9 Ocak 1948 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14

9 Ocak 1948 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İS e ina İskelesi Çayırı hem güzel, hem de geniş bir tenezzüh ye- Asırlık ağaçlarından başkâ, ridir. ağaca rağbetini çekmiştir. Vaktiyle orada su değirmenleri de varmış... Üçüncü Selim, Hünkâr İskelesi Çayırında bir kâğıt tbrikanı e ve kâğıt imaline başla 1867 de ilen İma Üçün- cü Napelyon'un dâveti üzerine Sul- tan Abdülâziz, refakatine Şehzade Mürat, Abdülhamid ve Yusuf İzzed- din Efendileri alarak Pariste açılan sergiyi ziyarete gitmişti, Bunun üze- rine, Fransa İmparatoriçesi (Öleni), ziyareti iade maksadiyle İstanbula geldi ve ikametine Beylerbeyi sarayı tahsis edildi. Bu sırada (Öjeni) ye karşı tertib edilen birçok parlak merasim ve şatafatlı donanmalardan sonra, Hünkâr İskelesi Çayırında, or- duya bir geçit resmi yaptırılması ka- rarlaştırıldı; ve çayırın ortasına ahşap bir köşk yaptırılarak geçidin oradan seyrettirilmesi düşünüldü. Bu köşkün inşa ve tefrişinden sonra, bir gün; Esbak Dahiliye Nazırı Sait Efendi merhum ile beraber gidip onu gör- - düm: Köşkün cephesi açık ve umu- mi heyet a binbir : Ni eli içi de fevkalâde ziynetli ve mefruştu, İmpartoriçnin gelişinden birçok gün sonra, geçit resminin icra zamanı ilân edildi. Neseli. sefirler. ve İstan- bulun küme küme halkı. vapur, ka- çmiş zamanın mizahı: 35 yıl evvel OR insana zorla, inanmadığını söyleten zorbalık usul ve Tuhiy atına ail ne güzel bir ndikte btn üyikr soruyor : — Söyle, beni nasıl bilirsin? — İyi bilirim! — Sökül Glee paraları! 4 uncu ASIRDA İSTANBUL , Eski Balıkhane Nazırı merhum Ali Rıza Bey yık ve sandallarla çayıra au Fakir, o günü sadrıâzamın Bebektek yalısında, mahdum beyleri sizin gitmiştim, Orada hazır bulunan bazı kimselerle beraber, o gün için bir vazifesi bulunmayan ve yalının önün- de bekleyen vükelâ vapuruna bindik, Hünkâr İskelesine gittik. İskeleden itibaren, içeriye doğru, her tarafa çadırlar kurulmuş, o koca çayır se- yircilerle baştanbaşa dolmuş, mera- rasimi El için ağaçlara tırma- nan anların » ağırlığından bütün pi, Pata sarkmıştı O vakit sadaret yaveri bnlunan Sami B. aramızda mahdum beyleri görünce, hemen bizi aldı ve köşkün alt katına yerleştirdi. Etraf Türk “ve Fransız bayraklarıyla donanmıştı. Asker ve ahalinin ihtiram safları önünde, biraz sonra, pırıl pırıl sorguçlu altı kadana koşulmuş saltanat arabasıyla, impa- prize ei oturtmuş olarak Pa- dişah gi İmparatoriçenin mai- yet, m da saray arabalarıyla geldiler. Padişah, köşkün önünde ara- badan indi ve güzel bir tebessümle imparatöriçeye kol vererek, onu köş- ke, çıkardı. Padişah yerine geçer geçmez geçit resmi başladı. Sefaret (ateşemiliter) lerinin geçit resmini pek mükemmel bulup askerin intizamını takdir ettiklerine dair son- kulağımıza bazı rivayetler Geçit.resminden sonra Sultan ve dâvetlileri Beykoz sarayına gittiler, O akşam Beykoz sarayında yüz yir- mi kişilik bir ziyafet verildi, O za. man mabeyindilerin birinden duydu- öre, hususi surette Saksonya saksılarına ekilmiş armut ve şeftali gibi meyva ağaçları sofraya dizilmiş, sofra tabii bir meyva bahçesi haline- getirilmiş ve berke ota yerden meyvaları eliyle koparıp y. Avde donanmasını üyelik için, herkes gibi biz de, Vükelâ va- purunda bekledik. Vapurda, sadrıâza- mın kilerci başısı, tertib edilmiş ne. valelerimizi hazırlarken büyük bir tersane sandaliyle vapurumuza iki “ tabla yemek ve bir kutu dondurma gönderildi. Sekiz kişi. kadar olan biz ve bir o kadar hizmetçi, tıkabasa yiyip içtikten sonra ğe ler gemi- nin inle da kâfi geld Geçit resmine katılan askerler, Hünkâr İskelesi dağlarından başlıya- rak Anadolu ve Rumeli kıyılarının tepelerini tuttular, İki taraftaki yalı- lar, bağlar, bahçeler, kışlalar, karâ- kollar, harb gemileri fevkalâde bir şekilde donatılmıştı, Tepeleri tutan askerler de meşaleler yakıp, buna her noktadan havaya atılan renk renk fişenkler, mehtaplar, görülme. miş güzellikte ateş ve ışık oyunları ilâve edilince, Boğaziçi gibi dünya- nın hilkatten en gözel yerinde mey- dana gelen manzarayı düşünebilirsi- niz, İşte Türk padişahı ve Fransa ipe eriçeni böyle bir beee) için- eykoz sarâyından dönd (öğeni) bahsine ilâve liseyi son nokta dur ki, © zamanlar 40 yaşlarında kadar bulunan imparatori: çeğ çok daha genç gösteriyor ve ekseriyetle mavi renkli ai gi- yiyordu: Hemen bu mavi renk, O za. man, : Beyoğlu madamaları ve “ai Türk hanımları arasında modalaşmış 've kadınlar mavi renkli elbiseye bağ- lanıvermişlerdi. ##* Yakın zamanlara kadar Yüşa dağı da bir mesireydi. Bir takım tenezzüh erbabı, atlar, arabalar ve yemeklerle oraya vor vakit. geçirirlerdi Bu dağ medfun olan zat hak- kında (Eski İstanbul) isimli eserin bi- rinci cildinin 79 uncu sahifesinde oku- duğuma göre, eski- müverrihlerden ba- zısı bu mezarı (Herkül yatağı), bazı- ları da (Emiküs) ün kabri diye göste- riyorlarmış, Fakat Müslümanlarca zi- yaret yeri olan bu türbenin Yüşa Peygambere ait olduğu sâbitmiş... (Hadikatüleevami) isimli oeserde ise, Yüşa Peygamberin. asla . taraflara gelmediği ve Kudüs havali- sinde bir köyde medfun bulunduğu ve bu mezarda yatan kimsenin ya evliyadan veya havarilerden biri ol. m Fakiden Boğaziçi mesiröleri; kibar © takımına ve yüksek' sınıfa mahsustu. 1268 Hicri tarihinde (Şirketi Hayriye) vapurlarının sefere başlamasından son- radır ki; Boğaziçi, İstanbulun bir-ma- hallesi şekline girdi ve halk için ora- nın mesirelerinden faydalanmak kabil oldu. ; 346 a mek mülâhaza edilebileceği kaydedil- tedir .

Bu sayıdan diğer sayfalar: