İslâm ve e Herşey © Dokuz ana ölçümüzü Tamamladık. “Bü doltis ölçü, merkezde tektir; muhitteyse sonsuz... Bugünkü dünyaya, asırlık ıstırapları, irtiaşları, ihtilâçları, intiharlariyle el' atıp onu biricik şifa lâboratuvarına dâvet eden dokuz ölçü, büyük meselelerin veya büyük meseleler manzu- melerinin sayısına göre, hiç denecek kadar azdır. Fakat yine meseleleri, birbirini yutan balıklar gibi, son ve en büyük istihlâk kutbuna irca, edersek, ayni dokuz ölçü, bu defada hiç denecek kadar çoktur. «Son ve en büyük dâva kutbunun adını ver ve ger! Kan aglama yazık değil mi?» Diyebilirler insana.. Bir zaviyenin başındaki akisi alli gibi, üstüste .katlana katlana tekte karar kılan, âltalta açıla açıla da sonsuzluğu kuşatan menbaımızın, iki heceli bir hâs ismi vardır; munsabımızın da yine iki heceli bir cins ismi... © Dikkat istirham ediyoruz; menbamızın adını bugüne kadar kimse bilmiyor değildi ama, en bilinmeyen şeyler, yarım bilinip de bilindiği sanılan şeyler olduğu için, vere- ceğimiz isme bu incelik göziyle dikkat istiyoruz; ve her türlü kaba kemiyet cünbüş we fârikalarından müstağni bir hakikat Şi n Üa m 35inci ideolocya örgüsü arçasından son i lâv kaya bir iz aziye Zi iyle haber Seriiileki yem KM bel bekl - va pe Menbaımızın iki heceli hâs ismi ila munsa- ie e iki heceli cins ismi de, HERŞEY... Bir ân evvel «o kutbun ismini ver ve geç! Yazık değil mi kan kusmana?» Dedirtmiştik kendi kendimize... Düşünmeğe we anlamaya çalışalım biz, İslâmın her çürük ve günübirlik payandalar ve dayanaklardan istignasını ve her ân yeniden ve derece derece gerçekleştirile gerçekleşti- rile keşfolunmak cilvesini ki, onun, sadece ismini verip geç- menin HEŞEY ifade ettiği mutlak saadet devri, bir asrı bile durdurmadı. Ve on üç asır boyunca bu NUR, kör ve kaba nefsaniyet aynalarında bulandıra 'bulandıra, nihayet Nasreddin Hocanın harikulâde buluşundaki MAN w bir vaziyet doğdu: — Hoca, bize kuyu ne demektir, anlatır misin? — Yerine çevrilmiş minare demektir | © İşin en derin hüzün noktası, bütün bunlar din ii oldu. Bütün ba hallerin aykırıları, gerçek dinden hareket edip yobazlar neslini kurutacekları yerde, kendileri de ayni idrak seviyesini delemedikleri için, * İslâmiyeti bun- ların temsil ettiği birşey sandılar; dindön soğudular, dini sizlikten harekete geçtiler ve nihayet meydanı dinsizlik yobazlarının yüzüne güldürdüler. Ve nihayet ve nihayet, iki heceli mukaddes kelimeyi, en hafif vasıfları züppelik'olan bir sınıfın şuurunda, ağza alınmaz“ bir bayatlık, gerilik ve eskileralayımcılık ifadesi hâline getirmeğe muvaffak oldular. Düşünün siz, bizim lif'lif çözmeğe, asli vâhidine irca etmeğe,'mahrem hi iade kılmaya mecbur oldu- ğumuz kördüğüm ne girifttir / ) Herkesin sahte ve bedii (modern) ler peşinde gezdiği bu kukla ideolocyalar pânayırında, bütün Garp ve bütün Şark fikir çileleri içinde pişe pişe kül olmuş, sonra bu küllerden artık parçalanmaz “bir tuğla idrake varmış, böylece hakikati muhasebe edebilmiş ve herkse muhasebe ettirmeğe kalkmış ve dış ve ucuz tezahürler pilânında her aldatıcı teyidden mahrum nasip sahipleri olarak, bize, bu kadar ağır bir yük altına girmiş olmak şerefi yetmez mi? Bundan büyük şeref, bundan “çetin hamle, bundan ileri hareket, bundan yeni dâva olamaz; zira biz, asırlar boyunca cebimizdeki delikten astarın dibine kaçmış haki- kat mücevherini, her