pm hatırlar mısınız ? İttihatçı- ların sadrazamlarından Hakkı Pa- şa, (adl ve ihsan) ismiyle adalet ve şefkate istinad eden bir idare sistemi takip edeceğini ilân etmişti. Fakat bu vaadini yerine getiremedi. Zavallı de. sarin erme bölüğünde - ber- mutad - palar altında inim inim inledi, (idari) namı altındaki keyfi kararlarla sürgünlere gidenler menfa- larında o kadar şiddetli taçlare ve mahrumiyetlere maruz kaldılar ki, bunların içinde, koca bir Te tabletini yutarak intihar edenler bile ur etti. Bu böyle olduğu gibi, vaktiyle Sultan Abdülmecit devrinde de Babı- âlice, matbuata karşı, (celp ve taltif politikası) diye bir idare tarzı icat edilmişti. Devlet erkânının düşünce- lerine nazaran -yerli ve yabancı- gazeteciler içinde hükümete aykiri yazı yazanlar gizliden gizliye lütuf ve ihsanlarla Devlet tarafına celbedi- lecekler ; Babiâlinin hatalarını tenkit- ten vazgeçirilecekle rdi. Tuhaf değil mi?.. Milletin hakla- rını hiçe sayan bu politikaya, en ev- vel Sultan itiraz etti, Bir gün Sadra- zamla bu mesele hakkında görüşür- ken, sordu — Banı gazetecilere elaltından paralar yea söylediler, Bunun “aslı var mi m M. Emin Rauf Paşa, Babıâlinin bu gizli siyasetini Padi- şahtan saklamaya lüzum görmedi: — Evet, Şevketmeâbım!.. Avru- pada ve hattâ burada, vakıt vakıt devlet idaresine dair yalan yanlış havadisler neşrediliyor. Tabiidir ki, bunlar, umumi efkâr üzerinde nâhoş Fikir adesesiyle geçmiş gün : a... İmparatorluk, tasfiye vaziyetin günlerine ait nadir bir vesii gi VARA PİDE) LİE Devirler Boyunca Matbuat beri husule getiriyor, Bunun önü- almak ve memlekette muhalefete ei açmamak için, celp ve taltif politikası takip etmeyi muvafık görü- yoruz. Abdülmecit, bu itiraftan hoşlan- madı, Derhal, kaşlarını çattı. Ve, hiç bir Osmanlı hükümdarının gösterme- diği emsalsiz gi” hürriyetperverlikle, şu cevabı bas — ie zl Mn celp ve talti- fini, diger bazılarının yine bazı şey- ler yazabileceklerine nazaran pek de o kadar faydalı görmüyorum. Halbu- ki, memaliki mahrusamda icra ve iltizam olunmakta olan ma'delet ve hakkaniyet, o gibi eracif ve ekâzibi bittabi da ve tekzip eyliyecektir. (Vesaiki tarihiye ve Siyasiye) nin 2 nci cildinin 77 nci sayfasından bu- lup çıkardığım şu şâhâne cevap kar- şısında, Sadrazam M. Emin Rauf Pa- şanın ne dereceye kadar mahçup olduğunu bilmiyorum. Fakat bu me- seleyi parmağına dolayan Padişahın Büyük Reşit Paşa'ya sorduğu bir suale, cidden “büyük olan.o zatın ver- diği şu cevabıda aynen kaydediyo- rum: — <Vâkıâ, bazı maddei mahsusa İstiklal Savaşının saffet ve iman dolu de ; ve Anadolunun bağrın- dan kopan hareket, o günlerde büyük bir vaad belirtmektedir. Ne garip tesadüftür ki, resimdeki sekiz insandan, sağdan dördü şimdi ölü, soldan dördü de sağdır. * Ziya ŞAKİR üzerine, niyyâtı hayriyei saltanatı se- niye, hakikati veçhile malüm ve mün- teşir olmak için, iktiza ettikçe, münasip gazetelere bazı şeyler yazdırılabilir. Fakat, maddi menfaatler teminiyle gazeteleri devlet canibine celp ile hakayiki ahvali gizlemek veyahut tahrif etmek doğru değildir. Şevket- meâb efendimiz hazretlerinin buyur- dukları gibi, bunlardan birkaçının taltifi, me yere in şeylere hail t teşkil edemiyecektir.» : Sultan yek nie Sadrazam Ali Paşa da, celp ve taltif politikasını takip etti. İstanbul matbuatının da- maklarına birer parmak bal çaldığı gibi, Avrupanın bellibaşlı gazeteci- lerini de taltif ile devlet canibine cel- bedebildi. Ve ancak bu sayede, (Genç Osmanlılar) ın Avrupadaki fa- e e İz uğratmak meha- retini göste M. ie Rauf Paşa'nın kurduğu bu siyaset, en ziyade Sultan Abdül- hamid'in işine yaradı. Abdülhamit, bütün gazete ve mecmua patronlarını sımsıkı Yıldız sarayına bağlamıştı. Meselâ, (Sabah) gazetesinin sahibi Mihran, (Tarik) gazetesinin patronu Filip, (İkdam) sahip ve başmuharriri Ahmet Cevdet Bey, öyle taltiflerle celbolunmuşlardı ki, bunlar, Zatı Şâhâ- nenin matbuata karşı çizmiş olduğu çizgiyi kıl kadar aşmazlardı. İkdam sahibi Ahmet Cevdet -Be- yin de rütbe ve nişanları vardı, O da malüm ve muayyen olan huduttan ayrılmazdı, Celp ve taltif politikası, sadece tuf görürlerdi. ehemmiyetsiz bir sebepten dolayı Yıldıza celbedilen Ahmet ;Rasim Bey merhum, selinestutuşturulan koskoca (İkinci Rütbeden Mecidi) nişanının al kadife mahfazası karşısında fena halde şaşalaımış... İki parayı bir araya getiremiyen ,bu namuslu muharrir, saray kapısından .çıkarken: — Şuvikinci rütbeden “Mecidi ni- şanını vereceklerine, keşke iki meci- diyecik (o verselerdi, daha makbule geçerdi. diye mırıldanmıştı, mm. | yi