, hayat nedir? İzah edilemelüm mis olan bu husus için ben ancak ta rihî misaller alabileceğim: Dünyanm Türk soyundan olan en Köprünün Kadıköy • Haydarpaşa büyük Şefi, Şefimiz Gazi Mustafa Keitkelesmin yenileştirilmesi tasavvurlan mal bu davaya başladu Önce ordu mütahakkuk etmiştir. Bu husustaki inşaat fettişi idi. Mülkî kuvveti de haizdi. için Akay idaresinin yeni bütçesine tah Milliyet yolunda mücadelede iken müsisat konuhnuftur. fettişlikten istifaya mecbur oldu. Gün Hazırlanan projeye göre, yeni iskele geldi, idama mahkum edildi. Fakat bütün bunlar onun varlığında, en ufak nin zemini betondan olacak ve dubabir tereddüt vücude getirmedi. Ve lar üzerine istinat edecektk. tskelentn dediki: dahilinde müteaddit salonlar ve bek leme yerleri bulunacaktn. « Ordu müfettişliğinden çekile bilirim. tdama mahkum edilebilirim. Yeni iskelenin çıkış, giriş mahalleFakat ben bugün, dünden çok, çok rinde bugünküne göre esash tadilât ickuvvetliyim. Çünkü Türk milletinin içinra edilecektir. Vapurlarm üst güvertedeyim.» (Alkışlar) lerinden çıkacak yolcular, şimdiki gibi aşagıya mmiyecek, iskelenin üst ku Mahmut Esat Bey sonra, büyük ta mmda aynca yapılacak îkd yoldan yüarruzda vazifesini 20 dakika geciktirrüyerek iskelenin dışaruma çıkacaklar<*iği için intfhar eden miralay Reşat dır. Beyi, Nezipte meydan muharebesinde Türk • Mısır harbinde Fransada Sen Sir Bu proje icm Ankaraya gitmiş olan mektebinde okumuş bir Türk miralayıAkay müdürii Cemil Bey, yann, şeh • nm kaçan alaylı zabitlere bağtrarak rimize dönecektir. nasıl canım feda ettiğini, Plevne har binde açlıktan ölen ve düşmana min net etmiyen Türk askerlerini misal getirerek bunkfın hiçbirinin hakikatte Vapurculuk şirketine ait bazı vapurölmediğini, şeref, namus ve haysiyetlelarm yalnu şilep işlermde kullanüması, rinin hâlâ yaşadığmı, hâlâ gönüllerde silepçilerin şikâyet ve itirazlarmı mu • yer tuttuklarını anlatmutır. cip obnuştu. Bu misaller arasında bir Japon je • Şilepçiler haklaruu müdafaa için neralinin, Romah bir asilzadenin de hükumet nezdinde teşebbüslerine d« • şerefH ölümünü zikretmiştir. vam etmektedirler. Müteakıben demiştir ki: Silepçilerin iddialarm* göre, hükâ« Şimdi size bir iki tane de «yamet gerek Denjzyollar idaresinin, ge şamış» misali vereyim. Dürvide gör • rekse Vapurculuk şirketinin posta seJüm. Bazı mezar kitabelerinde söyle ferlerinde çahşacak bütün vapurlannı yazılnuş: «Yaşadım, yedim, içtim, eğtonaj Hibarile tefrik etmiş ve bu nis lendim, güldüm. Ve şimdiye buradabetlere göre ber üd müesseseye bir yım. Ne yaptunsa yanımda kaldi. Sen kabotaj hissesi vermiştir. Bu vaziyete de benim gibi ol ey zair!» göre, bu vapurlardan bazılannm, kenGene bir mezar kitabesinde yapılan düerine verilen kabotaj hissesi haricinsefahet anlahhyor. Makul bir msamn de şilepçilik yapmalan doğru değildir. utanacağı hikâyeler anlatılıyor. Bun • tktuat Vekâleti silepçilerin bu itirazlar hak'katen yaşadı mı? Hynr! Tabhilarmı tetkik etmektedir. mi mazur görürseniz, bir hayvanın mezartaşına da böyle yazılur: «Yedi, içti, tepindi, öldü.» Mahmut Esat Bey sonra Amerikah Yeni senenin denizyoliarı tarifelerini meşhur Cefersonun ihtilâl hakkmdaki baznlıyacak olan komisyon, önümüz düşünüşlerini ve ibtilâli sevmlyenler • deki çarşamba gününden itibaren Deden de Şmüller ve Kantm düşünüşle niz Ticaret müdürlüğünde toplantılarma rıni, Pol