mr Süz va mal a9 a EE ŞENER SON ÇEYREK âAASRIN MUHASEBESİ Yazan : Habil Âdem PELİSTER Mi er Miiyenler peşinde... OZAN sulhu imza olunmuştu. Osmanlı bankası muhasebe şefe İsviçreli bir dostu — Şimdi, dedi, Mer vaâziyetiniz, dün- sermayesinin Türkiyede çalışmasına mü* sait bulunuyor. Bizim iğ kbersiiilei göre, kapitülasyonsuz. olarak, İsviçre, Fransız, A- merikan ve hattâ İçil mali mabhfilleri bile Türkiyenin büyük kalkınma işlerine sermaye yatırmağa hazır bulunuyorlar. Niçin istifade etmiyorsunuz ? Halk Fırkası Reisinin Diyarıbakırdaki son doktor Kâmil Taysiden işittiği Dye ıbakır, Halk Fırkası idaresin- den evvel, senede 14,200,000 lira değerinde ipek çıkarır, satardı. Bugün ise, verim, Bu hesap, Türkiyenin hemen hemen bütün ihracat maddelerinde aynı nisbeti gösterir. Şüphesiz ki, fakirliğimiz de bu nisbete göre çoğaldı. İngilizlerle Amerikalıların yardım- ları olmasaydı. iflâs da edecek ve meçhul bir yola düşüp gidecektik. Yelniz, doktor Kâ- mil Taysinin ileri sürdüğü “hicret, tehcir, teb'id, firar, dut ağaçlarının kesilmeleri,, gi- esasını teşkil etmez. Asıl sebep, me Tarihimizin iktisadi” cephesini gözden geçirirsek, Altın Devrimizde. ihracat madde- lerini hazırlayanların da, bunlara dünyada pazarlar bulanların da, bunların (standart) iş- lerle hiç de meşgul olmamışlardı. O halde, bu sermayeyi tekmeleyince, sermayenin işini de elden kaçırmak tabiiydi. Bazı akıllılar, EN sermayesinin ü şubelik bir teşkilât dahilinde çalıştığını ileri sürmüşlerdi: Tahmil ve tahliye, sigorta, ban- ka... Bunları devletleştirince, hem ihracat ile idhalâtı idare ederiz, hem de Avrupaya giden kârlar bizde kalır! Bunlar zannetmişlerdi ki, tâ z İngiliz lirasından fazla bir kâr elde GlayöE lardı. Bu altınlar da hükümete geçince, bü- yük işlere başlanılabilir, böylece Av: gib Hiçmi kiii Geh urdu. ai ssl bir du. Yerine geçtikleri mevkiin esk hi ri gibi bir zenginlik hayatı sürüsimük için, âni bir para menbaına ihtiyaçları vardı. Ma- e durmuşlardı.. İttihatçı Firkası ise, iktidara gelir gelmez, istikrazlara baş vurmuştu. Bazı halkcılarda fakir a vray ya! a adamları gibi bir hayat sürebilirlerdi. Bunun içindir ki, akla değil de “hal ve ahval, e uy- gun gelen bu hesaba inanmışlar, önceleri de bankanın (B)sini, sigortanın (S)sini, tahmil ve tahliyenin (T)sini bilmiyenleri bu gibi iienip ginleştirmişler, Yirminci Asır vakfı mümessi- linin dediği gibi, toprağın üstünde apart- a köşkler yaptırtmak yolunu açmışlar- . Fakat, memleketin iktisadi. ye ta Jardı a endileri- nin ve dostlarının e İN "milli refa- selişin timsaliydi. İktisadi felâket, şöyle başlamıştı : Ki- min fikriydi. kimin buluşuydu, meçhul !.. Yalnız. Ahmet Hamdiyi sahnede görüyoruz. Arkasından da Liman inhisarları Kanunu çıktı. Başa Ahmet Hamdi geçti, Fırka erkâ- nından birkaç meşhur sima da idare Meclisinde çen makalemizde ticaret sahasını izah ettiğimiz 500.000.000 Hiralık memeğe başladı. İhracat m kaldı. İstanbul ve İzmir limanlarının depo ve transit işleri Pire, Selânik ve Tiryeste nezya malialleni yerleştirildi. Nihayet, dim- yata pirince giderken, evdeki bulgurdan ol- duk. Fakat, bu işin idarecileri müstesna... Bu müessese, ölün kârına, en zararına işler bir vaziyete girdi. eri zineye erir Yıkıldı, Mi Kii bir milli İL starı gibi na- yi Bu aksiller” ihtisasa O inanamazlardı. Çünkü, kendileri, işin mütehassısları değil- lerdi. Fakat. böyle bir inhisarın kurulması Türkiyedeki Avrupa sermayesi, tamamlayan bir kül balindeydi. Esasen mu- En meşhur garplı e eseri: Sermaye ar ayan 7 üğür azzam bir yekün tutan tahmil. ve tahliye va- .ridatı,. Türkiyede idhalât vna karşılığı idi. Hükümet bu paraya ğa en bunlara bağlı olan sigorta, anka makani zmasını da kökünden yıkıyordu. Tek taraflı âni bir müdahale, tek taraflı bir toptan akil kararı verdirecekti, Bu pek g”x haricindeydi. Fakat, kendisine göre, şimdi eh- venhini tercih etmek Moy A GAyol. KAP yesinin müessislerinden olan (Jiro, Vitol, Glee İştirasel) gibi Türkiyede yerleşmiş idhalât ve ihracat müesseseleri, böyle bir Bu ci bet. Serbest Fırka devrinde neşrolunan “Halk Fırkası, Diye iktisadiyatını nasıl mahvet- 0 etüdümde da madde m muştu. Hiç © olmazsa, © zaman, bırakmak lâzımdı. O e halk iradesi de aleyhlerine, Fethi beyin devlet kapitaliz- maas; âleyhtarlığı fikri lehine tezahür etmişti. Fakat, geldiğimiz yoldan gideriz inadı. fırsatı da kaçırtmıştı. Aynı zamanda, böyle bir hareketi, müstemlekeliği kabul addedi- yorlardı. Eski iktisadi vaziyetimizi ve bu vaziyetin millileştirilmesi usulünü dikleri için, bu h bilme» düştüğümüzü söylemi- e yorlar, her şeyi türkleştirnceğiz, diyorlardı. idhalât ve bugün Halbuki, bir çeyrek asır evvel, ihracat işleri kimlerin ellerinde ise, şey türkleşemedi. Çünkü, ne böyle bir şey kabildi, nede bu fikrj ileri sürenlerin deruni “zamir,leri böyleydi. Evet, bu sözler, tatlıy- dı, aldatıcıydı. Fakat, doğru değildi. Niha- yet, yalan olmasıda, asırlık iktisadi (strük- tür)ümüze uymıyan bir bilgisizlik nişanesiydi. Tıpkı “balka verir talkını, kendisi yutar, salkımı, gibiydi. Hattâ, Almanyanın meş- We eye Ape ken ere namındaki ööeeine diyor iye ire milliler; bir işi becerebilirdi. Almanya ve İtalya ise, itlâ ala Yl e rik sadi felâket mukadderdi. Dâva, ecnebi ser- mayeyi kaçırmakta değil, onu aldatarak ve oyalayarak yerini yavaş yavaş milli serma- eye bırakacak, ince bir tedbir siyaseti bulmaktaydı. So5 ii Gİ . A |