BEYAZ Adliyenin loş koridorlarında, beyaz zehir sıraya yasla. n ismini heceliyecek sert se- sini beklemekte, Başmı şol omuzuna ya. Xırmış, donük gözlerini duvarla otavanm birleştikleri yere dikmiş, bakıyor. Belki de öyle görünüyor. Berber makası görmemiş saçları, kulaklarına kadar geçen kasketin-, Adalet huzurunda, işledikleri — Nasıl, İni lee ilk gelişin mi? diye sordum. O, samimi bir alışkanlıkla, başmı sağa sola sallâdı. Sonrâ, dudaklarmi ağır, ağır oynatarak: — Bu zi dedi. Ve — Suçun n Fersiz li mor halkalarından firlaği büyüdü: h cakmış gibi, parladı ve — tmışım ! -—— Bunu isbat ettiler mi barı? Öne doğru hafifçe eğildi. Üstüste koy- duğu ayaklarını irem mırıldandı: —İsbata hacet yok. olduğu gibi anlattım, "Türklere yardıma hazırız. Fakat bilirmisi. niz ki bir sultan Abdülhamit istipdadı yok, Bir Türk istipdadı. vardır. Bugünkü İğne bele etmesini bildi. Fakat (omeşrutiyetten Niş ek My Kendim, her şeyi ; . Mehmet Turhan TAN — Yahu, sen ne güzel (konuşuyorsun, mektep medrese gördün galiba? çekerek : - Evet, her çocuk gibi ben de... N Kadın ve beyaz zehir —< Sormak ayıptır amma, merak: Kaç ya. ındasın ? —'Tam yirmi beş. | — Galiba inanmadınız, amma tam yirmi beş yaşındayım — Hiç irinenliz olur muyum, - Sözüne inanan bir adamla oniki pek memnu! — Eksik EN By diye, mukabele et- ni inde n güne didikliyen, vakits'z ölçekte, ellerine demir kelepçeleri geçir- ten, yanma jandarmaları, karşma adaleti diken, bu medi toza nasıl alıştm? Biten sigarasmı, tap ezerek Ssön. dürdü, Uzun bir nefes aldı: sonra Arnavutların, Araplarm, Kürtlerin, Çerkeslerin, ağ mn > mek ki nikap düş Evvelce re Hayriye) ile ge iyiş e Şise İml &iyanlık davası (o yanında şimdi de gayri “Türk müsiümanlar davası vücut bulmuştu. Bu dava ise ötekinden beter, ötekinden da- ha korkunç; ötekinden daha vahim idi. Çünkü Türklük perm kalmıştı. Ve, m amile ruhunu, “mi “mülkünü la tehirdest katmıştı. Mil iü v li mefküreciliği de yoktu, Her şe çiliğe hem Şimdi de, gayri Türk rl Ee Jen Mei fi 19 ön dokuz yaşmdaydım. Bir gün em oturmuş, kahvede (pişti) oy- - nuyorduk. arkadaşım; bir aralik , cebinden | alarak burnuna çekti. istermisin, na gidecek dedi, Ona uymakta görmedim. O gün bugün, bu to. zu kullanırım. Beyaz tozun esiri uyuşuk elini cebine soktu, bir not defteri çıkardı. Yağlı yap. rakları arasında sararmış bir gazete par- çası bularak bana uzattı. Bu bütün e ruatile bir eroin fabrikasını (temsil e bir resimdi, Cam huniler, tüpler, anlar, şişeler, hepsinin arasında da konuştuğum adı — Demek Sen eroin de imâl ettin? smini fabrikayı kurmuştuk. Çok iş yapamadan, yakayı ele verdik. gemi zehiri nereden tedarik ederler? arıp, m da tedarik edilir. Galatada bir kaç kadın bilirim, ne zaman gidersen git, boş çevir. mezler. — Peki onlar nereden bulur? Fabrikası olanlardan, —Bu sefer nasıl yakalandın, Meler mi. sın? Elile çenesini tuttu. e dolaşıyordum, eski bir müşterime . Eroin istedi. Bir pa- ket uzattım. m sırada bileğime iki el ya. pıştı, Memurlar onu çığırtkan gibi kullan. mışlardı. Kolay kafese girmezdim amma Ooi- du bir kere... — Barı, ilk hapise girmen, biraz bu ha. . ç yattan uzak (kalman, seni bu zehirden so. N ilkindi, düşlerini gireli a hastahanesire nil On beş gün orada kaldım. Aradığımı ii Sıkmtıdan çarşafları paraladım. İki sen de hapishanede ondan a; N —Bu ağ ayrılıktan 'sonra tekrar na. sıl başladın sağın ir ergen çıkmca bir n» dan 0 elimi bir paket melike. Şimdi yine öyle olacak, hastahanede ve işkence dolu Oi a de hap ishane. Çıkı an kurtulabilir miyim hiç. Bu sr mübaşirin kart sesi koridorlar» d . Onu çağırıyorlardı. Başile bana veda Pğ Meraklı arı peşinde sil. rüyerek mahkeme salonuna girdi. i “müslümanlar , hıristiyanlardan dâha berbat bir m aleyhine yürümüş bulunuyor. ik. Ben, bı (Tanzimat tuzağı) rum, Bu tuğ in “düşen de Türkler olduk. akikaten, üç dilden mürekkep Osmanlıca germ ai halk iügetile söylemeği ve, yazmağı bir — a ie ettik, Milli varlığımızı un wi ei bie bir mefiküreden kıldık. İşte (Tanzimat) yedi Sami Pie > NM Xi b ei di “fkozmopolit), ye ms yi