19 Aralık 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

19 Aralık 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SADİ : Birgün gençlik icabı ola- rak cahillikle ihtiyar ana- oturdu; ağkyarak şöyle di- yordu : «Muhakkak çocukluğunu unuttun ki, yüzüme karşı haykırıyorsun. » Bir ihtiyar kadın, oğlunu, kaplanları yıkan fil vücutlu bir genç gördüğü zaman ona ne güzel demiş: «Eğer kucağımda âciz, biçare ol- duğun çocukluk zamânını hatırlasaydın sen arslan gibi bir erkek, ben de ih- mezdin.» ipi Zengin hasisin hasta bir çocuğu vardı. Onun iyiliği. ni isteyenler ona şöyle dediler: «Çocuk için ya bir Hatim indiriniz, yahut bir kurban kesiniz. Belki Hâk şifa ihsan eder.» Zengin ou düşündü, sonra şöyle dedi: «Hatim derhal olabilir, kurbana ge- lince sürü uzaktır.» Bir ârif bu sözü işitti ve dedi ki: «Hatmi istemesinin sebebi var: Kur'ânıkerim dil ucundan çıkar. Kurban parası olan altın ise canın ortasından çıkar.» “ Yalnız ibadet etmek hiç- bir fayda vermez. Ne olur. du, onâ ihsan ve kerem de arkadaş olaydı Allah için bir altın ver- mek lâzım gelse eşek gibi çamurda kalıyorlar. Surei Fatiha okumak lâzım gelse yüz tane m Ibtiyar bi” eya <nİ- çin evlenmiyorsun?» dedi. ler İkğinin dedi ki: «Koca- karılarla yaşamak istemem » paran cevap verdi : «Ben ihtiyar olduğum hal. de, ihtiyar kadınları iste- miyorum, Genç kadın be- 'nim gibi ihtiyarı nasıl sever?» 10 Günahtan kaçmıyan âlim, elinde meşale tutan köre benzer, Halka yolu göste- rir, fakat kendisi görmez. oş yere ömrünü telef eden kimse bir şey satın almayıp elindeki altınları sokağa atmış demektir. lerden kemal kazanır. Padişahlar akıllıların na- sihatlerine, akıllıların pa: dişah yanında bulunmaya ihtiyaçlarından daha ziyade mubtaçtırlar. Ey padişah, eğer nasiha- tımı dinlersen hiçbir def. terde bundan daha iyi na- sihat yoktur. Memuriyet her ne kadar akıllı insanın işi değilse de sen akıllıdan başkasına me- muriyet verme ! Üç şey. üç şey olmadan ww olamaz: ticaretsiz mübahasesiz ilim, si- hai saltanat Padişahların dostiüğunü, çocukların seslerinin güzel. liğine aldanma! Birincisi bir vehimle, ikincisi rüya ile değişir. Bin tane dostu olan ma- şuka gönül verme! Verecek olursan kendi ve mah- küm etmiş o Dostlar içinde sırrını ifşa zararı yapma! Olabilir ki, bir gün dostun olur. Bir sırrın gizli kalmasını istiyorsan, ne kadar itima- dına lâyık bile olsa kimse- ye açma; çünkü o nn da dostları olur ve ce dosttan dosta sırrın ri lur. GÜLİSTAN Kilisli Rifat . bak GN ARİSTO : Evet, bütün kötülüğü biliyorum ! En eski Yunan ilinin çökmekte olduğunu görüyorum! Yüreğim de- rinden derine sızlıyor.» ##* «Zenginler ! Siz; bütün iyi şeylerden, bıkıncaya kadar tatmış olan siz, taş- kın yüreğinizi yatıştırın ! Ölçüsüz düşüncelerinize ; dileklerinize sınırlar çekin! Çünkü biz her şeye (evet!) demiyeceğiz Il Sizin her dilediğiniz olmıyacak! >» * yetecek kadar verdim; ölçüyü ne dar tuttum, ne de geniş... Gücü ellerinde tutanlara, am ir kamaş- tıranlara, kışığından çok, hiçbir mi land) dedim. Her iki yanı da Weülim kalkanla korudum. Haksız olarak, hiçbirine ötekini ezdirmedim» «Halka, «Halk, ie bir sag gemi çok kısılmaz. pkk aba güçlükle” gelir. Çünkü büyük refaha ka- vuşanlar, onu kaldıracak kadar hikmetli değillerse, tokluk yüzünden şaşırırlar.» . *#* «Verdiğim sözleri, Tan- rının yardımiyle yerine ge- tirdim: Boş, mânasız bir. şey de yapmadım. Beni ne (tiran)lar gibi sertlik, zor- lukla iş görmek; nede yurt toprağında efendi ile uşağa aynı payı vermiş olmak sevindirir. » * ** «Halkı her ne için top- ba ladımsa, aca unlardan hangisi yerine gelmeden oturup dinlendim ? Zama- nın hâkimlik kürsüsü önün- de, ulu Tanrı, iyi yürekli kara toprak şahidim ola. caktır. Halkın vücuduna saplanmış sayısız borç taş- larını, birer birer söküp çıkarddm. Halk eskiden köleydi, şimdi hür oldu. Attika dilini unutmuşlar- “ALA dı. Yurtta, insana ' yaklaş- maz kölelik boyunduruğu altında, inleyenleri. ağala- rın zorbalıkları altında tir- tir titreyenleri, bürriyete ulaştırdım. Fakat zoru hak- la birleştirerek , bunları kuvvetle yaptım; ve nasıl söz verdimse, öyle başar- dım. İyi ve kötü her urd- emin eden kanunlar dum. Kötü düşünceli, hırslı biri, benim yerime üvendireyi eline almış ol- saydı. halkı elinden kaçırır- dı. Biribirine düşman sınıf- lardan, birinin . istediğini, düşündüğünü yapmış olsaydım, Atina neler kaybederdi! » #k «Halka, açıkça, sert bir söz söylemek gerekse, bu, şimdi ellerine geçen şey- leri rüyalarında bile gör- medikleri olur. Bana veri- len salâhiyet bir başkasına verilseydi, o, hem halkın dizginlerini > zaptedemez; sütü çalkalayıp kaymağını kendisine ayır- arasında, dizilerinin bir gibi dikildim, sınır taşı kaldım! » ##* «Ben bir takımınızdan daha derin görüşlü, bir takımınızdan da daha pek yürekliyim! » *** «Ben, evvelâ, (Pizistra- tos)un, hâkimiyet maka- mını ele geçirmeğe Çalış- tığını anlamayanlardan da- ha derin görüşlüyüm ; son. rada bunu bildiği halde susanlardan daha pek yü- rekli...» ATİNALILARIN DEVLETİ Salih Zeki AKTAY

Bu sayıdan diğer sayfalar: