Sabife 4 Şah da arkalarından geliyordu. Bir az ileride içi kaynamış su dolu kazanlar vardı —— Müslüman kanımı baksız yere dökmek yaza mudur? Ça- Puloulara gazi mi denir? . » — Şahım, kulunuz... — Sus herifi. Şimdi başına Uçururum. — Otagayi başina ge- çirmek - için sultan icazeti lâ- “zımdı, sultan icazetil.. Sen, hâmr gi sultandan bu icazeti aldın?.. Mecliste derin bir süküt sü- tüyordu. Duyulan, ancak Şahimw hiddetli, hiddetli soluması idi. Bir aralık ayağa kaiktı ve vezi- Tin önüne dikildi — Kalkl... Vezir kalktı.. * B - Şu herifin başından otü- gayı al da başına geçirl.. — Vezir, düzme sultanın- Başın- dan otagayı aldı, kendi başına “geçirdi. Diz çökerek Şahın ayak- — larını öpmeğe başladı. İsmail Safevi, korkunç bir / şekilde gülümsüyordu: — Memnun — oldün mu bakar hm?... — Kulumuzu ihya ettiniz Şa- him! — Hah şöylel.. sonra benim hâs sin.. Düzme vezirle rinden: — Eh atlattık! Diye mırıldandılar.. Fakat so- vinçlerini gizlediler. Şah: — İşte şimdi icazet verilmiş oldu! Dedi ve bunu müteakıb kala- tasını aldı, — Haydin bakayımı, saade- time, şevketime içinl. İki düzmeler, delicesine altın taslara sanıldıiar ve muhteviya: tını sön damlasına kadar yuvar ladılar. Fakat bu aralık dörder kolun gırtlaklarına sanıldığını gördüler. Şab, gizli bir işaret fırlatmıştı ve derhal köşeden beliren dört nefer, anide bu heriflere çullan- mışlardı. Vezirs — Amanl.. Şabım — merha: met eti.. Diye bağırdı.. Düzme sultanda ise kımıldanacak hal yoktu.. Ne oluyordu, nereye sürükleniyor: lardı?.. Dört mefere dört kişi daha inzimam - etmişti. Onları kol, paça, gırtlak, ense yaparak adeta içleri dolu iki çuval gibi taşır yorlardı. Şah da arkalarından geliyor" du. Bir az ileride; içi kaynamış su dolu kazanlar ve onların ak tında hâlâ panldıyan ateş y- gınları gözüküyordu. Şah durdu: — Bağlayın! dedi, herifleril Sem butidan beylerimden. sultad; içle- ve Baç Rüşdü ÖKTEM Ümümt ceşriyat ve yazır işleri müdü vit Hatndi Nörhet ÇANÇAR İDAREHANESİ İzmir İkinci Beyler sollağı CHalk Partisi binasi içinde Telgratt İsmir — ANADOLU Telefon: 2776 « Fosui katumu: 40 ABone şeraiti Yıllığı 1400, alta aylığı BO0, üğ aylığı 600 kuruştur Yabancı memleketler için - venelik abone ücreti 27 liradır. — ANADOLU MATBAASINDA k BASILMIŞTIR e Yazan M. Ayhtan — 35 Sonta geme emretti: — Hayır, bağlamayın. Çaba- larırketi görelimi Artık iki: büyük ve siyah' kar zanın dibine gelmişlerdi. Düzme Veziti — Şahım merhametl — Diye bağırdı, bizi ba kazanlara at- mâyınl Kılıçla idam ettirinl Bu çok büyük ıztırap verecok, aman şahımız! Artık iti kazanların — dibine gelmişlerdi. Sekiz kol, bitap bir halde sürünen - sullanı yakaladı. Düzme sultan inim inim inliyor- du. Onu ha doğra — kaldır- dıktan sonra koca kazanın ke- narına dayadılar ve fırlattılar. Kaytıyan sularda aa bir fetyad yükseldi. Bir — vücud, adeta bataklığa dalmış. bir de Mmüz gibi kıttıldadı; çabaladı. Vezik kulakları yırtan — bir fetyadla gözlerini kapadı. Tam | bu sırada ayni iri, kuvvetli eller ensesine, kollarına — yapıştılar. Neferim biri vezire: — Haydi bakalım, dedi, sew de cehennente, arkadaşmımı ya- nına.. İki”saniye sonrg vez'r de kaye nar suların dibine dahmş