rkak ve raçeli bir kandi- seyre daldı. Yorganının altında dinlenen şu vücudun, bu m tad ziyaretlerden haberi öle duğu ga nın vazifedarlarını nasıl görebi- lirdi? Onun için gizli e mülâyim ve gisi ke adeti, nisyanları mü sap ile kar- şılamak ne yn ettigin- den, karanlıkları Lee gelen melek, ken cudiyetine bigâne olarak yaya başı her gece aynı lütufkâr tebessümile seyredip durur ve gafletine gü- mezdi. ebuziyaretler,şu ri aca birbirin- den gülünç iddialar değil miy- di? Mei Beeg gelişi gü- zel arr kükümlere de müti çil Derki: — Âdemoğlu, zinhar be- ni ra etme; zira b takdir- de, dimağının emrinde işleyen gizli, aşikâr bütün eo ki de inkâr etmiş olacaksın. ben, Ve bahusu: ı nevcudiyetin sahibiyim; o gezen devriyelerden korkuyorsun, Hangi hududu geçse de hiç bir sorgunun engeli yakana takıl- hangi ülkede yâağasan ve mizama tabi tutulmu- DÖRT KAPI yorsun. Mademki hayal ve te- fekkürün bile kolunu : bükecek kuvvet yoktur, şu halde ben ki o sizde olan süfli meyillerden azade ve salim bir lâtifeyim taşsız ve engelsiz yolun yolcu- kri ve dikenli bir yolu yolcusundan daha il tabii değil lie * .* ek bu gece şu sâkin ve boş odadan ayrılmak istemi- rdu; zira ağır bir uyku hi- cabile dünyadan ayrılan şu secde ederek yaradılmıştı ki YİNE DÜŞMANIMA KERVAN Kervanım yola ei a AKIL SENDEN EVVEL CÜCE VE DEV Noktalamalar y düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; * Gündüz geceye muhtaç, bana da sen lâzımsın... Yedi renkli Peygamber kuşağının altında, çıktı... Öncüsü kır atında... dular adresi ne; çeşmeye karşı dedim; şe mr içinde Aynali Çarşı» dedim. oca akıl, bilmece salıncağında çocuk; «Bir ufacık fıçıcık, içi dolu turşucuk»... Düşünüyorum: Senden evvel zaman var mıydı? Hakikatler boşluğa bakan aynalar mıydı? Mevsimler def çalıyor cücelere çi Devin yalnızlığını sular bestelem Necip bağ m Samiha Ayverdi başlangicını ne tarihten evvel- ki zaman kaydetmiş, nibayetini ne kiyamet bitirecek eşsiz bi aşk.. Belki ezel ve ebed Sie ri de bu girift, esrarlı ve s0 suz davanın aahih bir mebdel Se un bir sevdiği vardı. Bu vel kâh, gizli bir aç önlüne hicret eder, h gigi varmak için dört mu- pıdan geçer ve bu e tutan dört. sâfinin e bir siniri vakfesinden sonra ona ula Aâfiler ki, sein eze- li nisbetlerile bire yk lığı cihanının sari bekyiyi miş birer ye ve şu yata- ğında uyu dört yili defa iğilmedeu ileri geçmemiş- na: Senin aşkın gibi va tutan o genç baş bunlara: ii itibaridir, hayalidir, el idir. ie sevdiğimden başka lar dört değil de saçımın telleri kadarda olsa ben gene her birinin ni baş koyarda öyle ge Ke evgi ilime varan yolün dört vü bekçisi! Ben, ruhu- mun İİİ size esir oldu- ğumu öğrendikten sonra kavuş- tum. 1 Yastığında Sb yorgunlaşan, kâh hırçınlaşıp tebessümünü a bim kumral baş, bu gece dört kapıya varmıştı. si bu seyranın humma- nemlenen geniş alnı - ti pi kartım, yanaklarına ran b e gi vi görü- ordu. O, bu apıdan ge- ceği zaman e DE taabbüd edici bir huşü ile sarhoş olurdu. akat bu akşam bir bir VE dığı bu dört kapının dört bek- onu, hiç alışık olma- boş bir kadeh nan vücudunu onların ayakları altına Bai ak : Sâfilsr, gerçek dudağa gene onun bir oyunu gizli. Siz, doymuş ve kanmışlar- dansınız, vücudunuzun her zer- da bir kaç damla ihsan edin Melek, bu dört Min ona verdiği aşŞYı yeşil aim yaş olup aktığını gör