Janenin noktai nazannı, jan başhyacaktrr. joresin ve Dantonun bazı sözlerini izah Bu komisyonun mesaisine riyaset eetmiş ve demiştir ki: decek olan İkbsat Vekâleti Deniz ve « Herşeyden evvel söyliyeyim ki Hava Müsteşan Sadullah Beyin şeh ben sosyalist değilim, Türküm ve nvlrimize gehnesi bekletımektedir. liyetçiyim. Fakat b;z o milletin çocu ğuyuz ki, on bin yıla bakan bir tarihi miz var. Bu tarih bugiinü de, yarını da, öbürgünü de aydmlatacak. Binaena Vapurculuk Anonim şirkettnin son Inkılâp tarihi dersleri (Birinci sahifeden mabat) Strasnof ve eski bir aktrit dan kangt zannettiler ve fevkalâde hünnet gösterdiler. Kendimi fazla zengin göstermem tabii bunda en büyük amil olmostu. Bir kaçı benimle arkadaş olarak Peştede kaldığnn müddetçe bedavadan yaşa manm yolunu bulmağa ealışıyordu. E • limde pek az para kalmış olmasına rağmen bana imkân vermem icap ediyordu. Birkaç gün bu suretle beraber düşüp kalkhk. Dördüncü günü aklıma parlak bir fikir daha geldi. Bir arabaya atlıyarak doğruca Budapeste arşövekinm sarayma gittim. Kendinra Prens P.. olarak takdim ettim. Ziyaretimin mühim bir mesele için ol • duğunu söyledim. Çiftliğimden para gelmedigi için kendimin ve benim yüzümden geçinen arkadaşlanmın sıkın hda kaldığımızı anlattun. thtiyar papaz istediğim parayı hiç füphelenmeden verdi. O akşam tabiî arkadaşlara mü kemmel bir ziyafet çektim. Maamafih sarfetraiş okluğum para boşuna gitmedi. Çünkü sarhoş oldular ve bazı müteahhKlerden rüşvet almakta olduklannı ağızlanndan kaçırdılar. Onlardan biri • nin adresini de öğrendim. Ertesi günü doğru oraya! Muhayyel bir ot mubayaasmdan bahsederek pazarlığa giriştim. Fiati haddi asgariye mdirdikten sonra üzerine biraz zammederek arada hasd olan tekiz bin kronu taksim etmeğe onu razı ettim ve hîsseme isabet eden 4 bro kronu derhal almağa muvaffak oldum. O akşam, sivil giyinip (Opera) kahvesine gittim. Orada mahut müteahhi • de rasgelmiyeyim mi? Tabiî hiç boz madım. Müteahhit kendisini dolandır • dığımdan dolayı bana çıkışmak istedi. Derhal kendisine şu cevabı verdim: Azizim, eğer gürültüyü büyütür de polise, adliyeye düşersek, »en de benim kadar kabahatli çtkarsın. Çünkü ikimiz bir olup Macaristan hükumetini vurmak iıtedik. Bunları mahkemede söylediğim zaman sen de mahkum olursun. Bunun üzerine adam sustu ve çekildi gitti. Fakat ben de artık Pestede fazla duramazdım. Kalkıp Berline, Parise hatta Amerikaya kadar uzandım. Yalnız oralarda pek sayani dikkat işler yapamadım. Macaristana tekrar döndü • ğüm vaJrit küçük kasabalardan birinde zengin otel sahiplerinden birini gayet kurnazlıkla dolandırdım. Tabiî gene Bursa (Hususî) tstanbul Li • man şirketinin son verd'iği bir ka • rarla Marmara havzasından tstanbul limanına gelen eşya, hariçten gelen eşya gibi muameleye tâbi tu • tulmakta ve havza dahilinde işli yen vapurlarm tahliyesini Liman şirketi tuvantörleri yapmaktadır. Bundan başka eşyanın Liman ambanna naklinden sonra kumusyonculara teslitn edilmesi gibi tahmil, tahliye işlerinin güçleştirilmesi burada fena bir tesir uyandırmıştır. Bunun için tstanbula sevkedilen eşya fiatleri artmaktadır Esasen navlunların tezyit edilmesi maliarın bir kat daba pahalılaşmasına sebebi yet vermektedic. Bilhassa yaş meyva ve sebzelerin bu suretle müteaddit ellerden geçmesi meyva fiatlerini bir misli kadar yükseltmektedir. Bu »ebeple