ve sönra yüzüne çıkmışt. Çabıl- yordü, yanıyordu, pişiyord'r. Çok sürntedi, Ker ikisi de, atık öbür âlemi Bulmuşlar ve hindi gibi haşlanmışlardı. Ertesi gün Bir eiçt Tebr'iden İstanbula gitmek üzere yola çı- kıyordu. Acem şahı; oda Bir mektup ve bBanı hed'yeler bil- hassa ve bilhassa korkunç bir armağan verm şti. Bunlar kâmi- len Beyazıda mahsustu. Şah, bu mektubunda Teke mutaassıbla- mhi nasıl tecziye ettiğini ve iki memleketin dainta dost kala- ctklarını yazıyordu. Bu korkunç armağan; Horasan beyi Şebik Hanın Kkafatasi idi. Şah İsmait kafatasını kadeh yap- tırmış, fakat kalayı da tahni ettirmişti. Bunu şimdi Beyazıda gönderiyordu. Bu hareket; ayni zamanda bir meydan okumak mahiyetinde idi. Siyasi bir teh- diddi, çünkü maktul Horasan beyiş sünni idi ve daima Os- manlı — hükümetinin — müttefiki kalmıştı. Şimdi ise onun kala- tası, müttefik Osmanlı büküme- tinin padişahına gönderiliyordu. Bir gece evel s.ltanla vezir haşlandıktan sonra şah, Osmanlı ülkesinden kaçıp gelenlerin bir kasmını alıkoymuştu: Tarzan: Balta de l — Dünkü nüshadan mabat— * — Tarzan Zigfridi belinden Battuğa gibi sırtma vürdü. ve iıyılılııık kaçmağa başladı. Yolda gaç hx H — Korkmayımız! Sizi Doriksin ! yavıma — götürüyorum. Dedi. Fakat İvar kendini çar buk topladı ve iki dakıka içinde — Binlar, dedi; — işimize ya- rar, geriye - kalanları defedin, hatta sırtlarındaki elbiseleri bile çıkarın, sürünsünler keratalari Bu emir de derhal tatbike başlanmıştı. Mitekim elçinin ha- reketi günü, Tebriz şehrinde gıplak bazı serseriler titriye tit- riye dolaşıyorlardı. Fakat hiçbir kapıdan ne bir elğne Bir lokma gözükmüyordü.. — Sonu var — Vur al.'v—urdu aldı! Kır al : Kiırdı aldı! Çal al da keza.. Cezaevinde, işledikleri bir suç- tan dölayı, dün üçü mahküm biti mevkuf o'rmak Zücre dört kişi mevcutlu olarak ikinci Sulh ceza mahkemesine - çıkarıldılar. Bunlardan hırsızlık suçundan dölayı iki buçuk seneye mahküm , olanlardan birine hâkim Naci Erel sordu: — Söy adin? — Vuralf — Vurdun âaldın. amma, iki buçuk seneye de mahküm oldun. ene harsızlıktan - bir buçuk seneye mahküm olanlatdan ikin- cisine sordu: — Senin — Kıral! — Sen de kırdın aldin, ceza- yal çarpildin. Hirsızirktam yedi âaya mahktüim ©lan Üçüncüsüne de - sördür — Ya semn soyadın ne ba- kalım? — Çalal! — Bravok Tam işinizle uygun adlar bulmuşsumuz. — Çal al değil, yani Çâlal, kâpıyı çalmaktan gelir! — S ü onü başkalarıma anlat. Hükim, anasını — öldürmekten suçke dördüncü cuçlaya hitab etti: — Senin soyadın nedir? — Almadım! — Sen de kend ne uygun bir d ak bari... Bak arkadaşların ne mütasebetli isimler bulmuşlfar.. Mademki — katilden — mevkufsun dardun! (Kür gibi işlediğin su- ça uygum bir ad Bulursun; olur, gidet? — Ben anamı gayri meştt münasebette yakaladığım — için öldürdüm. — İşin tuhafına - bak ki, sen de ahlâksızca hareketter bulum duğun için buraya getirildinl Evrak — okutdu.. -Hüâdisemin mabiyeti- itibarile duruşmanın gizli yapılmasına karar verildi. söyadin? bir sürü muharip faaliyete geçti. 