Seğmen * Bilmem kaçı kaç geçe, Ml Sarka Bakışı o Herşeyden evvel, ilk Doğu-Batı e yapan, Garplıdır. Eski Yunan'da tarih babası (Herodot), alm kendi kavminden ibaret bildiği ve o zamanlar mânada yalnız kendi kavminden ibaret Garp dünyasını Şark istika- metinde toslıyan Fars kütlelerine bakıp, iki oyri topluluk arasındaki mücerred duygu ve düşünce hamurunun farkla- rına göre iki ayrı âlem sınırladı: Şark ve Garp1.. Gr. gün bugün Garplı, Şark dünyasını kendi içinde istediği kadar başka başka ve birbirine zıd ruh iklimle- rine bölünmüş görsün; tarih boyunca ve henüz kendisi dünyada yokken onu istediği kadar değişikliklere ve yeni doğuşlara sahne olmuş bilsin; manzarada daim sabit bir ruh) ve zihin hâletinin damgasını aradı. Garplı, eski Yunan ve Roma'da olduğu gibi, (Rönesans)dan sonra ve bugüne kadar, Şark deyince, hep belli başlı ve kabahatli bir insan soyunu çerçeveleyici bir mânaya sım- sıkı bağlıdır. Bu mânanın özünde, kısaca ve kabaca, Doğu şudur : Vâkıaların hendesi ihtar ve icabından anlamayan ve kaçan, karanlık ve dolaşık hayaller peşinde ruhuna çekilip kabuğunu ve m sahipsiz ve açıkta bırakan biçare ve enâyi insan kadrosu!.. ö Garpte (Rönesans) tan sonra belirmiş ve yerleşmiş bu Şark telâkkisi, eski Yunan ve Roma'ya doğru (Rö- nesans) tan evvel de, hemen hemen aynı teşhisin ayrı bir vâkıası halinde şöyledir: Şark; kör ve soğır ham kuv- vetten, duygusuz. bir yıkıcdık ve yakıcılık dehasından başka değer bilmez vahşi adam yatağı!./ Topyekün ve vo vk re EN Şark, toryekün bütün ve çığırlariyle Gar ünde, taarruz halindeyken leme bir vahşi, pera lie yken de fikirsiz bir enâyid © (Rönesans) tan sonra, «dünya ön emniyetine eş, Gırplının kafasına çakılan bu mâna, bilhassa - tâbire dikkat - Garp okur yazar ayak takımının orta malı bilgi- sidir. Aynı Garbın sahte ve kifayetsiz taraflarına kadar uzanabilmiş birkaç Garp münevveri gözündeyse Şark, herşeye rağmen anlaşılmaz derinlik ve şahsiyetini muhafaza eden, kerrat cedveli kapanında hapsedilebilir bir dava olmaktan uzak yaşayan bir giriftler ve hârikalar ufku; Peygam- berler yatağı ve ruh ilimleri beşiği... Fakat taşkın ekseri- yeti ve ortalama anlayışiyle G rplı, Şarka doğru en insaflı ve hatırlı bakışını, nihayet (P:kadilli) de bir Hint Racasının kavuğu ve tepesindeki elmas gibi, basit fantazya pilânından a ve (Binbir gere) hoyrelinden ilsriye geçirrmez. 1007 Çerçeveden şanları silinece! Kadınları herkesin Bilmem kaça kaç kala; Ya erkence, ya geçce, Sıram gelir... Hoppalal.. gibi şişmiş bir cesed... Yala; n u. ile, şehirlerin ışığı.. , Şehirlerin ha- Altımda gıcır gıcır, vasr... Taklid, şehirlerin m bedi. sü ne kendisine, ne de gebze şehirlisi ne kendi- Kişner durur «cansız at»... sine, ne de idarecilerine; idarecileri Ap kendisine, ne iy hakka inanıyor... Parasının, ek Yol, üç b ildir; Tibiğlün maddi ve mânev a n miyet ve keyfiyet ölçülerinin ayarı bozuk... Tücca; 01, 0g beş, aımlıkdır; kıtlık ve kıyamet gününün üyük S al) Sri yılan balığının