zel LALK ARI m 4 Ne a An ti ETHEM — Allah sırrını takdis etsin — Başlangıçta Belh sultanı... Ve nice memleket buyuruğu altında... Dört bir tarafı, ,madde ihtişamının en ince nakışlariyle bezeli... Ava çıktığı zaman, önünde ve arkasında, sırma ve işleme, altın ve gümüş, elmas ve inci, tel ve pul içinde bir maiyet... Minyatür rüyası atlar, kelebek topuklu tazılar... Ve Belh sultanı İbrahim Ethem... ' *** r gece, en nadir kürklere ve li boğulmuş, yatağında uyur- ken sarayın damında bir takırtı duydu. Dil verdi. Çatıda sert bir ayak ydi « i — Kimdir o? Sesi geldi : — Yabancı değil... Bir kol deve kaybettim, damda onları arıyorum | Sultan, daha keskin, bağırdı : — Ey insan, kaybolik develeri sarayın damında mı arıyorsun ? - sesi geldi : gafı, sen de Allahı, ipek ve atlas ai içinde, inci ve altın tahtlar üstünde mi arıyorsun ? İbrahim Ethem, sabaha kadar uykusuz, yatağında çırpındı durdu. Sabahleyin divan kurulur kurulmaz, birdenbire içeriye heybetli bir adam dalıverdi. Kimse bu adama, kim oi- duğunu, ne istediğini soramadı. Sul- tan, düşünceler içinde kendinden geçmiş, sordu : — Ne istiyorsun, dileğin ne? — w cuyum, buraya konmaya geldim li benim sarayım, han değil... . — Senden evvel burada kim vardı ? — Babam. — Ya ondan evvel kim konak- lardı burada? — Atalarım... — Birinin göçüp öbürünün kon- duğu yer han değil de nedir ? Ve heybetli adam, hızla geriye dönüp divan odasından çıktı, gözden kayboldu. İbrahim Ethem, şaşkın ba- kışlar arasında yerinden fırladı, mer- divenlerden koşarak indi, somaki ha- Vüzların kenarından dolaştı, yemyeşil e iğnedi, yakut renkli çakıl aşlarının üstünden Paye heybetli adamın izine doğru çup Nihayet, adamı linda tutabildi: — Allah aşkına söyleyin, kimsi- niz? gi me ateş düşürdünüz, kimsiniz? Hızırım, İbrahim Ethem, yangınlar içinde: ana birkaç saat izin verin, dedi, evime kadar gidip geleyim; ve bei buracıkta bekleyin! — Hayır! Ecel, muhtaç olduğu- nuz vale daha Par eğ zamanı deği, uyanmak Ve İbrahim Ethem, Bip yapida uyandı. #ak Bir gün de avda, gaiplerden bir ses duymuştu: — Yâ İbrahim, seni bu iş için yaratmadılar | Artık ne saray, ne taht, ne sor- guç, ne kamçı, ne çizme... Hattâ ne ayakkabı, ne külâh, ne Göle ne mendil, ne bez, ne iplik... “ik İbrahim Ethem, sarayını, memle- ketini, dostlarım, herşeyini bıraktıktan sonra, d.yar diyar gezdi; heâl ve güzel kazanç için dağlardan sırtıyla çalı çırpı taşyıp pazarlarda sattı; hamamlarda elâlem.n kirlerini yıkaya- cak kadar nefsini alçalttı oradan Kâ- beye vardı ve oradan 'varışların son- suzuna. #k* Bir kimse onunla uzun zaman yoldaşlık ett. Ayrlirken — ibrahim Etheme i ki: — Be ki sohbetlerimiz esnasında sizi incittim; belki benden pek çok saygısızlık göründü. Kabahatlerimi bildirir ve beni affeder misiniz ? İbrahim Ethem şu cevabı verdi: — Aramızdaki dostluk ve sevgi, hallerimizi öyle gizledi ki, ben O es- ada kendimi göremedim; nerede kaldi ki sizi görebi.eyim?.. Eğer ka- bahatlerinizi öğrenmek - istiyorsanız; onları görebilecek birine baş vu- unuz | *iek İbrahim Ethem : — Biz dervişlik istedikçe önümü- zü mal keser, başkaları mal istedikçe dervişlik bulur. Birisi İbrahim Etheme, kabul et- mesi ricas yle bin altın uzattı ve şu cevabı a — — En hakir bir şeyle adı- mizı dervişlerin defterinden kazımak mı istiyorsun *a* 22 İbrahim Ethem — Hak yoluna düştükten sonra m en güç gelen iş, kitap oku- u. O gün, bugün, sahifelere hiç Ee re *#* Halife ona sordu; izin sanatınız nedir ? — Bu dünyayı gönüllerine, öte- kini de isteklilerine bırakıp, burada Allahı anmayı, orada da onun yüzüne ermeyi iş edifinek... ” 2 ax Âş klar meclis kurmuştu. Arala:1- na kabul edilmek için izin istedi. İzin ye n de henüz yar ricası, sultanlık kokusu var | Tefsirci: — Yarabbi! Bu vu so, unma- sına, ayıklanmasına, temizl-mi es n*, fenaya bu.anmasına, hiçe balmesina karş uk İbrahim Etheme yo. vetilmezse, bize ve başkalarına nal verilir? #4 v İbrahim Etheme, hayatnda en mesut ve hazla dolu â.luı Sordular. Şöyle anlattı: — Bir gün bir gemide gidiyor- duk. Adamın biri şaklabanlık ed yor, şununla bunu la eğleiiyordu. Etrafın- dakiler de kaâkahadan kırılyorcu. Nihayet bu adam, şem deki yolewa: içinde en fazla hakaret edilebilecek, küçük düşürülecek, eğlenilecek birini aradı. Beni buldu... Ve saçlarımdan tutup başımı yerlere kadar eğdi ve daha neler yapmadı!.. İşte şaklaban, küçük düşürülecek adam o:arak her- kesin içinde beni bulduğu için en me- sut ânım bu... ak ün yolu, İmamı Âzam baz- ietlerine düştü, İmamı Âzamın et- rafı, İbrahim Etheme, küçümseyen gözlerle baktılar. İmamı Âzam bu hali gördü, sonra İbrahim Etheme hitap etti: . — Buyurun, buyurun, efendimiz, büyüğümüz!.. İbrahim Ethem ayrılınca, İmamı Âzamın etrafı sordu : — Bu kimse, efendilik ve bü- yüklük Min ne bakımdan lâyıktır? İmamı Âzam : un için ki, o, ara verme- un den Allahla meşgul; bizse başka işlerle. , » Yazan: *. ADIDEĞMEZ