ERDİN Doğan Nail mu dair bir yazımızın ko- pardığı yersiz ve haksız tepin- meleri gördünüz! Zaten daima böy- le olur; insan, fare deliğine kaç- ması lâzımgelen vaziyetlerde, ya hiçbir hayat ve hassasiyet âlameti belirtmez, vahut yedi mahalleyi ba- şına toplayacak yaygaralar koparır. (Büyük Doğu) esasen bu hazin kai- denin defalarla meydana çıkma- sına vesile olmuş bir kuvvet ve şahsiyet merkezidir. Onda tahamı- mül edilmeyen yegâne hassalar da işte bu iki nimettir. Yahu, hansi fuhuş, kumar, içki ve rezalet pazarıdır! Bunların hep- sinden daha üstün ve korkunç «ero- in» derdinden ve bunun nerelere kadar yayıldığından haberiniz var mı? Evvelâ «eroinin ne olduğunu anlatalım! Eminim ki, bu kelimeyi duyan herkes onun korkunc bir ze- hir olduğunu bilse de, ne olduğu- nu bilmez. «Eroin» insanda mevcut sıhhat muvazenesini bozan, sonra o mu- vazenehin muvakkaten iadesi için yine ayni zehire ihtiyaç gösteren, böylece alındıkça alınmaya mec- bur olunan ve bu mecburiyet ölü- me kadar devam eden, dünya ze- hirlerinin en yamanıdır. Hapisha- nelerde insanı bu zehire alıştırmak « çin, efeler, bıcağın ucuyla kurban- Eroin alıcısı larına zorla koklatırlar; ve bir iki meccani tecrübeden sonra artık kurbanların zıvanadan çıkacağı ve donunu satıp bu zehiri satın alacağı için gelirlerini sağlamış olurlar. Fakat, ister havishanede olsun, is- ter hayatta, şahsiyet ve iradesini . muhafaza etmek istiyen hic kimse ona alışmaz. Bir kere alışınca, ar- tık mukabilinde verilmiyecek hiç bir maddi ve manevi kıymet kal- maz. Bir «eroin»ciden aynen duydu- um: —Beyim, insan bu zehire alıştık- tan sonra, ordu kumandanı olsa da mal bulmasa, bir gram mal için or- dusunu düşmana teslim edebilir! Zehre alısan «kriz» dedikleri müthiş nöbeti atlatmak için derhal ayni zehirden yine kullanmaya muhtaçtır. Bulamazsa etlerini ji- letlerle doğrar, kanını akıtır ve kendisini taştan taşa çarpar, An- cak akıl hastanesinde aylarca te- daviden sonradır ki, eski halini ka- zanabilir. Aksi halde zehirden ge- len her «kriz»i yine zehirle uyuta uyuta tâ ölünceye kadar gidecek- tir. İşte «eroimin pek az kimse ta- rafından bilinen müthiş esrarı! Yoksa, ne keyif, ne sarhoşluk, ne zevk, ne bir şey... Gelelim bu emsalsiz facianın, memleketimizdeki intişar sahasına! Amerika gibi demokrasyanın en serbest tecellilerine sahne olan bir memlekette, bu facia etrafındaki istismarlar ve kötülüklerin insani idama kadar sürükleyici cezalara çarpıldığını düşünecek olursak «eroinvi bir kere daha anlamış olur; ve daha geçenlerde Amerikan po- lisinin on binlerce kilometre aşıp bizzat Türkiyede tâkip mevzuları bulduğunu hatırlıyacak olursak, içimizdeki bu «endüstürişnin hey- betinden büsbütün ürkeriz, Gün geçmez ki, gazeteler, yaka- lanan zehir tüccarlarına ait haber- lerle dolu olmasın... Basılan imâlat- haneler, şebekeler, tutulan yatak- çılar, ceteler vesaire... Bu gibi imâ- lathaneler arasında, fabrika çapın- da olanları bile sık sik görülmüş- tür. Piyasa yeri Tahtakaledir ve .buradan zehir tedariki Balıkpaza- rından balık almak kadar kolay- dır. Bir karpuz sergisinin geçenlerde harıl harıl «eroin» sattığı ve müşte- rileri arasında hususi otomobilli hanımlara kadar bulunduğu, k eski bir gazete havadisi değildir. Yani demek istiyoruz ki, bir mil- letin korkacağı âfetlerin en müthi- 9 Kavanoz icinde eroinin ruhu şi olan bu zehir, yüksek tabaka- larımızda bazı sirayet unsurları bulmakta müşkülât çekmemiştir. Bize emin bir kaynaktan anla- tıldığına, haber verildiğine göre, memleketin en meşhur bir şehrin- den, bu zehri tedarik etmek üzere İstanbula günü birliğine gelip gi- den sayın bayanlar vardır. Bu ha- nımefendiler, «kokteyl parti», ak- şam cayı vesaire #ibi toplantı vesi- lelerinde birbirlerini bulup, grup halinde sizli köşelere çekilmekte ve irlerine tek erkek olarak aldık- ları zehirin visaline can atmakta mahirdirler. Bu cins hanımefendi- lerden bir tanesini tanıyoruz ki, kocasından ayrıldıktan sonra bü- tün mücevherlerini satmış, onu ta- kiben, fuhuş, hırsızlık, sahtekârlık, bütün felâket kutuplarını oboyla- mıştır. Aşağı sınıf arasında «eroin»in ha- va ve su kadar taammüm ettiği ise her türlü izahtan müstağaidir. Vebadan, koleradan ve daha her- hangi bir âfetten çok daha müthiş, İstanbul icinde yedi tepeyi çöker- tecek derecede tehlikeli bu vâkla karşısında bütün takiv cehdimiz, cüzzamlının suratına pudra sür- mekten ibarettir.