B.V. KLÂSİK | iş ve Hedej | Gg devir fikir hayatımızdaki se- faletin başlıca sebebi, (klâsik) irfanın eksikliğidir. Hâlâ güya f#kir adamı gibi görünenler, aciz için- de avunuyor, yavan kelimelerle günün kör gözünü boyamağa uğraşıyor | Karpuzun kabuğu üstünde dolaşan ve dünyanın büyüklüğüne şaşan ka- rıncalar gibi, kendilerine hayran ol- makla bahtiyar Ma Bütün bilgileri ve dâvaları dıştan ve posa” dan ibarettir, Kendilerine e verdirmek içinde zavallı hilelerini daima öne sürerler: Meselâ bizzat ve biraz meşgul olduğum bu işin dünkü muâriz ve bigâneleri, bugün. herkes- ten önde, herkesten ileri, herkesten ateşli gibidirler. Etraflarını buna inan- dırmak için de, acayip bir telâffuzla (ümanizma ,: elenizma , klâsisizma ) Halk ew Şimdi C. H. P: ye kapılanmış e gibi kelimeler ogevelerler, Güya büyük (elenist)lerin Okanaatlarını, Eski Yunan telâffuzundaki okumuş şekilleriyle öğrenmiş gibi bir tavr takınarak yüksek ilimlerini neşreder- ler. Halbuki bütün bunlar sahtevakar- lıktan başka bir şey değildir. Evvelâ klâsisizma, en yüksek ve en nihai ifadeye varmak demekdir ki, bu, xen- gin, değişmez, yüksek bir lisanla ya- pılır. Saniyen ona eş bir kültürle... Ve asıl mes'ele, cevhere hakikâtın yolundan varmaktır. Artık bir saniye gecikmeğe vakti kalmayan Türk irfanı için (Yunan, Lâtin, Fransız, Türk) telâffuzu diye yeni meydan alan tu- haflıkları bir tarafa birakarak, büyük kültüre, bütün bakikiliği ve tabiili- ğiyle gitmemiz lâzımdır. Bütün hâs ke.r.i.m'i 2 bulunan bazı muharrirlerin bir zamanlar ( Büyük Doğu ) ya verdiği yazılardan bir örnek : “Bu seri devam edecektir.,, Nizameddim Nazif AYIR! Halkevleri; şehircilği, şe. hir süslemek ve yazılarla şehnameleştirilebilr sandığımız baya- ğı rehberlere birkaç klişe daha kat- mak tarzındaki anlayışımızın, kart- postalcılığımızın çocuğu olarak tesis edilmemiştir. Halkevleri bir millet terbiye etmek ve millet yetiştirmek ülkümüzün umumi karargâhı olmak talihiyle doğmuştu; aradan geçen yılların bu hedefe bizi on adım bile yaklaştırmamış olduğunu kabul etme- liyiz, Uzun ve girift girizgâhlara dal- madan derhal büyük hatamızı söyle- meliyiz : r «Hayat kaynağı olması icâp Bk birer (Katakomp) halini almış olan Halkevlerimiz, canlandırıcı un- sur seçmekteki büyük kayıtsızlığımı- zın gadrine uğramıştır. Halkevlerinin kuruluşunu müjde. lemiş olan ilk yazının «Nizameddin * Nazif » imzasını taşımış olduğunu söy- lersem, bugün bu derece mâküs bir netice gösterirken duymakta oldu. ğum azabın dehşeti anlaşılır. İlk bayal kırıklığına ne gün uğra- mıştım, isi aa ? Bu vanın, rahmetli dostum Geld Sahire ihale edildiği gün yam ettiğim Halkevi öyle bir eritme kazanı idi ki, içine gireni derhal eritiverecekti; ve öyle bir şahmerdan olacaktı ki, bu madenden dondurulanı . bir inişte : dilediği şekle sokacaktı, Haleflerinden hiçbiri, Celâl Sa- hir'in rehavetinden kurtulmadı, kur- tulacak hamleyi gösteremedi; zira hiçbiri bir millet terbiye etmek ve yetişen