“ hinin okunmasını istiyor Bugün seyretti- retğbir aile. Baba savcı; çok geniş yü- rekli, herkesçe sevilen; beğenilen, doğru özlü bir adam... Ann titiz; kocasını hem seviyor, h yor, Baba çocuklariyle arkadaş gibi. Anne biraz sert görünüyor. Baba anne de birlikte, bütün ailenin içinde bir sev- gi, bir saygı hüküm sütfüyor. Bütün ;bu ailenin sofra başında güle, eğlene yemek yiyişlerini görüp de heyecanlanmamak elde değil, Babana gençliğinde sevdiği bir kadının oğlu, büyük kızı seviyor; fakat anne bu kadının adını duyunca ını vermek iİste- biraz biz mücadele oluyor. Büyük kız, bundan üzülüyor, sevgilisinden ayrılıyor. Fakat güzel sesli olan ikinci kız bu delikanlıyı beğen Bütün bunların arasında zenci bir hizmetçi var. Baba bununla çok dosttur. Bu ihtiyar zenci, bir gün azgın bir bo- ğanın önünden, hayatı bahasına iki kü- çük çocuğu kurtarıyor. Bundan sonra çok yaşamıyor, ölüyor. Ölüsünü düştüğü yerde bulai götürüyor. âyinde, zenci papas, bab O, kürsüye gelerek ölünün iyiliklerini sayıyor; sonra onun çok sevdiği bir ilâ Kalın ince sesli bir koro bu ilâhiyi okürken kilisede bu- “lunanlar ağlıyorlar. KO? babanın seçime girmesini is- ba bun- aki e pi benim, yor. Hepsini yor. İşte, aile budur! Bir millet bu türlü ailelerden mürekkep olursa; milli kuvveti o derece.yüksek olur. Beli; otuz bu'kat > nek e hayatımdan,.Allabâsşükür; Çocuklarımlabir baba SM değil, ödüle bir arkadaş gibiyim mleketimde her yanıma e şu anlattığım aileye benzer bir aile gö- rünce üzülen $izsiniz,,: dis arel oudiri güldürü- remiyorum. Bir defa daha yazdığım gibi bizde böyle gelenekli aile kalmadı gibi bir şey. Tek tük görünenler de henüz Orta- çağ sisteminden kurtulamamışlardır, di- yebilirim. Niçin böyle? Şüphesiz, Meşrutiyet- ten biraz öncedenberi başlıyan aile inkı- lâbının bunda tesiri vardır. Türk ailesi, eskisi gibi, Ziya Gökalp'ın (peder şahı) ru götürdü. aile içinde, kadın ile erkek arasında, önce gizliden gizliye, bir çatışma başladı. Bunda zarar gördüler. Cumhuriyet inkılâpları kadına tam hürriyet verince bu a sone ermeliydi. Evet, sona i, mellere dayanan yeni bir aile kurula» madı. İsviçre Medeni Kanununu hemen hemen oldüğu gibi almakla ğru mu ettik, yanlış mı? Yanlışlığın derecesi her ifade mikyasını taşırabilir. Yalnız her yıl, bu kanunun metres saydığı, gizli nikâh- larla kurulmuş binlerce çift kadınlı aile- nin çocukları meselesiyle karşılaşıyoruz. Buna karşı, daha çok iktısadi olan sebep- leri inceden inceye aramaksızın, aldığı- mız tedbirler, (palyatif — muvakkat) ça: k yarar çocuklar kolay kolay yetiştirilemiyor. . Buna hukukçular mı, iktısaçılar mı çare bulacak? Bence, en çok içtimaiyat- çıları bu işle ilgilendirmek, onları iyi bir gelmesine bağlıdır. rolü bu olmalıdır. Yirmi elinde tutan (C. H. programındaki 53 üncü madde şöyle der: “Türk içtimai hayla ailenin mah- fuziyeti esastır.,, 1943 ramında bu madde olduğu gibi bırakılmıştır. Peki; bü parti “ailenin mahfüziyeti,, esası üzerinde, dâha başka türlü çalışmak gerektir. Aile | meselesinde, hele eğitim kımından (Diyanet işleri) süpepemen de bir hizmeti vardır. Evet, Ana a göre devlet (lâik); ailede (lâik) daş fakat (lâik) de- mek dinsiz demek olmadığına göre, aile meselesinde Diyanet işleri reisliğinin de büyük bir vazifesi olmak gerektir u halde Türkiyemizde sağlam te- melli aileler görmek istiyorsak, yalnız kanuna değil; sosyoloğlarin; iktisatçıla- rın, doktorların, hele hukukçularla din letlerdeki aile kuruluşu, aile gelişimi, bu bilginlerin telkinlerinden çok faydalan- mıştir. Adesenin gözüyle“ her'hafta bir iş ve hedef: (Büyük Doğu) fotoğraf- # ) çist diyor ki: ndimize ait olan «Ke alaturka musikiye verdiğimiz şu feci yamalı bohça edasından belli değil midir ?» ve olmayan her şeyi ter: eddiye gotürmekteki hünerimiz,