MEŞHUT CÜRÜM EŞHUT cürüm... Dillere destan bir tâbir... Yamru yumru kal- dırımların hudutladığı çukurlu, tüm- sekli sokakta bir feryat yükseldi : — Can kurtaran yok mu? henüz dönmüştüm. 15-16 yaşlarında, (rimel)li, düzgünlü, podra- li bir genç kız, ayakkabısız, terliksiz, ayağındaki (Bali) marka çorapların tozlanacağına, yırtılacağına aldırma- dan hem koşuyor, hem bağırıyordu: — Eşek herif, öldürüyor beni|.. Uzunca boylu bir adam, çevik adımlarla kızın koştuğu istikametin aksine doğru hızlı hızlı yürüdü ve köşede kayboldu. .Mahalle birbirine girdi. Mektep önlükleriyle çukur oynıyan kız çocuk- lar, birbirinin saçını çekerek dövüşen erkek çocuklar bir ânda toplanıver- diler ve adamın “arkasından birer <yuhal> ve «oooo, maşallah!» çekti- ler. Birbirinin içine girecekmiş gibi duran evlerin pencereleri sürüldü, ka- pıları açıldı, yeşil, mor, örtülü ve açık başlar, bacaklar göründü ve karma- karışık sözlerden bir gürültü senfonyası © / meydana geldi. Vakayı anlamak ve neticenin ne olacağını görmek için vaziyete seyir- ciyim : : Biraz sonra, bir polis, bir bekçi, sokağın öbür ucundan haşmetle iler- lediler; ve hâlâ ne “dediğini kendisi bile duymıyan, anlamıyan genç kızı karakola çağırdılar. Vakanın birkaç şahidi muazzam bir grup halinde yola koyuldular. Karakol kapısında müşahitler elendi, şahitler ve kahra- man, içeriye girdiler. İfadeler alındı. Dekilada bir harf vuran daktilo makinesi saatlerce son- ra vakayı kâğıda tesbit etmiş oldu. Ve işte, meşhut cürüm denilen hâdise de Böyle başlamış oldu... Hâdise zabıt varakasına intikal etti ya, artık mesele yok... Kanun, «24 Saat zarfında» diyor. Binaenaleyh va- a, akşam saat 5,30 da olduğuna ve zabıt da saat 7 de bitmiş bulunduğu- na göre, iş, Meşhut Cürüm Kanunu- nun şümulü dahilinde Şimdi, karakoldan o mahkemeye kadar içi 5 YE # edelim nt seyir ve inkişafını takip rünüşü ile Nejat MUHSİNOĞLU Kız, dövüldüğünü iddia etmişti. Binaenaleyh (Adli Tıb) ba ,sevkedildi. Adli Tıb, raporu geç vereceği için mahkemeye sevk işi ertesi güne kaldı. Ertesi sabah işe tekrar başlandı. Adli Tıb raporu, kızın dört gün işinden kalabilecek şekilde dövüldü- günü bildiriyor. Tahkikatın tekemmülü için adamın Sabıkası soruldu. Öğle- den sonra saat üçte sabıkası olma- dığı cevabı geldi. Saat beşe kadar diger hususlarla : beraber evrak te- Mahalle kavgası kemmül etti ve o zamana kadar ka- rakolda bekliyen suçlu, dâvacı ve ağ hep beraber mahkeme yolunu — E z Dış gö- TALAN Uzun ve kalın sütunlar, birkaç ayak, mermer merdiven... İçeri giriyorsunuz, nisbeten geniş bir (hol) sizi yutuyor. Meşhut cürüm işlerine bakan nöbetçi mahkeme . yukarıdaymış... Kafilenin arkasında üst kata çıkıyorum. Nö- betçi (savcı) keşfe gitmiş, nöbetçi (yargıç) da beraber... Ekserisi kadın olan: kafile, mevcut bir -tek. sıraya yerleşiyor ve lâklâkiyat başlıyor : — Canım, şunlar barışıverseydi, ne olurdul.. — Nasıl barışsınlar ? Edepsiz karı çok ağır küfür etmiş... ei Adliye binası... Yunan mi — Hanım ağzını bozma! Bir meş-” hut cürüm de sana yaptırırım vallahi... Uzun boylu adam yanındaki de- likanlıya dert yanıyor : — Bir fiske bile vurmadım. Ah- lâksız karı... Şundan bundan her gün her gece muşta yer. Adii Tıb da, ta- bii, raporu, dayak yedi diye verecek!.. Havı dökülmüş kadife mantosunu derleyip, sözüm ona usturuplu şekil- e, yorgunluktan yere çömelen ve çömelince de kenarları fistolu donu gözüken rastıklı, sürmeli bir kadına, karşıdan bir başka kadın seslendi : — Ebe hanım, m bir sigara sar! Bu iş uzayacak | Ebe hanım başını iii yana sallı- yarak : — Rahmetlinin bir lâfı vardı: «Romanyada karın, Bulgaristanda malın, Türkiyede dâvan olmasın h... Birden gözlerim duvara ilişti. Hay- retl.. Resimler, yazılar... Mahkemenin, bütün duvarları yazı ve resimlerle do- lul.. Müstehcen sözü bunları ifade edemez. Bir mahkeme duvarında, ay- lardanberi gelenin, geçenin, gördüğü, okuduğu yazıları, oldüğu gibi ve oku- nabilinen kadarını aynen not ediyo- rum. Evvelâ bir şiir : Darı dünya hoştur ama akıbst mevt olmasaydi Cenneti âlâ hoştur ama şiddeti nar v asaydı Darı dünya müzeyyen bir hanedir Nefsine aldanmıyan merdanedir Biraz ötesinde, bir hançer sokulmuş . büyük bir kalp resmi... Üzerinde «Neri- man> yazılı... <Pe....nk topal Cemal»... Daha ötede yeni harflerle, fakat talik hat taklidiyle «Buda geçer yahu»... Hemen yanında koskoca bir burun ve bu burundan sü- mükler akan koskoca bir kafa resmi... Bu, (Yani) isminde birine aitmiş, öy- le yazıyor. Okunmıyan Kirik yazı... Sonra bir şiir daha... Ay Bunu yazan muhalif bir ring Kendi yok ismi olsun yadigâ Hayretten büyüyen gözlerle ya- zıları takip ediyorum : <Armen ve Sabri burada cürmü meşhuda geldiler ve kocası da bera- ber...» Biraz yanda €&srarengizlik. ifa- desiyle «Gece Kuşu» ibaresi... Daha ötede iki balık resmi... Yanında bir iftihar nişanesi : «Abo...lu katil. Cemal ma :resmi... Kalemimin hicabından yazamıyacağı ve yazdıklarımın ekserisini de nokta- lamakla geçtiği cümleler, :kelimeler... Belli başlı bir meşhut cürmün peşine takılayım derken, daimi ve hakiki meşhut cürmümüzle karşılaş- mış oldum. 151 Yanında büyük harflerle