Mustafa Kemal Paşanın, 1339 (1923) tarihinde intişar eden resmi bir kitapta aynen kayde- dildiği gibi, İzmir seyahatinde ve muhtelif duraklarda söyledi- ği nutuklardan: Balıkesir «— Millet! Allah birdir! Şanı büyüktür. Allahın selâmeti, âtı- feti ve hayrı üzerinize olsun! Peygamberimiz, Efendimiz Haz- retleri, Cenabı Hak tarafından insanlara hakayıkı tebliğe me- mur resul olmuştur! Kanunu Esasi, cümlenizce malümdur ki, Kur'anı Azimüşşandaki nusus- tur! İnsanlara feyz-i ruhi ver- miş olan dinimiz, son dindir, ekmel dindir!..» Titre, Ey Tarihi. Ölümünü evvelki sayımızda bildirdiğimiz, Eski Mersin Mebusu ve kolordu kumandanlarından Salâhaddin Köseoğlu'nun hâtıra- ları içinden seçilmiştir; İzmir «-- Her fert dinini, diyaneti- ni, imanını öğrenmek icin bir yere muhtaçtır. Orası da mek- teptir. Dinimizin hakikati felse- fesini tetkik, tetebbu ve telkin kudret-i ilmiye ve fenniyesine tesahüp edecek güzide ve haki- ki ülema-yi kiram dahi yetişti- recek müessesat-ı âliyeye malik olmalıyız!» Eskişehir «— Bütün âlem-i İslâmın ha- lâs-ı hakikisine kadar hüsn-ü muhafazasını deruhte etmiş ol- . duğumuz makam-ı Hilâfetin mevcudiyeti, Türkiye devletinin ,ne istiklâli, ne idaresi ve ne de hâkimiyetiyle taaruz teşkil et- mez!» ve icbarı üzerinedir Ki, bütün sunufu yekdiğerine lâzım-ı gay» rimüfarık olan, çünkü menfaat- leri de yekdiğerinden tehalüf eylemiyen halkımızın müşterek ve umumi olan menafi ve saade- tini temin için (Halk Fırkası) namı altında bir fırka teşkili ta- savvur edilmektedir. Fakat mil- li maksatlardan menfaatler esasına müstenit si- yasi teşekküllerden ve bu teşek- külâtın melerinden tevellüt etmiş olan tarzların elân cezasını çekmekte olan milleti, aynı mahiyette bir- takım bisut işgallere sevketmek kadar kebairden sünah yoktur!» «— İşte bu hakikatin istilzam ziyade şahsi iğfallerinden, musade- Birinci Meclis âzasından ve es- olordu kuma larmdan merhum Salâhaddin Köseoğlu- nun hâtıralarından birkaç satır: Kâtip Cevdet Bev, Meb'us bey- lerin esamisini okudu ve Mecliste mevcut olanlar yemin ettiler: «Makamı Hilâfet ve Saltana- tm ve Vatanın ve Milletin istih- lâs ve istiklâlinden başka bir ga- kunup dururken Nidiba'nın hay- . kırışı duyuldu. Nidiba, deminden- beri her nedense doymus ve epey- ce de sarhoş olmuştu. Rahip İdus- kamın krala aykırı bir düşünce yü- rüttüğünü yörünce krala yaran- manın tam zamanı seldiğine hük- metmiş ve atılmıştı. Âdeta öfke ile İduskam'a bağırıyordu. — Sen sus! Kral hazretlerinden daha mı iyi bileceksin? oMadem ki ö Murşilden büyük kral gelme- miştir divor, öyleyse gelmemiştir, Ne diye direnip günümüzde büyük bir kral vardır diyip duruyorsun? Nidiba'nın çam devirmesine her- kes alışık olduğu halde bu seferki tevil sötürür gibi değildi. Cüce İr- das, Nidiba'ya hücum ederek na- sıl bir dalkavukluk yapabilirim diye düşünüyordu. Kralın sözleri onu durdurdu. Çünkü kral güle- YESİN ye takip etmiyeceğime ..» « Ankara Mebusu Mustafa Kemal Paşa 15 temmuz celsesinde andiç- miştir (cilt 2, sahife 352), valla- 1 rek mırıldanıyor: — İnsanlar hakkında niyetlerine göre büküm vermek doğru olur. Diyordu. Artık kimse söz söyle- miyor, yalnız sarap iciliyordu. Tan yeri ağarmak üzere idi. İçki beyin- lere tesir ettikce hareketler; bakış- lar sözler şuursuzlasıvor, boş yere gülümsemeler, mânâsız yere öf- kelenmeler birbiri ardınca herkesi okşayıp geçiyordu. Kral delilik hezeyanı halinde idi. Dehâ ile çıl- gınlık arasindaki bir noktada bu lunuyordu. Göğsüne düşmüs olan başını birdenbire kaldırdı. Ufuk“ lardaki düşman ordularına bakan kahramanlar sibi ilerisini süzdük- ten sonra iki-elini birden boynu hizasına kaldırdı. Sol eli ilerideydi. Sağ elini omuzuna kadar çekerek ok atma taklidi yaptıktan sonra ağ- zının içine bakan vezirlerine doğru: T KÜTMOHANE 1 D ANKAKA Anddan maksat nedir? Milletten alınan mezunivetin ne olduğunu ve ne gibi gayede kullanılacağını tari- he ve Millete karşı aleni taahhüt... Binaenaleyh bir andedilirken çok ivi düşünmek ve cok kuvvetli esasa bağlanmak zaruridir. Meclis ve tarih önünde bu taahhüdü ifa edenlerden kimlerin ahdine sadık veya gayri sadık olduğu, vukuatın cereyaniyle görülür. — Bir ok attım!.. Keban oldu. Dedi. Vezirler, bakışarak bu yük- sek hikmeti, bu görülmemiş veci- zeyi tasvip vollu baş salladı. Pek beğenmişler, fakat anlıyamamış- lardı. Okun kebap olmasındaki yüksek hikmet her kulca anlaşılır nesnelerden değildi. Bu muamma» yı cözmek şerefi cüce İrdasa nasip oldu: -- Kral Hazretleri, edebi sanat- ların en incesini yaparak cihana ve insanlığa varlak bir ufuk daha aç- mışlardır, dedi; cünkü atılan ok bir geyik vavrusunu vuruv kayaya saplanırsa, bu kava cakmak taşın- dan yapıldığı icin ates alırsa, ge yik de okla delinmiş olduğu halde okun hızından dolayı kırk elli defa dönerse hiç şüphesiz kebap olur. Hem de kebapların en tatlısı... : NİHAL ATSIZ 9 di u