) Ni 5 ie ARTIK SORMUYORUM! Muhiddin DILER Elâzığ Halkevinde çalışırken, Ekrem isminde çok kıymetli bir dişçi arkadaşla ta- nışmak şerefine nail olmuştum. Bu zat kanun çalıyor ve her fırsatta bir şeyler öğrenmek , işin uğraşıyordu. ir gün (Uşak) tan bir parça çalıyor- duk. Dikkkt ettim; (Segâh) perdesini Rast gibi basıyordu. İkaz ettim; «Hayır, doğrudur» dedi. «Olmadı» dedim; «Oldu» dedi. Ben ısrar edince kalktı, doktor Suphinin «Türk Musiki Nazariyatı» kitabını getirdi. Büyük bir dikkatle kitabı tetkike ko- yuldum. Gördüm ki, bu kitap, güzel bir araştırma çerçevesidir; fakat musikimizi yeni öğrenenler için de bir zehirdir. bu kitabın tenkidini yapacak değilim, yalnız şu kadar söyliyeceğim : Elim- de bir kudret olsa bu kitabı toplatır, imha ettirirdim. oktor Suphinin (Uşak) ı : Sayın doktor burada (Rast) ta kullandığı (Segâh) sesini kullanıyor... (Püselik) e gelince, bu ses sayın doktorcâ tabil sestir. u sesler, rahmetli hocam Ahmet efen- dide başka, Rauf Yektada başka, doktor Suphide ee Binaenaleyh hakikati bul- mak icab ediyo; Salih Muradın Buna Biraz sonra, profesör Cumbüriyet” teki ilk yazısı elime geçti, profesörün de yanıldığını, (3/2) nin cazibesi- ne kapılıp kamaşan gözle; ya artık başka bir şey göremediğini anladım “eseridir. — lahpoa) bu üslübun sayılı üstatlarından biri. “dir. ik! <llangi Romanı okusam? “Genç Ölmüş,, 1940 ta (Nobel) mükâfatını kazanan bu roman, Türk okurların «Mukaddes Sefalet» romaniyle yakından tanıdıklarını umduğum büyük Finlândiyalı is ay Sillanpoa) nın Avrupada canlı ve eserleri birçok dillere nie (Sillanpoa), Finlândiyanm d veçten ayrılıp Ru hâkimiyetine geçmesinden sonra milli dillerini geliştirip tam mânasiyle bir milli edebiyatı tahakkuk ettirmek uğrunda çalışan cereya- nın kıvamını bulmuş değerli bir örneğidir. (Sillanpoa) fakir bir köylü ailesinin > memleketi dik) ve (mistik) bir ruh hali uyandırmıştır. İmüş» de öyle beklenmedik va- derin ruh tahlillerine Di alelâde di taerirldir. Fakat pek hususi zuhtan kaçıcı bir üslüptan gel Vu- zuhtan kaçan üslüp, bilindiği gibi şimalli mu- harrirlerin müşterek zenginlikleridir ve (Sil- «Genç Ölmüş» ün en kate değer e içinde kaynayan hayatı haricileştirir- pa tarzdadır. Gl denecek kadar anin yapısı gönen siz ve süssüzdür âka uyandıran « cek bir duruma düşmüştür. Karısının ölümiy- le, yalnızlığı artan (Salmelus) kıziyle ufak bir evde oturur ve elinde ancak doyurabilen bir tarlası vardır. Kızı (Silza) on beş yaşına gelince (Salmelus) da hayata gözlerini kapar. bu son derece kapalı mizaçlı kız, daima başkalarının kapı- sında çalışarak hayatını kazanacaktır. Hiz metçilik etmek üzere girdiği çiftliklerde, erkekler bu güzel kızın peşini "bırakmazlar; v o, onların bütün kandırmalarına karşı koya ar yaşına gelince ilk işini bırakarak yaşlı bir profesörün yanına girer. Artık ha. yat onunda yüzüne gülecek ve en mesu günlerini profesörün evinde geçirecektir. Gü- nün birinde (Armas) adında bir gençle tanışır ve bu gence kendisini verir. ertesi gün bir daha hiç görmemek üzere dünyada en çok sevdiği bu varlıktan ayrılması mü- kadd ve ir. (Silza), profesörün ,memleketten ayrıl. i taraftanda birçok e ölümden kurtarır. Hastalığı ae onu yataktan ye e hal 5 Efendileri ona karşı iyi ül k r evden kovar- lar, (Silza) artık ölüme terkedilmiştir; her ân kavuşmağı umduğu nişanlısını sayıklaya- rak ölür. Vaka, görüldüğü gibi sadedir. Fakat (Sillanpoa) kd sanatkârlığı, bitaraf bir du- ruşla müdahale etmediği bir kaderler (pano- rama) sını bize seyrettirirken her ân muha- faza etmeği bildiği” (objektif) liktedir. Bu bakımdan, eserini Şimalin ölmez roman âbi- leri arasında sayarken, kendisine de Şimalin sayılı sanat ustaları arasında yer vermekle mübalâga etmiş olmayız, Vecdi BÜRÜN Profesörü ikaz için doktor Suphi vası- tasiyle ge mektuba aldığım cevap, hülâsaten «deli» dir. onra da Ekrem Karadeniz'in Salih Muradı tenkidi çıktı. Benim de (Büyük Doğu) da «Soruyorum!» ve «Yine soruyorum!» isimli yazılarım malâüm... Profesör Salih Murat, bunlara karşı sadece susmayı tercih etmiş görünüyor, krem Karadeniz de sn ep ima ların ire ne tutulmuş... O di ya- rım (koma) lık iki ar yapıyor. (Fisagor eşeli) nin ilerle alâka- sı yok... Gerçe biz (3/2) gir kullanıyo- ruz. Fakat bununla (53 koma) yı bularak de- gil... Dizilerimizde her sesin bir (3/2) si var da onun için... yy dediği doğru... Fi- zikteki (koma) yanlışt Cevapsiz Halahiğisi bilerek bu güne ka. dar sorduklarımın cevabını yine ben hile yo — (Gam) nazariyesi... ar, 4, — İğyis ye (diyatonik) sistem- mukayese 5.— Diet) dileri Türk (eşel) i 6.— nel di icrası kabil dizilerimi 7. — Aralıklar ei 8. — Seslerin cazibe kanunları 9. — Tenafür nazariyesi... 10. — (Armoni) nazariyesi n) rm 11. — ge o 12. — Makamla: midi doktor Suphinin çok Me rr ile göstereceğim. t be kalenin dar çerçevesine sığ- Ge ikliminde kaldığım bu tezin an- laşılamayan tarafları hakkında, kimden gelir- se gelsin, her suale ayrı ayrı cevap vermeğe hazırım, Üzerimize aldığımız dâvaları, kuru id- dia ve fantazya pilânından çıkarıp ekmek gi- bi besleyici hale sokmak, her sahada ve her şubede yalnız bunu yerine getirmeğe çalış» mak... Ah, ne güzel cehdl!.. ( 'P Zincirbendler bağrına ' Nadiren e kimseye sormadan Herkes pamalrraşyı ve O'ndan af diler Fahreddin ERDİN