kaya balığı Ve ölümsüz hakikat. peşinde gezmesi gibi, küçük ali takipçisi, Ki önid rlamak, söylemek, yol & : i mak, sirları kucaklâmak, ilk se vap ve gün nahı maria Ahmed ABDÜLBAKİ Nihayet gökten ateş yağdı ve (Sodom) ve (Gomors) andı yandı yandı kül oldu. “ mının tesiri * nasebetlerinden, sistemli hak ve nizamdan, her türlü hen- layıcı edebiyattan |zülüne - «Södom) ve (Gomore) ŞA - Nİ İki şehir... Bir cemiyet... Tarihin a IŞ... Yaşamış, yaşama; debi e yaşayacak... a akreb, zehir ve şeytan yaşadıkça böyle bel deler ve cemiyetler de yaşayacak... rgün tepelerin& inen semavi gazabla nam ve ni- . Fuhşun, ys Oi başında sar'a çal başı yularlı da çocu! kl başi boş... Ak si elerde takallüs, teşennüç, inkâr ve istihza, müthiş bir felâket tuğrası... niZ 8 nefesini verirken tabii v . Ha | & Hemen noktalayalım ki, son zamanların Şarklı okur- yazar ayak takımı, iki dünya arasındaki muhasebe zarüre- tinin doğduğu hengâmelerde ne dostunu, ne de düşmanını hesaba çekebildiği için, işte bu Garp okuryazar ayak takı: altına girmiş, dünyayı — ene onun mari- fetli aynasından seyretmeğe başlamışt p okuryazar ayak takımının gi temsilcileri ve bul bilgi dağıtıcıları gözünde Şark, (Rönesans) tan sonraki bakışla, insani ve içtimai inanış ve oluşların fert fert münasebet şebekesini kuramayan, ferdi herşeye karşı alâka ve mürakabe selâhiyetinden uzaklaştıran, fert değerini bilmeyen, sadece birkaç ruhi eda ve renkten ibaret, koca bir ölçüsüzlük ve şuursuzluk âlemidir & Garp okuryazar ayak takımıni - bu ayak takımı son derece kuvvetlidir -en ileri temsilcilerinin ağzıyla ve anlatmak istediklerinin : faizi ve fazlasiyle konuşturmak isterseniz buyurun: «Şarklı daima mazide yaşar, hali limra savaşmaz v2 istikbale sarkmaktan korkar! Ne ilmi vardır, ne tenkidi! Dindar olabilir, fakat sebeb ve netice arayıcısı değildir! Neye olsa inanır; fakat hiçbir mevzuda tarif, ihata ve isbat hummasına düşmez! Demek ki ne inanılacak şeyi bilir, ne de inanılmayacak şeyi/.. O sadece inanır, bilmez! Tabiata hâkimiyet adina bütün cehdi, şiir ve tılsım tedbirini aşamaz! Aklın madde üze- rindeki nüfuz e yolundan, hiçbir âlet ve usul buluşuna çıkamaz! Şırklı k ısındı, parmakla sayılabilir, gözle görülebilir, karişla ölebilir. akılla isbat edilebilir" hiçbir mak Sağlam gerçek vâkıalar âlemini kaybettikçe kay- betmişt «Şa te Garbın makine ve madde keşifleri âlemini ne kadar üstalıkla re SP kalkarsa kalksın, davayı bizzat ruhu ve >. çe ma için daima sa- tıhta ve dciz Kalsasktır «Şarklı, saf seray fenden, dış dleriden, dış âlem üzerindeki zaferlerden, hürriyetten, fert ve cemiyet mü- desi ölçüden, dış âlemde birer miyar ve mizanı olan her- seyden, bütün ge k ( sanatlardan, hayatı kucak- bir hasret duydukça, Garbın ünç ve Beli Deliğin düşmeğe mahkümdur | BÜYUK DOĞU Necip Fazıl KISAKUREK pek uzak veya çok yakın bir devrinde yaşam Hayvanlarının enin başka, sol tarafı yok... Çehrelerde, burunların sağ taraf ve samimi.. ın vicdanı ve aksülâmel has.