17 Ekim 1947 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2

17 Ekim 1947 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sürer alar şiş m a KAP A Fra grid 00 Ger e 25 Zi ve Lİ. S zekreieieki üstün ve ebedi | . > haya İslâm © Hakikat müminin kaybolmuş malıdır, nerede bulsa alır» ve «All, olarak göster » ve «Çinde bile olsa bilgi arayınız!» mealindeki üç Hadisle, Peygamberler Peygamberi- nin kalemini nur hokkası- na batırarak yazdığı daha niceleri, İslâmın umumi- yetle ilim ve bu arada müsbet bilgiler karşısında- ki vaziyelini tam olarak tesbit eder. & Garblı, bu emirlerin kudsiyet menbaina bağlı bulunmaksızın, farkında ol. madan onlardaki hikmeti yerine getirdiği içindir ki, denizleri, karaları ve ha- vaları fethetti. Halbuki bu oluş hakkı da, her hak gibi ezelden ve yalnız müslümanlar ndı. © insan kafasının eşya ve hâdiseler üzerindeki te- dünyamız icad edemediyse, kabahati, sadece iyi müs- lüman olamayışımızda ara- yalım ! © Ne yazık ki, garplının, sırf madde âlemini çepçev- re ihata ve sımsıkı tasar- e nefs muhasebesine bağlı olarak müsbet bilgiler şuuru bize dinin bir emri telâkki edi- leceğine, din âlimi geçi- nenlerimiz arasında, bisik- lete Şeytan arabası ve mat- baaya küfür âleti diyenler bile oldu; ve o zam gübre kafalılara «asıl siz dine (oOiftira bakımından Şeytanın emrinde çalışıyor ve asıl siz bu hükmünüzle küfre Yel acrker! m di- minin a ve tlerini, ' fâni müsbet bilgiler lâboratuva- rının icatlariyle teshir eder, dünyanın sathını baş» tahakkümü, altı- ve böylece “Doğu i mümessillerini de İaaağ ve beenii iye > e ahım, bize hakkı hak, Baslı bâtıl ve fâni “niğde a | Ben artık ne şairim, ne fıkra muharriri! Sade, kafası zonk zonk çatlayanlardan biri... Bakmayın tozduğuma meşhur Babıâlide! Bulmuşum rahatımı ben de bir tesellide : Fikrin ne fahişesi oldum, ne zanparası ! Bir vicdanın, bilemem, kaçtır hava parası ? Evet, kafam çatlıyor, güya ulvi hastalık... Bendedir, duymadığı dertlerle kalabalık. Büyük meydana düştüm, uçtu fildişi kulem; Milyonlarca ayağın altında kaldı kellem. Üstün çile, dev gibi gelip çattı birden : Tos 11! Sen, cüce sanatkârlık, sana büsbütün paydos! Cemiyet, ah cemiyet, yok edilen ruhiyle; : Ve cemiyet, cemiyet, yok eden güruhiyle... Çok var ki, bu hınç fikirdir bende, fikirse hınç. Genç adam, al silâhı; iman, tılsımlı er İşte bütün mes'ele, her mes'elenin ba Ben bir genç arıyorum, gençlikte köprübaşı! Tırnağı en yırtıcı hayvanın pençesinden Daha keskin eliyle, başını ensesinden Ayırıp o genç adam uzansa yatağına; Yerleştirse başını, iki diz kapağına. Soruverse : “Ben neyim ve bu hal neyin nesi? Yetiş, yetiş, hey, sonsuz varlık muhasebesi ! Dışımda bir dünya var, zıpzıp gibi ii İçimde homurtular, inanma diye gül İnanmıyorum, bana okutulan tarihe | Sebep ne, mezardansa bu hayatı tercihe? Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem! Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem... Orta kat: (Mavs) dali annem ve âşıkları... Alt kat: Kız kardeşimin (Tamtam) da çığlıkları... Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim; Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim! Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş ! Kökü iffet, dalları taklit, meyvası fuhuş..., * Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım ! 3 ılın dâvacısıyım! Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; Ve zirveleşiyorlar, alçaldıkça tabana. Zaman, korkunç daire; ilk ve son nokta nerde? Bazı geriden gelen, yüzbin devir ilerde Yeter senden çektiğim, ey tersi dönmüş ahmak! Bir saman kâğıdından, bütün iş, kopya almak; Ve sonra kelimeler : Kutlu, mutlu, ulusal. kas Mavalları bastırdı devrim isimli masal. Yeni' çirkine mahküm,” eskisi güzellerin; Allahkuluna hâkim, kulları heykellerin | Buluştururlar bizi elbet bir gün hesapta; im çok dinledik, şimdi iş inkılâpta! ekleyin, görecektir, duranlar yürüyeni! öğeler gelecektir, solmaz, pörsümez Yeni! Karayel, bir. kıvılcım!.. Simsiyah oldu ocak! © Gün doğmakta, gebeler ne zamau doğuracak ? Necip Fazıl KISAKÜREK müsbet bilgiler getirirken, İslâm dün yasının ioiilşn zi li çıkıp da avaz avaz şunları haykıramadı ; 5 İslâmlı- ğın ei iğ iki asır sonra Şark ve Garp dün- yalarının dış manzarası, bugünkü Şark ve Garp dünyalarına ters tarafın- dan tamamiyle uygundur ! O vakit biz, meşhur seyyah (Marko Polo) yu hayran kâğıt, billâr, ipek, anber ve binbir sanat eşyası yük- lü kervanlarımız ve bunla- rın indiği kervansarayları- mızla, hâlâ (Holivut) sim- sarlarına rüya filimleri çe» . virtici bir hayat yaşamak- #ayken, Garplı , sürdüğü do- muzlarla beraber ağaç kök- lerini kemiriyordu! O va- 'İ kit, hakkını verdiği ruhla İİ Beraber maddeyi de tasarruf eden Şarklı, bugün ruhun hakkını bomboş bıraktığı halde müsbet bilgiler saye- sinde eşyaya tahakküm eden Garblının önünde in- hizama uğram ş bulunuyor- sa, gitsin, temsil ettiği ru- hun madde üzerindeki sal- J danatını elinden kaçırdığı için, haline ağlasın; kendi- sini kendi öz dâvasına iha- net etmiş bilsin ve > tan af dilesin !» © islâm, müsbef bilgiler manzumesini, dünyaya de- “İ ğer verdiği nisbette kıy- metlendirir. Nasıl dünya- nın değeri hakikatte sıfır, fakat âhirete ekim sahası olmak bakımından namüte- nahi ise, müsbet bilgiler de, ruh değerleri önünde âdi ve sefil oyuneaklar tezgâhı, fakat ebedi hayat işçilerinin hamle ve hareket vasıtası olarak, hudutsuz kıymetlidir. Bütün mücerret ilimle- rin yanında müsbet bilgiler cehdi, İslâmda, aynı za- manda her müslümanın ilâht hikmet ve nimeti her ve- cihten tefahhus, müşahede ve Onunla faydalanmak borcu olarak da, asli ga-. yeden kıl kadar inhiraf etmeksizin, ulvi vazifeler ve ameller arasında yer alır. , “(İdeolocya örgüsü ) BÜYÜK DOĞU

Bu sayıdan diğer sayfalar: