EBUALİ (SERCANİ) Evine bir misafir geldi. Meçhul bir kimse... Onu biriğne satın alması için pazara gönderdi. İğne geldik- ten sonra “Daha iyisi lâzım, diye bir daha gönderdi, Bu “Daha iyisi lâzım, lar ve bir daha gidişler tam "yetmiş defayı buldu. Ebuali, yük- sekliğine, ihtiyarlığına ve zayıflı- ğına rağmen 70 defa gitti geldi. Tlinci defa pazardan iğneciyi ge- tirmeği tercih etti. yi MR göreş şeyhe : dedi; seni. tecrübe et- mi Eğer iğneciyi getirme- seydin daha 700 defa gönderecek- tim. Evet, gerçekten hizmet edici- lerdenmişsin; fakat 70 inci defa gönlün daraldı. ABDULLAH (HADDADI RÂZİ) — Gençliğinde Allahı terkede- ni, Allah da ihtiyarlığında terkeder. ABDULLAH (MUKADDESİ) Rüyasında Resuller Resulünü gördü ve sordu: — Ey Alllahın Resulü, bu bizim, içinde bulunduğumuz ilmin haki- kati nedir? . Ve şu cevabı aldı: — Halkla düşüp kalktığın za- man kalbini halktan boşaltabilmek için Allahtan utanmaktır, Yâni zâhirde halkla, Hakla olmak... Bu mukabeleden sonra Resuller Resulü yürüyor, şeyh arkasından koşuyor ve yalvarıyor : — Ey Allahın Resulü, bana birkaç söz daha lütfet.. — Halkla oduğun 2 zaman halka rahmet et! bâtında EBÜLHAYR (EL'AKTÂ) Kolu kesikti. Buna rağmen ya- nında kimseler yokken sepet örer- di. Bu işi nasıl yapardı? Bilen ve gören yok; yz Çölde arslanlarla arkadaşlık et- tiği, arslanların onun yanına soku» lup süklüm püklüm ayaklarının di- , binde süründüğü duyulmuştu, Sor- dular: , — Yırtıcı canavarlar seninle arkadaşlık ediyormuş, öyle mi? Cevap verdi ; — Öylel.. Bilmez misiniz ki köpeklerin bâzıları bâzılariyle 'ar- kadaşlık eder? Sözü : — Amelini gösteren kişi, mü- raidir; iç hallerini gösteren kişi de iddiacıdır. “*» Misafir iğneci A Prbb 1 Dereli İslâmda”mutlak kudsiyet yal- nız Allaha mahsustur. Hiçbir maddi vasıtaya, bu inceliği boza- cak bir hürmet ve kudsiyet iza- fesi mümkün değildir. Bir gün Hazreti Ömer “Ha- ceri Esved, in karşısında durdu ve sırf bu inceliği belirtmek için şöyle dedi: — Biliyorum ki, bir taş par- çasısın!.. Elinden nebir zarar ge- lebilir, ne de bir faydal.. Resuller Resulünün, o cihad için, altında arkadaşlarından biy- at aldığı meşhur ağaçda, sonra- ları fazla bir hürmet görmeğe başlayınca derhal Hazreti Ömer tarafından kestiriliverdi. Ve yine bir gün Hazreti Ömer, herkesin bellibaşlı bir mescide fazla şitap göstermesi vesilesiyle şöyle dedi : — İsrâil oğullarının helâk ve izmihlâllerine sebep, peygamber lerine ait hatıraları mâbetleştir- meleridir. İşte, dindeki safvet ve asli- yete,en sinsi mübalâga yolundan musallat olan hurafe felâketi; ve bunu önleyen büyük idrak selâ- metil.. Böyleyken?.. Adıdeğmez Bir gün havada uçarak keramet gösteren birine hitab etti: — Yere in ve sadece yürü! Ve bu insana sordu : — e gidiyorsun? — Hac — Yere i in ve Hacca yürüye- rek git! Tefsirci : — Keramet satıcıları mağrur- dur. Keramet satanda köpek sesi uğ v YAZAN, DİDEĞMEN olmasa bile kendisi köpektir. Yâni gaye ye hakikat, keramet değildir, ondan ileri bir şeydir. Keramet bâ- zılarına ve bâzı makamlarda hoş gelir. Fakat irfan sahibi Sofi kera- metten uludur. Onun kendisi, ke- rametlerin kerametidir. Li Hac sırasında, öteberisini sırtı- na atmış, vatanına dönmek süzere yola çıkan birine hitab ediyor: . — Niçin bir köşede oturup yü- zünü O'na dönmüyorsun?.. Tefsirci : — O köşe nerededir; bilir mi- sin?.. Oradadır ki, sen orada olma- yasın... Yâni senin kendinde olma- dığın bar yerde... Mys rk Hacca a “ettiğini söyleyen birine şöyle d — Allah size birşey verdi, kıymetini bilmediniz ve onu koru- yamadınız. Allah da sizi çölde ve denizlerde dağıttı. — Bu sözü Hac ve gaza hak- kında mı söylüyorsun? — Evet, Hac ve gaza hakkın- da söylüyörum! Niçin vaktinizi ganimet .bilmiyor ve bilginizin üzerine çullan mıyorsunuz? Tefsirci : — Büyük bir veliye bir tale- besi geldi ve. sefer için izin istedi. Şeyh sordu: “Niçin sefer edecek- mişsin?, Talebe “Su hareket etme- yince kokar, dedi. Şeyh de dedi ki: “Ya niçin deniz olmuyorsun? Ne hareket eder, ne de kokar... ” ..* Bir yolcuya iki elma verdi: —'Bu iki elmayı beraberinde götür Yolcu elmalarından birini yi- yor, öbürünü de yemek için elini attığı zaman elmaları yine çift bu- luyor, Bu hal gideceği yere kadar hep böyle devam ediyor. Nihayet yolcunun gönlüne bu elmaların kendisine ait olmadığına dair bir his çöküyor. O sırada karşısına bir derviş çıkıp : — Ben elma isterim! Diyor. Hemen elmaları dervişe teslim ediyor we onları kimin için üstünde taşıdığını anlıyor. Ümre ie rn