tstanbula meyva sevkiyatı azalmaktadır. Bunu nazari dikkate alan Bursa Belediyesi 15 martta Ankarada Iktısat Vekâletinde toplanacak olan hususî komisyon ta • rafından yeniden tetkik edilecek nakliye rüsumu ve tstanbul Liman şirketi mesaili için tktısat Vekâletinden bu halin ıslahını rica etmiştir. Aynca Belediye reisi Muhittin Bey Ankaraya giderek gefek müstah silin, gerekse müstehlikin mutazarnr old^ığu bu işi merkezi hükumette takibe karar vermiştir. Dolandırtet Strasnof Macar Pr*nri kıyafetinde Beynelmilel meşhur dolandırıcılar • dan Strasnof, bugün işten çekilmi* Pariste bir fotoğrafçı dökkânı acarak namaskârane surette hayatmı kazanmağa başlamıstır. Strasnof aslen Rustar. Fa • kat ecdadı vaktüe gelip Peştede yerleştikleri için çocukhığu ve gençliği orada geçtiği gibi, bilâhare mesleğine ait en mühim faaliyet sahası da orası olrouş hır. Strasnof Amerikaya ve diğer memleketlere seyahat etmiş, oralarda bayli maceralar geçirmiştir. Bir zamanlar dünyanın en maruf şahsiyeÜerinden biri olmuş olan Strasnofu Fransu gazetecilerinden biri ziyaret etmiş bu beynel • milel dolandıncı ona hayahnı ve meşhur maceralannı şu suretl« anlatmıştır: « Pek küçük yaşta iken annemi babamı kaybettkn. Beni sirklerde mımara yapan bir artist kadın büyüttii. Oa yaşında mektebe gittim. Fakat oradaki inzıbat ve disipline ancak üç sene da • yanabildim. On üç yaşında iken beni mektepten uzaklaşmağa mecbur ettiler. Derken pek sevdiğim analığım öldü. Bu sefer de bir terzi beni evlâtlığa kabul etti. Lâkin ondan, analığımdan olduğu gibi pek yüz bulamtyordum. Çünkii çok sert bir adamdı. Azar işitmemek, uslu durabilmek için kendimi okumağa verdim. Ticaret mektebini bitirdim. Ma caristan ikbsat nezaretine memur ola rak girdim. Orada âmirlerimtn «on derece teveccüh ve emniyetini kazandım. Ne yazık ki ancak üç ay kadar çalifa • bildim. Selma isminde bir kuı sevdim. Onu kaçırmak istediğun cihetle neza retten de uzaklaşmak mecburiyetinde kaldım. Bir pnl ve tütün sahcısının yanma girdim. İlk polisle temasım orada oldu. Bir akşam biraz pal, tütün ve sigara ahp dışanda satbm. Tabiî patronum îşin farkına vardı. Polise şikâyet etti. On beş gün hapse mahkum oldum. Bu ilk teşebbüsten sonra maatteessüf ahlâkım tamamile bozulmağa başlamıştı. Bir aktrisi seviyordum. Onun masraflanna para yetiştirebilmek için bir inci ger • danhk çaldım. Bu hareket te bana öç buçuk senelik bir mehpusiyete mal ol du. Hapisten çıkar çıkmaz böyle küçük işlerle uğraşmamn manasızlığma hük • mettim. Işte o andan itibaren sun'i olarak yaşadığım lüks hayata abldım. Bütün günlerim, büyük otellerde, yataklı vagonlarda, Amerika Avrupa seyahatini yapan vapurlarda geçmeğe başladı. Bilhassa büyük şahsiyetlerin davetle rinde, ziyafetlerinde bulunmak fırsatlarmı da kaçırmıyordum. Bunlara lâzım masraflan hapse girmezden evvel khnsenin bulamıyacağı bir yere sakladığım inci gerdanhğı satarak tedarik etmiş tim. Para bitmek üzere idi. Henüz ümit ettiğim gibi mühimce bir iş yapama mıştım. Bir gün gazetelerin birinde bir ilân gördüm: *Eski bir Hosar za biti elbiselerini satmck istiyor. Gazete idarehanesi vasıtasile müracei' at.» Bu ilân bana dâhiyane bir fikir ilham etti. Gidip bunları satın aldım. Teniye biraz düzelttirince bana mükemmel gelmişti. Aynanm karşısına geçince adeta kendimi tanıyamadun. Tam bir prens olmuştum. Gazetelerin birinde gördüğüm