2 — Tarzan ayaklarımın bü- tün kuvvetile koşuyordu. Fakat her tarafta Viking vardı. Mevkü, sade nazik değil, çok ta tehli- Keli idi. Nerede ise tamamven yolu kesilmiş olacaktı. Z girid gok büyük - heyecan ve korku içinde idi, l ahKemelerde Karı koca davası “Bu kadın yüzünden 25 senedir zından hayatı geçirdimi,, Kadın cevap veriyor: .— “Kendisine kul, köle oldum amma, bir türlü makbule geçmedim.., Son günlerde Sulhceza mah- mahkemelerinde kanıkoca —ara- sındaki — geçimsizlik, — hakaret, dövme davaları bir hayli: çoğak dı. Her gün bu gibi dört beş davanın duruşması yapılıyor. ve ekseriyetle kadın müşteki mev- kiünde bülümmakla beraber, ara sırâ erkekler de bu mevkile ge- çiyorlar. Dün gene böyle bir davaya bakıldı. Hâdise basit: Birisi sar- hoş olarak eve dönmüş, karısı ile kavga etmiş ve başını kazma ile yarmışl.. Kar koca, — ikisi de sinirli mahkemede biribirlerinin yüzlerinc tets ters bakıyorlar. Hâkim ev- velâ kadına- söz verdi ve o da şöyle anlatmağa başladı: — Yirmi beş sene bu ko- camla bir yastığa başımızı koy- dük.. Kendisine kul, köle oldum amma, bir türlü makbule geç- medim. Her gün dır dır.. Geçen gece sarhoş olarak geldi. Kaz- mayı kaptığı gibi kafamı yaras ladı.. Nedir Bu adâmdan benim çektiğim.. İllallahl, Suçlu koca birdenbire yerin den fırladı: — Müftü anlatılışa göre fetva verirmiş., Eğer bu kadının lâfla- rına kulak asıp da Bir mahkü- miyet kararı verirsen yandım Allah.. — Bir de sen söyle bakalım? — Ne söyliyeyim; benim söy- liyeceklerim bir romandir.. Evet yümi beş senedir zındam hayatı geçrdim.. Ör sekiz yaşında bir de kızımız. var. Hay olmaz olaydı.. Ana, kız son günlerde işi ant. tılar. Hesapca mağazaya çalış- miya gidiyorlar, Herkes saat dörtte evine döndükleri halde bizim nazeninler, bazan sekiz, bazan dokuz, onda eve geli- yorlar. Son günlerde kızın halinde bir başkalık görmeğe başladım.. Sordum, sinemaya ve arkadaşır min yanına gidiyorum, dedi., Anladik amma, bu her gün de- vam eder mi? Aldığı parayı: üzerine sarfedi- yor. Her gün bir çeşid elbise.. Yüz.. Göz boya içinde. Hele üzerindeki elbiselere bir dikkat etseniz; o kadar dar ve kısa ya pılmıştır ki, yaş peştamala sarı- nan hamam ustalarına benziyor. Hele odasına girseniz; lâvanta, kolonya şişeleri birtarafta, pudra nâzik bir sırada, önlerine çıkan Böş bir kulübeye daldılar. Fa- kat bir az sörra kapı açildi. ve içeriye bir Viking girdi. Birinci adımda Tarzan onu bir hançer darbesile öldürdü. Bir az sonra Bit daha geldi. O da ayni akı- bete uğradı. Tarzan hemen Vi- « kutularr, kremler; “biryentinler bir tarafta.. Burası odadan daha Ziyade ıtriyat deposuna - benzi- yör. Ben namuslu- bir. adamım, bir gençkızı kendi başına - bi: rükamam. Bir kaç defa annesi- m.. Gençtir, şimdi asriyizl 1 gibi saçmasapan İâflarla cevap verdi:Buna asirilik yerine haltetmenin gül pembesi derler. Kadın derhal lâfa karıştı: — Seninyaptıklarına da balt etmenin toz pembesi derler. Kanı koca işi acıttılar, Hâki- min- bir ihtarile sustular Hâkim suçluya sordu: — Uzun lâfın kısası,.. Karının kafasını yarmışsın? ü — O gece gene atıştık. Ö Bana, ben ona.. Sonrasından Baberim' yok.. — Hah şöyle.. Haberin var, mı yök mü, bunu aniyacağız. Gelecek dürüşmadar şahidler dinlenecek ve kız da gelerek yüzleştirilecek, ondan sonra bu orijinal davanın karan — veriles cektir. Beraet B. Şerafettin