| | Büyük Hiciv nümuneleri Bak Ağralı'nın köydeki yetmiş ağacından, Istok, yedi yüz bin kilo zeytin yağı vardır. Milyarları geçmişse ne gam, eldeki evrak, Maliyemizin koskoca ALTINDAĞI vardır. Kurt, ayı, ormanları banlar gibi etmez harap; Hepsi hırsız, lânettullah-i aleyhim ecmain... Neyzen Tevfik EŞREF Bir nevi Şark Bir nevi Garp Çin... Telgrafın henüz icat edildiği günlerdeyiz. haber alınması işini İmpe- rator bir türlü anlayamı- yor. Pekin'deki İngiliz kon- solusunu çağırıyorlar : — Rica ederim, mösyü, bana bu işi anlatınız! Konsolos, elektrikten, sey- yaleden, ihtizazdan, mors işaretlerinden bahsediyor- sada İmperatorda hiçbir yök. hayet konsolos şu formülü buluyor : 2 Haşmetmeap ! Başı Şaniha' da, kuyruğu Pe. kin'de bir köpek tasavvur ediniz. Biz onun kuyruğuna burada basınca, köpeğin ağzı Şanghay'da ses çı- karmaz mı? — Ha, demiş, İmpera. tor, şöyle söylesenize !. Şimdi telgrafın ne olduğunu anladım! imdi iş, C.H. P; ye (Parti ) omefhumunun “ne demek olduğunu anlatmaya kalıyor. Dilsizler Ankarada Amerikan he- yetini gezdiren zat, misa- firleri, büyük bir içtima salonuna götürdü, Hatip konuşuyor ve müzakereye iştirak edenler; Ameri- kalıların anlayamadığı ve sadece nebati harharalar sandığı bazı tasvip sesleri çıkarıyordu. Bir Amerikalı sordu : — Bu adamlar dilsiz mi? Mihmandar cevap. verdi: — Evet! — Ya, vah vah; zaval. lara! Hiçbir lâkırdı ede- mezler mi? — Yalnız dilsiz oldukla- rını söyliyebilirler! İspatı Şair Behcet Kemal, Mec- lis koridorlarında pürhid- det Faruk Nafizin karşısına çıktı: — Sana teessüf ederim, âzizim. geçen gün bir mec. liste: benim için methiyeci demişsin ! . ve Faruk Nafiz güldü : — Sen affetmişsin kar- deşim, ben böyle bir lâf Haftanm en gülünç ödlirla. Yahya Kemal'in bütün yazdıklarını çok severim ; 5 ancak edecek adam değilim! Sen de bilirsin ki, ben, herke- sin malümu olan şeyleri, hâyide hakikatleri söyle. mem! Görüyorsun ya, biz isbatlı konuşuruz ! Aradaki fark Tanrıkulu'na sordular : —C.H, P. ile D.P. arasında ne gibi bir fark vardır ? — Şu fark vardır ki, biri memleket testisini yüzde elli boşaltmıştır; öbürü ba- şa geçerse boştestiyi yüz- de elli dold va, , Akıl C.H, P, Genel Sekre- teri Hilmi Uran'ın şöyle akıllı, böyle dirayetli, öyle kiyasetli bir zat olduğun- dan bahsediliyordu. Kâzım Kongreler Beyaelmilel Şarapçılık Kon- gresi bu sene, bu baptaki ee ve istimal hünerimiz göz nünde tutularak, reimelei - mizde toplanacaktır. Hâdiseyi haber alan muhtelif Avrupa ilgili yerle 1 — Gi ilam kumar federas- ri — Uluslararası Kadın Ser- i Derneğ asön M eşriki Âzamlı- ğinin istihalesi olarak dünya karaborsaları Ortaşark umumi heyeti. Nami Duru hemenlâfı kesti: — Akıl, dirayet ve ki- yasetin, Hilmi Uran'da her- kesten fazla olduğu şundan bellidir ki, o, bütün bun- lardan hiçbir nebze sarfet- miyor | 316 on altı sene evvel bu hafta (30 Mayıs 1631) de Fran- sada ilk gazete intişara başlamışlı, O günden bu Yana binler- cesi çıkan Ffansız gazetelerinin babası sayılan bu ilk gaze- tenin adı (Lâ Gazet dö Frans) dır. Bizde ilk. Türkçe gazete olan (Takvimi Vakayi), bu gazeleden iki asır sonra çıkmış; ve aradan 'bir asır daha geçtikten sonra da, birçok zâhiri örneği bulunmasına rağmen memlekette matbuat adına hiçbir şey, kalmamıştır. (Feridun Fazıl Tülbenlçi'den küçüz bir değişiklikle) Trenin Icad edildiği devirde kalan nezaket: — Evvelâ siz buyugun efendim ! — Yok, hayır, evvelâ siz buyurun ! nasıl diyelim... büsbütün Avrupalı bir aydık çalışır yaralmaya s4 Ulus — 25 Mayıs — Nurullah Ataç 16