haberlerden biri de plânımı tamamladı. O akşam yüksek snufın tertip ettiği bir balo vardı. Mükellef kıyafetimle kalkıp oraya gittim. Beni taşrada bulunan kıtaattan hjrinin zabiti Strasnofan bir başha resmi üniforma ile geziyordum. Otel sahibi ve karuı. bana çok iltifat ettiler ve dertlerini açtdar. Pestede büyük otel lerden birinin sahibi ölmüş ve varisi buIımmaması dolayısile bütün malları hükumete intikal etmişti. Bunu ocuz olarak devralmak istiyorlardu Tabiî bu •t yapmağı hemen vadettim. Doğru şâ Peşteye gittim. tktısat nazınna kendimi Arşidük Josefin yaveri Kont Tolvay olarak takdim ettim. Sonra meseleyi şu suretle açtım: Efendim, Arşidük hazretleri bir gün ava çıktıklan zaman bu otele m • mişler, gösterilen hüsnü kabulden çok memnun olmuşlar, sahibinin bu küçük ricasım da yapmağı vait buyurmuşlar, bunun için bendenizi size gönderdiler. Nazır ayağa kalkarak bir reverans yapta: Haşmetlu Prens hazretlerinm e • mirleri başunin üstüne! Diyerek züi çaldı ve lâzım gelen talimatı verdi. Derhal telgrafhaneye koş tum. «Mesele halloldu» diye tekjraf çektim. Fakat hayatımda yaptığun en büyük sahtekârlık Zagrep arşövekine yanuna aldığrm on bea kişiyi de maiye • tim gibi göstererek devlet şurası reisi sıfatile tam üç ay misafir olmaklıgun ve bu miiddet zarfmda ona birçok işler telkin ederek yaptırmamdır ki 80 kişilik kimsesizler yurdu da bu arada da • hildir. Sahtekârlığım meydana çıktıgı vakit te arşövek kızmadı: Çok şükür ki bana fena işler yaphrtmadm! dedi. Şimdi gördüğünüz gibi tövbekâr ol • dum. Sakin bir burjuva hayatı yaşıyo rum. Bu ana kadar tatmadığım bu tarz yaşayışın da sonsuz zevkleri var. Hele polis karakollannm, emniyet müdür • lüklerinin önünden ellerimi sallaya sallaya serbest ve korkusuz geçmenin, yollarda şurada burada korkusuz ve heyecansız yürüyüp dolaşmamn verdiği ferahlığa doyum olmuyor. Yeni vaziye • timden çok tnemnunum. Artık arşö vekler rahat rahat uyuyabiUrler. Müteahhitler endişesiz çalışabilirler.» Köprüdeki Kadıköy ve Haydarpasa iskeleıerı Vapurcuarla şilepç'er arasındaki ihtilât leyh on bin yıl dünya tarihine ana olmus Türkler sosyalist fnarlerini oku • maktan korkmazlar. O hissi vaşamaz • lar. Ben şuna da inanıyomm ki fUdrleri okumaktan, mütaleadan, tenkkten kaçmanlar yalnız zayıf fikirlilerdir. Kuvvetli fikirleri dünyada yenebOecek hiçbir kuvvet yoktur. BH kuvvet vardar: Onlarm daha kuvvetlisi...» Sabık Adliye Vekili bu fikir dola « yuüe Abdülhamit istibdadınra ve zulmünün hürriyeti; Neronun hıristiyanlıgı karşı şiddetinin, hıristiyanhğı neticede mahvedemediğini ve yaşamak davasının akıl ve fikrin bu fürirlere galebe • sin? alnatıms ve Karl Marksm ihtilâl hakkmdaki düşünüşlerine geçmiştir. Karl Marks için Esat Bey diyor ki: « tştirak etmediğim bazı noktalan var: Faşizm, Hitlerizm, Marksimzle Kemalizmi mukayese ederken bu muhalif noktalara temas edeceğim. » Mahmut Esat Bey Kral Marksla beraber Engelsi de ntevzuu bahsetmiş vc Marksizmi kısaca anlatmıştır. Mütea • kıben ihtilâle lüzum göriilen zamanlan, ihtilâli kimlerm yapabilecegini, bir milletin ihtilâle hakkı olup olmadığını birçok m'sallerle izah etmiş ve ihtilâle karşı gizli s>lâhlardan biri olan seviye ve tekâmül nazariyesmin bozuklugunu anlatmışhr. Bu hususta demiştir ki: « Bir seviye ve tekâmül nazariyesi var: Meselâ cumhuriyetten bahsedilse> «Gayet iyi, iyi ama efeudim