17 Mayıs 1946 Tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10

17 Mayıs 1946 tarihli Büyük Doğu Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Ebül'alâ El - Maarri: Kisrâ ve tebaâsı ne tuhaf... Yüzlerini inek sidiği ile yıkıyor. lar. Yahudilerse, Tanrı için, ka- nın ilk fışkırışını ristiyanlar ?.. Onlar da işkenceye uğratılan ve gözler önünde çar- mıba gerilen, fakat hiç bir taraf- tan yard şuraya, buraya, çakıl taşları serpmek ve taşları öpmek için geliyorlar insanlarda mı gerçeği göremiye- cek kadar kör?.. nlar!.. Denizin di- yapabiliyorsunuz |.. ölmezler» den olsaydınız, acaba neler ya- pardınız ? “ Biricik yastığım, ben onun sahibi kaldıkça, kolumdur. Ölün- Doğunun büyükleri : Zihni Farika Çocukluğunda ne müthiş, marazi derecede müthiş bir ha- fıza sahibi olduğbnu gördüğümüz Ebul'alâ, ileri yaşlarına doğru farika halinde muhafaza etmiştir. ir talebesinin anlattığı şu hikâ- yeye bakın: — Üstadımla beraberdim ; ona yazdığım bir eseri okumak- taydım. Fikrini alacaktım. Onun dizleri dibinde oturmuş, kendim- den yi İp ni bahse dal O. sıralarda könperlerkman biri led » Çoktandır memleketimden diye sordu. erinle ai konuştuklarımızı aynen tekrarla- 10 ce de ona yaslanacağım... ta- ğım da toprak... Geçen saatler, binek atlarım ; ömrüm de yolum... Ölümüm cismimin rahatı olacak... O zaman, gözlerim uykusuzluk. tan, ruhum buzursuzluktan, kal. bim istemekten, nefsim de kıs- kanmaktan kurtulacak... Gel de uyanık ol ve başa geç!.. Bunlar, çekeceğin dertler !.. Rahatlık is- tiyorsan bir kenara çekil, adını unuttur ve başa geçmekten vaz- eçl.. .*. Al şu dürbünü de yıldızları incele !., Yıldızların geçişi, petek- ten dökülen bal gibi,-ne de tat- lil. *Âhenk ve nizam içinde akı- yorlar. Fakat onlarda, ölüme, bir nihayete, bir sona delâlet var.. Tekrar ia ei at ne İz, ne bir şeyl.. vr Büyük musibetlerden biri de, azgınların kendilerini dindar ğös- termesi, yahud gerçek dindarla- rın azgınlar arasında bulunması... Evet; dünya iyiliklerinin başı, dünyadaki temiz insanlar olabi lirdi. Fakat böyleleri, zn hilâl şeklinde göründüğü geceler ka- da y iz çocuklarınıza taşıdığınız tohumlar» ie bıra. kın, dünyaya serpmeyin |., DİVAN Prof. Ş. Ü. dı. Hayretler içinde dondum, kaldım. Bir gün de, Ebul'alâ'nın hu- zurunda bir k uslalarını kaybeden bir bakkal, aradan hay- li zaman geçtikten sonra şairin ifadesiyle ayni eşyayı yine kalem kalem tesbit edebildiğini rivayet ameleye mutabıktır Ebul'alâ Elmaarri'deki hafı- za kuvveti, inanılmıyacak mik. yasta, dillerde mesel olmuş tarz- da garib ve müstesna bir mele- edir. Onun asıl ruhi seciyesini da, şimdilik hiç bir kiymet hük- müne yanaşmadan (Divan) ından parçalâr vermekte devam ediyoruz. Wrof.y. Edebiyat tarihi ; İlk Örnekler Yine bir rivayete göre (Tes: pis), yenilik getiren her insan gibi, cüretinin cezasını acı acı çekmiş... (Tespis) in (ditramb) korolarına verdiği bu şekil, işi yavaş yavaş sarhoşluk ilâhından ayırıp az çok hayat sahnelerine tatbik eden bu hamlesi, bir ta- kım nüfuzlu ve muhafazakâr in- sanlarca yalancılık telâkki edil- mi Tespis) yalancı diye memleketinden sürülmüş... Yeni bir keşif ve tatbik karşısında birdenbire afallayan ve hâdisedeki inceliği kavraya- mayan kaba i sikoloeyasının ne hazin ve müthiş tecellisi! Bu psikolocya, ilâhlara ait olmak üzere, bem nazariyede, hem ame- liyede "uydurma bir temsili ger- çek kabul ediyor da, vakalar âlemine intikal edince yalan te- lâkki ediyor !.. Topyekün man- tiksızlığa mantık gözüyle bakıp, kaskatı vâkıalar mantığı üzerinde hiç bir şuur fedakârlığına giriş- memek aczi... Halbuki, doğrudan kucaklayan ha- bir hâdiseyi, aslında vücudu ol- olmadığı halde var gibi göster- mek, vücuda gelmesi imkânsız bir hâdiseyi var gibi göstermek- ten, bir takım kaba telâkkilere daha garip ve mantıksız görün- müş, böylede ilk tracedy: ları, feci bir yalancılık telâkki edilmiştir. Rivayete inanıp da b k eğlendiriçi telâkkiyi gerçek >. kabul etdek, derin've ince Yuna tiyatro sırrını adığına ve ona azametli bir inkişaf merha- lesi açtığına inanabiliriz. İşte ilk tiyatro kâşiflerin- den (esp) in başına gelenler | ünekkitler, sahnede klar görünmek için aktörlerin Kli giydikleri bir nevi s (510 geren Grinikon, basini ve zenginleşi me lm dan da evvel, başına bir maske giymeğe başlamıştı. Tek, donmuş ve sabit bir (karakter) ve (mimik) ifadesi olan maske, tek aktöre, mütema- diyen kılık ve maske değiştirip uk “münasebet ifade etmez. muhtelif rolleri temsil etmek im” kânını veriyordu. (Frinikos) bu kolaylıktan faydalandi;. 4 onu daha zengin Vi ladı ve temsillerdeki hissi seciye- yi daha derinleştirdi. (Frinikos) kadın rollerini çoğalttı ve mito- t loeya mevzuları yanında, haya vakalarının da yerini ayırttı. geç hatırlatan (Milenin Zaptı) bain piyesini (494) tarihinde temsil ettirince,' halk bu hazi tahammül edemedi; v drahmilik bir cezaya çarpıldı. Vâkıalar âlemiyle tiyatro arasında, halâ giderilemeyen ya- dırgayışa yeni bir misa (476) da temsil edilen (Fini- keliler) isimli piyesinde (Frini- kos), (Salâmin) felâketi üzerine Mpa in mm buhran ümi Tracedya (Frinikos) da, fa- cia ve hissilik bakımlarından epey ilerlemişti. 6 ncı Asrin sonlarında (Pratinas) “isimli bir güldürücü bir hava temin et ti. Tracedya kuru ken bu hareket, ilerideki büyük komedyaya ayrı bir zemin ve tohum (hazırladı, (Korney) ile (Molyer) in piyesleri, onların (14 öncü Lui) devrindeki, yahut bugünkü temsil şartları, (drama- tik) Yunan san'atiyle yakın bir tracedyasının ana vasıflarını mü- talea edeceğiz. Salih Zeki AKTAY hkalsldieki yi

Bu sayıdan diğer sayfalar: