Milli iz al siz miyiz? Git- Bi ikçe artan içtimai eksik- liklerimiz, (ideal) siz olu- şumuzdan mı ileri gelmektedir? Hayır ! Tek millet olmak şuu- rumuzu dahi manâsızlaştıracak derecede çoğalan yaşayış fark- larımız, Bebi de Muhakkak olan şudur güzel karar- larımızin soysuzlaştığını göre- miyoruz. .Zekâya firensiz kazanç yolla- rını açmakla, doğurucu insan yetiştirmek * ve böylelikle milli (enerji) yi kağnı'dan (türbin) e yükseltmek o istemiştik. Fakat önüne, iğrenç - nivelâlarla kaldırılabilecek öy- yığdık ki, asil ze- Yıkmak istediğimizin, yıktı. ğımızı sandığımız günlerden bir karış ötede, doğrulup bizi yı- kabilecek küler ulaşır gibi oluşunu tek vâhide irca etmek istersek, bugün bize azap veren çapraşik gibi gözüken hâdise kolayca çözülebilir. En kıymetli cevherimizi ham kalmağa mahküm etmek, yıp- ratmak, öldürmek; tepelenmesi nala üzerimize saldirtmak... İş- te cemiyetimizi kökünden sar- san bütün felâketler bu kor- kunç dalâletimizden fışkırmak- tadır. Ve biz teşhis gebelikleri içinde kıvrana duralım, dert tedavi merhalesini de geçmek üzeredir. Dün, temiz ve dürüst zekâ karşısında yalnız iğrenç vagı- nabilmek e V ni olan kötü; bugün dağla- rinâ sırtını dayamış, gr b hayduttur ki, vahşi geni devam ettirmek için eline ge- çiremiyeceği hiç bir Çinöylami Şi yoktur. yılanı doyunca uykuya dil ve aylin aç değilse yir- tıcılığını hatırlamaz, bir kedi kadar munis olurmuş... İnsan- lığımız içinde bie aza“ bına katlandığımız sefil nümu- neyi, işte için ne yıla- na, izi de sırtlana benzetebi- Ro Hirka zehirleri artıyor ve doydukça parçalıyorlar. Biz, sadece. fakat mutlaka, bu memleketteki yeni servet dağılışının yanlışlığına ve hak- sızlığına işaret etmek istiyoruz. Bu işareti, asabi bir hareket başlangıcı olarak ele almadığı- mız takdirde içtimai bünyemi- zi yıpratan yen siyasi bünyemize ne muaz. bir 1s- tırap lkialninlie i çimiz sızlayarak düşünüyoruz. (üniversite ) liler. hazinesi ki, öğleyi Kızılay'ın yağsız ve kıy- masız bir kepçe makarna hâa- linde tecelli eden şefkatine ve geceyi bir başka şefkat ocağı- nın bir kaşık nohut sadakası- nâ dayanarak geçiriyor ve biz ondan bütün bir istikbali em- niyet altına almasını istiyoruz Ve işte size apartımanların, Nizameddin Nazif Vazife hanların, kâşanelerin, toprak» ların, elmasların sahibi, o eğ- lence yerleri türedileri ki, her yudum rakıyı binlik kağıtlarla ödüyor ve binliklerle raki yu- varlamak ihtirası içinde kav- ruluyor. Ve he: sönmemiş olan sağlam düşüncemiz, ne bu efkat ve sadaka hakaretini, ne de bu israf ve ihtiras türedili- ortadan kaldıracak yola girebiliyor. Bu şartlar içinde, bu şartla- rın her'ân artırdığı tezatlar bizim hâlâ tek v bilmemiz ne büyük cesarettir ! Tatlı rüyamızdan uyanalım ve yalnız kendimizi aldatan hülyamızdan, şu te nlu reha- vetimizden silkinelini Biz, birân ev Lei: vi millet olmak, bakiki bir milli birlik doğurmak zorluğu karşısında- ız. angırenleşen