# Başbakan: Cumhuriyet Bayramını, Başbakan Şemseddin Gü- naltay, Ankara Radyosun- da verdiği bir nutukla aç- tı. Nutuk; bundan 26 yıl evvel eski telâkkiler ve nizamı yıkarak bir yeni- sine geçildiği, bu sayede çağdaş medeniyetlerin hi- zasında yer alındığı, o za man ve bu zamandır asır- tutulan &h:bir medyom, hiçbir ayna karşısında bu kadar muazzam bir nik- binlik gösteremez. Güne- şin batmasına mâni olacak j şir derecede süratle koştuğu- nu iddia eden süvari... sapsız fedakârlık ve çalış- malarla, dimdik ve sapa- sağlam olarak çıkmış, mil- letler ailesi içinde yükse» lip ver almıştır, İnönü bu sözlerden sonra, vatandaş- Madiselerin Meşaleler yakıldığı gibi yanmakta, güneşler görül- düğü gibi doğup batmak- ta; ve kelimeler, dizildiği gibi yanyana gelmektedir. Hikmetine kurban ve hay- lara sığmaz inkılâplar ge- çirildiği, yükselmeler ve # Cumhur Başkanı: ilerlemeler kaydedildiği, Türk milletine ve tarihine tabesinde, Cumhuriyet şerefler katıldığı ve niha- devrinin, harap bir halde yet, ulaşıla ulaşıla bugüh- ele aldığı vatanı, 26 yıl kü merhaleye ulaşıldığı, içinde geniş mikyasta ima! halk idaresine girildiği, etmiş ve milletimizi kül- demokrasya dünyasına tür yolunda büyük merha- yerleşildiği sözlerinden İ- lelere ilerletmiş olduğunu aret... söylemiştir. Cumhur Baş- Hakikat ne olursa olsun, kanına göre, milletimiz, sırf nefs emniyetini elde Birinci Cihan Harbi yıkın- etmek bakımından bizati- tılarından ve İkinci Cihan hi telkin tecrübesine tâbi Harbi sarsıntılarından, he- EMLEKETİMİZDE en m eden bazı işler ve haller vardır ki, insan, bunların inıkân âleminde gecip gecmediğini anlamak için, beynini, kalbini, gözlerini ve kulaklarını muayene ihtiyacındadır. Öyle bilinmez, i öy- ed inanılmaz, öyle görülmez, öyle duyulmaz işler ni: Said-ül-Nursi (Bediüzzaman) vardır. Son- derece muhterem ve muazzez bir din adamı. dır. En ileri yaşlardan birinde, mübarek bir ih- tiyardır. Dinin ruhi ve ahlâki kıymetlerini, ince ve derin hikmetlerini en mücerret ifadeyle, ya- zarak, anlatarak, neşretmekten başka bir fazi- tur, «Nur Risalesin isimli de, bir seri makale ve imektuptan ibaret, birkaç ciltlik, resmen basıl- mamış bir eseri mevcuttur. Bu zavallı, yıllardan beri, kanunsuz, hakikatsiz, mesnetsiz, isbatsız olarak hapishane köşelerinde çürütülmektedir. Zira tek suçu, bulunduğu muhitlerde halkın kendisine gösterdiği büyük saygı ve itibardır; — Vay, tarikat kuruyorsun, gizli cemiyet te- sis ediyorsun! Dini siyasete alet ediyorsun, fesat çıkarmaya enez Vesaire vesaire Vaktiyle Eskisehirde muhakeme edilmiş, hü- küm yemiş, çilesini doldurmuş, uzun zamangöz hapsi altında yasamış, sonra tekrar yakalanmış, Denizli'de muhakeme edlimiş, oradan da kurtul- muş, derken aynı fiilinden dolayı tekrar Afyon- da muhakeme edilerek yıllardan beri zindanlar- da çürütülmüştür, Halbuki kanun sarihtir: Bir Cumhur Başkanı ise, hi- Sa'd-ül-Nurst (Bedilizzeman) ne olacak ? leti, yahut günümüzün tabiriyle kabahati yok- ran olduğum Allahım! 4 Celâl Bayar: Malatyayı, Elâzığı ve daha bilmem nereleri do- laştı, durdu. İşkembe çor- bacısı #ibi, malüm tadı ve tuziyle alışılmış lâf ye- meklerinden bol bol da- gıttı, durdu. Ve üstelik, Malatyada, lâiklikten, ma- iklikten bir şeyler karıştı- rarak, «Yarı voldan ziyade arza uzak - Yarı yoldan 2i- lara, birbirine güvenme ve dayanma tavsiyesinde bu- lunmuştur, fiilden muhakeme edilmiş ve hüküm almıs bu- lunan bir adam, baska bir mahkeme tarafındanl|| ve aynı fiil veva isnat etrafında tekrar muhake- me edilemez. Bunu ne akıl, ne hayal, ne rüya kabul edebilir, Fakat Said-ül-Nursi mevzuunda, bu, olmuş. tur. Nihayet muhterem zat, 1 sene 8 aya mah- küm edilerek, ancak, bu müddeti hapishanede doldurduğu için tahliye edilebilmiştir. Temyiz Mahkemesi ise aynı fiilin ikinci bir muhakeme- ye mevzu teskil edemiyeceği ifadesiyle hiikmü bozmustur. Şimdi yine muhakeme edilecek, fa- kat neticede beraet de etse, mahküm da clsa, çekmiş olduğundan daha fazla bir sey çekemi- eren ve kaybını ona kimse tazmin edemiye- ce Bu ne haldir? İlim ve faziletinden başka hiç- bir suçu olmıyan; ve gizli cemiyetle, tarikatle, siyasetle hiçbir alâkası bulunmuıyan bu zat, mev- simlerce, her noktasından rutubet muslukları akan beton bir hücreye kapatılmış ve «Su odaya bir soba kuralım da rutubeti çeksin!» diye mü- racaat eden bazı merhamet ve alâka sahiplerinin teklifleri reddedilmiştir. Bu ne haldir? Bu vatanın ad öğle, tenli istiklâli- ne, istikbaline, maddi ve mânevi ırzına musallat!| komünistlik liderlerini müdafaa sesleri çıkar- ken, bütün bu ölçülerin bir zübdesi ve âbidesi halindeki mübarek bir ihtiyarı müdafaaya cüret edebilecek ağız kalmamış mıdır? Abdürrahim ZAPSU 8 Sb El