Ge - Ne dün var, ne yarın! u zami ŞANA, sânat vefikir ahlâkımızdan tam 15 madde göstere- yı : Birinci madde: Kendimizden baş- ka herkes hakkında peşin hükmüm! «Başkasından bir şey çıkamaz |» Gözümüze ne çar- parsa çarpsın ; eser, kitap, hamle, hare- ket, tavır, eda, herşey karşısında hem bu gözlüğü takarız. Ve gör düğümüze göre değil, gözlüğümüze göre teşhisimizi yapıştırırız : «Metelik etmez! Aşşağının bayağısı! Kötü çi edi apak dudaklarımızda değil, aldi izd Duylar” ei çıkamaz !» Tr İnanmayış ki, tersinden bir inanı olarak ifade edilse, inkâr softalıklarının en kabası şeklinde meydana çıkar Okumayı, e dileireyi; e mayı, 3 yi, i, bulmayı, denemeyi, ölmeyi, bâsılı birin. aptallık sayarız. O, vvelde! dur. olması, hattâ dehâsını tasdik ettirebilmesi için t , yazması, çizmesi o ası da el pençe si silinip gitmesidir. Eğer dâvasında ısrar eder, karşımıza her çıkı- şında ayni fikir MlikaBulz kasvetli sura- tını takınır, ayni şeyi birkaç kere tekrar- larsa o hazırdır : «Deli Bir diker; bir iddiayı, bir deye bir tezahürü, bir hamlede kavrıyan ve belli- başlı unsurlara irca edip, ya ei ve topyekün ibtal, yahud hemen ve topyekün alâka işareti veren keskin sezişlerin hak- kı inkâr edilebilir mi hiç? Fakat kaynağı fikri olan o sezişle, kaynağı ahlâki olan bu inkâr ediş arasında, iten arslaniyle (bonmarşe) arslanı farkı var. İnkârlarımız, Ml bir ve ölçü kutbunun itici e çekici My lerine değil, ahlâk bozukluğu yasamızın «Başkasındanj birşey kil hükmüne dayanır. © İkinci madde Ustayı, bizi ille ve Bağtenğirni tesiri red ve iptal temayülüm Yıkık bahçe duvarının en e se ir taşına ii me ve şatafat içinde körpe kanat- larını çırpan, ilk ö- tüş "tecrübesi yapan sirinden doğduğu ana kadar şahidi olduğumuz nesil sep ami bütün kıstâs değeri bundan ibaret. Halbuki züdi ve iptal hakkı, tasdik ve anyana, son derece ulvi doğar. Onun sahibi, yatağına oturur, başını iki dizi Fikir Ahlâkımız Necip Fazıl KISAKÜREK arasına sıkıştırır, kendi için dalar, daldıkça dalar. Mazisi ve istikba- liyle, dostu ve düşmaniyle, ustası ve çırağiyle hesab şer Kendisine ve baş- kasına ne borçludur, kendisinden ve başkasından ne kel klıdır, ruh ve içtimai şartların mirasıdır, hangi ruhi ve içtimai şartlardan miras hazırlamakta- dır, nihayet taşırdığı veya içinde kaybol- duğu maddi ve marevi h ara nelerdir ; düşünür, düşünür oğlu düşi Sonra ebedi ve esasi bir kıymet Bn varır ve artık dilediği gibi red ve iptal e Bizde bütün bu ıztırablı işler ydi aksine, gıdıklanan insanların, üzerlerine bir el uzanır uzanmaz ürkek bir hareket yapmaları gibi, menfi bir ihtibâsın insi- yaki ifadesi halinde, ustayı, tesirinden doğduğu adamı, aile ve an'aneyi red ve iptal etme temayülü vardır. Buna, astar tarafından giyilen elbiseler tarzında, tesir altından çıkmanın değil, ters kemal tesir altında inlemenin misali derler Üçüncü madde «Zekâ, istihzadır!» telâkkim Zekâ... İlâhi nimetlerin © se den biri... İlk insandanberi, zekâya kötü ve a 1 mai şey göziyle Eaemd ni çıkmadı. , bütün ei pey yara bütün insanlik ist ter,sever ve ir.