GÜLEMİYİENLERİ» AĞLGYKBİĞİRLER ulu Bir rakı sofrası... Malüm dekor, malüm çehreler, malüm unsurlar.. Biri; bütün heyecanını ispirtoya borçlu birisi, bir zatı medhetmekle meşgul, Medhedilen zat, ayyaşlı- ğıyla meşhur ve pek büyük mevkide bir adam... Sofrada bir adam daha var,., İçmiyor, içenleri hazin bazin süzüyor ve ayyaşlığı adama yapılan gıyabi dalkavuklukları dinli. yor. Bu adam ruhçuluğu ve dindarlığıyla maruf... Dalkavuk, sırf bu adamı küplere bindirmek için dal- kavukluğunu yaptığı zat bakkında ortaya şöyle bir fikir attı: — Sanki onunla Peygam- ber arasında ne fark var? Dindarın cevabı : var ki, Peygamberin başın- da bir bulut gezerken, o, bizzat bulut geziyor! Kü- çük bir fark!., Uyku Falih Rıfkı, Ulus'ta, et- Başıboş hürriyet meraklılarına ithaf Şekiller (ressama) : — Allaha ısmarladık; biz çerçeve içinde oturamayız! — Yahu, en miskinine kadar etrafımız aptal ve sersem dolu... Geçen gün bizim hademeye «ben saat 6ya kadar uyuyacağım, tam saat 6da beni uyan- dır!» dedim, Herif ne ce- vap verse beğenirsiniz: «Peki efendim, tam saat 6da zile basında gelip sizi uyandırayım!» Naşit Hakkı patronunu güya tasdika çalıştı : — Evet, o garip bir adamdır. Galiba bizi uya- nikken uykuda ve uyurken uyanık sanıyor | Evlâdı mânevi Aynen olmuş, vaki, ayniyle bize bizzat şahidi . tarafından an'atılan hâdise: Ankara'da: bir Hariciye memurunun çok güzel ka- rısı, yanında (ekâbir) den birinin çok çirkin, fakat o nisbette nüktedan karısiyle beraber Karaoğlandan ge- çerken, külhanbeyinin biri güzel dın hemen duruyor ve so- kakta avaz avaz haykır- maya başlıyor : — Utanmaz, terbiyesiz, rezil herif | Külhanbeyi iki büklüm, ellerini uğuşturarak cevap veriyor : — Kızmayınız efendim, niyetimiz kötü değildi. Sizi evlâdı omânevi edinmek istedik! 4 debe 119 epjos 'uıpey 119 epbes (yıyursul ueSuyyegonN) — ampeyidey )jJeJbojoJj