ri yıl evvelki bir kitap... o Türk dünyasına zehirini saçmış... Türkiyedekiler bir tarafa, Bolşevik diyarının Türk âleminde de, şaşkınlıklar doğurmuş bir kitap .. Bu, en küçük hakikilik ve basit samimi. likle bile alâkasız kitabın müellifinin Falih Rıfkı, yâni bugünkü (Atay) ol duğunu ilk defa 1932 senesinde (Tomsk)da duydum. Kara günlerimin simsiyah saatle- rini yaşadığım bembeyaz buzlar diya- rında bir gün bir ilin gördüm: « Yeni kkında Türkiyenin dü- konferansın (Tomsk) kütüphane salo. nunda verileceği ilâve ediliyordu. Va- kit kaybetmeden kütüphaneye koş- tum. Orada (Tomsk)ın tanıdığım bir çok Tatar gençleri toplanmıştı, Hep- i side Türkiyenin Rusya hakkındaki Gi düşüncesini merek ederek gelmişlerdi. Nihayet, hitabesini bin bir zah- metle sürükleyebilen gülünç bir ha- tip, elinde, siyah ve kırmızı bir kitap, göründü, Kitabı göstererek söze baş- ladı ; — Vot adna kiniga peçatli is Tursiya ! Bolşevik alih Rıfkı'nın bundan evvel — İşanbulda çıkan Crurtulş) e vir epi ist mecmuasında inlişar elmiş bir yazısı : , Türkiyenin de Sovyetler — «İşte bir kitapki, mm Kitabı yazanın kim olduğunu sa- bırsızlıkla bekliyordum. Müellifi ola- rak aklıma ilk gelen isim, (Sertel) ler olmuştu, Fakat yanılmışım ! Kitabın müellifinin Falih Rıfkı olduğunu işitti- ğim zaman hayretler içinde kaldım | Hatip, - bize, kitabın içindekiler hakkında uzun ve mufassal malümat verdikten sonra bazı parçalarını da aynen tercüme ederek okudu. Türkiyede (Falih Rıfkı), kitabında Rusyadaki, * bir (Kalhoz) un bütün Türkiyedeki istihsalâtına muadil hububat yetiştire- ceğini yazmıştı. Hatip bunu elinde bir silâh gibi kullanarak şöyle diyordu: ürkiyenin en meşhur, en kuv- vetli yazıcısının bu sözleri, ulu erta söylenmiş şeyler değildir, O, gördü, öğrendi, öyle yazdı. Gelecekte her (Kalhoz), bütün Türkiye istihsalâtına muadil istihsal yapacaktır u sırada bütün dinleyiciler ara- sında umumi bir gülümseme belirdi. mubalâğalarını fersah fersah geride bırakan bu mübalâgaya hatip de sg olacak ki, şunu ilâveye mecbur oldu — Evet, bugün yapamıyoruz | Çünkü aramızda: yıkıcılar, inkilâp düşmanları var) Fakat bunlardan kur- tulduktan sonra Türk yazıcısının ve mebusunun dediği tahakkuk edecektir! Gülmek mi, ağlamak mı lâzım- geldiğini bir türlü tayin edemiyordum. Bu kadar çocukça, sahte, gülünç bir propagandaya, o günlerdeki Rusyayı tanıyanlar elbette güleceklerdi. Nihayet hatip, «Yeni Rusya» mü- ellifinin son sayfalarının tercümesini de aynen okuduktan sonra kelimesi e şunları ilâve etti: — İşte, görüyorsunuz ya; Türkiye artık ön rejimimizi, bizim prensip ve akidelerimizi aynen kabul etmek lüzumunu hissetmiştir. Şürasına dahil olduğunu <7 e emme şimdiden söyliyebilirim enelerce sonra, pi beni Aziz Bekof ile birleştirdiği zaman, bu sefil propaganda vasıtasının ne olduğunu, ne yaptığını ağ açık öğrenmek mümkün olabild Aziz Bekof dedi ki: — Şimdi bu kitabın Türkiyede satılıp satılmadığını pek iyi bilmiyo- rum. Fakat işittiğime göre durdur. Medyomları — Falih Rıfkı Atay — Yazan: Rıza Çavdarlı GEM ir vakifen lee e hi â vazileleri Falih Rıfkı'nın (Yeni Rusya) kitabından son satırlar, muşlar. Bende, Türkiyeden alınarak getirilmiş ve bize paramızla satılmış nüshalardan bir tanesi var. Bir tane de, aynı şekilde, Moskovada, Türkçe tabedilmiş bir nüshası daha mevcut, Bunların her ikisi de bir, Yalnız Mos- kovada tabedilen nüshada, büküm ve mukeyese yerlerindeki «Faşist» keli- meleri çıkarılmış, Zaten Falih Rıfkı da bu kelimeleri doğrudan doğruya Bolşevik propagandasına siper olarak kullanmış, Getireyim de gör İki kitabı a getirdi. İkisini de tetkik ettim. Sordum urassâ yalanlar nereden çıkmış, pası uydurulmuş ? Güldü — Bu ahığ (Polit - Biro) nun muhayyel programı doğurdu! Türki» yede kim, Rusyanın açlık, sefalet, ıztı- rap, çıplaklık içinde yuvasız olduğunu bilecektir? Tamamiyle zulüm ve kahra müstenit bir sanayie sahip olduğunu kim anlıyabilecektir? Orada kim, Rusyada refah ve saadetin edebi kelimeler olduğunu. bunun yerine sadece dehşet ve cinayetin hükümran bulunduğunu takdir edebilecektir ? ai Bugünkü Falih Rıfkı'nın Ulus'daki satırları. (Devamı 14 üncü sayfada) air GER Simay ii meri acan, A e a li