Balkanlı beraet etti Müheyyiç havadis yapmak su- çundan — Asliyeceza —mahkeme: sinde epey zamandanberi mu hakemesi cereyan etmekte olan Bucada — oturan B. Şerafettin Balkanlının muhakemesi - sona ermiş, dün karar tefhim edil miştir. B. Şerafettin Balkanlınım süçü sabit olmadığından Berar etine karar verilmiştir. Bir ifüranın bu şekilde» lâyık olduğu karara mazhariyetinden e8 Ç Kızını kirleten baba Foçada adliyeye verildi Foçada bir vak'a — olmuştur. Foça maliye talisildarı Ahmet oğlu Kemal Tatin, kendi kızı Huriyeyi: kirletmiştir. Tahsildar Kemal hakkında yapılan tahki- kat neticesinde hazırlanan evrak adliyeye verilmiştir. Bir babanım kendi kızma tecavüz etmesi en- der görülmüş — vak'alardandır. Adliyenin yapacağı -tahkikatla bu çirkin vak'anın içyüzü tama- met meydana çıkacaktır. gmemiş ormanlarda.. 36 kirgleri soydu. 4 — Bunları kendileri giydi- ler, Birer Viking oldular, Bu su- tetle birer Viking gibi. kulübe- den dişarı çıktılar. Kendilerini hiç bir kimse tanıyamadı. Ya- vaş yavaş ve mümkün mertebe tehlikesiz mıntakaya doğru iler- Temeğe başladılar. Fakat.. n Vaktirden evel ihti. yarlığa karşı savaş SS Clean İnsan bayatı mahdut — oldu- guridan, yaşadığı müddetçe az çok sağlam kalabilmesi bir ta- kım şartlara tâbidir. Bunun için dir ki: her insan: ihtiyarlık has- talıktarr te altında — bulu- nar ve bolunmaktadır. Yalnız şu var ki; vaktinden €vel bu hastalıklara duçar ok mamağa çalışmak lâzımdır. Bu erken ge'ebilecek ihtiyarlık has- talıklarına karşı savaş yapacak kadar elimizde kuvvet ve kudret Yardır. Çünkü erke! den evel ihtiyarlamanın - sebeb- letini fenni araştırma ve deneme- letle bugün bilmekteyiz. Haki- katen eski yılların insanları, bunların sebeblerini - bilemiyör. lar ve bunun için de bu tehdid ve tehlikeden korunamıyorlardı. Her insanın, bugün ba bilir nen yolları öğrtenerek hayatına düzenlik vermesi ve tinel ener- jilerini vaktinden evel sarf ile yorulmaması, yaşama noktasın. dan pek önemli bir meseledir. insanın kendi sağlığına Bağtı olması, hayatı ile meşgul bulu farak uğraşması, kendisi için mühim bir vazifedir. Yoksa hayatile alâkadar ol maz ve yaşayış tarzlarından ta- mamile habersiz kalhrss&, vücudür nün sağlamlığını istemesi bey- hadedir. Şurasını gözönüne ak mak (âzımdır ki; yaşama âdet. lerine yenilmiş olmak, hastalık- lara yakalarımak, döktordan yardım İstemek, 'sonunda ihte yarlık hastalıklarının ağırlığı al> tın'da inlemok, iztırab çekerek ölüme mahküm olmak demek- tir ki her halde doğrü döğildir. -Arkası var- ve vaktin | Nöbetçi eczihaneler Bu gece Kemeraltinda Hilâl, Güzelye» hda Güzelyalı, Tilkilikte Paik, Eşretpaşada Eşrefpaşa — eczaha- neleri nöbetçidirler. Baymd-n-'ı.ia bir vak'a Dayakla çocuğu dü. şürtmüş.. Bayındır kazasında (Hacı) İb- rabim- mahallesinde bir vak'a olmuştur. Mestan oğlu Mehmetle karısı Hatice arasında kavga çıkmış, Mehmet sopa ve tekme ile Haticeyi dövmüştür. Emin Hatice, genç bir kadındır ve gebedir. Yediği dayağın tesirile altı aylık çocuğunu düşmüştür. Bir kadına dayak atmak v gocuğunu düşürtmek suçlarından yakalanan Mehmet, adliyeye ve» rilmiştir. TAKVİM Rumi - 1353 p Arabi - 1356 Kânundevel Şeval 11 Kânunuevel