betlendiren şubeleniş, kol, kabile, kabileler grupu, kabileler grupu- Nu toplayan kısım, bütün kısımları birleştiren merkez vâhidi hesabiy- , böyledir. İsmail oğullarının da, umumi &özle, bölümlerini görelim: M—m Yurulduğu gibi, Allah, Rabbinden korkan, hava ve hevesine uymıyan Ve nefsine karşı gelip onunla cenge tutuşan kullarını Cennetle müjde- r Kurtarıcılar Kurtarıcısı Peygam- rin; , «— Ümmetim için en ziyade korktuğum nokta, nefs ve havala- Tiha uymalarıdır.» Mealindeki hadisi, bunu gösterir. lâhi marifet yoluna girenlerin, bütün kötülüklerden ve her iki dünya için tehlike belirten işlerden çekingen olmaları, selim akıl sa- hiplerince biricik kurtuluş istika- metidir, «Hikem-i Atâiyev sahibinin, nefs desiseleri ve tuzakları mevzuunda İY eseri vardır, Demiştir ki: “«— Nefs, daima edep hatalari Üzerinde sider. İnsan ise edep yo» lunda yürümeğe memurdur. Nefs, “eciyesi icabı, sahibini muhalefet VE isyan meydanına cekmek iste- d dikçe, insan da onu, kötü istekle- | “inden döndürmeğe cehdeder, Bu- © yapamaz ve nefsin yularlarını akacak olursa, herkes, nefsinin “sadına ortak olur.» ç Kulluk Tasavvuf ıstılahmda bu mefhum «ubudiyet» tir. Ubudiyet, yani kul- luk, ibadetten üstündür. Evvelâ ibadet, sonra ubudiyet gelir. Ubu- diyette tam kulluk, benlikten ay- rılış ve alcalış vardır. İbadet, mü- minlerin avam tabakasına, ubudi- Yet ise havâs kısmına mahsustur. Bir de «ubudet» vardır ki, mefhum bakımından «ubudiyet» ile müşte- rek olmakla beraber, aralarında ince bir nükte mevcuttur. İbadet cilm-el-yakin : ilimle bi- lem, ubudiyet «ayn-el-yakin : ay- niyle bilen ve gören», ubudet ise «hakk-el-yakin ; o şeyin içinde eri- İsmail oğullarının Adnani kabi- leleri Mudar topluluğuna bağlı ola- rak iki ana bölümde topludur: Handef ve Keys... Handef bölümüne bağlı kabile ve kollar: Hezil, Kinane, Esed, Dabbe, Mü- yen ve kaybolan» sınıflara mah- sustur, İşte bu ifadeye uygun olarak, ibadet, mücahede ehlinin; ubudi- et, yakınlık ehlinin; ubudet ise müşahede ehlinin işidir. Ubudiyet hakkında bir tarif de şudur: «— Daima Hakkı tevkir ve tâat gayesiyle hareket ederek, kendin- den çıkan ibadetlere kusur ve nok- san göziyle bakmak, onların mu- rakabesinden doğacak halleri ka- derin bir sevki olarak görmek...» Bir mümin için, ubudiyetten, ya- ni kulluktan üstün ve bu sıfatla vasıflandırılmaktan âlâ mertebe o- lamaz. Allah, dünyada zamanların en şereflisi olan Miraç gecesinde, Sevgilisi ve insanoğlunun Efendisi Peygamberler Peygamberini, ubu- diyet sıfativle anmıştır. Eğer ubu- diyetten üstün bir sıfat olsaydı, Al- lah, en üstün Peygamberini, za- manların en üstünde o sıfatla anar- 1 Yedi sınıf insan, Allahın himaye- si altında tam istirahat ve emniye- te kavuşmuştur: 1 — Adaletten başka gayesi ol- mıyan hâkim... 2 —- Allaha ibadet ve itaat yo- lunda yetişen çocuk... 3 — Mescitten çıkarken kalbi arkada ve namaz yerinde kalan musalli... 4 — Allah sevgisi etrafında bu- luşan ve ayrılan dostlar... 5 — Tenha ve kimsesiz yerlerde göz yası dökerek Allahı ananlar... — Güzel bir kadiın, kendini visaline davet ettiği halde esrar ve gaib âleminden korkarak ve utana- rak bu daveti kabul etmiyenler... 7 — Bir sadaka ve yardımda bulunurken, sağ elinin verişini sol eline göstermek istemiyen ihsan sahipleri... i Merhum Esseyyid Abdülhakim G5 zeyne, Rebab, Temim, Addi, Aki, Mekâis, Yerbü, Riyah, Sa'lebe, Ke- lib vesaire... Keys bölümüne bağlı kabile ve kollar: Advan, Gatfan, A'sar, Selim, He- vazin, Abs, Zübyan, Fezare, Mür- re, Saad, Nasr, Hasim, Sekif, Selül, Âmir, Gani, Bâhile, Hilâl, Nemir, Kâab vesaire... Yahudi kabileleri: Kinka', Nazir ve Kureyze... Kureyş UREYŞ, binlerce yıl evveline ait ulu bir Peygamberin soyu- nu; ve bütün Arap illerinin, at çiz- gilerinde bile heykelleşen tek zevk ve kaygısını temsil ederek, bizzat asaletin yatağıdır. Bu yatakta, baş- ka Arap kabileleriyle beraber, asa- let, en derin nesep mütehassısları- na, şuuruna; bedi telâkkisine, ke- lâm ve insan edasına, her şeye ma- liktir, Kabileye Kureyş ismini veren, bir rivayete göre, Peygamberler Peygamberinin baba kolunda 11 in- ci düğüm noktası Fihr, başka bir rivayete göre de l3üncü nokta Nadr... Çoğunluk, Kureyş isminin Nadr- dan geldiği hususunda müttefikse de, âlimlere göre bu isimlendiriş Fihr'den başlar. Kureyş'in Mudar yoliyle Ad- nan'a bağlanan düğüm noktalarin- da en ehemmiyetli şahıslar, Nadr, Fihr ve Kussâ'dır. Onun içindir ki, asiller çevresi Kureyş'e isim ver- mek şerefini, bu üç zat üzerinde gezdirirler. Evet, ekserivetin kanaati, Nadr üzerinde... Kalabalığın hükmüne göre, o, bütün Kureyş'in atasıdır. Kureyş isminin kaynağı ve isti- kameti üzerinde de başka başka rivayetler... Nadr'ın soyuna bağlı Kureyş isimli bir kimseden bahse- denler, Nadr oğullarının kervanla- rı geçerken Arapların «İşte Kureyş kervanı geçiyor!» diye bağırdıkla- rını hikâye edenler; ayrıca Kureyş isimli zatın Nadr'dan gelmeyip ker-. vanlara kılavuzluk etmek üzere tü» tulmuş bir kâhya olduğunu bile id- dia edenler var... (o (Sonu var) 5