milletin seviyesi müsait değfl!» Veya: «Çok doğru fakat henüz milletimiz tekâmül etmemiştir.» gibi sözlerle seviye ve tekâmül nazariyesini ileri sürenler ya yeni medeniyetin zararmı göreoek olan lar veya maddî, manevî faydalanmı yacak olanlardır. Fakat bunlar kendilerini göstermezler. llme bürünerek ve sureti haktan görünerek hareket eder ler. Milletin böyle bir seviye ve tekâmül nazariyesi yoktur. Fuat Paşa bir kitabmda 93 te açılan Medisi Meb'uranı hikâye eder ve oraya gelen Tay • mis ve Tan muhabirlerinden birinin bir mektubundan bahseder. Bu mektupta deniyor ki: «Medisi Meb'uaan toplandı, fakat itiraf ederiz ki biz kendimizi tngilterenm 500 sene evvelki parla mentosunda zannertik. Azalan ancak o derece vazifeler'nde pişkin ve mec lisi o derece muntazam gördük.» Abdülhamit parlamentoyu ilga etti. Bazı dostları kendisme medisin mu • vakkat bir zaman için kapabldığmı, halbuki zaman geçtiği halde açıhnadı • ğını söylediler. Abdülhamit: « Efendim, çok doğru... Ben de sizinle beraberim. Fakat milletin seviyesimüsait değildir.* dedi: Böylel'kle bmlerce ahrar satırdan geçti. 31 mart ta Hamidi yere vurunca milletin seviyesi yerine geldi. Biz Tasmanya ve Avustralym vahşi • si miyiz ki seviye ve tekâmül mevzuu bahsolunuyor. On bin yühk tarihe bakan millet seviyesiz mi? Abdülhamit yaşasaydı milletin se • vıyesi hâlâ yerine gehnemiş olacaktı.» Mahmut Esat Bey son sözlerini söy • lerken bu mevzua ait olarak Troçkinm son kkabmdan bir parçayı iktıbas ettit «Seviye meselesini ileri sürenler, Afrîkanm vahşilermi Büyük Harpte or • dularmın önüne koydular. EOerine de : son sistem mavzerler verdiler. B r ki ayda bu Afrikalılar, mavzeri, emperya lizrrin has askerlerinden iyi kuOanı yorlardı. Eğer tekâmül ve seviye na • zariyesi doğru olsaydı bunları evvelâ rmzrakla, sonra kıhçla, daha sonra çakmakh, kapsüllü tüfekle, martinle ve nihayct mavzerle harbe çıkarmak lâzım gelecekti. Binaenaleyh bu, b;r içtimaî meseledir. Herhangi bir reji • mi bir miHet kavrıyabilir. Binaenalevh seviye ve tekâmül nazariyesi hakkuıda Troçkî fle îçb'maî rejimde mutabık olmamakla beraber bu hususta hemfik • rim.» Denizyoliarı yeni tarifeleri hazırlanacak Vapurcu'uk şirketi yeni vapur aimaya hazırlanıyor heyeti umumiye içtimaında şirket sermayesinin 200 bin lira tezyidile yeni posta vapurlan sahn aluunası bakkmda karar verildiği malumdur. Şirket bu karar mucibince bir taraftan yeni aksiyonlan satışa arzetmiş, diğer taraftan da yeni vapur mubayaası için muhtelif ecnebi firmalarla müza kerelere başlanuşhr. Verilen malumata göre şirket er kânmdan ve mütehassıslardan mürekkep bir heyet pek yakmda giderek almacak vapurlar Londraya hakkuıda Urf^da Namık Kemal ve Ziya Gök AIp için ihtifj tetidkat yapacaktır. Şirkete teklif yapan kumpanyalarla anlaşıhrsa lüks üç vapur sahn almacak, biri tzmire, diğer Straunof, Zagrep Arşövekine müsafir olduğu zamanlarda yapılan merasimden bir intıba kendinne ikisi de Karadeniz edilecektir. postalarma tahsis Urfa Halkevinde ortamektep talebesi için Ziya GÖk Alp ve Namık Kemal için bir ihtifal yapılmıştır. Mektep müdürii Cevdet Bey, Ziya Gök Alp ve Nanuk Kemal Beylerin kültür ve inlalâba hizmetlerini ve edebî kıymet lerini an'atmış, talebeden iki efend'. de, bu iki vatanperverin tercümeihal şürlerini okumuşlardır. Yukarıdaki resim bu ihtifalde bulunanları göstermektedir. ve