nesilleri asrın ve ülkümüzün emrettiği şartlara uygun bir tarzda mürakabe etmek için yaratılmış in- sanlar değillerdi. Çap meselesi... Bunun içiüdir ki, İzmirde bir pâ- las, İstanbulda, Kadıköy ve Beyoğ- lunda birer konak, İzmitte, Elâzizde, Ankarada birer saray kazandık; fakat büyük ülkümüz, sadece bir mecmu- amızın adı olarak kaldı, Bir mecmua kiş en ateşli dinamizmamızın dâvasım bayrak olarak kullanmak iddiasında olduğu halde, ne fikir sahasında di- Pi ie yükseklikte bir mânası, n de hareket meydanında hissedilebilir bir hüviyeti vardır Millet Yürek nazariye işi de- gil, hareket ve tatbikat işidir ve bu asırda milletin en büyük vasfı her şeyden önce dünya hâdiselerininin seyrini adım adım takip etmek kud. retidir. Halkevleri millete siyasi bir erbiye vermekte midir ? Ne gezer | Gösterit kollarının faaliyeti ile, oku- ma salonlarının ziyaretçi bulması ile e en ölü mevzuları en ölü bir tarz- da konuşturmağa mahküm konferan- çıları o seçebilmekle hülâsa edilen Halkevciliği meziyetimiz, haydi «bizi ürkütüyor» demiyelim, fakat mutlaka bize azap veriyor! Zeo YA dry I RE AN Salih Zeki AKTAY. adları da milletler arasi kullanılan şe- kilde kullanacağız. / ü yedi sekiz asırdan beri mekteplerinde bunu okutur, bu usul- İnönü Cumbür Başkanı olduktan iki üç gün senra bir mektupla şöyle bir ricada bulunmuştum : Dileğim : Memleket irfanının dünya irfani ayarına erebilmesi için klâsisizmaya ermek lâzımdır. Esaslı, etraflı, hakiki bir surette eski Hind, Yunan, Lâtin, Rönesans devirlerinin bütün eserleriyle beraber bütün ilk ve son muhelledlerin ve hakiki kiymet mahsullerinin dilimize nakli şarttır. Bunun müfit ve mah- suldar olabilmesi, böylece bakiki inkılâbın kafalarda ve ruhlarda yeşerebilmesi için bö- tün irfan müesseselerimizde tedvinini temin edecek, — kültürü klâsisizmaya (bağlı bir e vekili getirmelisiniz... Ihakika biraz sonra maarif 'Ve: kili ame Fakat kültürü klâsisizmaya bağlı zat, Hasan . Ali; olarak , zuhur etti. Biraz sonra da tercümeler. baş- ladı Fakat nasıl?.. Vaktiyle, Mecmu- anızın «(Tanrıkulundan, . Dinlediklerim) sütununda pek güzel belirtildiği gibi, hiçbir ölçü vepilâna tâbi olmayan «bo- yacı küpü» işi olarak... Üstelik Türk- çeleri de bizden değil... okunamadılar, Bu yüzden sevilemediler. . İnsan anlamadığı şeyi sevemez, Buna bir se-. bep de bugünkü yazı, bugünkü lisan, bugünkü ifade ve zevkle yazılmış bir (Mitoloji) kitabının veya lügatının bu- lunmamasıdır. Elde böyle bir anahtar olmadan Yunan edebiyat tarihinin ka. pısı nasıl açılır ? Bütün dünya millet- lerinin (klâsik ) çerçevede pırıldayan eserlerini, tam bir zevk ve idrak ergin. liğiyle dilimize intikal ettirmedikçe ve bunu bir kemiyet işi değil de key-. fiyet işi telâkki etmedikçe, işimiz ve halimiz dumandır | Adesenin gözüyle her hafta b diyor ki : “İstanbulun imar propagandasına verdiğimiz cevap, şehrin merkez yerlerinden ibirindeki şu manzaradır ! Beyazıdın orta yerinde, Bakırcılarda bir nokta?!..,,