Âlâ! Zekâ, her işte olduğu ai ee istih- zada da bbüile; Belki birkaç kuvvetli kalem bunun şuur ve misalini de vermiş- tir. Fakat ne yâpalımki bu çe — ayağa düşer ve ebedi istismara yol a ö zek ismine lâtife dediğimiz incelikle, lela dediğimiz kabalık ara- sında, ber istikamete çekilmesi mümkün bir ok gibi şaşırır kalır. İstihzayı pray su içtiği tek çeşme sananlar, bu çeşmedeki musluğun kaç türlü ie 9 ağar, her çevrilişte nasıl bir kıvam teşekkül ettiğini, her kıvamın kaç mâna taşıdığını bilmedik- l ve dışına mu u hamal gibi açarlar, bir hamal gibi alay e- oyun çıkar. Her kalaylı gi era fenalığa açar. Bizim islihzamız da bu soydandır ve ismi zekâdır! evi içindir ki, bizde ar- . kadaşını en iyi tahlil eden, onunla €n iyi alay edendir ünlemi Ve yine onun içindir ki bütün fikir ve san'at piyasamız, ası ta- şıyan oromancılar..' Semiz bir domuz burnu yerde, karnına çekercesine er a sabahleyin ş bir s yaptığını ilân eden SAMİ (Frak) giymiş tabtakurularına Koni âlimler... daha neler, ep neler. adde Yüzümüzün, merhemsiz, sargısız, peçe- siz çıbanı... Bir iie üstüne çıkıp: z bağırmamak ve tepim tepim tepin mehi pdy la gi bütün tezahürleri mübah sayılır. Mahalle aralarında, er yüzün- den, hiçbir kurşuncu ve üfürükçünün «Kıskançlık nedir?» diye bir de Tasav- ,vuf adamlarına soralım «Ruhumuza aid le bir maraz ki, başka her illetin-çaresi var, onun ;yok...» Ss tan geçen bir kadına bir erkek, nihayet bir sihre kapıldığı ve buna kapıl- maktan nefsini alıkoyamadığı için bakar. Ya bir kadın, başka kadına nasıl bakar, dikkat ettin mi? Ayni cinsten şeylerin birbirlerine üstünlük göziyle ba- kışları korkunçtur. Kadının kadına, köpe- imamın sahtı muharririn vesaire... muharrire bakışı, vesaire Doğmıyacak bir günün şafağında ese- rini kaleme almıya niyetli bir müstakbel dehâ taniyorum ki, en iyi dostu diye andığı bir muharririn güya muvaffakiyet kazanmış bir eserini, baştan başa aley- hinde bulunarak Avrupada tedavide bu- lunan karısına göndermiş; karısı da eseri, son sahifesine tek bir kelime ekleyip köcasına iade ek mişti: «Kıska Yarı Soldati yade kıymete yakın, yarı yoldan ziyade fir ir uzak bir adam mısınız? yazmayınız, eserinizi; yazmamak” Yazı etmeyiniz, niyetinizi; konuşmayınız, talâ- katinizi; susmayınız, temkininizi; sevin- meyiniz, neş'enizi; ıztırab çekmeyiniz, tahammülünüzü; giyinmeyiniz, elbisenizi; yine elinizdeyse Kii kefeninizi kıskanırlar | Tanrıkul üzünde fevkalâde ra- hatsız bir serra Mi sustu. Bahsinin yü- ü ys emme ye gibiydi. n, devam buyurun! Diye in A AMAN kendimi alama- am buyurun! Kurtarıcı teşhis sizin Şile nl irinkedeii dedi, bu mevzuun kasveti © nefes - — Bekle, altında GUKAlD AŞAR için biraz * alalım ve ciğerlerimizdeki havayı yeni- Dn leyelim. Sonra gene (otopsi) mize devam ederiz. 7 gibi süprüntüleri bile.