yaranın zalim öğendiresi butlarımıza batma- dan, sefil kurnazları altın dağ- larından çekip israf ve ihtiras- larını alkol küpleri içinde boğ- mak, artık milli bir (ödev) ol- muştur. FİKİR E Y SANATSS DÜNYASI KOMÜNİSTLER (Tan) isimli ana gemilerinin batışından sonra, ominist gazete ve mecmuaları, bir zaman şaşkın, boynu bükük, perişan ve imkânsız kalmışlar, kendi kendilerini süküte var- dırmışlardi. Fakat şimdi bu minik obücum botlarınin, ana gemiden mahrum da olsalar, bir filotilâ nizami içinde birdenbire harekete geçdiklerini görüyo- Bu hücum botlarının isim- lerini sayalım: # Eg 1 — Marko paşa 2 — Gün 8 — Ses 5 — Sendika Belki aralarında ismini hatır- lıyamadığımız b daha vardır. isimli silme kominist(organ)ının da, yakında, gündelik gazete şeklinde intişara başlıyacağını duyuyoruz. Aşağı ynkarı 6. adet neşir vasıtası... Bunlardı herbiri gayet entipüften; gayet > BA lukları, dikkat beceriksiz ve çelimsiz şeyler olmasına rağmen, sayıca çok- nazarını ehem: miyetle çekmeğe yeter. (Güli- ver)i (saçlarından bağlıyan cüceleri düşünecek (olursak, İstanbulda 6-7 komisit gazete- sinin, aldırış “a yar ik ir. gün nelere olma- ğa doğru güeeğii ie cek z. Keyfiyette her şeylerini ld komünist cereyan, şimdi işi, meydanda yüzlerce. küçük mırıltı dolaş- tırmak suretite kemiyete dök- müş, fakat bu kemiyet ayrıca bir keyfiyet ifade edici dereceyi bulmak yi “ip iştir. şeyden evvel, ve te- miz milli asi köküne bağlı olanlara ait bir hak olan muhalefet modasını istismarla bu şahisların tuttu; bulunan okomlinist klemele nasıl bir devirde,ve ne yapmak sevdasında bulunduğunu, sira- Doktor Şefik gibi ii ve ğu maşal s a « Dâva vâkıa ve hâdiseye istinat ettir- mek lâzımdır. Hörmetler... İMZASIZ MEKTUP SÂHİBİ- NE, İSTANUL — Peyami Safa ve dolayısiyle Cemal Hüsnü meselesine ait mektubnnuza cevabımız iki cümleden iba- rettir: 1 — Biz kimseyi kendi ii sani haz ve zaferimiz için teş- hir etmeyiz. Bu teşhirde içti- mai ve ahlâki bir fayda gördü- ğümüz zaman da, mevzu ne kadar çirkin olursa olsun, ame- liyat eldivenlerini giymiş bir Doktor gibi en sefil nahiyelere ker, fakat vazifemizi yerine ge- iririz. — Cemal Hüsnü mesele- sinde söylenecek her sözü söy- ledik. Buna rağmen işin neti- cesinden son derece müteessir olduğumuzu ve cihan bizi affetse bizim kedimizi affetmiyeceği- mizi bir kere daha kaydederiz. Şelâmlar ÜNİVERSİTELİLER, İSTAN- geçmiş bulu- nuyorler. Bunlara açılacak bü- yük fikir mücadelesinin bayrak- ed (Büyük Doğu) hiç bir liğe düşen borç, elele ve omuz omuza vererek bunların karşı- görmek, bilmek ve beklemek... Bekleyiniz... Sevgiler... | me m ya rma mm sile, Mg millete, hükümete, geçliğen ve halka haber verir; ve bu AE kemiyet il sonderece pilânlı bir teşeb! gözile bakılmasinı tavsiye ii riz. Biz kendimize düşen vazi- İeyi yerine getirmeğe çalışır- ken, bu mevzuda, devletin, milletin, hükümefin, gençliğin ve halkın da vazifelerini görmek Muhbir