ân üstümüzde taşıdığımızdan' haber- siz, dişimizda arıyoruz! Ve tam yüz yıldır, devre devre <ha bulduk, ha buluyorüz!» tesellisiyle, her netice sabahı, hiçbir şey bulamadığımızı ve her gün her şeyi biraz daha bulunamaz hale geti! ispat etmekten başka birşey yapamıyoruz. Gyimdi biz, en kat'i laboratuvar tatbikinden, en mübhem ruh telkinine kadar bütün vasıtaları” elimizde tus tarak ve neticeyi başa alarak haber veriyoruz ki, insanlık kadrosunda've bilhassa muazzam ve muhteşem Garplı in- san ve öemiyet tecrübesinde kaç saadet ve kaç felâket şekli, kaç çare ve kaç çaresizlik ifadesi belirmiş bulunu- yorsa, bunların topyekün hakikati ve müsbet ve menfi haberi İslâmdadır. Sosyalizima ve komonizmanın var et- mek isteyip de yok ettiği adalet ve tesviye ölçüsünün hakikati “İslâmd. da.. Liberalizma ve kapitalizmanın” yiye yiye çatlamasına veya fertten her hakkı kaptırmâsına mâni ölçüler, İslâmda... Demokrası ya ve fikir hürriyetinin en nazik sınırları ve özü, İslâmda... Aynı demokrasya ve fert hürriyetinin başıboşluğa ve kargaşalığa “sarkün' aşı: rılığını köstekleyici anlayış, İslâmda... Nazizma ve faşizmü- nın kâ iyon gördüğü üstün ye vevruht 'müeyyi- decili, €sas, İslâmda... Herşey İslâmdas. 5 İdeolocya Örgüsü — BUYUK DOĞU — y 7001 Çerçevedan 5 lendiren... Başd. köstekli ejraf lek imam dilenciler ve geye cularla doldüran. ketsizlik bilen. ürbe bağlayi KG Bu türkü benim değil dostlar ; O'dur, söyleten beni. yle bir hal ki bu, 5 Ve duyamam söyle: Sanki yeni kurtulmuşum, arayan, dolduran,, Çektiğim sıtmadan bütün kış. Bir çocuk gibiyim, dostlar, Gurbete yeni çıkmış daa eyol)a En nefis Ellerim duada vurdular ; Tevekkülü uyu parmaklıkların iptilee; ve YU cihazlarının eşsiz fa yetlerinden Bm Dir ildeki Maliki yalancı şeyh Sfendinin arpalığını veya arpi bü büyük günah olduğundan habersiz, .sen ey din öyle. ln kapan n, ü İsyan! tutan, e a le Biz seni «din budur!» giri zl eren süt a asri YP ARA aydo, Güzelliği eyer en güzel vekil İade en güzel “siding Fildişi. kaplı cadde... Ea ileri makine... Ea üstün, şiir > san' En hummalı ilim, eşya ve ikdliserâfla sirrini aramakta bu dutsuz ceht.. .. ONE datkâvuklar gibi “müfsalliri çözülmüş, ne de kibirliler gibi b mıblı, sadece görülmemiş bir vakar Necip Fazıl KISAKÜREK PAYDOS! eke > şir makinesini kütür gs vabitlandilan. we Otomobili şeytan arabası diye isim- en efendi, galoşlu muhtar, fener taşıyıcısı baldırı çıplak tulumbacı, altın yide ve pt Ni. tesbiti için ev basan... Kadına, bütün irade hakları kapısını kapayıp köle diş sarımsakta uğur ve keramet mek Aryan kuş dal sivrisinekleri gibi, sokakları ve meydanları düşünce, söz ve meleği eden... Birkaç nazar Boncuğu, bir eski papuç ve biriki ukluk, Kb miskinlik, üyeli bağlanmayı hare- Milk nahiyel erine uydurma kargacık burgacıklar asını her şeyden üstün tutan... Eve ütün bunların dinde en asıfladıran, * P irdiek, basan, eden, bura; ir oldukça hem sana, hem de e Miyie "at... Her işte tek kaygı . Ebediyet tiğeli urnu havaya ve dundik bir tavazu ifadesi içinde,” yüzleri. incelik, ge ve saa olu bir hâl... Adli ve beledi zabıtanın Kalplerde nöbet beklediği ve nadiren dışarda gö“ Terkedilmiş bir memleket misali... ründüğü büyük müeyyide... Ve yine paydos! Biz burada oldukça, İslâmleğin fert ve cemiyet temsil za BEŞER pilâaında başka türlü anlatılması ve anlaşılması ihtimaline paydos